Kızlarıyla şiddete karşı mücadele ediyor 2017-11-20 09:03:58 VAN - VAKAD’a başvurucu olarak geldikten sonra sahada aktif çalışmaya başlayan Songül Deniz, yaşam hikayesiyle yüzlerce kadına ilham veriyor. 13 yıldır, 2 kızıyla kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele eden Deniz, dernekle tanışmanın yaşamında milat yarattığını anlattı.  “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”, Dominik Cumhuriyeti'nde 1960 yılında Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele başlatan Clandestina Hareketi'nin öncüleri Mirabal Kardeşlerin katledilmesinden sonra tüm dünya kadınları tarafından ortak tarihin başlangıcı olarak kabul edilir.    Türkiye’de şiddete karşı mücadele örneği göstermiş kadınlardan biri de Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile kapatılan Van Kadın Derneği (VAKAD) Başkanı 45 yaşındaki Songül Deniz oldu. 13 yıl boyunca evli kaldığı eşinden gördüğü psikolojik şiddetten dolayı boşanan Deniz’in 3 çocuğuyla ayakta kalma mücadelesi VAKAD’la tanıştıktan sonra güçlendi.    Kent genelinde sahada yüzlerce kadınla 13 yılını geçiren Deniz, zamanla dernek çalışmalarına 2 kızını da katarak yoluna devam etti. Aktivistliğin aslında hiçbir kuruma veya zamana bağlı olmadığına dikkat çeken Deniz, derneğin kapatılmasından sonra mücadelesinin kesintiye uğradığını; ama son bulmadığını söyledi.    ‘ŞİDDET BENİM İÇİN HEP VARDI’   “Önce kendi hayatımda devrim yarattım” sözleriyle hikayesini anlatan Deniz, 18 yaşında evlendiğini ve çocuklarıyla birlikte büyüdüğünü belirtti. Hayatın bütün zorluklarını tek başına yüklenmek zorunda kaldığını ifade eden Deniz, “Binlerce kadının sevincinin, hüznünün içine karıştığı bir hikayem var.  Çünkü ben onlarla birlikte bu yaşamın mücadelesine başladım. Eşimle evli kaldığım yıllarda da her zaman kadınlar noktasında hassas biriydim. Eşim bir subaydı ve diğer kadınların yaşadığı şeylerden farklı bir şey yaşamadım. Haksızlığa, şiddete uğradım. Sonra bir gün her şeye 'yeter' deyip çıktım, 3 küçük çocuğumla memleketim Van’a döndüm” dedi.    ‘KADINLARIN ORTAK GELECEĞİ İÇİN ÇALIŞTIM’    Evli kaldığı süre zarfında üzerindeki baskının her geçen gün artığını belirten Deniz, daha sonra yaşadıkları karşısında bir uyanış yaşadığını kaydetti. Deniz, “10 yıl önce eşimden ayrılıp Van’a geldiğimde psikolojisi ve morali hiç iyi olmayan bir kadındım. Ama bir kere karar vermiştim ve girdiğim yoldan asla geri dönmeyi istemedim. Tek başınayken insan sadece kendini savunabiliyor, bütün kadınları düşünemiyor ve savunacak güç de bulamıyor. Daha VAKAD 3 yaşındayken tanıştım. Ben de o dönem bütün kadınların yaşadığı üzgün ve mutsuz süreci yaşıyordum. Beni derneğe yönlendiren kadın arkadaşım iş bulmam için gönderdi. Ama asla iş bulmak için gitmedim. Bir süre orada psikolojik destek gördüm. Sonra bir gün çok güzel giyinip süslendim ve psikoloğuma 'Kendimi çok iyi hissettiğimi artık başka kadınlar için çalışmak istediğimi' söyledim. O günden sonra ayakları üzerinde tek başına duran ve tüm kadınların ortak bir geleceği için çalışmalarıma başladım” şeklinde konuştu.   ‘HAYATIMDA DEVRİM YAŞADIM’   Dernekte çalıştığı yıllarda birçok işi birlikte sürdürdüğünü söyleyen Deniz, “Sabah küçük oğlumu giydirir, okula gönderirdim. Ev işlerini çabuk bitirip öğleden daha sonra VAKAD’ın çalışmalarına yetişirdim. Bazen bir günüm ilçede, bazen de köyde geçerdi. Kimi zaman karakolda, kimi zaman hastanede olurdum. Asla unutamayacağım onlarca hikaye ve anı biriktirdim. Bir gün kadınlarla sohbet ederken kahkaha attığımız için erkekler gelip ‘Niye kahkaha atıyorsunuz?’ diye rahatsız etmeye başladı. Düşünün, kadınların kahkahasına tahammül edemeyen bir erkek zihniyetinden bahsediyoruz. Yine Van’da eşi tarafından katledilen Dilek Özister’in yaşadıkları ve ardından bıraktığı 4 çocuğu beni en çok etkileyen olaylardan biri oldu. Kadın mücadelesinde yer almak bir devrim gibidir ve ben bu devrimi ilk olarak kendi hayatımda gerçekleştirdim” ifadelerini kullandı.   ‘AYNI MÜCADELEDE 3 KADIN DEVAM ETTİK’   Yüzlerce kadının hikayesine tanıklık etmenin kendisine güçlü bir kişilik kazandırdığını belirten Deniz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çalıştığım 13 yıl boyunca her gün kadın şiddetiyle uyandım, nerdeyse her çalan telefon yeni bir felaketin habercisi gibi oluyordu. Bana bakan kişiler ‘Neyine güvendin de 3 çocukla çıkıp geldin’ diyordu. Yaptığımız her kadın eyleminde kendime özgüvenim daha da arttı. Çünkü biliyordum o alanlarda birilerini rahatsız ediyorduk. Birkaç yıl çalıştıktan sonra iki kızımı da dernek çalışmalarına kattım. Böylelikle benim teşvik etmemle onlar da VAKAD’ın aktivistleri oldu. İki kızım, kadınlarla ve onların hikayeleriyle büyüdü. Bir evde çalışan 3 kadın olarak aslında çevrede rol model olduk.  Dernek kapatılmadan önce daha fazla kadındık. Ama her zamankinden daha fazla yapacak işleri olduğunu düşünüyorum, biz sustukça üzerimizdeki şiddet asla azalmayacaktır. VAKAD kırk kez kapansa da benim için aktivistlik bitmeyecek” dedi.   ‘DERNEKLERİN KAPATILMASI KADINLARDA TAHRİBAT YARATTI’   Derneğin kapatılmasının üzerinden bir yılın geçtiğini, aktivist olarak şiddet ve destek başvuruları almaya devam ettiğini dile getiren Deniz, “Dernek 1 yıldır kapalı olmasına rağmen kadınlarla gönül bağımı koparmadım. Bu süreçte kadınlara psikolojik, ekonomik ve hukuksal alanda destek olmaya çalıştım. Aslında kadın derneklerinin kapatılmasının bu süreçte kadınlar üzerinden ne kadar büyük bir tahribat yarattığına tanıklık ettim. Kadın ve istismar davalarını takip ettim. Destekte bulunduğumuz mülteci kadınlardan dolayı eril zihniyetin yıldırma politikasına da maruz kaldık. Ben bir hak savunucusuyum, derneklerimiz,  kurumlarımız olmasa da bu mücadeleyi sürdürebiliriz. Kadınların da bizden beklentisi var. Onlarca kadın sosyal medya hesaplarından, bazen de bir parkta ya da otobüs durağında gelip benden destek istiyor. Benim gözümde bütün kadınlar güçlüdür, isterse bütün zorluklarla baş edebilirler. Onlara mesajım güçlü ve cesaretli olsunlar. Haklarını savunabilmek için sonuna kadar mücadele etsinler. Bu yılki 25 Kasım’ın bütün kadınlara sığınaksız, şiddetsiz bir dünya getirmesini umut ediyorum” ifadelerine yer verdi.