Öcalan'la temaslarını anlattı: 43 yıl önce söyledikleri bir bir çıktı

img

KOBANÊ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim komplosuyla çıkarıldığı Suriye'de ilk temas ettiği kişilerden biri olan Kobanê Askeri Meclisi Komutanı İsmet Şêx Hesen, Öcalan’ın 43 yıl önceki söylediklerinin bugün bir bir gerçekleştiğini söyledi.  

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Suriye’den çıkarılmasının üzerinden 23 yıl geçti. Öcalan, Suriye'den çıkarıldıktan sonra Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) içerisinde yer alan devletler ile istihbarat örgütleri tarafından 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edildi. Öcalan, söz konusu tarihten bugüne kadar İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi'nde ağır tecrit koşulları altında tutuluyor. 
 
Öcalan’ın tasfiyesi ve hareketi PKK’nin yok edilmesinin amaçlandığı komplo gelinen aşamada büyük oranda boşa çıkartıldı. Komplonun ilk adımlarının atıldığı Suriye’de ise, Öcalan’ın fikirleri yeni bir yaşamın kurulmasına ilham oldu. Öcalan’ın buradaki temaslarının etkisi, özellikle 2011 yılında patlak veren ve Orta Doğu’yu bir bütünen etkileyen iç savaş sonrası daha da belirginleşti. 
 
Kürtler öncülüğünde verilen mücadele sonucu Kuzey ve Doğu Suriye’de özerk bir yapı kuran halklar, Öcalan’ın perspektifiyle ete kemiğe bürüdükleri yönetim anlayışıyla tüm dünyaya örnek oldu. Bu yönetimin kurulmasında öncülük yapanların başında ise, Öcalan’ın Suriye’de kaldığı süreçte temas kurduğu kişiler geldi.
 
ÖCALAN'IN YARATTIĞI ETKİ 
 
Bu kişilerden birisi olan İsmet Şêx Hesen, DAİŞ’e karşı verilen mücadeleyle tüm insanlığın yönünü çevirdiği Kobanê’de şu an Askeri Meclis Komutanlığı görevini yürütüyor. Hesen, Öcalan’ın Suriye’de ilk temas kurduğu isimlerden birisi. Hesen, Lübnan’da da birçok toplantıya beraber katıldığı Öcalan’nın Suriye’de yarattığı etkiyi, “Yarattığı etkiler şimdi hayat buluyor” şeklinde özetliyor.  
 
ÖCALAN'IN GELİŞ NEDENLERİ
 
Hesen, Öcalan'ın Suriye'ye geldiği dönemde birçok kişinin "Neden Avrupa değil de Rojava (Kuzey-Doğu Suriye)" diye merak ettiğini belirtti. Öcalan'ın ilk olarak Kobanê'ye gelmesinin de bazı nedenlerinin olduğunu ifade eden Hesen, Kobanê'nin kimi politikalara rağmen doğallığını korumasının bu nedenlerden birisi olduğunu kaydetti. Hesen, bir diğer nedenin ise Öcalan'ın savaş, kriz ve siyaset tartışmaların yoğun olduğu bir yere geçmek istemesi olduğunu söyledi. "Öcalan bazı kişiler gibi Türkiye'nin elinde erimedi" diyen Hesen, o dönemde Öcalan'la birlikte gelenlerin de hem savaş hem de politik alanda büyük bir tecrübe kazandığını söyledi. 
 
'SUSUZ AĞACA SU VERDİ'
 
Hesen, Öcalan'ın o dönemki düşüncelerine işaret ederek, "O da Kobanê halkının onun peşinden gideceğini biliyordu. Bir tohum ekti. O dönemin aydın ve ilerici gençleri saflarda yerlerini aldılar. Kobanê de o zamanlar susuz bir ağaçtı. O ağaç suyunu buldu. Önderliğin (Öcalan) buraya geçerkenki ilk işi buydu; Bu halkı ayağa kaldırmak ve onu adım adım örmek. Bize o zaman dedikleri ve öğrettikleri şeyleri şimdi yeni yeni idrak ediyoruz. Dünyanın değişen siyasetini, Sovyetlerin durumunu, ilişkileri anlatıyordu. Bazıları gülüp geçiyordu, ancak hepsi de doğru çıktı. Önderliği o zaman iyi tanıdılar. İlk adım Kobanê'deydi. Sonra Filistin sahasıydı" diye konuştu. 
 
ROJAVA TESPİTLERİ  
 
Öcalan'ın halkla birebir temas kurduğunu anlatan Hesen, Öcalan'ın kendilerine yönelik değerlendirmelerine de değindi. Hesen, "O zamanlar, 'Biz aslan sırtı üzerinden işleri yürütüyoruz. İşlerimizi yapıp, birliğimizi sağlamalıyız. Kendimizi güçlendirmeliyiz. Kazanımlarımızı bu şekilde koruyabiliriz' diyordu. Şêx Said ve Qazî Mihemed örneklerini vererek, 'Çocuk ve gençleri eğitmeliyiz. Savaşa hazırlıklı olup, evlerinizde ve bahçelerinizde sığınak ve barınaklar yapın. Bugün sakin ve durgun olabilir, fakat yarın olmayacaktır' diyordu" diye aktardı.  
 
Öcalan'ın değerlendirmelerini şu an Türkiye'nin gerçekleştirdiği saldırılarla daha iyi kavradıklarına dikkati çeken Hesen, "O ne kadar söylüyorsa 'tamam' diyorduk. Fakat sırtımızı döndüğümüzde unutuyorduk. Onun söyledikleri şimdi bir bir oluyor ve gerçekleşiyor. 'Bir gün siz sıkıntı çekeceksiniz. Etrafınız düşman dolacak. Dostunuz da çok olacak. Ne kadar çalışır, ne kadar iş yaparsanız dostunuz da o denli artacaktır. Ölü Kürdü kimse tanımaz. Diri Kürtler tanınır' derdi. İşte Türkiye ve yetkilileri ne diyor; 'Ölü Kürtler bizim dostumuzdur." diye kaydetti. 
 
'SURİYE BÖYLE KALMAYACAK'
 
Hesen, Öcalan'ın o dönemin Suriye’sine ilişkin de çok sayıda değerlendirmeleri olduğunu ifade etti. Suriye'nin ömrünün uzun olmadığını Öcalan'dan duyduklarını dile getiren Hesen, Öcalan'ın "Rüşvet ve gasp, Kürtler ve diğer azınlık halklara yapılanlar, kirli istihbarat ilişkileri insanlık namına iyi şeyler değil. İnsanlar kaçırılıp, zindanlara atılıyor. İşkencelerden geçiriliyor ve kimse nerede olduklarını bilmiyor. Bu tür uygulamalar halkta patlama oluşturur. Karşı koyuşlar gelişir. Nasıl Türkiye'de gelişiyorsa burada da olur. Hafız Esad şimdilik durdursa da bir gün gelecek Suriye böyle kalmayacak. Demokrasi, hak ve hukukun olması gerekiyor" sözlerinin bugün bir bir gerçekleştiğini ifade etti.  
 
ÖCALAN'DAN ÖNCE KOBANÊ
 
Öcalan'ın gelişi öncesi Kobanê'nin durumunun farklı olduğunu ve kimlik bilincinin olmadığını kaydeden Hesen, Öcalan'ın gelişiyle farkındalığın da başladığını ifade etti. Hesen, "Dünyayı tanımıyorduk. Ölü ve boğulmuştuk. Kimse Kürtlerin kim ve ne olduğunu bile bilmiyordu. El ve Azadi partileri başta olmak üzere kimse Kürdistan'ı tanımıyordu. O bize tanıttı. Hak ve hukukumuzun olmadığını o bize anlattı. Partilerin, büyük bir eve toplanıp yemek yemekten başka yaptıkları bir şey yoktu. Öcalan geldiğinde halk kendini yavaş yavaş tanıdı. Diğerleri de Barzani ailesine bağlıydı. Onlar dışında hareket etmiyorlardı. Birbirleriyle anlaşmazlık yaşadıklarında, 4 kişi alıp rejimden onay alarak parti kuruyorlardı. Böyle onlarca parti buralarda kuruldu. İsim var ama hiç bir şey yok. Bilinç, uyanış ve birlikteliği oluşturan Önderlik oldu" ifadelerini kullandı. 
 
'BÜYÜK PARÇA'NIN ÖZGÜRLÜĞÜ
 
Öcalan'ın Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın özgürlüğüne sık sık vurgu yaptığını dile getiren Hesen, şunları söyledi: "Önderlik, 'Eğer Kuzey Kürdistan özgürleştirilmezse diğer parçalar özgürleştirilemez' derdi. Bu söz bugün de geçerliliğini koruyor. Biz burada alanlarımızı belirledik, gücümüzü oluşturduk. Ancak bugün Türkiye'nin zorluklarıyla karşı karşıyayız. Türkiye, demokratik ulus paradigmasıyla oluşturduğumuz sistemin gelişmesini önlüyor. Eğer Türkiye olmasaydı bu sistem bu gün farklı bir şekilde olurdu. Bu da o sözün doğruluğunu kanıtlıyor. En büyük parça özgürleşmeden olmaz. Şimdi güneyde de bir sistem var. Ancak Türkiye'den habersiz bir adım atamıyorlar."
 
KÜRTLERDEKİ DEĞİŞİM 
 
"Rojava başta olmak üzere artık Kürtler eski Kürtler değil" diyen Hesen, Kürtlerin önder ve öncülerini çok daha iyi tanıyan bir noktada olduğunu söyledi. Hesen, bu gerçeklik nedeniyle şu an İmralı'da tecrit uygulamalarının devrede olduğunu vurguladı. Öcalan'ın Kobanê'ye yönelik DAİŞ saldırıları sürecindeki seferberlik çağrısını anımsatan Hesen, "Kobanê, Önderliğin seferberlik ilan etmesiyle ayakta kaldı. O çağrı yaptığında 4 parça Kürdistan ayağa kalktı. Onun için üzerindeki teciridi giderek ağırlaştırıyorlar" dedi. 
 
KOMPLO SÜRÜYOR
 
9 Ekim komplosunun halen tamamen boşa çıkarılmadığına dikkati çeken Hesen, komplonun bugün Kuzey-Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarla devam ettiğini ifade etti. Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerinin Türkiye ve paramiliter grupları himayesine girmesinin de komplonun bir parçası olduğunu ifade eden Hesen, şöyle devam etti: "Yine KDP'nin Şengal halkına yaptığı saldırıların hepsi birbiriyle bağlantılıdır. 9 Ekim kara bir gündür. Sadece 4 parça Kürdistan için değil, Ortadoğu halkları için de durum budur. Onun için halklar, 'Önderlik sadece Kürtlerin değil ezilen, zor ve zülum altında olan her halk ve kesimin önderidir' diyor."
 
MA / Nazım Daştan