Kadınlar Özgürlük Meydanı'ndan haykırdı: Biat etmeyeceğiz, direneceğiz 2018-03-04 14:48:13 İSTANBUL - Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda bir araya gelen binlerce kadın, her türlü saldırılara karşı sessizliği değil çığlığı, biat etmeyi değil direnişi seçtiklerini belirterek, “‘Fedakarlık’, ‘milli birlik’ diyerek alın terimizi, çocuklarımızı, geleceğimizi isteyenlere yeter artık diyoruz!” diye haykırdı.  İstanbul 8 Mart Kadın Platformu’nun “Savaşa, OHAL’e, cinsiyetçiliğe karşı emeğimiz, kimliğimiz ve özgürlüğümüz için direniyoruz” şiarıyla Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda düzenlediği miting konuşmalarla başladı. Binlerce kadının katıldığı mitingin yapıldığı alana, “Dinciliğe, gericiliğe, erkek egemen zihniyete karşı yaşasın kadın mücadelemiz” pankartı asıldı.    Kadınlar Dikilitaş’tan yürüyerek alana zılgıtlarla girdi.   CADILARDAN ANNELERE KADAR KADINLAR    AKA-DER’in “Savaşa, sömürüye, istismara karşı kadınlar örgütleniyor” pankartına ise arama noktasında el konuldu. Beyaz tülbent ve yöresel kıyafetleriyle alana giriş yapan bir grup Barış Annesi ise dikkat çekti. Kampüs Cadıları, cadı şapkalarıyla, mühendis kadınlar ise baretleriyle alana giriş yaptı. Adalet terazisi elinde taşıyan kadın da adalet talebini dile getirdi. Bazı kadınlar ise siyah çarşaflarıyla alana girdi. Yağan yağmurdan kaynaklı şemsiye taşıyan kadınlar, şemsiyelerini kadının rengiyle süsledi.   ‘EFRİN YALNIZ DEĞİLDİR’    Alanda, "Erkek iktidar savaş biz, barış istiyoruz", "Vardık, varız, var olacağız", "Güçlenerek değiştireceğiz, mücadelemizi  büyüteceğiz", "Alanlardayız", "Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir", "Kadınlar evde değil sokakta güzel", "Kadınlar sükutta değil isyanda güzel", "Sokak seni çağırıyor" pankartları açıldı.    Ayrıca, “İşine geleni yapana erkek, kafasına koyduğunu yapanlara kadın denir”, "Kadın katliamına işçi kıyımına doğanın talanına AKP'nin yalanına son", "Tek bir kadının yaşamını bile tek bir adana bırakmayacağız", "Ücretli köleliğe son", "Sınıfsal, ulusal, cinsel, sömürüye son", "Kadınlar savaş istemiyor",  "En büyük şiddet savaştır, barış istiyoruz", "Barışı kadınlar örecek", "Nefrete inat yaşasın hayat" ve "Ev işçilerine insanca yaşayacak ücret" dövizleri de alanda yerini aldı.    Alanda “Jin jiyan azadî”, "Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” ve “Efrin savaşına hayır”, “Kadınlar savaş istemiyor”, “Efrin ne tenêye” ve “Sara Ronahi Rojbin Jin jiyan azadî” sloganları atıldı.   Mor rengin hakim olduğu alanda kadınlar çalan müzikler eşliğinde halay çekti. Saygı duruşuyla başlayan mitingde “Çarxa Şoreşe” okundu.   ‘MÜCADELEMİZ SÜRECEK’   Mitingde ilk olarak KHK ile ihraç edilen KESK üyesi Sema Uçar konuştu. Bakırköy ve Kadıköy’de yaptıkları eylemlerine değinen Uçar, “Kuşkusuz bizi bir araya getiren KHK ile işlere geri dönme talebidir” diyerek, tek taleplerinin iş olmadığını, aynı zamanda barış ve özgürlük olduğunu ifade etti.  Yaşamın her alanında erkek egemenliğine karşı direndiklerini dile getiren Uçar, “Bir direnişi örgütlenerek kadın yoldaşlığının önemine inandık. Nerede olursak olalım; içeride, dışarıda, evde, işte özgürlük mücadelesi veren kadınlarla bir araya geldik. Mücadelemiz sürecek. Vardık varız var olacağız” dedi. Uçar, “Jin jiyan azadî” sloganıyla konuşmasını sonlandırdı.   ‘BÖLGEDE BARIŞ, ÜLKEDE HUZUR İSTİYORUZ’   Esenyalı Kadın Dayanışması Üyesi Adile Doğan da, “8 Mart'ın mücadele ruhuyla coşkusuyla merhaba” diyerek konuşmasına başladı. Baskılar arttıkça bir arada olmaya daha da önem verdiklerini dile getiren Doğan, kadın cinayetlerine dikkat çekti. Doğan, talep ve sözlerinin olduğunu belirterek, “Her alanda erkek ve kadın eşitliğini sağlayacak uygulamalar istiyoruz. Bölgede barış, ülkede huzur istiyoruz. Çocuk tecavüz ve istismarına izin veren yasalar istemiyoruz. Çocukları koruyan yasalar istiyoruz” diye konuştu.   ‘BİRLİKTE GÜÇLENİYORUZ’   Ardından kadınların ortak basın açıklaması Kürtçe ve Türkçe okundu. Açıklamayı Kürtçe Baran Bozyel, Türkçe ise Şenay Kumuz okudu.    Yaşamın her bir yanını baskı, şiddet, istismar, taciz, tecavüz, savaş, dincilik ve gericilik OHAL ve katliam politikaları ile baskı altına almaya çalışan erkek egemen iktidar anlayışına karşı olduklarını ifade eden Kumuz, “Yaşamlarımızı ve haklarımızı 8 Mart’ın coşkusuyla ve kadın direnişinin ruhuyla savunuyor, birlikte güçleniyoruz” dedi.  8 Mart tarihçesine değinen Kumuz, şöyle devam etti: “Eril sistemin kadın düşmanlığı dün nasılsa bugün de bütün saldırganlığı ile kadınların deneyimleri ve hayatları üzerinden devam ediyor. Bu nedenle bugün kimliğimize, kazanımlarımıza daha fazla sahip çıkma, daha gür bir sesle haykırma günüdür. Erkek egemenliğine dayanan bu sistemin her bir parçasına kimliğimize, bedenimize, emeğimize ve bizleri sömüren bu çarkın her bir parçasına karşı 161 yıldır her 8 Mart’ta olduğumuz yerde, evde, işte, okulda, sokakta direniyoruz! Bugün yine bir kişi daha eksilmeyeceğiz diyerek, Latin Amerika’dan İran’a, Edirne’den Hakkari’ye kadar kadın dayanışmasını ve örgütlülüğünü büyüterek özgür ve eşit bir yaşam için mücadele ediyoruz!”    ‘BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE’   Bugün de kadınların hayatları pahasına elde ettikleri haklarının, birer birer sökülüp alınmak istendiğine dikkat çeken Kumuz, "savaşa hayır" diyenlerin de cezaevine atıldığını belirtti. Savaşın bir erkek akıl ürünü olduğuna vurgu yapan Kumuz, “Savaş, yaşamdan yana olmak yerine ölümü seçmektir. Yaşam hakkının ihlal edilmesidir.  Bir buçuk yılı aşkın süredir OHAL ve KHK hukuksuzlukları ile devleti yönetenler, ülkedeki şiddeti günden güne perçinliyor. Bu şiddet ortamı savaşın bir alanı olarak görülen kadınların bedenleri üzerinden kendini devam ettiriyor. Nerede olursa olsun savaş öncelikle kadınların ve çocukların hayatlarını ellerinden alıyor. Son olarak Efrin’e savaş ilan eden ve sınır ötesi operasyona girişen hükümet, aynı savaşı içerideki muhaliflere yöneltmekten geri durmuyor, barış talebini terörize ediyor. Irkçı ve faşist söylemlerle savaşı meşru gösterip barışı illegalize eden, toplumu kutuplaştıran tek adam rejimini sağlamlaştırmaktan başka bir amacı olmayan bu politikaları kabul etmiyoruz. Barış ve özgürlük için mücadele ediyoruz!”   ‘NE İDAM NE HADIM ÇÖZÜM DEĞİL’   Kadın cinayetlerine de dikkat çeken Kumuz, “Hiç tanımadığımız bir adam, herhangi bir sebepten sokak ortasında bize saldırabiliyor. Üstelik ceza dahi almıyor” diyerek, “Erkek adalete değil, gerçek adalet diyerek kadın dayanışmasıyla her yerde örgütlenmeye, öz savunmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz” dedi.  Kumuz, “Dini kullanarak toplum yapısını günden güne daha muhafazakar bir yapıya doğru değiştirmeye çalışan devlet ve AKP hükümeti, kadınlar üzerinden toplumu şekillendirmeye çalışıyor” diye konuştu. Kumuz, istismarın ve yaşanan tüm cinsel saldırı ve işkencelerin kaynağı ve sürdürücüsü olan devletin, kendi yarattığı işkencecileri yargılamayacağının açık olduğunu ve ne idamın ne hadımın çözüm olmayacağını söyledi.   ‘ARTIK YETER DİYORUZ’   Kadınlar üzerindeki bütün baskı, şiddet ve saldırılar karşısında daha fazla direneceklerini sözlerine ekleyen Kumuz, yaşamın her alanında olacaklarını belirtti.  Kumuz, “Halk, hükümetin savaşa ayırdığı ve ayıracağı bütçe, rant sağlamak için ortaya attığı projeleri için; zam ve vergi kıskacına alınıyor, ücretlere artış yapılmadığı gibi maaşlar daha cebe girmeden erimiş oluyor. Sürekli ekonomik fedakârlıklar yapması beklenen emekçilere reva görülen asgari ücret ise sürekli uzatılan OHAL’in verdiği yetkilerle asla sorgulanamayan cumhurbaşkanlığı 2018 bütçesi 44 bin kişinin 12 aylık asgari ücretine denk! Savunma ve güvenlik ile ilgili kurumlara başlangıç ödeneği olarak yaklaşık 93 milyar TL verildi. Bu rakam geçen yıldan yüzde 41 daha fazla. Şiddet gören kadınların güvenliğinden sorumlu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi ise 26.7 milyar TL bunun da büyük kısmı kadınların güvenliğine ve geleceğine değil, kadınları şiddet gördükleri evlere geri göndermek üzere çalışan din görevlilerine veriliyor. ‘Fedakarlık’, ‘milli birlik’ diyerek alın terimizi, çocuklarımızı, geleceğimizi isteyenlere yeter artık diyoruz!” dedi.   ‘ÖZ SAVUNMA HAKKI KULLANAN KADINLAR YARGILANAMAZ’   Kumuz, “Bu sistemin her türden saldırı ve gerici politikalarına  karşı sessizliği değil çığlığı, biat etmeyi değil direnişi seçiyoruz. Ve bir kez daha hatırlatıyoruz ki  bu topluma hayat veriyoruz, karşılığının ölüm, yok sayılma, şiddet, sömürü olmasına izin vermeyeceğiz! Kadınlara karşı taciz tecavüz cinayet suçlarını işleyenlere iyi hal ve tahrik indirimlerine son verilsin! Şiddete karşı öz savunma hakkını kullanan kadınlar yargılanamaz! Öz savunma yaptığı için tutuklanan tüm kadınlar serbest bırakılsın” dedi.