Demokratik Özerk Meclisi Eşbaşkanı: KDP Şengal için tehdittir

img

HABER MERKEZİ - "Şengal Anlaşması" ile siyasal ve sosyal örgütlerin yok edilmek istendiğini belirten Demokratik Özerk Meclisi Eşbaşkanı Merwan Bedel, buna izin vermeyeceklerini söyledi. 

Irak merkezi hükümeti, Türkiye ve KDP arasında 9 Ekim 2020'de Şengal'in statüsünün yeniden belirlenmesi ve kurdukları özerkliğin yıkılması için yaptıkları anlaşmanın yıldönümünde değerlendirmelerde bulunan Êzidîler Şengal Demokratik Özerk Meclisi'ni (MXDŞ)Eşbaşkanı Merwan Bedel, siyasi ve sosyal örgütlülüklerini yok edecek bu duruma izin vermeyeceklerini söyledi. 2014 yılının Ağustos ayında DAİŞ’in saldırısında tek kurşun atmayarak kendilerini yalnız bırakan KDP’ye tepkili olan Şengal halkı, aradan geçen 7 yıldan sonra Demokratik Özerklik modelini inşa ettiğini hatırlatan Eşbaşkan Merwan Bedel, kendilerini yönetmeye başladıktan sonra Türkiye ve KDP’nin saldırılarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.  
 
10 Ekim'de Irak'ta yapılacak parlamento seçimlerini bahane ederek büyük bir askeri güçle Şengal'e anlaşmasını hayata geçirmek isteyen KDP’ye izin vermediklerini belirten Bedel, Êzidîlerin direnişini, Bağdat ve Hewlêr hükümetlerinin girişimlerini ve kentin geleceğini Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 
 
‘HEWLÊR MUHATAP DEĞİL’ 
 
Bedel, Hewlêr ve Bağdat hükümetleri arasında geçen yıl yapılan anlaşmanın amacının, Êzidî halkını, Êzidî güçlerinden uzaklaştırmak ve Şengal Dağı'nı korumasız bırakmak olduğunu vurguladı. Bedel, "73'üncü Ferman sırasında KDP, IŞİD'le savaşmadı ve Şengal’den çıkarak Ezidîleri savunmasız bıraktı. O yüzden bugün Hewlêr muhatabımız değildir. 2013 yılında Irak Hükümeti Şengal’i KDP’nin sorumluluğuna vererek sorumsuzca yaklaştı. 2014 yılına kadar Şengal KDP’nin elindeydi. Daha sonra KDP, IŞİD’in Şengal'e girmesine müsaade ederek Êzidîleri büyük bir soykırımla yüz yüze bıraktı. Ama PKK, YBŞ ve YJŞ’nin müdahalesiyle bunun önüne geçildi ve Êzidîler bu canice saldıranlara karşı savaştı. Êzidîler mücadele ederek iradelerini bir kez daha gösterdiler" dedi. 
 
TÜRKİYE VE ABD'NİN ROLÜ
 
Söz konusu anlaşmada uluslararası güçlerin de sorumluluğuna işaret eden Bedel, "Bağdat ve Hewlêr sorumluluklarını yerine getirmeden ve soykırımın faillerinden hesap sormadan bu ittifakı uygulamaya geçirirse bu yeni bir soykırım demektir. Êzidî toplumu bu ittifak hakkında ne kadar bilgiye sahip bilmiyorum ama Türkiye'nin Şengal anlaşmasına destek verdiğini ve bu anlaşmada ABD'nin de rol oynadığını biliyoruz" diye belirtti. 
 
 KDP ŞENGAL İÇİN TEHDİT 
 
Anlaşmanın aynı zamanda çoklu devletlerin desteği olduğunu vurgulayan Bedel, "Ancak Êzidîler, KDP'nin Şengal’in kontrolünü yeniden ele geçirmesine izin vermedi. Çünkü KDP Şengal için tehdittir. Dolayısıyla bu anlaşmanın uygulanması, soykırımın uygulanması anlamına gelir. Bu anlaşmanın 9 Ekim'de imzalanması da çok önemli ve anlamlıydı. Çünkü bu anlaşmanın Sayın Öcalan'a yönelik komplonun başlatıldığı 9 Ekim tarihinde yapılması oldukça dikkat çekiciydi. Bu anlaşma imzalandığı zaman Şengalliler tehlikeyi gördüler ve sokaklara dökülerek bu ittifakı kabul etmeyeceklerini belirtiler. Hewlêr, Şengal sorunlarının muhatabı değil. Belki Hewlêr, Kürdistan'ın bir parçası olarak kendisini Şengal’den sorumlu görebilir ancak bugüne kadar hiçbir konuda Şengal’e karşı sorumluluğunu yerine getirmedi. Bu anlaşmanın Êzidîlerin bilgisi dışında imzalanması aslında anlaşmayı imzalayanların muhatap olmadıklarının da ilanıydı” diye konuştu. 
 
‘KAĞIDA GEÇİRİLMEYEN PLANLAR VAR’ 
 
Anlaşmada yer alan maddelerin Êzidî toplumunun kurduğu yapıya aykırı olduğunu dile getiren Bedel, şöyle devam etti: "Sadece bu da değil, bu anlaşma yapılırken tek bir Êzidî'nin görüşü alınmadı. Ya da bu anlaşma tartışıldığında ve değerlendirildiğinde tek bir Êzidî yoktu. Ama kendi basınları bu anlaşmanın yerine getirilmesi gerektiğini söylüyor. Anlaşmanın bir an önce uygulamaya geçilmesini isteyenler bile bu anlaşmanın tam içeriğini bilmiyor. Ancak KDP ne yaparsa yapsın Êzidîleri öldürüp satacak ve bunun onların hakkı olduğunu söyleyecektir. Ama biz bu hakkı kimseye vermiyoruz. Amaçları YBŞ, YJŞ ve Êzîdxan Asayişini Şengal sınırlarının dışına sürmek ve Şengal’de ki siyasi ve sosyal örgütleri yok etmektir. KDP bu konseptle 2014'te olduğu gibi Şengal’e tekrar yerleşmek istiyor. Ancak bu anlaşmada kağıda geçirilmeyen ve uygulanacak olan başka planlar da var." 
 
‘KARŞILARINDA GÜÇLÜ BİR İRADE VAR’ 
 
"Bu anlaşmanın Şengal'de uygulanmasına imkan yok" diye devam eden Bedel, şunları söyledi: "Çünkü amaç Şengal’in demografik yapısını değiştirmek ve Şengal'in siyasi iradesini teslim almaktır. Anlaşmayla Êzidîlere karşı savaşan güçleri örgütleyerek yeniden aktifleştirmeyi hedefliyorlar. Bu yüzden kimsenin bizim üzerimizde böyle bir ittifak kurmalarına izin vermeyeceğiz. Ama bunu uygulamakta ısrarcı olurlarsa karşılarında güçlü bir irade bulacaklardır. Şengal sorunun çözümü için ilk önce Bağdat, Hewlêr, Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları örgütlerinin, Êzidî halkının iradesini dikkate alması gerekiyor. Bu uygulanırsa işte o zaman Şengal'de sorunlar çözülecektir. Ama kendilerini Şengal'in sahibi olarak görmek bir çözüm değil. 2014'te Şengal’de istediklerini yapıyorlardı. Alıyorlardı, satıyorlardı. Artık eski Şengal yok. Şengal Êzidî çocuklarına aittir. Bedeli ne olursa olsun Êzidî çocukları topraklarını kanlarıyla suladılar ve teslim olmayı kabul etmediler. Bu saatten sonra da Êzidîlerin yapacağı tek şey direnmektir.”
 
ŞENGAL BAĞDAT VE HEWLÊR’DEN DAHA GÜVENLİ 
 
Şengal'in Bağdat ve Hewlêr'den daha güvenli olduğunun altını çizen Bedel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şengal, Güney Kürdistan ve Bağdat'tan daha güvenli ve huzurlu. Şengal'de cinayetler, insan kaçırmalar veya tutuklamalar olmuyor. Ama Şengal onların kontrolünde olduğu zaman burada her türlü şey yaşanıyordu. Güney Kürdistan’a bakacak olursak orada cinayetlere ve tutuklamaların bir rutin hal aldığını göreceğiz. Her gün Êzidî kamplarına saldırılar yapılıyor ve yakılıyor. Binlerce Êzidî genç bu kamplara sığınırken tutuklanarak cezaevine gönderildi. Ama kimse bunlardan bahsetmiyor. Eğer Êzidîlerin varlığına ve iradesine saygı duyarlarsa, onlarla fikir alış verişinde bulunabiliriz.” 
 
‘ŞENGAL’E DÖNÜŞLER SÜRÜYOR’ 
 
Anlaşmayla Şengal'e geri dönüşlerin önünü kesmek olduğunu ifade eden Bedel, şöyle devam etti: "Bu anlaşma imzalamadan önce 2019'un sonlarında ve 2020'nin başlarında Şengal’e dönüşler yoğun bir şekilde oluyordu. Sadece bir günde 100 aile Şengal’e dönüyordu. Çok sayıda aile Xanesor, Sinun, Diwir, Serdeşt, Borik ve diğer yerleşim yerlerine dönüyordu. Ancak bu anlaşmanın imzalanmasının hemen ardından Şengal’e gelişler durduruldu. Zaten bu anlaşmanın amaçlarından biri de buydu. KDP, Şengal’e dönüşlerinin önünde artık duramayacağını biliyordu. O yüzden basın organları Şengal’de huzur ve güvenliğin olmadığını yazıp, çiziyor. Bundan dolayı Şengal’e dönüşler azaldı. Geri dönüşler halen de var ama bu sayı engellemelerden kaynaklı eskiye göre azaldı. Ancak gelecekte Êzidîlerin kamplarda kalmayacaklarından ve her türlü engellemeye rağmen topraklarına geri döneceklerine olan inancımız tamdır.” 
 
‘BİRLİK ŞENGAL’İ İNŞA EDER’ 
 
Şengal'in yeniden inşa edilmesi için birlik ve güçlü bir iradenin olması gerektiğini hatırlatan Merwan Bedel, sözlerini şöyle tamamladı: "Şengal’in yeniden inşa edilmesi problem. Çünkü Şengal’de çok sayıda ev yıkıldı. Yapılan hava saldırılarında çok sayıda ev kullanılamaz hale geldi. Yeniden inşası için de Şengal’e herhangi bir yardım sağlanmadı. Evleri hala harap olan birçok insan var. Şengal’de  yapılaşma sorunu, Êzidîlerin varlığı da düşmanlarının çıkarına olmadığı için evlerini yeniden inşa etmek istemiyorlar. Ve inşa etme fırsatı da tanımıyorlar. Ancak Êzidîlerin kendisi birleşip Şengal’i yeniden inşa edebilirler. Sadece bilgi, irade ve birlik Şengal’i tekrar inşa edebilir. Ne yaparsak yapalım 2014 yılında ki gibi inşa etmeyeceğiz. Çünkü inşa etmek istediğimiz sadece betondan yapılmış saraylar değil. Bu şekilde bir inşa mantığı olursa zaten Şengal hep yıkıntı olarak kalacaktır.” 
 
MA / Zeynep Durgut