Kapatılan kadın derneği başkanı: Bizim için her alan savunma yeridir 2018-01-12 09:00:12 ADIYAMAN - Kadınların yaşamın her alanında mücadele etmesi gerektiğini belirten KHK ile kapatılan Adıyaman Kadın Yaşam Derneği Başkanı Suna Ateş, “Bizim için her alan, her ev, her işyeri bir savunma yeridir. Karşımızda yıkılması mücadelelere bağlı olan bir zihniyet var” dedi.  Darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 22 Kasım 2016 tarihinde kapatılan Adıyaman Kadın Yaşam Derneği Başkanı Suna Ateş, AKP’nin kadınlara yönelik politikalarını değerlendirerek nasıl mücadele edilmesi gerektiğini anlattı.    'BİR BASIN AÇIKLAMASI BİLE YAPAMIYORUZ’    Diyanet İşleri Başkanlığı'nın “nikah”  ve “buluğ” tanımlamalarına da tepki gösteren Ateş, iktidarın zihniyetini ortaya koyan bir söylem olduğunu belirtti. Ateş, iktidarın, kendi çıkarı için kanunları daha rahat çıkarabilme ve kabullendirebilme amacıyla OHAL’i sürdürdüğünü kaydetti.    OHAL’in olağanüstü durumlarda kullanılması gereken zorunluluk olduğunu hatırlatan Ateş, “Ülkemizde şu anda olağanüstü bir durum yok. Bir saldırı ve bir savaş durumu yok. Ama buna rağmen AKP iktidarı halen OHAL’i sürdürüyorsa, bunun altında ciddi nedenler vardır. İktidar, kendi siyasetine bir kılıf bulmakta. KHK’lerin hiçbirinin yasal geçerliliği yok. KHK’ler ile binlerce insan mağdur edildi, ki bunların çoğunluğunu yine kadınlar oluşturuyor. OHAL kadınlara ne getirdi? OHAL kadınlara mağduriyetten başka bir şey getirmedi. Kamusal alandan çekilmeyi getirdi. Tacizi, mobbingi, tecavüzü getirdi. KHK’ler ile ihraç edilen birçok arkadaşımız, şu anda farklı işlerde çalışmaya gayret ediyor. Çocuk bakımı, yaşlı bakımı, temizlik gibi işlerle uğraşan arkadaşlarımız olduğu gibi, hiçbir işte çalışma imkanı bulmayan arkadaşlarımız var. OHAL bizden sadece mesleki anlamda götürmedi. Kadınlarımız artık alanlara çıkamıyor. Biliyorsunuz her şey yasaklanmış durumda. En ufak bir basın açıklaması bile yapamıyoruz. OHAL gerekçe gösterilerek sokakları kullanmamız, basın açıklaması yapmamız, haklarımızı savunmamız engelleniyor” diye konuştu.     ‘HER ALAN SAVUNMA YERİDİR’    OHAL ile muhalif ve alternatif olan her sesin susturulmak istendiğinin altını çizen Ateş, Kadın Yaşam Derneği olarak o seslerden bir tanesi olduklarını ifade etti. Dernek olarak amaçlarının sadece "kadına yönelik şiddetle ilgili araştırmalar yapmak, engellemek ve kadın haklarını savunmak" olduğunu belirten Ateş, "Biz onlara göre alternatif ve sesi kısılması, susturulması gereken bir dernektik. Bu mücadelemizden geri adım attık, anlamına mı gelecek? Elbette ki 'hayır' olacak cevabımız. Biz kadınlar olarak söylediğimiz şey, sokakları yasaklasanız da, derneklerimizi kapatsanız da, biz dört duvar arasında kadın haklarını savunan bir zihniyete sahip değiliz. Bizim için her alan, her ev, her işyeri bir savunma yeridir. Her yer kendi haklarımızı ortaya koyup, tartışıp bunları faaliyete, hayata geçirme yeridir. Yani hiçbir zaman dört duvar arasına kapatamayacaklar bizi. Korkup sinebilecek, kendi haklarımızdan vazgeçebilecek, bunların savunmasını yapmayacak kadınlar değiliz ve olmayacağız” ifadelerini kullandı.    ‘ERKEK EGEMENLİĞİNE İTAAT ETMEYECEĞİZ’     “Hangi din olursa olsun, nasıl bakılırsa bakılsın, neye mensup olursa olunsun, çocuk ve kadın farklı bir yere konulmalı ve ona göre bir dil, üslup kullanılmalı” diyerek sözlerini sürdüren Ateş, şunları söyledi: “Diyanet, bugüne kadar hiçbir zaman dine uygun, hırsızlığı kötüleyen, kötü huyları yok sayan ve bu tarazda fetvalar vermemiştir. Hep kadınlara, çocuklara yönelik, onları yok sayan, onları rencide eden, tacize tecavüze davetiye çıkaran söylemlerde bulunmuştur. Bundan güç alan diğer kesimlerin de destekleyici söylemleri devam etmiştir. Bir öğretmenin kalkıp beden eğitimi dersinde kızların eşofman giymesiyle  ilgili söylemleri, 9 yaşında sokaklarda oynaması gereken, çocuklarımızın tacize tecavüze maruz bırakılmasını destekleyen söylemler olarak karşımıza çıkıyor. Ama kadınların ve duyarlı kesimin, gösterdiği tepkilerden sonra söylemlerini bir nebze olsun kendilerince sözcük açıklaması olarak değiştirmeleri, buna bir kılıf uydurmaktan başka bir şey değildir. Bu söylemler tacizin, tecavüzün, cinsel istismarın ve çocuk yaşta evliliklerin önünü açıyor. Diyanetin bu açıklaması ülkede ciddi anlamda sorunun nereye gittiğini, ya da ülkemizin sonunun nereye gideceğini ortaya koyan bir söylemdir. Bakın bir yılda 409 kadın katledilmiş ki bunlar sadece yansıyanlar.  387 çocuk istismara uğramış. 18 yaşın altındakiler çocuktur ve bu yasalar ile desteklenmiştir. Ama OHAL gerekçe gösterilerek hiçbir yasa kendi içini doldurmadığı için bu tür söylemler ve çıkan KHK’ler ile ülkede yaşam bulmaya çalışıyorlar. Biz kadınlar diyoruz ki kadın ve çocuk düşmanı yasalara, fetvalara yaşamımıza yönelik her türlü şiddete karşıyız, tacize tecavüze ve erkek egemenliğine de asla itaat etmeyeceğiz.”    'YAŞAMIN HER ALANINDAN MÜCADELE ETMELİYİZ’    Kadın bilincini geliştirmiş her kadının sadece Diyanet’in yayınladığı fetvalara karşı değil, OHAL’e karşı, kendi haklarını gasp eden erkek zihniyetine karşı da mücadele etmesi gerektiğini ifade eden Ateş, şöyle konuştu: “5 bin yıllık bir eril zihniyetin tahakkümünden bahsediyoruz. Bu baba olabilir, amca olabilir, eş olabilir, kardeş olabilir, hiç fark etmiyor. Yani kendi beynindeki o eril zihniyeti öldürmemiş her erkeğe karşı, kendi haklarını savunmaya davet ediyoruz. Az değiliz. Biz kadınlar istersek gerçekten güçlüyüz ve yapamayacağımız şey yoktur. Susup geri çekilmekle, kadere bağlamakla, kadın fıtratına bağlamakla olabilecek bir mücadele şekli değildir. Çünkü karşımızda yıkılması uzun mücadelelere bağlı olan bir zihniyet var. Bu zihniyet Diyanet ile, siyasetle, KHK’lerle, yasalarla destekleniyor. Kadının mücadele edeceği tek bir alan yok. Kadınlar yaşamın her alanında mücadele vermek zorunda. Tüm kadın arkadaşlarımızı bu mücadelelerden vazgeçmemeye davet ediyoruz.”