Maraş santralleri hala filtresiz! 2021-08-11 09:03:46   MARAŞ - Yasağa rağmen Afşin-Elbistan A Termik Santrali filtresiz, B Termik Santrali yetersiz filtreyle çalışıyor.   Maraş’ın Afşin ilçesinde kurulan Afşin-Elbistan A ve B Termik Santralleri, bölgedeki canlı yaşamı tehdit ediyor. 1984 yılında 1,8 milyar dolara inşa edilen ve daha sonra Çelikler Holding’e satılan A Termik Santrali ile 2005 yılında 1,6 milyar dolara inşa edilen ve şu anda devlet tarafından işletilen B Termik Santrali’nden havaya salınan gaz ve kül, yaşamı ve doğayı tahrip etmeye devam ediyor.    1 Ocak 2020 tarihinde filtre taktırma zorunluğu getirilse de A santrali filtresiz, B santrali ise yetersiz filtreyle çalışmayı sürdürüyor. Afşin Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu üyesi İbrahim Yalçın, söz konusu termik santrallerin bölgede yarattığı tahribata ilişkin Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuştu.    ÇEVRE KIYIMI   Tüm çabalarına rağmen çevre kıyımının sürdüğünü belirten Yalçın, Elbistan’da kıyımın en vahşi biçimini yaşadıklarını söyledi. Kapitalist sistemin tıkandığını, sermayeleri daralan sermayedarların krizden çıkmak için doğaya karşı savaş açtığını dile getiren Yalçın, “Ülkemizde de kontrolsüz, denetimsiz ve kuralsız çalışan bir iktidarın yönetimi ve desteğiyle memleketimizde doğa acı bir şekilde yok edilmektedir. Kendi çıkardıkları ve övündükleri kanunlara rağmen o kanunların tam tersini yaparak, çevreyi ve doğayı katletmeye devam ediyorlar” dedi.     TARIM HAVZASIYDI    Termik santrallerden önce Elbistan’ın doğa ve havasının temiz olduğunu ifade eden Yalçın, “2 milyon 700 bin dönüm yüzölçümü olan bir ilçeydi. Elbistan Ovası, 1 Milyon 800 bin dönüm tarım alanı ile Türkiye’nin 4’üncü büyük ovasıydı. Su kaynakları bakımından zengin bir yerdi. Ceyhan Nehri’nin yanı sıra, Söğütlü Nehri ile Hurman ve Sarsap Çayı geçmekte. Tarım hazinesi, hayvancılık bakımından zengin bir yerdi, dağları yeşildi. Üzüm, fasulye, ayçiçeği, et ve şekerpancarı meşhurdu. Buralarda eksik olan bir şey yoktu. Tek eksiklik bu verimin düzenli hale getirilmesi ve üreticileri koruyarak daha iyi bir yaşam alanı oluşturmaktı ancak bu yapılmadı. İktidarlar enerji ile para kazanma yoluna gittiler ve bu santralleri kurdular” diye anlattı.     YERALTI DA TÜKETİLDİ    A Termik Santrali’nin 1987 yılında ABD’li bir şirket tarafından eski ve filtresi olmayan bir sistemle inşa edildiğini kaydeden Yalçın, 2006 yılında faaliyete konulan B santrali için ise A santrale filtre takılmak şartıyla Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu verildiğini ve bu şekilde kurulduğunu söyledi. Söz konusu şartın yerine getirilmediğini dile getiren Yalçın, A santralin ÇED raporundaki mevzuata uygun davranmadan filtresiz çalıştırılmaya devam ettiğini belirtti. Her iki santralin doğrudan 100 bin dönüm araziyi yok ettiğini ve bu arazilerin geri dönüşümünün olmadığını sözlerine ekleyen Yalçın, “Su alanları yok edildi. Burası milyonlarca yılda oluşan Ceyhan havzasıdır. Havzanın suyu kömür kurutma için kullanılıyor. Kışla köyünde binlerce pompa çalıştırılarak yer altındaki sular çekiliyor. Havzanın suyu giderek azalmaktadır. Bölgede yüzlerce çiftçinin sulama kuyusu var. Bu mevsimde birçoğunda su bitiyor. Eskiden 50 metrede su çıkıyordu. Şu an suya ulaşmak için 200 metre derine inmek gerekiyor. Yerin altıda üstü de bu şekilde tahrip edildi” diye belirtti.    CEHENNEME DÖNDÜ    Kurulan termik santraliyle birlikte 36 yılda bölgenin cehenneme dönüştürüldüğünü ifade eden Yalçın, kurulduğu zaman santralin yaratacağı tahribattan kimsenin bilgisinin olmadığını, tahribatın 15 yıl sonra fark edildiğini kaydetti. Santralin yaklaşık 30 mahallenin ortasında ve zengin tarım arazileri arasında kurulduğunu vurgulayan Yalçın, “Önceleri buralarda hasta insan yoktu. Çünkü insanların tükettiği her şey doğaldı. Kül ve toz yoktu. Çoğulhan sulu tarımda bir numaraydı. Bu köyde şimdi sağlam insan kalmadı. 10 bin nüfusu olan bir yerdi, şu anda 500 kişi yaşıyor. Geride kalanlar ise hiçbir yere gidemeyen, çaresiz kalan insanlar. Kalanların hepsi de hasta. Akciğer hastası olmayan yok. Gırtlak kanseri çok yaygın. Boğazı delik ve astım hastası birçok kişi var. 3-4 yaşındaki çocuklar astım hastası olarak doğuyor. İnsanlar Kayseri, Antep, Maraş, Adana ve Malatya’ya tedavi olmaya gidiyor. KOAH, Kalp, Kan kanseri ve astım gibi hastalıklar çok yaygınlaştı” şeklinde konuştu   TAZMİNAT DA YOK!    Termik santrallerden önce bölgede yaşayan insan sayısının çok olduğunu, bu insanların tarım yaparak geçimini sağladığının altını çizen Yalçın, yaratılan tahribat ile üretim gücünün düştüğünü, insanların yurt dışına ve büyük metropollere göç etmek zorunda kaldığını söyledi. Yalçın, şöyle devam etti: “Afşin ve Elbistan’ın bertiz ve alîşar üzümü çok meşhurdu. Bu üzüm bağları yok oldu. Buğday üretimi yüzde 50 düştü. Köylüler bilirkişi getirip, bu düşüklüğün santralden kaynaklı olduğunu tespit etti. Bu şekilde oluşan zararları karşılayabiliyorlardı. İktidar bu bilirkişi raporlarını Danıştay’a taşıyarak iptal ettirdi. Ayrıca insanlara ürün kaybı için para verilmiyor. Baskıyla bu raporlar hasıraltı edildi."   36 MİLYON TON KÖMÜR YAKILIYOR   Termik santrallerden demir, bakır, krom, kobalt, potasyum, magnezyum, cıva, kükürt, karbondioksit ve uranyum gibi ağır madde ve gazların çevreye bırakıldığını söyleyen Yalçın, “Bunların hepsi insan sağlığını bozan maddeler. Uranyum kanseri üreten bir maddedir. A santrali kapasite çalışması durumunda yılda 18 milyon ton kömür yakıyor. Türkiye’nin en büyük termik santrali B santralidir. İkincisi de A santrali. Bu ikisi tam kapasite çalışmaları durumunda yılda 36 milyon ton kömür yakıyorlar. Elbistan halkının yılda yaktığı kömür 100 bin tondur. Yakılan bu kömürün kalori oranı çok düşük. Çoğu kül oluyor. Kömür bol miktarda yakılarak enerji üretilirken, külü ve pisliği doğaya salınıyor. Kanunen oluşan taban küllerinin yer üstünde bırakılmaması gerekiyor. İki santralden yılda 7 - 8 ton kül çıkıyor. Külün içinde bulunan radyoaktif maddeler ve kimyasal maddeler yağmur suyu ve nem ile yer altındaki sulara karışıyor. Bunun engellenmesi için geçirimsiz bir tabanın oluşturulması gerekiyordu. Maalesef geçirimsiz alan oluşturulmamış. Yıllar içerisinde buradaki suların hepsi zehirli olacak” dedi.    FİLTRE VARMIŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR    Termik santral bacalarına filtre takılmasını 2,5 yıl erteleyen yasanın gelen tepkiler üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından veto edilmesi ve 1 Ocak 2020 tarihine kadar filtre takma zorunluluğuna rağmen A santral için 6 ay sonra yeniden çalıştırılma izni çıkarıldığını belirten Yalçın, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hiçbir işlem yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterildi. Bakanlığın ‘mevzuata uygundur’ dediği bu termik santralde hiçbir şekilde filtre yok. Daha doğrusu 36 yıldır yok, varmış gibi gösteriliyor. Sadece denetimlerde kullanacakları göstermelik bir filtre sistemi yapıyorlar. Denetim bittikten sonra kapatıyorlar. Şimdi filtre maliyetli olduğu için kapatıyorlar. Çünkü bu filtre orada üretilen elektriğin yüzde 3’ünü harcıyor. Dolayısıyla bu özel firma yüzde 3 filtrede harcamak yerine satıp para kazanıyor. B santralin filtre sistemi var, ama mevzuatı karşılamıyor. Bunda kül tutucu var ama gaz tutucu filtre yok. Düzgün çalıştırılmıyor" diyerek gerçeklere işaret etti.    KORSAN ÇALIŞTIRILYOR    ÇED raporunda A santralin ömrünün 30 yıl olarak belirlenmesine rağmen 36 yıldır çalıştırıldığını kaydeden Yalçın, “Bu santralin ömrü bitmiş. 6 yıldır korsan çalıştırılıyor. Diğer 30 yılda kanunsuz çalıştırıldı. Çünkü filtre yok. Bilimsel verilere göre çalıştırılmıyor. İşletme sahaları da aynı şekilde korsan kullanılıyor. Buna ilişkin suç duyurusunda bulanacağız” dedi.    HAVA KİRLİLİĞİ 16 KAT ARTTI   A ve B termik santrallerin dışında 3 tane daha santralin kurulmasının planlandığını söylen Yalçın, açtıkları davalarla iki tanesini iptal ettirdiklerini, ÇED tarafından “olumlu” raporunun verildiği Afşince Mahallesi’nde kurulmak istenen santral için ise bilirkişi raporunu beklediklerini söyledi. Afşin ve Elbistan halkının santralleri istemediğini söyleyen Yalçın, sözlerini şöyle noktaladı: “Bizim aracılığımız ile Greenpeace tarafından hava ölçümü yapıldı. Ölçüm yapan bu firma bakanlığın akreditasyon verdiği bir firma. Ölçüm sonucunda burada dünya standartlarının 16 katı hava kirliliği çıktı. Ülke verilerine göre ise 8 kat. Buna rağmen bir başka santral için ÇED raporu veriliyor. Biz yalanlar karşısında mücadele ediyoruz. Herkesle ortaklaşmamaya hazırız.”   MA / Barış Polat