Son isteği ölmeden önce köyünü görmek 2021-09-24 09:01:22 DİYARBAKIR - Sis bulutları kaldırılmayan Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastıyla suçlanıp, müebbet hapse mahkum edilen 83 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın kızı Selma Özkan, babasının ölmeden önce son kez köyünü görmek istediğini söyledi.   Ağır hasta tutuklu 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, 22 Ekim 1993’de Diyarbakır'ın Lice ilçesinde İl Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a yönelik gerçekleşen suikastta yer aldığı suçlamasıyla 26 yıldır tutuklu bulunuyor. 1996 yılında Mersin’de “örgüt üyeliği" iddiasıyla gözaltına alınan Özkan, iki itirafçının hakkında verdiği ifadelerle, Tuğgeneral Aydın’ı öldürmekle suçlanıp, yargılandı ve müebbet hapse mahkum edildi. Her iki itirafçıların daha sonra ifadelerini geri çekmesine rağmen yargılanmaya devam eden Özkan, olayla hiçbir ilgisi olmadığını anlatsa da sesini duyan olmadı.   Özkan’ın müebbet hapse mahkum edildiği davası, 2008-2014 yıllarında faili meçhulleri araştırmak üzere kurulmuş birimler içerisinde yer aldığını söyleyen eski bir istihbaratçının anlatımlarıyla yeniden gündeme geldi. Bahtiyar Aydın suikastı ve sonrasında ilçede yaşanan katliamın sorumlusu olarak dönemin 7’inci Kolordu Komutanı Hasan Kundakçı ve o dönem yardımcısı olan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u işaret eden eski istihbaratçı, Kundakçı ve Başbuğ’un katliamı organize edip, suç delillerini kararttıklarını, olaya ilişkin haklarında dava açılan görevlilerinin beraat etmesini sağladıklarını ve Mehmet Emin Özkan’ın kurban olarak seçildiğini anlattı.   ÖZKAN’IN RAHATSIZLIKLARI   Öne sürülen bu bilgilere rağmen, hakkında verilen yeniden yargılama kapsamında 16 Eylül’de Adana 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya çıkan Özkan’ın, ilerlemiş yaşı ve sağlık sorunları dolayısıyla mahkeme başkanının söylediklerini bile duyup, anlayamayacak durumda olmasına rağmen tutukluluğunun devamına karar verildi. Diyarbakır D Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Özkan'ın guatr, bağırsak, kalp, yüksek tansiyon, kabızlık ve Alzheimer gibi rahatsızlıklarının yanı sıra beyninde baloncuk, gözlerinde katarakt ve kemik erimesi rahatsızlıkları bulunuyor. Cezaevinde kaldığı süre zarfında 5 kez kalp krizi geçiren, 4 kez anjiyo olan Özkan’ın kalbine de stent takıldı.   Boğazında kötü huylu guatr bulunmasına rağmen ilerlemiş yaşı dolayısıyla risk bulunduğu için ameliyat olamayan Özkan’ın tahliyesine ilişkin yapılan tüm başvurular olumsuz sonuçlandı. İhtiyaçlarını dahi karşılayamayacak haldeki Özkan’a cezaevinde aynı koğuşu paylaştığı oğlu Ahmet Özkan bakıyor.   'O BİZE, BİZ ONA BAKIYORUZ’   Babasının durumunu anlatan kızı Selma Özkan, en son 17 Eylül’de ziyaret için cezaevine gittiğinde ağabeyinin babasını tekerlekli sandalyeyle kapalı görüş alanına getirdiğini aktardı. Fakat babasının seslerini duyamaz halde olduğunu söyleyen Özkan, “Sesimiz babama gitmiyor. Telefonu kardeşim babamın eline veriyor. Çağırıyoruz, çağırıyoruz ses gitmediği için cevap veremiyor. Bizi görüyor, soruyor durumumuzu sonra başka bir şey söylemiyor. Çünkü sesimiz gitmiyor. O bize bakıyor, biz ona bakıyoruz. Mahkemeye de SEGBİS salonuna da tekerlekli sandalyede ile getirildi. Mahkeme heyeti soru soruyordu, ne ses gidiyordu ne de söylenenleri anlıyordu. Gardiyan mahkeme heyetine ne dendiğini anlamadığını söylemişti. Tutuklu kardeşimle konuştuğumuzda sabaha kadar babamızın başında nöbet tutuğunu söylüyor. Kardeşim uykusuzluktan gözleri açılmıyordu. Hastalıklar içinde yatıyor, ilaçlarını tanımıyor. Kardeşim ilaçlarını, yemeğini veriyor. Banyosundan elbiselerinin giyimine kadar kardeşim ilgileniyor” dedi.   Özkan, cezaevi koşullarının sağlığı her geçen dakika kötüye giden ve yaşamını riske soktuğu babasının sürekli hastanede tedavi altında tutulması gerektiğini ifade etti.    BAKANLIK HEYET GÖNDERDİ    Bir ay önce Adalet Bakanlığı’ndan bir heyetin babasını görmek üzere cezaevine gittiği bilgisini paylaşan Özkan, “Kardeşim babamı yine tekerlekli sandalyeyle heyetin önüne çıkardı. Kardeşim heyete; ‘halini görüyorsunuz, 24 saat onunla ilgileniyorum, kendini ifade edemiyor. Böyle bir insanın yeri cezaevi midir? Siyasi olduğu için onu serbest bırakmıyorsunuz’ demiş. Kardeşimin her söylediğini not almışlar. Adalet Bakanlığı görüşmeden sonra cezaevi idaresine sürekli hastaneye götürüp, getireceksiniz diye talimat vermiş. Kardeşim de pandemiden kaynaklı sürekli hastaneye götürüp, getirmelerinden tedirginlik duyuyor. Yaptıkları ziyarette sadece böyle bir çözüm bulmuşlar” diye konuştu.   'BABAMIN ÖLMESİNİ İSTİYORLAR'    Babası ile onun gibi yaşlı ve hasta olan tutukluların cezaevinde kalmasının, kendi ihtiyaçlarını karşılamasının mümkün olmadığını dile getiren Özkan, şunları söyledi: “Hiç kimse bu zulmü kabul etmemeli. Fakat bırakmayacaklar, bunu anladık. Lice Davası onların üzerine kalacak diye bırakmıyorlar. O yıllarda babam işkenceye uğradı ve yarı baygın bir şekilde hazırladıkları ifadeyi imzalattılar. En son bir polis çıktı, her şeyi açık açık söyledi. Babamın suçsuz olduğu ortaya çıktı. Ben o zaman babamın şahidiydim. Babam köydeydi, Lice’de değildi. Babamın şahidi olarak ifade verdim. Köydeyken Lice’de dumanların yükseldiğini evimizin üstünde birlikte gördük. Bunu gözlerimle gördüm. Bunu söyledim yine de fayda etmedi. Onlar babamın ölmesini istiyor. Ölsün biz bu davayı kapatalım, diyorlar. Babamın sağlığı yerindeyken ‘ben yapmadım, orada değildim’ demişti. Biri de çıksın babama ‘sen yaptın, seni orada gördük, görüntün vardı, parmak izin vardı’ desin. Fakat kaç yıl geçti bunların hiç biri yok.”    SON İSTEĞİ KÖYÜNÜ GÖRMEK   Babası tutuklandığında henüz 14 yaşında olduğunu dile getiren Özkan, 26 yıldır hayatının cezaevi kapılarında geçtiğini ifade etti. Babasının durumunu nedeniyle geceleri uyuyamadığını söyleyen Özkan, “Onun için daha ne yapabilirim diye düşünüyorum. Babama çok düşkünüm. Babam da bize çok düşkündür. Her zaman bizi çok severdi. Bu haliyle bile bize sevgisini göstermeye çalışıyor. Şimdi telefon, kapı çaldığında acaba babamın haberi mi geldi diye tedirgin oluyoruz. Telefon ettiğinde, sesi geldiğinde biraz moral alıyorum. Babamın bir isteği var. Hafızası yerindeyken sürekli, ‘ölmeden önce köyümü görseydim. Bir kere daha köye gitseydim. Köyümü gözlerimin önünde görseydim. Daha sonrası ölüm Allah’ın emri’ derdi. Biz babamın bu isteğini yerine getirmek istiyoruz. Onu köye götürelim, gözleriyle görsün, artık ölüm hoş gelmiş. Acaba devlet babamın son istediğini yerine getirecek mi?” diye sordu.   Babasının durumundan haberdar olan herkesten bir şeyler yapmalarını isteyen Özkan, “Son isteğini yerine getirmek için bir an önce bıraksınlar. Bu hasret ne bizim içimizde ne de onun içinde kalsın” diye seslendi   MA / Ayşe Sürme