Cenevre’deki 'Türkiye Mahkemesi' kararını açıkladı

  • dünya
  • 17:30 24 Eylül 2021
  • |
img
CENEVRE - Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin Cenevre’de kurulan “Türkiye Mahkemesi” kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Tulkens, raporlar ve tanık anlatımlarında ortaya çıkan sonuçla Türkiye’de yaşanan ihlallerin “insanlığa karşı suçlar” kapsamına girebileceğini söyledi.
 
Türkiye’de yaşanan hak ihlallerine ilişkin Belçika merkezli Van Steenbrugee Advocaten (VSA) Hukuk firması öncülüğünde Cenevre’de kurulan “Türkiye Mahkemesi” kararını açıkladı. Kararı Mahkeme Başkanı Prof. Em. Dr. Françoise Barones Tulkens okudu. 
 
Tulkens, mahkemenin Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini işkence, yargının bağımsızlığı ve adalete erişim, cezasızlık, basın özgürlüğü, zorla kaçırmalar ve insanlığa karşı suçlar olmak üzere 6 başlık altında ele aldığını, bu konuda sunular raporlar ve tanık anlatımlarının esas alındığını söyledi. 
 
SİSTEMATİK İŞKENCE UYGULANMAKTADIR
 
Mahkeme’ye sunulan raporlar ile tanık anlatımlarından hareketle Türkiye’de işkencenin sistematik ve yaygın bir biçimde uygulandığını ifade eden Tulkens, özellikle Kürtler ve Gülen cemaati mensuplarına yönelik sistematik ve yaygın bir biçimde işkence uygulandığını söyledi. Türkiye’nin bu konuyla ilgili imzaladığı uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirten Tulkens, “işkence iddialarına dair ciddi bir soruşturma yapılmadığını, sorumluların ise cezasız kaldığını” kaydetti.
 
Türkiye’de insanların zorla kaçırıldığı ifade eden Tulkens, devletin bunu sistematik ve yaygın bir biçimde muhalif kesimlere yönelik uyguladığını söyledi. Kaybetmelerin ise daha çok Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından gerçekleştirildiğini belirten Tulkens, özellikle yurtdışında yaşanan kaçırılma olaylarında Türk yetkililerin bu durumu kamuoyuna açık bir biçimde savunduğunu sözlerine ekledi. 
 
Tulkens kaçırma işlemini gerçekleştirenlerin herhangi bir hukuksal müdahale veya cezadan korkmadıklarının da tespit anlaşıldığını ifade etti. 
 
KÜRT VE ERMENİ MESELESİNİ YAZMAK SUÇ 
 
Türkiye’nin basın özgürlüğü konusunda da bir çok ihlale imza attığını söyleyen Tulkens, Türkiye’de devletin muhalif kesimlerin sesini kısma çabası içerisinde olduğunu belirtti. Özellikle Kürt ve Ermeni meselesi ile ilgili yazanların ya da düşüncelerini ifade edenlerin hedef alındığına dikkat çeken Tulkens, gazetecilerin mesleklerini icra etmelerinin engellendiği, ‘terörist’ olarak suçlanıp tutuklandığı veya soruşturmalara tabi tutulduğunu ifade etti. Baskıların beraberinde otosansürü de getirdiğini söyleyen Tulkens, Türkiye’de devletin basını sürekli kontrol etme çabası içerisinde olduğunu belirtti. 
 
'KURUMSALLAŞMIŞ CEZASIZLIK KÖK SALMAYA BAŞLADI'
 
Türkiye’de organize ve kurumsallaşmış bir cezasızlık anlayışının kök salmaya başladığının altını  çizen Tulkens, savcıların özellikle devlet tarafından işlenen suçlar konusunda isteksiz davrandığını söyledi. Tulkens, yargının ise bağımsız olmadığını, siyasi irade tarafından kontrol edildiğini, bunun da işkence ve kaybetmeleri teşvik ettiğini vurguladı. Tulkens, bu konuda ayrıca Türkiye’nin uluslararası sözleşmelerde doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini sözlerine ekledi.  
 
Türkiye’de 2010-2013 tarihleri arasında ciddi ve olumlu anlamda yasal reformlar yapsa da Gezi olayları sonrası hukuki anlamda bir gerilemenin yaşandığına dikkat çeken Tulkens, “Türkiye’de bağımsız bir yargı yoktur. HSYK bu bağlamda bağımsızlığını yitirmiştir. Yargı devlet yetkililerin elindedir. Uluslararası mahkemelerin kararları uygulanmamaktadır. Bu konuda Selahattin Demirtaş’ın davası bir örnek olarak gösterilebilir. Yine OHAL kararnameleri ile yasal anlamda yapılan bir çok değişiklik uluslararası normlara aykırı olmasına rağmen yasalaştırılmıştır. Kısaca yargı alanındaki bu gerileme, bağımsız olmaması yargıya olan inancı da kırmıştır. Yargıdaki bu durum beraberinde adalete erişimi de engellemektedir” dedi.  
 
'İŞKENCECİLER KOLLANIYOR'
 
Türkiye’de özellikle 2016 darbe girişimi sonrası işkence ve zorla kaybettirilmelerin sistematik ve yaygın bir biçimde uygulandığını söyleyen Tulkens, işkencecilerin yargılanmadığını ve kollandığını ifade etti. Mahkeme süresince işlenen hak ihlallerin sistematik, sivilleri hedef alan ve yaygın bir hal aldığını söyleyen Tullkens, bu bağlamda işlenen suçların “insanlığa karşı suçlar” kapsamına girebileceğini belirtti.