Erkeklere sorduk: Şiddet sadece kadınları ilgilendiren bir sorun mu? 2021-11-22 09:24:28 ADANA - Siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinde yer alan erkekler, eşitliğin kadın mücadelesinin yanında erkeğin dönüşümüyle mümkün olabileceğini şiddetin de ancak böyle aşılabileceğini belirtti.  Şiddet, bireylerin genellikle toplumsal ya da bireysel etkileri kullanarak, daha güçlü olanın bir diğerine uyguladığı sözel, fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik zor kullanım olarak karşımıza çıkmakta. Birçok yıkıcı etki yaratan şiddet, önemli bir insan hakları ihlali ve toplumsal sorun olmakla birlikte genel olarak dezavantajlı gruplar (kadın, çocuk, yaşlı, hayvanlar) için önemli ölçüde tehdit oluşturmakta. Eril zihniyetin yaratımı sonucu ortaya çıkan şiddet, tüm toplumu ilgilendirirken, sadece kadınla isimlendirilmesi ise, değişmesi istenen zihniyetin ne olduğunu anlaşılmaz kılıyor.    25 Kasım dolayısıyla Adana’daki siyasi parti ve kurumlardaki erkeklere, şiddeti uygulayan erkek iken neden sadece kadının mücadele alanı olarak görüldüğünü sorduk.    SORUN EĞİTİMLE AŞILIR    Şiddetin sadece kadınları ilgilendiren bir sorun olmadığını belirten Adana Kanun Hükmünde Kararname (KHK) Mağdurları Platformu Sözcüsü Münir Korkmaz, şiddet sorununun erkeklerin eğitilmesiyle aşılabileceğini dile getirdi. Korkmaz, "Bu meselenin  ortadan kaldırılması için herkesin bu konuda eğitilmesi ve ortadan kaldırılması lazım. Bu eğitim hayatın her alanında verilmelidir” diye belirtti.    SÜRECİN İNŞA ÖZNESİ ERKEK    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana İl Eşbaşkanı Mehmet Karakış, şiddetin kaynağını eril zihniyetten alan toplumsal bir sorun olduğunu vurgulayarak, "Edinilmiş alışkanlıklara, ekonomik, politik ve ideolojik kazanılmış alışkanlıklar eklenince ve alanlarda kadınların görünürlüğü yine bu zihniyet tarafından engellenince cinsiyetçi bir toplumsal yapı ortaya çıkar. Erkek, statükocu anti demokratik siyasal sistemlerden güç alır. Bu güçle, kadın ötekileştirilir. Cinsel, psikolojik, ekonomik, politik olarak baskı altında tutulur. Bu sürecin inşa öznesi erkektir. Bu durumun karşı mücadele öznesi ise kadındır. Toplumsal eşitlik kadının mücadelesi kadar erkeğin kendini değiştirip dönüştürmesiyle gerçekleşir. Çünkü bizler (erkekler) bu toplumsal felaketlere neden olan sürecin gizli açık sürdürücüsü durumundayız" ifadelerini kullandı.   TAHAKKÜMÜN SONUCU   Şiddetin, insan ilişkisinden önce insanın doğayla olan ilişkisinde görüldüğünü ifade eden HDP Seyhan İlçe Eşbaşkanı Taylan Çelik, doğayı nesneleştiren insanın iktidarlaştığını, iktidarlaşan insanın da başka canlıların özgürlüğünü kısıtlayarak, üzerinde bir hakimiyet kurmaya başladığını sözlerine ekledi. Çelik, "Sorunu yaratan ve ondan beslenen anlayışın çözüm bulması ne kadar gerçekçi olabilir. Şiddet var oldukça iktidarlığını devam ettirebilecektir, aksi taktirde iktidarlığı elinden kaybedecek binlerce yıllık iktidar tuz buz olacaktır. Sistem de bu şekilde varlığını sürdürür, sürekli bir kaos ve şiddetten nemalanır. Erk egemen anlayış, sistemle bütünleşmiş bir hal almıştır. Tefsir de hata olmaz. Sistemleşen erkek, şiddete meyilli ve bundan beslenen bir  kapitalisttir. Kadın ise savaşlar karşısında duran şiddeti ret eden bedenin de yaşamı büyüten ve örgütleyen bir koministtir. O yüzden bütün yük kadının sırtına yüklenmiş. Çözüm ise eşit cinsiyet hakkı ve demokratik bir mücadele ile gerçekleşecektir" ifadelerini kullandı.   DEVLET ZEMİN HAZIRLAR   Kadın sorununu, geçmişten bu güne kendini toplumun her alanında var eden politik bir sorun olarak nitelendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şube Başkanı Avukat Yakup Ataş, şöyle devam etti: "Kadına bakış açısı da, kadının toplumdaki yeri ve konumu da doğuştan ya da yaratılıştan kaynaklanan bir durum değil. Hiçbir insan doğarken birbirinden üstün doğmaz. Fiziksel olarak birbirlerinden farklı olabilirler ancak haklar bakımından eşittirler. Bu anlamda hiçbirimizin, kadına bakış açısı, hali hazırda toplumda hakim olan bu düşüncelerle doğmayız. Kadın sorunu, ailede başlayıp toplumun diğer kesimlerine sirayet eden kalıplaşmış ve alışılagelmiş düşüncenin aşılanmasıyla başlar. Devlet de buna zemin hazırlar. Bir toplumun kadına bakış açısı, esasen devletin bakış açısını yansıtır. Yani kadın sorunu esasen aile de ve toplumda devletin yönlendirmesiyle şekillenir. Kadın sorununda mağdur kadınlardır evet ancak sorunun sebebi ailede, toplumda ve bizatihi devletin kendisinde var olan eril zihniyettir.    Anayasa da herkesin eşit olduğundan, cinsiyet eşitliğinden bahseder. Ancak bizim kanunlarımız hukuk sistemimiz erkek egemenliği üzerine kurulmuştur. mesela bunu ceza kanununda görmek mümkün. Bu sorunun çözümü bu zihniyetin yok olmasıyla mümkündür. Ayrıca aile de başlayacak eğitimle mümkündür. Ayrıca bu sorun sadece kadınların mücadelesi ile aşılabilecek bir sorun değildir. Sadece kadınların mücadelesi elbette bir takım kazanımları getirir, getirmiştir de. Son olarak bir toplumdaki kadının özgürlük derecesi toplumsal özgürlüğün de ölçüsüdür."    MA / Hamdullah Yağız Kesen