Tuncel ve Akdeniz’e iki ayrı soruşturma

img
ANKARA- Kobanê Davası’na dair savunma hazırlığı kapsamında bilgisayar kullanmak için gittikleri sırada cezaevi personelinin şiddetine maruz kalan Sebahat Tuncel ve Sibel Akdeniz’e, verilen iki ayrı disiplin cezasına dair iki ayrı soruşturma başlatıldı.
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te yaşanan eylemler gerekçesiyle açılan Kobanê Davası kapsamında bulundukları cezaevlerinden Sincan 3 Nolu L Tipi Cezevi’ne getirilen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Sibel Akdeniz hakkında, 24 Ağustos’ta disiplin cezası verildi. Akdeniz ve Tuncel’e, aynı gerekçelerle 23 Ağustos’ta da disiplin cezası verildiği ortaya çıktı.
 
İKİ AYRI DİSİPLİN CEZASI
 
Sincan 3 Nolu L Tipi Kapalı Cezaevi Disiplin Kurulu kararıyla 23-24 Ağustos tarihinde  “gereksiz olarak marş söylemek veya slogan atmak” gerekçesiyle verilen 2 ayrı disiplin cezasında, Akdeniz’e 1 ay “Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama”, 2 ay da “bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma”  cezası verildi. Tuncel’e ise 1 ay “ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma”, 1 ay da  “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” cezası verildi. 
 
CEZAEVİ TECRİTİ GÖRMEDİ
 
Cezaevi Disiplin Kurulu tarafından beyanları alınan Tuncel ve Akdeniz, maruz kaldıkları kötü muamele üzerine ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında slogan attıklarını belirterek, haklarında açılan disiplin soruşturmasının durdurulmasını istedi.
 
Tuncel ve Akdeniz’den savunmalarını alan cezaevi ise verdiği disiplin cezalarını savundu. Cezaevi raporunda, disiplin cezalarının ölçüsüz olmadığını ileri sürerek, verilen cezalarla tecrit şartlarının oluşmadığını ifade edildi. Raporda, “Ceza infaz kurumunda düzenin sağlanması şeklinde kamu yararı ile kişileri ifade özgürlüğü arasında makul dengenin kurulmadığı kabul edilemez” denildi. Raporda ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin 1 Haziran 2016 tarihli kararına atıf yapılarak slogan atmak ile ifade özgürlüğünün bağdaştırılamayacağı ileri sürüldü.
 
2 AYRI DAVA AÇILDI
 
Tuncel ve Akdeniz cezaevinin disiplin cezalarına karşı 8 Eylül’de İnfaz Hakimliği’ne itiraz etti. Tuncel ve Akdeniz’e 23 Ağustos’ta verilen disiplin cezalarına ilişkin Ankara Batı 2'nci İnfaz Hakimliği’nde, 24 Ağustos’ta verilen disiplin cezalarına ilişkin ise Ankara Batı 1'inci İnfaz Hakimliği’nde dava açıldı. 1. İnfaz Hakimliği’ndeki bir sonraki duruşma 1 Kasım’da, 2. İnfaz Hakimliği’ndeki bir sonraki duruşma ise 15 Aralık’ta görülecek.
 
İHLALLERİ DURUŞMADA ANLATTI
 
Tuncel ve Akdeniz, katıldıkları Kobanê Davası’nda, maruz kaldıkları hak ihlallerini defalarca dile getirerek, savunma yapabilecekleri koşulların sağlanması için kendilerinin Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne alınması talebinde bulundu. Davaya bakan Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi ise durumun kendilerini ilgilendirmediğini ifade ederek taleplerini reddetti.
 
KÖTÜ MUAMELE BAŞLADI
 
Yaşanan hak ihlallerini, verilen disiplin cezalarını ve yürütülen hukuki mücadeleyi Tuncel’in avukatı Cemile Turhallı Balsak Mezopotamya Ajansı’na (MA) anlattı. Tuncel’in Sincan Cezaevi’ne getirildiği andan itibaren kötü muameleye maruz kaldığını ifade eden Balsak, “Hala geçici bir cezaevinde tutuluyor. Sadece karantina için kullanılan L3 Cezaevi’nde tutuluyor. Buradaki fiziksel koşullar karantinaya göre hazırlanmış. Olabildiğince izole ve personel de ona göre konumlandırılmış durumda. Dolayısıyla ilk andan itibaren zaten kötü muameleye maruz kaldı. Uzunca süre tek başına bu koğuşta kaldı. Sonrasında yine dosyanın yargılananlarından Sibel Akdeniz yanına getirildi” diye aktardı.
 
İNCELEME SIRASINDA ŞİDDET
 
Yaptıkları görüşmelerde Tuncel’in anlatımlarına da değinen Balsak, “Kendisinin her defasında idarenin keyfi muamelesine maruz kaldığını, kendisine kitapların verilmediğini, savunmasıyla ilgili bazı materyallerin dahi verilmediğini, sık sık koğuşa gelindiğini, bazı dilekçelerde zorluklar çıkarıldığını söylüyordu. En son mahkeme, her tutuklu için kaldığı cezaevinde bu davaya ilişkin olan dijital materyalleri incelemesiyle ilgili bir ara karar oluşturdu. Ancak cezaevi idaresi tarafından her gün iki saat olacak şekilde incelemelerine izin verildi” dedi. 
 
Balsak, Tuncel ve Akdeniz’in cezaevi idaresi tarafından verilen 2 saatlik süre içinde dosyaya dair dijital materyalleri incelemek için gittikleri sırada, bilgisayar odasının görevli personelinin sözlü taciz ve şiddete maruz kaldıklarını söyledi.
 
TERS KELEPÇE
 
Tuncel ve Akdeniz’in direnç göstermesi üzerine kötü muamelenin daha da arttığını ve ellerinin arkadan kelepçelendiğini ifade eden Balsak, “Bu kötü muameleyle ilgili cezaevi tarafından tutulan tutanak ise ‘marş söylendi slogan atıldı’ şekilde. Bu tutanak üzerine cezaevi idaresi tarafından iki ayrı disiplin cezası veriliyor” bilgisini paylaştı. Kobanê Davası’nın materyallerini incelemek istediğinde yine aynı idari personel tarafından bilgisayar odasına götürüldüğünü dile getiren Balsak, kötü muamelenin bir tehdit olarak devam ettiğine dikkati çekti.
 
ŞİDDETE KAŞRI SUÇ DUYURUSU
 
Tuncel’in maruz kaldıkları şiddete ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu da dile getiren Balsak, “Ama bununla ilgili herhangi bir işlem yapılmış değil. Somut anlamda etkin bir soruşturmanın yürütüldüğünü söylememiz mümkün değil” şeklinde konuştu. Cezaevi tarafından verilen disiplin cezalarına dair yaptıkları itiraz sürecinin de devam ettiğini vurgulayan Balsak, infaz hakimliğinin kararından sonra ağır ceza mahkemesinde kesin kararın verileceğini belirtti.
 
SAVUNMA HAKKI ENGELİ
 
Savunma hakkının bir bütün olduğunu belirten Balsak, “Savunma sadece mahkeme salonlarından ibaret değil. Savunmaya hazırlanacağınız koşulların idare tarafından sağlanması gerekir. Savunma koşullarının sağlanmamasından birinci derece sorumlunun sizi tutuklu yargılayan mahkemenin kendisinin olması gerekiyor. Bunun koşullarını kendisinin sağlıyor olması lazım” dedi. 
 
Tuncel’in defalarca Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne alınması istemiyle ilgili kurumlara dilekçe verdiğini aktaran Balsak, “Bizim tarafımızdan yapılan başvurular var. Ama bunlara karşı hiçbir şekilde cezaevi idaresinin bir karar almadığını, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü sürekli işi infaz savcılığına havale ettiğini, infaz savcılığının da bu yönde bir karar almama eğiliminde olduğunu görüyoruz” ifadelerinde bulundu. 
 
Yaşatılanların savunma hakkına bir müdahale olduğunu vurgulayan Balsak, “Savunmaya hazırlanmalarıyla ilgili gerekli koşulların sağlanmadığını aksine daha çok zorlaştırıldığını ve sonuç olarak da kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyebiliriz” diye konuştu.
 
MA / Zemo Ağgöz