‘Sakine kadın direniş tarihinin temsilcisiydi' 2018-01-08 09:32:29   QAMİŞLO – Kuzey Suriye’de yaşayan Çınar Salih, 1991 yılında tanıştığı Sakine Cansız’ı anlattı. Nerede bir yanlışlık varsa, o yanlışlığın karşısında olmuş olan Cansız’ın, özgür kadın hareketi için bir çizgi olduğunu belirten Salih, öldürülmesinin de bu çizgiye dönük bir saldırı olduğunu söyledi.   Fransa’nın Paris kentinde, 9 Ocak 2013 tarihinde bir komplo sonucu öldürülen Kürt kadın siyasetçilerinden Fidan Doğan, Leyla Şaylemez ve Sakine Cansız’ın ölümünün üzerinden 5 yıl geçti. Katliam uluslararası alanda da büyük bir yankı uyandırdı. Ölümlerinin yıldönümünde üç Kürt kadın siyasetçi, Türkiye ve bölge kentlerinin yanı sıra Avrupa’da da kitlesel bir şekilde anılırken, Kuzey Suriye’de çalışmalar yürüten Kongra Star yöneticilerinden Çınar Salih, Cansız’ı anlattı.    ‘KADIN DİRENİŞİNİN TEMSİLCİSİ’   Salih, üç kadının insanlık tarihinde nadir görülmüş bir komplo sonucu katledildiğini söyledi. Özellikle Sakine Cansız’ın hedef seçilmesinin planlı ve bilinçli bir durum olduğunun altını çizen Salih, bu katliamın kendileri için büyük anlamlar taşıdığını belirtti. Cansız’ın şahsında özgür yaşamın hedef alındığını ifade eden Salih, bu projenin kurucusunun ise PKK Lideri Abdullah Öcalan olduğunu, dolayısıyla temel hedefin Öcalan olduğuna dikkat çekti. Cinayetin hareket olarak kendilerinde büyük bir etki bıraktığını paylaşan Salih, Cansız’ın kadın direniş tarihinin temsilciliğini yaptığını, kadın mücadelesi ve örgütünün onun şahsında yaşatıldığını dile getirdi.    ‘CEZAEVİNDE GÖSTERDİĞİ DİRENİŞ BİZİM İÇİN DERS NİTELİĞİNDEYDİ’   Cansız ile 1991 yılında tanıştığını paylaşan Salih, o dönemi şöyle anlattı: “O dönem cezaevinden çıkmıştı. Cezaevindeyken de dönemin cunta yönetimine karşı amansız bir direniş başlatmıştı ve herkes onu konuşuyordu. Onun orada gösterdiği direniş bizim için ders niteliğindeydi. Onunla aynı grupta Bekaa Vadisi’nde bulunan Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gittik. Akademide birimizi tanımaya başladık. Tanışmadan önce de biz onu biliyorduk. Halk da ondan çok bahsederdi. O dönemlerde ‘Sakine Cansız adında devrimci bir kadın var’ derlerdi. Zindan direnişi destansı bir şekilde anlatılıyordu. Özellikle Önder Apo ile çok iyi bir ilişkisi vardı. Orada bulunan bütün kadınlar onun bu yaklaşımından etkileniyordu. Önderlik biz yanlış yapınca biraz üzerimize geliyordu fakat Cansız’a karşı biraz daha farklı bir yaklaşım içerisindeydi. Biz bu ilişkiyi çok iyi hissediyorduk. 3 ay boyunca Mahsum Korkmaz Akademisi’nde beraber kaldık. Daha sonra ülkeye de birlikte geçtik.”   “Sakine Cansız özgürlüğün sembolüdür” diyen Salih, Cansız’ın çok net bir karara sahip olduğunu ifade ederek, yaşamı boyunca gericiliğe ve iktidara karşı bir duruş sergilediğini ifade etti.    Cansız’ın bir çizgi olduğunu söyleyen Salih, katledilmesinin de bu çizgiye karşı olarak, yapıldığına işaret etti. “Son dönemlerde ortaya çıkan belgelerde de görüldüğü gibi, Cansız’ın o dönem görüşmeler içinde yer alan kişiler tarafından öldürüldüğünü” söyleyen Salih, kadınların mücadele tarihinde bu şekilde gerçekleştirilmiş katliamların ilkinin Mirabel kardeşler olduğunu, ikincisinin de Cansız ve yoldaşları olduğunu söyledi.    KAYGISIZ VE TEREDÜTSÜZ BİR YAKLAŞIM   Duruşun sözden daha önemli olduğunu vurgulayan Salih, şöyle devam etti: “Özgür kadın hareketi için bir çizgiydi. Kadın mücadelesinin en aktif rollerini üstlendi. Ne kadın gericiliği ne de erkek iktidarını kabul etti, bu formülü şahsında yaşattı. Bunu kişiliğine yansıtıyordu. Yaşam içinde nasıl gerçekleştireceğine ilişkin sürekli bir çalışma halindeydi. Son kitabında da dediği gibi; bütün yaşamı bir kavgaydı. Başından beri bütün gericiliğe karşı bir mücadele halindeydi. Sadece gelenek, görenek ve aile içinde yaşanan gericiliğe karşı değil, aynı zamanda toplum ve hareket içinde yaşananlara karşı da amansız bir duruş sergiledi. Nerede bir yanlışlık varsa o yanlışlığın karşısında Sara’yı bulabilirdiniz. Bunları yaparken de kaygısız ve tereddütsüz bir şekilde gerçekleştiriyordu. Gelip tek tek bizimle tartışırdı.”    ‘NİNHURSAG, İŞTAR, LİLİTH VE SARA’   Cansız’ın tanrıçalaşmış kadının ismi olduğunun altını çizen Salih, tarihte böyle kadınların olduğunu söyledi. Ninhursag, İştar ve Lilith gibi tanrıçaları örnek veren Salih, bu listeye Cansız’ın da girdiğini dile getirdi.    Onun Ortadoğu kadınları içinde bir tanrıça olduğunu ifade eden Salih, kadın adına ne varsa tüm temsiliyetini şahsında barındırdığını belirtti.    ‘ÇÖZÜM SÜRECİNDE ÖCALAN’IN EN İYİ ANLAYAN KİŞİLERDENDİ’   Cansız’la en son 2010 yılında görüştüğünü dile getiren Salih, “Önder Apo görüşme notlarında ne söylediyse, Cansız onu yerine getirmek için büyük çaba sarf ediyordu. Önderliğe yaklaşımı böyleydi. Çözüm projesi için de çok netti. O dönem önderliğin önerdiği ne varsa uygulayabilmek için rol oynardı. O dönem birçok kişinin kafası karışıktık. Bu süreci çok anlamıyorlardı ama O en iyi anlayan arkadaşlardan biriydi” dedi.    ‘BİR YOL ANISI’   Salih, Cansız’a ilişkin unutamadığı bir anıyı da şu sözlerle paylaştı: “Onunla birlikte bir dağ yolunda çok yol yürümüş ve bayağı yorulmuştuk. Bulunduğumuz alanda bir mağara vardı. Dinlenmek için oraya gittik. Hepimizden önce Sara arkadaş girdi. Girer girmez bir köpek sesi geldi. Ardından biz girdik. Bir köpek mağarada doğum yapmış, yanında 6-7 yavrusu vardı. Onun alanına girdiğimizde havlamaya başladı. Köpek yavrularını korumak için ona saldırdı ve ayağını ısırdı. Hepimiz köpeğin refleksi karşısında telaşlandık, korkanlar da vardı. Fakat o çok sakin davrandı. Bekledi, bize korkmamamız gerektiğini söyleyerek, köpeği yatıştırmaya çalıştı. O köpek bir anneydi, Sara arkadaş ona bu şekilde yaklaştı.”    MA / Nazım  Daştan