Çerkezoğlu: Teşvik paketi sermayeye can suyu projesidir 2018-04-17 09:20:38 İSTANBUL - Hükümetin ekonomiyi canlı tutmak vaadiyle açıkladığı teşvik paketini "sermayeye can suyu projesi" olarak tanımlayan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, cari açığın bu paketle kapatılacağı iddialarının gerçek olmadığını söyledi. Çerkezoğlu emeğin Türkiyesi için herkesi 1 Mayıs'a davet etti.  Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, hükümetin ekonomiyi canlı tutmak vaadiyle açıkladığı teşvik paketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Teşvik paketiyle belli projelerin belli şirketlere verildiğini söyleyen Çerkezoğlu, “Bu paket teknolojik dönüşümü sağlayacak, araştırma yapacak geliştirme alanında yenilikçi bir takım yatırımlar yapacak projelere destek anlamında gündeme getirilen bir konu. Fakat pakette 19 şirkete 23 proje kapsamında 135 milyar TL’ye yakın süper teşvikler verileceği açıklandı. Aslında en son açıklanan bu süper teşvik paketi Türkiye’de ekonominin gelmiş olduğu durumu, başarısızlığı, büyüme adı altında Türkiye ekonomisinde krizi gözler önüne seriyor. Ayı zamanda bu paket ekonomik krizin çözülememesinin bir sonucu olarak hükümet tarafından sermayeye verilen bir can suyudur” dedi.    ‘BÜYÜME RAKAMLARI İNANDIRICILIKTAN UZAK’   Teşvik paketiyle büyük sermayenin ayakta tutulmaya çalışıldığını sözlerine ekleyen Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Hükümet tarafından ekonominin yüzde 11 büyüdüğü ifade ediliyor. Teşvik paketi hükümet tarafından açıklanan bu büyüme rakamlarının gerçeği yansıtmadığı ve inandırıcılıktan uzak olduğunun bir göstergesi. Örneğin yine bu proje bazlı teşvikler çerçevesinde gerçekten bu şirketlere 23 proje kapsamında bu 19 şirkete çok büyük teşvikler verilecek. Vergisel destekler var. Bütün vergi sistemlerinden KDV’den gümrük vergisine, inşaat harcamalarına kadar her konuda muafiyet getiriliyor. Bu proje kapsamında şirketler yapacakları bütün yatırımlarda vergi bile ödemeyecek. İstihdam destekleri getireceklermiş. Finansal destekler doğrudan gündemde. Yatırım yeri ile ilgili destekler… Yani bu yatırımların yapacağı alanlara arsa tahsisi vs. içeren her anlamda aslında sermayeyi ayakta tutmak açısından çok kapsamlı bir destek paketi.”   ‘CARİ AÇIĞIN KAPATILACAĞI İDDİALARI GERÇEKLİKTEN UZAK’   Cumhurbaşkanı’nın  “19 milyar olan cari açığın bu proje kapsamında verilen desteklerle kapatılacağı” yönündeki iddialarını da hatırlatan Çerkezoğlu, “Türkiye’de biliyorsunuz 2017 yılında cari açık 47.1 milyar dolar. Bunun neredeyse yüzde 40’nın böylesi bir teşvik paketiyle kapatılacağı söyleniyor ki bu da hakikaten inandırıcı olmaktan uzak. Çünkü cari açık dediğimiz şey ekonomik politikalarının bütününe ilişkin meselelerdir. Ve bu bir teşvik paketiyle çözülmeyecek kadar da ciddi bir meseledir. Dolayısıyla bu iddia da gerçeği yansıtmaktan uzak” sözleriyle karşı çıktı.   ‘KAMUOYUNA GETİRECEĞİ YÜK NE KADAR OLACAK?’   Teşvik paketiyle istihdam alanında vaat edilenleri Türkiye’deki işsizlik oranı üzerinden değerlendiren Çerkezoğlu, “Türkiye’de resmi rakamlarla 3,5 milyon işsiz var. Bu demek oluyor ki Türkiye’de 6 milyonun üzerinde işsiz var. 34 bin yeni istihdam iddiası gayri ciddi bir iddia. Bu doğru bile olsa bu oranlardaki bir işsizlik ile mücadele açısından çok önemli bir adım olmadığı açık. Bu nedenle özetle aslında bu proje bazlı teşvik sistemi bugün artık krizde olduğu görülen ve çok ciddi problemlerin, işte dolar ve euronun geldiği rakam ortada, büyük şirketleri ayakta tutma projesidir. Bir başka konu da bu teşvikler nereden karşılanacak? Kamuoyuna getireceği yük ne kadar olacak? Bununla ilgili de hiçbir açıklama yapılmıyor. Dolayısıyla çok açık ki bu tür kriz ortamlarında sermaye büyük şirketleri koruma ve ayakta tutma adına bu ülkenin kaynakları bir kez daha böyle bir teşvik paketi adı altında sermayeye aktarılıyor” diye belirtti.   'EKONOMİK KRİZİN YANINDA YÖNETME KRİZİ VAR'   Ülkede yaşanan ekonomik krizin yanında ayrıca politik krizin de yaşandığına vurgu yapan Çerkezoğlu, ülkeden çekilen yabacı yatırımcıları da hatırlatarak, “Türkiye’de siyasi iktidarın bu ülkeyi bir yönetme krizi var. OHAL, baskı ve savaş politikaları olmadan bugün ülkeyi yönetemeyen bir siyasal iktidar var. Dolayısıyla sermaye istikrar ister, hele uluslararası sermayenin bir ülkede yatırım yapmak açısından birinci kriteri o ülkede bir politik ısrar var mı yok mu ona bakar. Dolayısıyla bu kadar ciddi istikrarsızlığın olduğu bu kadar ciddi ekonomik politik krizlerin olduğu bir ülkede çok doğal olarak yabancı sermayenin yeni yatırımlara yönelmeyeceği açık. Bir çok iş yerlerinin de kapandığını biz kendi çalışma alanlarımızda görüyoruz. Dolayısıyla bu teşvik paketi aslında yabancı sermaye kaçışının da bir göstergesi aynı zamanda” diye ifade etti.   ‘İSTİHDAMSIZ BİR BÜYÜME VAR’   2017’nin Şubat ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “istihdam seferberliği başlatıyoruz” sözüne gönderme yapan Çerkezoğlu, “Teşviklerle bir takım sorunları çözmeye çalışıyorlar ama biz bütün tarihsel süreçte de biliyoruz ki teşvikin arttığı hiçbir dönemde işsizlik düşmedi. Bugün her evde bir tane genç işsiz var. Her 4 gençten ve her 3 genç kadından biri işsiz. Eğer işsizliği düşürmek istiyorsak, gerçekten de işsizlik bu ülkenin temel meselesiyse, bu tür sermaye teşvik programlarıyla değil daha temel yapısal ve istihdam yaratan bir takım adımların atılması ve kamu istihdamının genişletilmesi lazım.  Eğer Türkiye yüzde 11 büyüyorsa işsizliğin azalması lazım. Türkiye büyüyor deniyor ama istihdamsız bir büyüme var. Türkiye’de bu büyüme rakamlarının şişirme olduğu çok açık. Bakıyoruz Başbakan ve Cumhurbaşkanı her gün bir yerde yol yapımı ve bir inşaat projesinin açılışını yapıyor ama bir tane fabrika açılışı yaptığını yıllardır ben hiç hatırlamıyorum. Yeni iş yerlerinin açılması fabrikaların açılması ve bunun da bir devlet politikası olması gerekir ki kalıcı ve güvenceli bir istihdam sağlanabilsin. Yoksa bütün bunlar geçici bir takım iyileştirmeler sağlayabilir ama kalıcı bir istihdam yaratmaz” dedi.   ‘PEMBE TABLOLAR ARDINDAKİ GERÇEKLER GÖRÜLMELİ’   Türkiye toplumunun artık bir emekçiler ve ücretliler toplumu olduğunu dile getiren Çerkezoğlu, “Bütün parametreler Türkiye’de emekçiler açısından karanlık bir geleceğin aslında bizleri beklediğini gösteriyor. O yüzden bu ekonomi politikalarından ve bu politik yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Bir an önce OHAL kaldırılarak demokratik mekanizmalar işletilmeli. İşçilerin ve emekçilerin çalışma yaşamında karar sahibi olduğu ve sendikal haklarını kullandığı koşullar yaratılmalı” dedi.    Şişirilmiş büyüme rakamlarıyla bir pembe tablo yaratılmasının ardındaki gerçeğin görülmesi gerektiğine dikkat çeken Çerkezoğlu, “Ekonomideki bu geriye gidiş durdurulamazsa gerçekten işçiler açısından daha fazla işsizlik, açlık, yoksulluk olacak. Türkiye’nin yönetme anlayışı değişmeli ve sermayeden yana değil bu ülkenin tüm değerlerini üreten işçi sınıfının emekçiler, kadınlar, gençler yani bu ülkenin gerçek sahiplerini gören ve bir bütün olarak toplumun yaşam ve çalışma koşullarını iyileştiren bir politik yaklaşıma ihtiyaç var” diye ifade etti.   ‘EMEĞİN TÜRKİYE’SİNİ KURMAK İÇİN 1 MAYIS’A’   Tüm bu karanlık tablo karşısında emekçilerin 1 Mayıs’ı kutlayacaklarını sözlerine ekleyen Çerkezoğlu son olarak şu çağrıda bulundu: “Türkiye’de tüm işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin bu yaşanan sürece karşı hayır dediği ve kendi talepleriyle alanlarda olacağı 1 Mayıs var önümüzde. 1 Mayıs gelecek dünya düşlerini ve nasıl bir Türkiye istediğini; eşitlik, özgürlük, adalet, barış ve kardeşçe birlikte yaşama talebini ve en temelde demokrasi talebini haykıracağı bir gün olacak. Tüm işçileri tüm Türkiye’de gerçekleştireceğimiz 1 Mayıs meydanlarında bu mücadelede omuz omuza olmaya çağırıyorum. Kendi geleceğimizi kendi ellerimize alma zamanıdır. Ortak mücadeleyi büyütmek, emeğin Türkiye’sini hep birlikte kurmak için bu mücadeleyi birlikte sürdürme zamanıdır.”    MA / Necla Demir