Orman yangınlarının altından rant ve talan çıkıyor

img
MUĞLA - Halkta büyük kaygıya neden olan Marmaris’te çıkan orman yangını, geçmiş yangınlar sonrasında ortaya çıkan rant ve talanı akıllara getirdi. 
 
Muğla’nın Marmaris ilçesi Bördübet Koyu Adalar mevkiindeki ormanlık alanda 21 Haziran'da yangın başladı. 5 gün süren yangın, kısa sürede ilçenin birçok bölgesine yayılırken, 4 bin 500 hektarlık orman küle döndü. Hisarönü, Karacasögüt, Değirmenyanı mahallerinde de yangın sonucu onlarca ev tahliye edildi. Yine Yeşilbelde bölgesinde bulunan çöp tesisine ve Okluk Koyu’nda bulunan Cumhurbaşkanlığı Konutu’na da ilerleyen yangın, buralara ulaşmadan söndürüldü.
 
Orman yangınlarının neredeyse her yaz ayının ‘gerçekliği’ olduğu Türkiye’de, resmi verilere göre 2004-2019 yılları arasında toplam 37 bin 46 yangın çıktı. Bu yangınlarda 141 bin hektar ormanlık alan tamamen yanarken, bu alan 65 bin hektarlık alanı kapsayan Beyşehir Gölü’nün iki katından fazla. Yine yangınların illere göre dağılımında ise Muğla ve İzmir ilk sırada yer alıyor.
 
BÖLGEYE BARAJ YAPILMAK İSTENDİ
 
Her yangın sonrasında ise yurttaşlarda yanan bölgelerin imara açılacağı kaygısı oluşuyor. Bununla bağlantılı olarak yangının başladığı Bördübet’te, 2016 yılında baraj inşa edilmesi gündeme gelmişti. O dönem projeye itiraz eden yurttaşlar, ormanların, tarım alanlarının ve yerleşim yerlerinin sular altında kalacağını söyledi. Halkın tepkileri üzerine proje rafa kaldırıldı. Fakat çıkan son yangında projeye karşı mücadele eden Hisarönü ve Değirmenyanı, yangından en çok etkilenen yerler oldu.  
 
BODRUM’DA YANAN ORMANA OTEL
 
Bu kaygıların yersiz olmadığı daha önce çıkan orman yangınları sonrasında bölgelere yapılan oteller ve imara açılmalarla ortada. 15 Temmuz 2007’de Bodrum Güvercinlik Mahallesi’nde çıkan yangında, 250 hektar orman alanının yanı sıra 30 hektar tarım arazisi ve zeytinlik yandı. Yangın sonrası açıklama yapan dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü ve eski AKP Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, “Ormanlık alanlar ve imar yerleri belli. Kesinlikle iddia ediyorum ki yanan yerler ne 2B kapsamında olacak ne de imara açılacak” dedi. Fakat buna rağmen yanan arazinin bir bölümünde La Blanche Island isimli otel 2012’de, Titanic Deluxe Bodrum 2016’da, Lujo Bodrum Hotel 2018’de kullanıma açıldı.
 
VİLLALAR YAPILDI
 
Yine Trabzon’un Sürmene İlçesi Çamburnu mevkiinde de Ocak 2017 tarihinde yaşanan yangında 20 hektarlık orman yandı. Dönemin Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, bölgenin imara açılacağı iddialarını yalanlamış, “Başka bir maksatla kullandırılması söz konusu olamaz. En kısa sürede ağaçlandırma için hazırlayacağız ve buralarda fidanlar toprakla buluşacak” ifadelerine rağmen bölgede 15 tane villa yapıldı.
 
BELEDİYE TESİS KURDU
 
Antalya’nın Manavgat ilçesinde bulunan Türkbeleni Ormanı’nda ise 26 Temmuz 2013’te çıkan yangında, yaklaşık 100 dekar ormanlık alan yandı. Çıkan yangında yaklaşık 3’te 1’lik kısmı yanan Türkbeleni Ormanı, yangının ardından AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edildi. Kasım 2016’da ise Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkbeleni Ormanı’nda yanan alanın büyük bölümünü yapılaşmaya açacak projenin ihalesi yapıldı. Yine ormanlık alan içine belediye tarafından bir tesis kuruldu.
 
Marmaris yangını sırasında bölgede bulunan Tarım, Orman, Hayvancılık ve Çevre Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (Tarım Orman-İş) Genel Başkanı Şükrü Durmuş ile orman yangınlarının öncesi ve sonrasını konuştuk.
 
SEVK VE İDAREDE BAŞIBOŞLUK 
 
Marmaris’te vahşi bir orman yangını yaşandığını kaydeden Durmuş, yangının yakıcı olmasının temel nedenin hiçbir önlem alınmaması olduğunu söyledi. Geçen yıl da ilçede 5 bin hektar ormanın yandığını hatırlatan Durmuş, “44 yıldır bu alanda çalışıyorum, yüzlerce yangın gördüm. Yangın bugünde çıkar, yarında çıkacaktır. Ancak buradaki temel sorun, bir kamu kurumun öngörüsüz olmasıdır. İklim değişikliği yakıcı olduğu ve her geçen yıl daha da etkili olacağı yıllardır söyleniyor. Yani her sene tarihin en sıcak yazını yaşayacağız. Bu bir gerçeklik! Geçen sene yaşanan yangının hemen sonrasında olası yangınları önlemek için çalışmalar başlatılmalıydı. Ama hiçbir tedbir alınmamış. Kamuoyunda tartışma hava araçları üzerinden yürütülüyor. Fakat esas yer hareketinin sevk ve idarenin iyi organize edilmesi gerekir. Marmaris’te sevk ve idarede tam anlamıyla bir başıboşluk vardı. Bunun sonucunda ise özel koruma alanı statüsü bulunan 4 bin 500 hektarlık orman yanmış oldu” dedi.
 
‘DAHA YIKICI YIL’ UYARISI 
 
“Bugün Marmaris’te yaşanan orada kalmayacak” diyen Durmuş, acil önlemler alınmaması durumunda bu yılın çok daha yakıcı olacağını dile getirdi. Yangın emniyet şeridi, hassas bölgelerde koruyucu tedbirler, ormanlarda insan hareketinin azaltılması ve yanıcı maddelerin yol kenarından temizlenmesi gibi önemlerle alınabileceğini aktaran Durmuş, “Bu yangınların bir tercih olduğunu söylüyorum. Çünkü çok uluslu şirketlerin hammadde bulmakta zorlandığın biliyoruz. Yangın onlar için bir fırsattır. Yangını kim çıkarttığı sorusunun yanıtını orada aramak gerekiyor. Bu ülkenin insanlarının bu yangınlarda içimiz sızlıyor ama birileri de elini ovuşturuyor. Buranın irdelenmesi gerekiyor. Ormanda yangın sonrası ağaçların gövdeleri yanmıyor. Çürük olanlar yanar. Yaş ağaçların ise dışı kavruluyor ama içi sağlam kalıyor. Bunlar da ağaç sanayisinde kullanılıyor” diye belirtti.
 
ENERJİ NAKİL HATLARI
 
Geçen yıl çıkan birçok yangının da enerji nakil hatlarından kaynaklı yaşandığını sözlerine ekleyen Durmuş, “Kimse enerji nakil hatlarının yangına etkisinden söz etmiyor. Ama bence potansiyel suçlu onlar. Birini bulup ‘Ailesine kızmış, ormanı yakmış’ gibi sözlere artık inanmıyoruz. Kişi çıkarabilir mi? Olabilir. Ama nedeni bu vahşi politikalardır” ifadelerini kullandı.
 
ORMAN KÖYLERİNİN ÖNEMİ
 
Yangınlara en büyük sebebin ormancılık politikalarının kötü yönetilmesi olduğuna dikkat çeken Durmuş, Özal’la başlayan orman talanının AKP döneminde zirveye çıktığını belirtti. Bunun ilk halkasının ormanı koruması gereken orman köylüsünün devre dışı bırakılması olduğunun altını çizen Durmuş, şöyle devam etti: “Yangınlarda en önemli olay ilk müdahaleyi yerinden yapmaktır. Yani yangına en kısa sürede ve yangına en yakın olan insanların müdahale etmesi gerekir. Bunun için orman köylüleri yangın bölgesinde yaşaması önemliydi. Fakat artık orman köylüleri desteklenmediği için devre dışı kaldılar. Bu da yangınların çıkmasına, erken müdahale edilememesine etki etti.”
 
TOPLUMDA GÜVEN KALMADI
 
Orman yangınları sonrasında insanların kaygılanmakta haklı olduklarını vurgulayan Durmuş, Orman Kanunu’nun Anayasa’ya aykırı olarak defalarca değişmesinin bunda etkili olduğunu söyledi. 1956 yılında çıkan Orman Kanunu’nun AKP dönemine kadar 15 kez değişikliğe uğradığını kaydeden Durmuş, AKP döneminde ise 34 kez değiştirildiğini, bu değişiklerin tamamının amaç dışı kullanıma ilişkin olduğunu ifade etti. Bu anlamıyla toplumda devlete karşı güven kalmadığını belirten Durmuş, “Bodrum Güvercinlik’te 2007 yangının ardından bölgeye oteller yapılmıştı. Aynı bölgede geçen sene çıkan yangın sonrasında ise bölgeye Turizm Teşvik Kanunu adı altında turizme açılması önerisi yapıldı. Geçmişte ormanları suçlulardan korurduk, şimdi vatandaş ormanı devletten koruyor. Dolayısıyla bu vahşeti gören toplumda güvensizlik oluştu. Doğaya sadece ekonomik fayda olarak bakarsak, bu yangınlar olacak. Ve doğanın bu şekilde katledilişinin bedelini hepimiz çok ağır ödeyeceğiz” dedi. 
 
MA / Tolga Güney