'Bostanda ve tezgahta mutluyum, muhtaç değilim' 2018-01-02 11:16:50 DİYARBAKIR - Geçimini Hevsel Bahçeleri'ndeki bostandan sağlayan Şadiye Kelekçiler, çok baskı gördüğünü ancak yılmadığını belirterek, "Artık ne babadan ne kocadan ne de başka bir erkekten bir şey istemek zorunda kalmıyorum. Bu beni mutlu ediyor" dedi.  Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Fiskaya’da doğup büyüyen 55 yaşındaki Şadiye Kelekçiler, Dicle Nehri'nin hemen yukarısında kendilerinin yaptığı küçük bir evde yaşamını sürdürüyor. Geçimini 25 yıldır Hevsel Bahçelerinde bulunan bostandan sağlayan Kelekçiler, bir taraftan yaşam bir taraftan da toplumsal baskı ve erkeklere karşı mücadele ettiğini belirtti. Kelekçiler, “Kadın olarak devletten de evdeki erkekten de sürekli baskı gördüm; ama bu beni yıldırmadı” sözleriyle yaşamını özetledi.    SEBZE VE MEYVELERİ PAZARDA SATIYOR   Kelekçiler, daha önceleri sadece kavun ve karpuz ektikleri bostanda ilerleyen zamanlarda tarlanın verimliliğine göre çeşitli sebze ve meyveler yetiştirdiklerini kaydetti. Kelekçiler, çocukluğunda mevsimine göre yetiştirdikleri sebze ve meyveleri köylere götürerek buğday karşılığında takas ettiklerini ancak takas kültürünün kalkmasıyla şimdilerde pazara götürüp sattığını ifade etti.   'ERİL SİSTEM TARAFINDAN TEHDİT OLARAK ALGILANIYOR'    Kadının erkeğe muhtaç olmadan kendi parasını kazanmasının eril sistem tarafından bir tehdit olarak algılandığını  dile getiren Kelekçiler, “Ekonomik özgürlüğümü kazanmak için hep çalıştım. Bu yüzden baba, koca ve aynı yerde çalıştığım erkeklere karşı hep mücadele etmek zorunda kaldım. Ama pes etmedim, çalışmaya devam ettim. Artık ne babadan ne kocadan ne de başka bir erkekten bir şey istemek zorunda kalmıyorum” ifadelerini kullandı.      ‘ERKEK ANLAYIŞINA KARŞI DİRENDİM’   Okumak istediğini ancak içinde bulunduğu toplumun kadın üzerindeki baskısından dolayı ailesinin okutmadığını söyleyen Kelekçiler, aynı baskıyı evlendikten sonra da yaşadığını aktardı. Evlendikten sonra çalışmak istediğini ancak eşinin buna karşı çıktığını ifade eden Kelekçiler, şöyle dedi: “Eşim ‘Erkek varken bir kadın nasıl çalışır, kadının çalışması ayıptır’ diyordu. Bu anlayışa karşı direndim, pazarda olsun, başka yerlerde olsun çalışma hayatıma devam ettim. En son 2013’te belediyenin açtığı Jiyan Semt Pazarı’nda pazarcılık yapmaya başladım.”    'ÇALIŞMAKTAN HEP GURUR DUYDUM’   Toplum içerisinde çoğu zaman takdir edildiğini bir taraftan acıyan bakışlarla da karşılaştığını anlatan Kelekçiler, “Çalışmaktan her zaman gurur duydum. Kimseye hesap vermiyorum, kazandığımı dilediğim gibi harcıyorum. Paramı istersem torunlarıma, istersem komşuma veririm. Örneğin, ihtiyaç sahibi biri satış yaptığım arabaya geldiğinde ücret almadan veriyorum, kimseyle bunun muhasebesini yapmıyorum, bu beni mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.   Soyadının anlamını sorduğumuz Kelekçiler, gülümseyerek soyadının hikayesini şöyle anlattı: “Benim çocukluğumda Fiskaya’da iki üç ev vardı. Babam bize nehrin kenarına yakın bir ev yapmıştı. Dedem ve babam kelek yetiştirirlerdi. O zamanın bütün kelekçileri bizim eve gelirdi kelek almak için. Soyadımızın Kelekçiler olması buradan geliyor.”    ‘FİSKAYA’NIN YIKILMASI GEÇMİŞİMİZİN YIKILMASIDIR’    Son zamanlarda Fiskaya’nın yıkılacağına dair haber aldıklarını dile getiren Kelekçiler, “Fiskaya’nın yıkılması demek, geçmişimizin atalarımızdan kalanların yıkılması demektir. Bizim gibi kırsal kesimlerde yaşayan insanların şehrin göbeğinde yaşamaya ekonomisi yetmiyor. Hem biz büyük binalarda da yaşamak istemiyoruz. Hiç olmazsa Fiskaya’da kendi bahçemiz var, az da olsa ekip biçiyoruz, gelirimizi oradan sağlamaya çalışıyoruz. Asla toprağımızı bırakamayız” diye konuştu.     MA / Esra Solin Dal