Prof. Çelik: Kadınların yer aldığı barış süreçlerinin başarı oranı yüksek 2018-03-05 16:30:21 DİYARBAKIR - 8 Mart etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Barış ve Güvenlik” konulu panelde, kadınların barış süreçlerinde üstlendiği arabuluculuk rolü üzerinde duruldu. Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, kadınların katılımının sağlandığı barış süreçlerinin başarı oranının daha yüksek olduğunu söyledi.  Diyarbakır’da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında 31 Ekim 2000 tarihinde Birleşmiş Milletler Gu¨venlik Konseyi’nin (BMGK) aldığı ve “silahlı çatışmaların kadınlar ve kız çocukları u¨zerindeki etkileri, kadınların barışın sağlanmasındaki rolu¨, barış ve çatışma çözme su¨reçlerinin toplumsal cinsiyet boyutlarına dikkat çekerek, kadınların çatışmaların önlenmesi, yönetilmesi ve çözu¨lmesiyle ilgili ulusal, bölgesel ve uluslararası kurum ve mekanizmalarda, tu¨m karar alma du¨zeylerinde daha fazla temsil edilmelerini sağlamayı amaçlayan”1325 sayılı kararı bağlamında  “Barış ve Güvenlik” konulu panel düzenledi.    Dicle Amed Kadın Platformu (DAKP) tarafından Demir Otel’de organize edilen panele, konuşmacı olarak CHP eski Genel Başkan Yardımcısı ve Sosyal Haklar Derneği (SHD) Başkanı Melda Onur, AKP’nin kurucularından olan ihraç edilen akademisyen Fatma Bostan Ünsal ve Sabancı Üniversitesi'nden siyaset bilimci Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik katıldı. Moderatörlüğünü Evren Ulutaş’ın yaptığı paneli, çok sayıda kadın takip etti.    ‘KADINLAR BARIŞ SÜREÇLERİNE DAHİL EDİLMİYOR’   Konuşmasında 1325 sayılı kararın dört ayağının olduğunu belirten Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, BM sözleşmelerine taraf tüm ülkelerin bunları göz önünde bulundurması ve bütçe ayırarak aktif müdahalelerde bulunması gerektiği üzerinde durdu.   BM sözleşmelerinin tarafı olduğu için bu kararların Türkiye’yi de ilgilendirdiğini söyleyen Çelik, ancak Türkiye’deki barış süreçlerinde kadınların arabuluculuk oranının yüzde 2, barış için imza kampanyalarına katılanların ise sadece yüzde 4’ünün kadınlardan oluştuğunu paylaştı.   ‘KADINLARIN YER ALDIĞI BARIŞ SÜREÇLERİNİN BAŞARILI OLMA OLASILIĞI YÜKSEK’   Kadınların kurulan barış masalarına dair katkılarına da değinen Çelik, “Kadınlar, erkeklerin ilgilenmedikleri konularla ilgileniyor. Daha insani konuları göz önüne alabiliyor. Kadınlar daha çok liderlere yönelik çalışmalar yapıyor. Barışın toplumsal olarak sahiplenmesi çalışmalarını yürütüyor. Liberya’da kadınlar, barış süreçlerine dahil edilmiyorlar ancak erkekler masayı terk ettiğinde buna engel oluyorlar. Başarılı barış süreçlerinin çoğunda kadınların büyük rolü bulunuyor. Kadınların barış süreçlerine katılımı etkili olarak sağlandığında, başarılı olma olasılığı yüksek oluyor. Birbirimizden rahatsız olmayacak dili yaratmalıyız. Bunlar üzerinde çalışmamız gerekiyor. En büyük sıkıntımız kendimiz gibi düşünen kadınlarla çalışma yürütmemiz. Etkili analizler ile süreci kapsayıcı kadın katılımını sağlayabiliriz” dedi.   BOSTAN: KADINLAR DİLİ DAHA KAPSAYICI    Kadınların kurulan barış masalarının çok azında yer aldığını söyleyen Fatma Bostan Ünsal ise, kadınların yer aldığı Kolombiya ve Liberya’daki barış müzakeresine dair örnekler verdi.    Politik süreçler sonucunda çatışmalı sürecin yaşandığına dikkat çeken Ünsal, şunları söyledi: “Kutuplaştırmayı azaltıcı rolü kadınlar oynayabilir. Kadınlar siyasi süreçte çok fazla yer almadıkları için kutuplaşmamış olabiliyorlar. Kadınlar kutuplaşmadan daha az etkilenmektedir. Kadınlar, Kuzey İrlanda’da Kadın Koalisyonu adında bir parti kurdular. Katolik ve Protestanlar arasında oluşan kutuplaştırmanın üstesinden geldiler. Bunu herkesi kapsayan bir dili oluşturarak yaptılar. Kuzey İrlanda’daki yetkililer, ‘Kadınlar olmasaydı, bu barış metinleri imzalanmazdı’ diyorlar. Kadınların en başarılı olduğu nokta, farklı kesimleri bir araya getirebilmeleridir.”    ‘KADINLARIN AKTİF KATILIMI ELZEM’   Ünsal, Liberya’da ise kadınların Cuma günü caminin önünde, Pazar günü de Kilise önünde barışı okuma yazma bilmeyenlere dahi bir şeyler çizerek anlattıklarını ifade etti.   Kadınların mücadelelerinin başarılı olmasının biraz da bu şekilde sağlandığını söyleyen Ünsal, “Kadınların başarılı olmalarını sağlayan bir başka husus da yaşadıklarını anlatabilmeleridir. Maruz kaldıkları her türlü şiddetin hikayesini anlatarak daha çok kişiye hitap edebiliyorlar. Kolombiya’da hafıza merkezi kuruldu. Kadınların yaşadıkları rapor haline getiriliyor. Kolombiya’da hafıza merkezi, Türkiye’de Cumartesi Anneleri var. Tüm Cumartesi Annelerini de selamlıyorum. Cumartesi annelerine destek olunması gerekiyor. Kadın temsiliyeti gittikçe artıyor. Başarılı bir süreç istiyorsak, kadınların buna aktif olarak katılımı elzemdir” diye konuştu.   ‘ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTİRİLMESİYLE BARIŞ SÜREÇLERİNİN ÖNEMİ ANLAŞILDI’   Melda Onur ise, konuşmasına kendisini panele davet eden Ayla Akat Ata’nın tutuklanmasını üzülerek öğrendiğini belirterek başladı.   Kadın mücadelesine nasıl katıldığını anlatan Onur, sürdürülebilir bir barışın savaş zamanlarında konuşulması gerektiğine dikkat çekti. Savaş süreçlerinde barışı konuşmanın bir bedelinin olacağının da altını çizen Onur, “İktidarın bir süre gerçekleştirdiği barış süreci bitince barış süreçlerinin önemi bir kez daha anlaşıldı. Mücadelelerin sosyal haklar temelinde yürütülmesi son derece önemlidir. Kadınların barış süreçlerine katılımı daha çok kadınlarla ilgili kısımlarla sınırlı tutulmaya çalışılıyor. ‘Kadınların meselesini kadınlar çözebilir’ şeklinde bir algı söz konusu. Meclisteki komisyonlara baktığınızda da bunu görebilirsiniz. Kadınların tüm komisyonlara eşit katılması gerekiyor” dedi. yaptı.   ‘SOSYAL HAKLARIN GASP EDİLMESİ KUTUPLAŞMAYA NEDEN OLUYOR’   Kadınların güvenlikle ilgili komisyonlarda da yer almasının önemli olduğunu söyleyen Onur, kadınların çatışmalı ortamın sonlandırılması ve barış süreçlerinin sürdürülebilmesi üzerine çalışması gerektiğinin altını çizdi. Onur, kadının ekonomideki etkililiğine de dikkat çekti.   Erkeklerin kadının yaptığı işi, iş olarak görmediğini dile getiren Onur, konuşmasını “Köyünde özgür dolaşan kadın, şehirde açık bir cezaevindeymiş gibi yaşamak zorunda kalıyor. Kutuplaşmalar sosyal hakların gasp edilmesiyle ortaya çıkmaktadır. Sosyal haklar önleyici tıp gibidir. Sosyal hakları göz ardı ederseniz iş insan haklarına gelir ve içinden çıkamazsınız. Aladağ’da bir yurtta yangın çıktı. Bu sıradan bir yangın da olabilir. O çocuklar kendi köylerinde okuma şansları olmadığı için oradaydılar. Bir sosyal hak olan eğitim hakkını kendi köyünde alamadığı için çocuklar cemaatlerin eline düşüyor. Ondan sonra iç barış bozuluyor. Biz bunu dile getirdiğimiz için de rahatsız oluyorlar” sözleriyle noktaladı.   Panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.