Kadın gazeteciler: Savaş medyası sanal zaferlerle kandırıyor 2018-01-30 09:25:22 DİYARBAKIR - Savaş çığırtkanlığı ve savaş propagandasına karşı barış ve hakikati yazmaya devam edeceklerini dile getiren kadın gazeteciler, savaş medyasının sanal zaferlerle halkı kandırdığını söyledi.  Efrin’e dönük saldırı, öncelikle yaygın medya ve sosyal medya üzerinden yapılan algı operasyonlarıyla başladı. Saldırılarla birlikte bir bütünen yaygın medya savaşın propagandası için dil birliği yapma kararı aldı. Başbakan Binali Yıldırım başkanlığında toplanan yayın organlarının temsilcilerine 15 madde ile nasıl haberler yapabilecekleri konusunda talimatlar verildi. Savaşa karşı çıkan gazeteci ve köşe yazarları ise derhal gözaltına alındı ve bazıları tutuklandı, bazı internet sitelerine erişim engeli getirildi.    Savaş çığırtkanlığı ve propagandasına karşı barış ve hakikati yazmaya devam edeceklerini dile getiren kadın gazeteciler, savaş medyasını değerlendirdi.    ‘MEDYA DEZENFORMASYON HABERLERLE HALKI KANDIRIYOR’   Kadın ve çocuk odaklı haberler yapan Jinnews editörü Ceren Karlıdağ, kadın gazeteciler olarak medyadaki dili her zaman eril ve cinsiyetçi bulduklarını ifade ederek, medya ile sürekli bir savaş halinde olduklarını dile getirdi. Savaş süreçlerinde bu durumun daha fazla ayyuka çıktığını belirten Karlıdağ, medyadaki savaş dilinin sadece savaşın sürdüğü topraklarda etkili olmadığını, toplumun bütün kesimlerine sirayet ederek toplumsal şiddeti tetiklediğini vurguladı.     Medyanın toplumu bilgilendirmek gibi ciddi bir görevi olmasına rağmen dezenformasyon haberlerle halkı kandırarak örgütlü kötülük ve şiddete sürüklediğini ifade eden Karlıdağ, “Medya mevcut haliyle topluma kin nefret tohumları ekerek kendinden daha zayıf gördüğü her şeye karşı üzerinde iktidar kurabileceği bütün canlılara gücünü göstermeye çalışan bir toplum yarattı” ifadelerini kullandı.    ‘15 MADDEYE KARŞI ÖZGÜR BASIN DİLİYLE DEVAM EDECEĞİZ’   Türkiye’nin Efrin’e yönelik saldırılarında yaşamını yitiren sivilleri haberlerinde işledikleri için BTK tarafından 3 gün içinde 3 defa kapatıldıklarını aktaran Karlıdağ, “İktidar bize açık bir şekilde ‘Sizin çalışmanızı istemiyoruz’ diyor. Çünkü siz gerçekleri halka gösteriyorsunuz, haberlerimizde savaş çığırtkanlığı yapmıyoruz diyorlar. Biz onların 15 maddelik talimatlarına karşı kadın gazeteciler olarak kendi ilkelerimizden, kendi mirasımızdan aldığımız değerlerle 15 maddelik talimatı yerle bir edecek değerlerle ve dille haber yapıyoruz. Bundan dolayı iktidar bizim haberlerimizden rahatsızlık duyuyor” değerlendirmesi yaptı.    ‘KADININ SESİNİ ENGELLEYEMEZLER’    Türkiye’de medyanın iktidarların tekelinde olduğunu belirten Karlıdağ, bu süreçte de medyayı kendi savaş propagandası olarak kullanan AKP’nin talimatları doğrultusunda hareket ederek halkı kandırdığını söyledi. Gerçeklerin halktan gizlenerek sahte zaferler yaratılmak istendiğine dikkat çeken Karlıdağ, “İktidar, savaşın ve kayıpların gerçek bilançosunu gizlemek için muhalif basını kapatarak engellemeye çalışıyor. Eskiden de farklı sesleri yansıtan gazeteleri bombalayarak, gazetecileri katlederek, tutuklayarak çeşitli biçimlerde susturmaya çalıştılar. Şuanda da BTK ile yapmaya çalışıyorlar, ama biz tekrar tekrar söylüyoruz, kadının sesini kadının kalemini engelleyecek bir BTK yok. Tıpkı kadın ajansını engelleyecek bir KHK olmadığı gibi. Kadın gazeteciler olarak bizim ajanslarımızı, TV’lerimizi kapatsanız, tutuklasanız da bir şekilde kapı kapı dolaşarak halka gerçekleri yansıtmaya çalışacağız” dedi.   ‘SAYIMIZ AZ OLSA DA TEK SESLİLİĞİ KABUL ETMEYECEĞİZ’   Efrin’de bir savaş hali sürerken ülke içinde kitlelerin bu savaşa sürüklenmek istendiğine dikkat çeken Evrensel gazetesi muhabiri Serpil İlgün ise medyadaki tek sesliliğe değinerek, operasyon başlar başlamaz bütün gazetelerin tek manşet ve başlık attığını söyledi. Başbakanın 21 Ocak’ta basın mensuplarıyla yaptığı toplantıda savaş dilinin nasıl kullanılacağının ayarının verildiğini anımsatan İlgün, Türkiye’deki gazetelerin yüzde 80’inin savaş destekçisi pozisyonunda olduğunu söyledi.     Böylesi zamanlarda az da olsa barışı savunan ve barış gazeteciliği yapmak isteyen gazetecilerin olduğunu dile getiren İlgün, “Az olsak da biz inatla barış dilini sürdürmeye devam edeceğiz. Barışın dilini savunuyoruz, tek sesliliği kabul etmiyoruz. Bu yüzden de tutuklanıyoruz” dedi.    ‘ATEŞİ SÖNDÜRMEYE ÇALIŞAN KARINCA MİSALİ...’    Savaş halinin ülke içerisinde basın aracılığıyla yürütüldüğünü kaydeden İlgün, bu süreçte nasıl bir tutum takındıklarını şu sözlerle anlattı: “Sosyal medya üzerinden paylaşımlar yaptığı için insanlar gözaltına alınıyor, gazeteciler tutuklanıyor. Tabi bunlar gerçekleri örtmeye yetmiyor. Bazı kanallarda savaş oyunları Efrin savaşı diye insanlara servis ediliyor. Yada yaralı ve ölü sayısı konusunda farklı rakamlar var. Sağlık Bakanlığı farklı rakamlar söylerken, TSK başka bir açıklama yapıyor. Yani doğrular ve yanlışlar bir birini karşılaştırılıp halk aldatılıyor. Halk gerçekleri öğrenmekten alıkonuluyor, medyanın pratiklerinkinden bunu görüyoruz. Hz. İbrahim’i ateşe atanlara karşı ateşi söndürmek için su taşıyan karınca misali barışı haykırmaya devam edeceğiz. Belki savaşı durduramayacağız ama en azından zulümden taraf olmayacağız ve her koşulda barışı savunmaya devam edeceğiz.”    ‘SAVAŞ MEDYASI SİVİL ÖLÜMLERİ TERÖRİZE ETTİ’    Efrin’e saldırının DAİŞ’in Rakka’da yenilgiye uğramasından sonra geldiğine dikkat çeken Kürtçe yayın yapan Welat gazetesi editörü Elif Alkan, saldırı yapılmadan önce büyük bir savaş propagandasının yürütüldüğünü anımsattı. Alkan, iktidar bütün medya kuruluşlarını toplayarak savaşı desteklemek yönünde haberler yapması için yönlendirerek halkı kandırmaları yününde talimat verdi” dedi.    Bunula Kürt halkının demoralize edilmek istendiğine işaret eden Alkan, “Operasyonlar başladıktan sonra anlaşıldı ki orada ki halk büyük bir iradeyle işgale karşı direndi. Halkın kendi elleriyle kurduğu sistemin yıkılmasını istemediğini ve buna karşı savaştığını gördü. ‘Üç saate girer bitiririz’ diyen Türkiye, operasyonun birinci haftasını sonunda sınırı geçemiyorlar. Medya organlarından sivil ölümlerini savaşçı öldürmüş gibi yansıtmaları nasıl gazetecilik ahlakından uzak ve kamuoyunu aldatan bir basın anlayışını izlendiğini göstermektedir” ifadelerini kullandı.    ‘KADIN GAZETECİLERE BÜYÜK ROL VE MİSYON DÜŞÜYOR’   Medyanın her taraftan sıkışan bir iktidarın haksız bir işgaline karşı halkı ikna etmeye çalıştığını dile getiren Alkan, “Şu an muhalif olan gazeteciler ya cezaevine atılıyor ya da işine son veriliyor. Yalanlarla ve kandırmayla bu savaşı kazanacaklarını sanıyorlar ama hiçbir gerçek sonsuza kadar gizli kalmaz. Toplumu yönlendiren kadınlar, basın alanında da büyük bir rol ve misyon sahibi. Muhalif basında yer alan kadın gazeteciler, yaşanan  savaşın halkların savaşı olmadığını, egemenlerin iktidar savaşı olduğunu anlatmalı. Çünkü savaşlar en çok kadın ve çocukları etkiliyor” dedi.     MA / Esra Solin Dal