Ekolojik şiddete karşı bir simge: Necla Işık 2021-11-19 09:04:21 MUĞLA - Akbelen Orman'ında madene karşı mücadele eden Necla Işık, kendi deyimiyle “sıradan” biriyken ekoloji mücadelesinin öncülerinden oldu.  İnsanlık tarihi boyunca, dünyanın dört bir yanında, eşitlik ve özgürlük mücadelesi veren kadınlar, her daim eril zihniyetin sürdürücüsü iktidarların hedefi oldu. Şiddetin her türlüsüne maruz kalmalarına karşın, mücadeleden vazgeçmeyen kadınlar, hak mücadelesinin yanında ataerkil kapitalist sistemin termik santral ve madenlerle tahrip ettiği yaşam alanlarına, hava, su, toprak ve geleceklerine de sahip çıktı. Türkiye’nin dört bir yanına yayılan ekolojik talana karşı baskı, engelleme, şiddet, gözaltı ve tutuklamalara rağmen direnişin ön saflarında yer aldı.    Karadeniz Sahil Yolu ve İzmir Bergama ilçesinde altın madenine karşı verilen mücadeleyle yerel olmaktan çıkıp ülke çapında bir görünürlük kazanan ekoloji hareketi, aynı zamanda kadınların ekoloji mücadelesinde ön plana çıkışı oldu. 1990'lı yıllarda Bergama’da altın madenine karşı başlatılan mücadeleye öncülük eden kadınlar, o tarihten sonra nerede bir talan olsa hep en önde karşı durdu. Ekoloji mücadelesine görünürlük katan kadınlar, direnişin büyümesinde de büyük etken oldu. Kendilerini iş makinelerinin önüne atan kadınların, gün geldi yüzlerine biber gazı sıkıldı, gün geldi üzerlerine kaya yuvarlandı ama direniş alanından ayrılmadı. Askerlerin karşısına geçip “Devlet kimdir? Ben halkım” diyen Karadenizli Havva Ana’dan bayrağı devralan kadınlar, Bursa ve Aydın’ın ovalarından Karadeniz’in dağlarına, Hasankeyf’ten Kuzey Ormanları’na kadar hep öncülük etti. Bu yıl ekoloji direnişinin simgesi ise Rize İkizdere ve Muğla İkizköylü kadınlar oldu.    KÖYÜNDEN KOPAMADI    O kadınlardan biri de Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi'ndeki Akbelen Ormanı'nda kurulmak istenen linyit maden ocağına karşı direnen 42 yaşındaki Necla Işık. Yaklaşık bir yıldır bölgede başlatılan nöbet eylemiyle ormanına sahip çıkan Işık, direnişin hem simgesi hem de öncüsü oldu. İkizköy de doğup büyüyen Işık’ın çocukluğu burada geçti. 22 yaşında evlendikten sonra köyden ayrılan Işık, yaşam koşullarından kaynaklı 2018 yılında tekrar köyüne döndü. Hayvancılık ve tarımla uğraşmaya başlayan Işık’ın iki çocuklarından biri üniversite, diğer ise lise öğrencisi.    HEP KARŞILARINA DİKİLDİ   Bir yandan hayvanları diğer yandan tarlasıyla uğraşan Işık, 2019 yılında Limak-İçtaş ortaklığının İkizköy’de başlatacağı çalışmalarla birlikte kendisini ekoloji direnişinin içinde buldu. O dönem başlatılan eylemlere öncülük eden Işık, verilen mücadeleyle şirketin geri adım atmasında etkili oldu. Ancak şirket hiç bir zaman Akbelen Ormanları’ndan vazgeçmedi. 2021 yılının Nisan ayında tekrar Akbelen’e giren iş makineleri, bir kez daha karşısında Necla Işık’ı buldu. Ağaçları kestirmemek için büyük bir mücadele veren Işık, köylülerle birlikte 17 Temmuz’da nöbeti eylemi başlattı. Kadınların öncülük ettiği direniş sayesinde şirket her defasında geri atmak zorunda kaldı, Işık ise direniş nöbetinin öncülerinden oldu. Ağustos ayında askerlerin gece yarısı nöbet alanını boşalttığı müdahalede çocuklarıyla birlikte direnen Işık, mahkeme tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararının alınmasında da etkili oldu.   MÜCADELE GÜÇLENDİRİYOR    Talan projesi tamamen iptal edilene kadar mücadelede kararlı olan Işık, eşi ve çocuklarıyla birlikte günün büyük bölümünü nöbet alanında geçiriyor. Alanda nöbet tutan gönüllülerin bütün ihtiyaçlarına köy kadınlarıyla birlikte koşan Işık, diğer kadınların da motivasyon kaynaklarından. Alanda neşe kaynağı olan Işık, mücadelenin güçlendirdiğine inanıyor. Nöbet alanının yemeğinden, diğer ihtiyaçlarına kadar tüm işlerine koşturan Işık, geri kalan zamanını ise hayvanlarını beslemeye, tarlada çalışmaya ve evinin ihtiyaçlarına ayırıyor. Kendi deyimiyle “sıradan” bir insanken bir doğa direnişçisine dönüşen Işık, aynı zamanda İkizköy Çevre Komitesi’nin de sözcüsü.    ORMAN VE ÇEVRE MÜCADELESİ    Işık, termik santralin göz diktiği İkizköy’ün yaşanılamaz hale gelmemesi için mücadele ettiğini söyledi. Topraklarına el uzatılınca bir anda kendisini direnişin önünde bulduğunu belirten Işık, “Kaybettiklerimizin farkına varınca burayı korumaya başladık. Burası emeğimiz, alın terimiz. Sıradan bir kişiyken bir anda direnişin en önünde olduk. Bu mücadeleyi çocuklarımın, beslediğim hayvanların bile önüne geçirdim. Yeri geldi burayı korumak için onları aksattım. Çünkü biliyorum ki burası elimden giderse hepsi gidecek” diye belirtti.    AİLECEK DİRENİŞ   “2018 yılında buraya gelmem tesadüf değilmiş. İyi ki gelmişim, böyle bir mücadelenin içine girmişim” diyen Işık, şunları söyledi: “Toprağım için elimden geleni yapacağım. Çocuklarımı da doğanın, toprağın farkında olarak yetiştirdim. Ailecek burası bizim evimiz oldu. Oğlum daha önceleri telefondan kafasını kaldırmazken, şimdi buradan koparamıyoruz. Çocuklar da direnişçi oldu.”    PES ETMEK YOK   Son bir yılda mücadele ve itiraz etmeyi öğrendiğini söyleyen Işık, “Birisi sen ‘böyle yapacaksın’ dese. ‘Yok yapmam’ derdim. Karıncayı bile incitmeyen ben artık canımı yakarlarsa bende onların canlarını yakacağım. Bizi bu noktaya getirdiler. Bazen yorulduğumu hissediyorum. Biraz dinleniyorum ama ayağa daha hırslı kalkıyorum. Türkiye’nin neresi olursa olsun pes etmek yok. Rize’deyse Rize’ye de giderim. Artık bu doğa talanına dur dememiz lazım. Mücadele ederek 3 senedir köyümüzde kalabildik. ‘Elinde sonunda ormanı alıp keserler’ diyenler var. Bizde ‘buradayız, kestirmeyeceğiz’ diyoruz. Zaten şehirden buraya üretmeye geldim. Ama bana ‘kalk buradan git’ diyorlar. Orman, zeytinlikler, köyümüzü yok etmek istiyorlar" ifadelerini kullandı.    DİRENİŞ KADINI GÖRÜNÜR KILDI    İkizköy mücadelesiyle kadınların kendilerine güvenmeye başladığına dikkati çeken Işık, “Önceden kadınların evde dahi söz hakkı yoktu. Şimdi sonrasını düşünmeden ‘Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz’ diyorlar. Kaymakama bile kafa tutuyor. Erkekler ‘sus’ dese bile ‘susmayacağım’ diye bağırıyor. Küçük yerlerde ‘kadınlar çok konuşmaz’ derler. Ama biz Akbelen direnişiyle susmamayı öğrendik. İşte, tarlada en çok kadınlar eziliyor. Artık en çok söz hakkı olan da biz olmak istiyoruz. Direndiğimiz sürece varız” diye belirtti.   “İnsanlara ‘devlete karşı çıkamayız’ düşüncesi empoze ediliyor. Ama kadının biri çıkıp ‘Devlet biziz’ dedi ya biz de diyoruz ‘üreticiyiz, üretmek istiyoruz.’” diyen Işık, şöyle devam etti: “Türkiye’nin her yerinde görüyoruz ki kadınlar en önde saf tutmaya devam ediyor, edecekte. Artık o kadar kolay olmayacak. Kadınlar, kadınlara, çocuklara yönelik şiddete de doğaya yönelik şiddete de karşı en önde olacak.”    MA / Tolga Güney