ÖDAV 11 kadınla seçime hazır: Sözü ve pratiği bir olana oy verin

img

İSTANBUL - İstanbul Barosu seçimlerine 11 kadınla katılan ÖDAV'ın adayı Sezin Uçar, toplumsal adalet mücadelesinin öznesi olacak bir baro oluşturmak istediklerini belirterek, "Sözü ve pratiği bir olana oy verin" çağrısı yaptı. 

İstanbul Barosu'na üye olan 50 bine yakın avukat, 16-17 Ekim tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde sandık başına gidecek. Bir yıl ertelemeli yapılan baro seçimlerinde, mevcut Başkan Mehmet Durakoğlu, Çağdaş Avukatlar Grubu Yükseliş Hareketi adayı Hasan Kılıç, Avukat Hakları Grubu adayı Gökhan Ahi, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) Grubu adayı Sezin Uçar, Bağımsız Avukatlar Grubu adayı İ. Şadi Çarsancaklı, Çağdaş Avukat Grubu adayı Ata Yazıcıoğlu ve Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar grubu adayı İlke Işık'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda grup ve bağımsız aday yarışacak.  
 
Seçimlere "Özgür, demokratik, cins ayrımsız" ve "Özgürlükçü bir baro için hazırız, buradayız" sloganıyla hazırlanan ÖDAV, 18 kişilik aday listesinde 11 kadın adaya yer verdi. Grubunun seçimi kazanması halinde İstanbul Barosu'nun ilk kadın başkanı olacak olan Av. Sezin Uçar, gruplarının hedeflerini, mevcut baroya yönelik eleştiriler ve ülkenin hukuk sistemine ilişkin konuştu. 
 
GENEL KURUL'UN ÖNEMİ  
 
15 Temmuz 2016 askeri kalkışmasının ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) sonrası çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ülkenin rejimin değiştiğine dikkati çeken Uçar, yaşanan değişikliğin ise hukukla yapıldığını söyledi. Uçar, Hakim Savcılar Kurulu (HSK) ve Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yapısında yapılan değişikliklere işaret ederek, "Büyük oranda Saray'a bağlı olarak çalışan bir yargı camiasından bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu konjonktür içerisinde hukukun ve yargının bağımsız olduğunu söyleyemeyiz. Mahkemelerin bırakın adaletli karar vermesini, bağımsız olmadığını söyleyebiliriz. Ama neyse ki avukatlık mesleğinin hala ezilenlerin, emekçilerin, halkların hak ve adalet mücadelesinde bir yeri var. Baroların da böyle bir konumu ve yeri var. O nedenle İstanbul Genel Kurulu'nun geçmiş yıllara göre çok daha anlamlı ve önemli olacak" diye kaydetti. 
 
BARO BAŞKANINA ELEŞTİRİLER
 
AKP’nin baro seçimlerinde istediğini elde edememesi nedeniyle "çoklu baro sistemini" getirdiğini belirten Uçar, bu sisteme karşı İstanbul Barosu'nun mevcut başkanı ve diğer baroların etkin bir mücadele vermediğini kaydetti. Uçar, buna rağmen AKP'nin "kendi barosunu oluşturma" çabalarının sonuç vermediğine dikkati çekerek, Baro Başkanı Durakoğlu'nun "pasif bir tutum" sergilemekle eleştirdi. 
 
Uçar, Durakoğlu'na yönelik eleştirilerini, "İkinci baronun kurulmasında birinci dereceden sorumlu. Resmi devlet ideolojisinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Söylem olarak AKP-MHP rejiminin karşısında bir pozisyondaymış gibi gösteriyor ama öyle değil. Adeta rejimin tamamlayıcı unsuru gibi hareket ediyor. Bunu savaş tezkerelerinde, sivillere dönük saldırılarda gördük. Evrensel insan hakları değerleri anlamında dahi bir açıklama yapmayan, rejimin ideolojisi neyse onu destekleyen bir tutum içerisinde. KCK Ana Davası’nda yargılanan avukatlarla aynı karede durmak istemeyen bir zihniyet. Ulusalcılıkla malul, şöven, cinsiyetçi ve elit bir yaklaşım içerisinde" şeklinde sıraladı. 
 
EŞİT TEMSİLİYET
 
İstanbul Barosu'nun kadınların kazanımlarını da içselleştirmediğini söyleyen Uçar, baro başkanlığına kadın adaylarının gösterilmemesinin de bunun örneği olduğunu kaydetti. Uçar, "İstanbul Barosu gibi saygın bir kurumun bu kazanımları hiç içselleştirememesi, bunlardan hiç nasiplenememesi çok korkunç bir şey. Listelerde eşit temsiliyetin yanına bile yaklaşamıyor olmaları bu bakımdan çarpıcı” dedi. 
 
NASIL BİR BARO?
 
Baronun toplumsal mücadelede noktasında da bir pratik sergilemediğini ifade eden Uçar, yaşanan hak ihlallerinde baronun durduğunu noktaya değindi. Uçar, şunları söyledi: "Toplumsal adalet mücadelesi nerelerde var? Katledilen, tacize ve tecavüze maruz kalan kadınlar, Ankara’da, Amed’te, Suruç’da, İŞİD katliamları ile katledilenlerin aileler, Sivas, Roboski dosyası... Bunların hepsi aynı zamanda bir adalet sorunu. Barolar bundan uzaklaşmış durumda. İstanbul Barosu böyle bir perspektiften uzaklaşmış durumda. Toplumsal adalet mücadelesinin öznesi olacak bir baro istiyoruz."
 
Avukatların da kimi sorunlarla karşı karşıya kaldığını dile getiren Uçar, "Mesleğimiz çok büyük bir dönüşüm altında. Mesleğinin çok büyük bir kısmı işçi avukatlık şeklinde yürütülüyor. Ruhsat gasplarıyla hukuk fakültesindeki insanlar şekillendirilmeye çalışılıyor. Birçok meslektaşımız ekonomik nedenlerle intihar ediyor. Yaşadıkları baskılar ve mobing onların psikolojisini büyük oranda etkilemiş durumda. İşçi, genç, stajyer, ruhsatı gasp edilen ve mesleğini icra ederken toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle baskıya ve şiddete maruz kalan kadın avukatların da yöneteceği bir baro istiyoruz” diye belirtti. 
 
KADIN BAŞKAN 
 
ÖDAV'ın 2014 yılında ilk kez baro seçimlerine seçimlerine hazırlandığını ve eşbaşkan adaylarla seçime girdiklerini anımsatan Uçar, seçimlerde eşit temsiliyet ilkesini benimsediklerini dile getirdi. Uçar, "Bu özgürlük mücadelesinin yaşamın her alanında olduğu gibi siyaset ve meslek odalarında da kazandığı bir eşik. Dolayısıyla bunun altına düşmemiz söz konusu olamaz. Bunu geliştirme perspektifiyle hareket ettik. İstanbul Barosu gibi saygın bir kurumu mutlaka bir kadın başkanın yönetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kadınlar dünyanın her alanında bu kadar özneleşmişken, bu kadar özgürlük ve hak mücadelesi yürütüyorken, aynı oranda bu gelişmişliğin İstanbul Barosu’na da sirayet etmesi gerekir" dedi. 
 
DEMOKRATİK YÖNETİM 
 
Baro seçimleri kazanmaları halinde tüm sorunları demokratik yol ve yöntemlerle çözeceklerini aktaran Uçar, demokratik-katılımcı bir yönetimi esas aldıklarını ifade etti. Uçar, yönetime geldikleri zaman neler yapacaklarına dair şunları söyledi: "Listemizde yer alan adaylarla yönetilecek bir baro değil, bize oy vermeyen meslektaşlarımızla da etkin bir şekilde baroyu işleteceğiz. Avukatların ekonomik zorlanmalarının önüne geçilecek politikalar üretmek. Projeci bir grup değiliz. Vaat eden, yıldızlı sözler söyleyen bir grup değiliz. Mücadele programını işçi, kadın avukatlarla birlikte hayata geçirmek istiyoruz. En önemli planlamalarımızda birisi de Kadın Hakları Merkezi’ni yeniden inşa etmek. Bugün bu merkezde erkek egemen bir yaklaşım söz konusu. Erkek avukatların kadın avukatlara dönük şiddeti disiplin süreçlerinde cezasızlıkla sonuçlanıyor. Özel disiplin yönetmeliğiyle merkezi yeniden şekillendireceğiz. İşçi avukatların yaşadığı ekonomik sorunlar; Asgari ekonomik sorunların çözebilmek adına bir alt limitinin oluştuğu ücret sözleşmesinin mutlaka olması gerektiğini düşünüyoruz. Avukatların sendika hakkının olması gerekir."  
 
AVUKATLARA SEÇİM ÇAĞRISI
 
Uçar, ruhsatları verilmeyen ya da iptal eden avukatlar için de etkin mücadele sözü verdi. Uçar, şöyle devam etti: "Avukatlık Kanunu'un demokratikleştirilmesi yönünde bir çaba yürüteceğiz. Öğrencilik döneminde bir yemekhane zammı protestosuna katılan, anadilde eğitimi talep etmiş, yani asgari düşünen, okuyan ve sorgulayan insanların katılabileceği açıklamalar nedeniyle pek çok meslektaşımızın hakkında soruşturma var. O nedenle Avukatlık Kanunu'nun dönüştürülmesi gerektiğine inanıyoruz.”
 
Uçar, son olarak hafta sonu yapılacak olan seçimler için meslektaşlarına şu çağrıda bulundu: "Kime oy vereceklerinden bağımsız; Sadece programları, broşürleri okuyarak ya da sosyal medya hesapları takip ederek değil, alanda kim çalışıyorsa, meslek sorunlarının yanında kim varsa, kimim sözü ile pratiği ve eylemi uyumluysa, desteklerini seçimlerini oylarını onlardan yana kullansınlar."
 
MA / Mehmet Aslan