Osman Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi 2021-10-08 17:11:51   İSTANBUL - Birleştirilen Gezi ve çArşı dosyaları davasında yargılanan iş insanı Osman Kavala, "Sudan bahanelerle tutukluluğumun sürdürülmesi yargısız infazdır, algı yaratma çabasıdır" dedi. Kavala'nın tutukluluğuna devam kararı verildi. Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2017’den bu yana tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın da aralarında bulunduğu 16 hak savunucusu ile Beşiktaş'ın taraftar grubu çArşı’nın 35 üyesinin yargılandığı davanın duruşması Çağlayan’da  bulunan 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülen duruşma, aranın ardından savunmalarla devam etti. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, Ses ve Görüntülü Bileşim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya bağlanırken, diğer yargılananlar salonda hazır bulundu.  ADİL YARGILAMALANIN İHLALİ Aranın ardından ilk olarak savunma yapan müdafi avukatlardan Ömer Kavali, savcılığın dosyaların ayrıştırılmasına ilişkin taleplerin reddedilmesini istemesine tepki gösterdi. Savcının delil sunmadığını kaydeden Kavali, “Masumiyetimizi kanıtlamak için çırpınıyoruz. Bunu yapmayacaksa olursa başsavcının salona çağırılarak ondan mütalaa alınmasını istiyorum” dedi. ÇArşı avukatlarından İnan Kaya, dosyaların birleştirilmesine tepki göstererek, “Birleştirme kararı halk arasında söylenen şekliyle ‘kendin çalıp kendin oynamaktır.’ Birleştirme adil yargılama hakkını ihlal niteliğindedir. Mahkeme, avukat savunmaların ardından duruşmaya 10 dakika ara verdi. Mahkeme heyeti salondan ayrıldığı sırada, çArşı dosyasında bulunan bir isim, “Biz tribüncüyüz. Bizi kimseyle bağlamayın. İşimizi gücümüzü bırakıp geldik” diye tepki gösterdi.  TALEPLERE RET Mahkeme heyeti, aranın ardından dosyaların ayrıştırılması talebini ret etti. Mahkeme, aynı zamanda Mine Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal'ın müvekkiline hangi suçlamanın yöneltildiğinin savcı tarafından açıklanması talebini de ret etti.  DURUŞMAYI TERK ETTİ Duruşmanın devam etmesi ve taleplerin ret edilmesine tepki gösteren avukat Ali Rıza Dizdar, “Ben de çArşı’lıyım, çArşı yargılanacaksa ben de yargılanmak istiyorum. Hakim bey, bizi görmediğimiz ‘delillerden’ yargılamaya çalışıyorsunuz. Bunu kabul etmiyoruz. Duruşmayı terk edeceğiz” dedi. ÇArşı avukatı daha sonra salonu terk etti.  ‘KAÇ KERE BERAAT EDECEĞİZ?'  ÇArşı üyesi Arda Mutlu Doğan, 7 yıl önce beraat ettiği dosyadan yargılandığını ve dosya savcısının yurt dışına kaçtığını söyledi. Dosyayı hazırlayan birçok kişinin de cezaevine girdiğini belirten Doğan, “Diğer dosyadan kimseyi tanımıyorum. Neden dosyalar birleşti? Kemal Sunal’ın 'Davacı' diye bir filmi vardı. O filmdekiler gibi gelip gidiyoruz. Daha kaç kere beraat etmemiz gerekiyor?” diye sordu.  Yargılanan Mücella Yapıcı, aynı iddianameden iki kere yargılandığını ve iki kere beraat ettiğini anımsattı. Yapıcı, “Bu davayı, geldiği aşama itibariyle aklen ve ahlaken asla kabul etmiyorum. Bu dava uzatılarak Gezi kriminalize edilmek isteniyor. Gezi kriminalize edilemez, onurumuzdur” şeklinde tepki gösterdi. ÖZGÜRLÜK VE ADELET ISRARI Gezi dosyasında yargılanan Can Atalay ise “Biz yokmuşuz gibi yargılama yapılıyor” diyerek tepki gösterdi. Atalay, “Sayın savcının dosyadan yeniden görevlendirilmesinin nedenini görüyoruz. Hem istinaf hem Yargıtay kararı için bize süre vererek duruşma açıp sorgu almanız gerekir. Sorgumuz tamamlanmamıştır. Yargıtay sizi delil toplama konusunda memur ederek bir karar verdi. Gezi direnişi bu memleketin yaşayan bir organizma olduğunun kanıtıdır. Gezi'yi, bizi kullanarak suçlamanıza izin vermeyeceğiz. Gezi memleketin canlı bir organizma olduğunu gösterdi. Gezi bu toprakların ve Ortadoğu’nun özgürlük, eşitlik ve adalet ısrarıdır” diye konuştu. TEK CÜMLELİK SAVUNMALAR ÇArşı üyesi Hakan Tezel, “Aradığınız suçu cımbızla aradınız, cımbızla bulacaksınız” şeklinde savunma yaptı. ÇARşı üyesi Hüseyin Fidan, “Söyleyecek bir şeyim yok, aradığınız bir şey varsa söyleyin yardımcı olalım” dedi. Mahkeme başkanı, Tezel ve Fidan’ın “kısa” ifadesine, “Böyle savunma yapacaksanız yapın, siz bilirsiniz” demesi dikkat çekti. KAVALA: KOMPLO TEORİLERİ Ardından Osman Kavala'nın savunmasına geçildi. Dosyaların hiçbir yeni delil olmadan birleştirildiğine dikkati çekerek, şu savunmayı yaptı: "Daha önce aralarında fiili ve hukuki bağlantı olmadığına karar verilen suçlamalar hiçbir yeni delil olmadan birleştirildi ve benimle ilgili davalar, gene hiçbir delile ve anlaşılır gerekçeye dayandırılmadan çArşı davası ile birleştirildi. Benimle ilgili suçlamaların çarpıcı yanı, sadece herhangi bir delile dayanmıyor olmaları değildir. Bunlar mantık sınırlarını aşan komplo teorilerine dayandırılan fantastik nitelikte iddialardır. İRTİBATIM OLMADI ÇArşı davasında suçlananlarla tanışıklığım, irtibatım olmadı. Onların da beni tanımıyor olmaları hayatın doğal akışına uygundur. 12 Temmuz’daki duruşma zaptından okudum, avukat Volkan Bahadır sanıklardan Y.D.’ye ‘Osman Kavala’yı tanıyor musun?’ diye sormuş, ‘Hangi takımda oynuyor?’ şeklinde cevap almış. Gezi protestolarında hakim olan ortak nokta her sınıftan, yediden yetmişe herkesin yararlandığı bir parkı yok edecek, yasaya ve kamu yararına aykırı bir projenin antidemokratik yöntemlerle uygulanmasına gösterilen tepkidir. İddia makamının tahrif ettiği gerçek, Gezi protestolarına katılan milyonlarca insanın demokratik haklarını kullanmak için kendi özgür iradeleriyle hareket eden onurlu yurttaşlar olduklarıdır. Bana yöneltilmiş olan 15 Temmuz darbe girişimine katılmak suçlaması da daha sonra kurgulanmış olan casusluk suçlaması gibi delilden tamamen yoksun, çirkin bir iftiradır, haysiyetime yönelik bir suikasttir. NAZİ ALMANYASI Savcının azınlıklarla yapılan faaliyetleri casusluk suçunun delilleri olarak göstermesi, halkın ırk temelli tanımlandığı ve azınlıkların potansiyel suçlu olarak görüldüğü Nazi Almanyası’nda vatana ihanet yasasına dayandırılan keyfi casusluk suçlamalarını hatırlatmaktadır. Nasyonal Sosyalist bakış açısına göre suç işlediği ya da işleyecek olduğu düşünülen kişinin fiiline uygulanabilecek bir yasa yoksa, hangi yasanın temel aldığı fikir daha uygunsa o yasaya göre kişinin cezalandırılması yükümlülüğü getirilmişti. Yasaların Hitler’in iradesiyle somutlaşan Nasyonal Sosyalist anlayışa göre yorumlanması ve uygulanması zorunluydu. Ülkemizde böyle bir uygulamaya imkân verecek bir yasa ya da kural olmadığına göre, iddia makamının yasaların dışına çıkarak bir suçlama kurgulamış olmasının hiçbir dayanağı yoktur. Bu davranış kamu yetkisini ve yasaları kötüye kullanmak anlamına gelmektedir. Somut delil, varsayımlara dayalı olmadan somut olduğu anlaşılan delildir. Özgürlüklerin kısıtlanması, ancak bu tür delillerin tarafların ve dolayısıyla kamuoyunun önüne konması halinde, bu yükümlülük yerine getirildiğinde meşruluk kazanabilir.Bu özellikte olmayan birtakım bilgi, bulgu ve varsayımların somut delil olarak tanımlanmaları, özgürlüğün gasp edilmesine ve kamuoyuna yönelik dezenformasyona hizmet etmektedir. SUDAN BAHANELER Sudan bahanelerle tutukluluğumun sürdürülmesi yargısız infazdır, algı yaratma çabasıdır, AİHM’in kararının etrafından dolanma girişimidir. Umarım, davaların birleştirilmesi, Türk yargısının karşı karşıya olduğu tehditlerin daha iyi anlaşılmasına vesile olur. Umarım ülkemizde bir daha böyle bir iddianame hazırlanmaz, böyle şey bir daha yaşanmaz." AVUKATIN SAVUNMASI Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar ise, şu savunmayı yaptı: "Darbe suçlamasının cebir ve şiddet unsuru ve eylemlerin Anayasal düzeni devirmeye elverişli olması gerek. Gezi'yi ele aldığımızda 1 ay süreyle İstanbul'un gençleri, orta yaşlıları protestolar yapmış ama Anayasa değişmemiştir. O günlerde Anayasanın değişmesi için TBMM'ye hiçbir öneri verilmemiştir. Çünkü cebir ve şiddet yoktur. Hükümet düşmemiştir. O dönem hükümetin başı olan kişi yurtdışına seyahat etmiştir. Döndüğünde hükümet değişikliği olmamıştır. Osman Kavala hangi bilgiyi temin etmiştir? Ünlü ceza hukukçusu Faruk Erem 'Sır ile ilgili suçun oluşabilmesi için ortada hakikaten bir sır olması lazımdır' diyor. Peki sır nedir? Objektif ya da subjektif yönden bir devletin gizli belgesidir. Bu herhangi bir dosyada bulunmaz. MİT'te, Genelkurmay'ın istihbarat dairesinde bulursunuz.Peki, bizim bu davada Osman Kavala'nın büyük zamanını İspanya, Almanya, Fransa'da geçiren bu aydın kişinin kozmik odaya girdiği bir durum var mı? Böyle bir şey yok ama biz bu maddeden suçlanıyoruz?" KAVALA'NIN TUTUKLULUĞUNA DEVAM KARARI  Savunmaların ardından mahkeme heyeti oy çokluğu ile Kavala’nın tutukluluk haline devam kararı verdi. Mahkeme heyetinde bir hakim üye, Kavala’nın savunmasının alınmış olması, delillerin toplamış olması, dosyanın kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, delillerin karartılması ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği sürenin göz önünde bulundurulması gerekçesiyle karşı oy kullandı. Bir sonraki duruşma ise 26 Kasım'a ertelendi.