Nihal Yalçın’a destek: Kadın ve Kürt kimliğine saldırıdır

img

İSTANBUL - Nihal Yalçın’ı milliyetçi söylemlerle hedef gösteren Tamer Karadağlı’nın açıklamalarına tepki gösteren sanatçılar, bunun kadın, siyasi ve Kürt kimliğine yönelik bir saldırı olduğunu belirtti.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü alan Nihal Yalçın’ın konuşması sırasında ödülü vermek için arkasında duran Tamer Karadağlı’nın mimikleri, sürekli saatine bakarak sıkıldığını belli eden tavırları ve Yalçın’ın konuşmasını keserek ödülünü vermesi tepkiyle karşılandı.
 
Konuşması kesilen Yalçın, Karadağlı’ya dönerek “Sus mu dediniz? Artık sus mu diyorsunuz?” şeklinde karşılık verdi. Sanal medya hesaplarından tepki gören Karadağlı, katıldığı bir televizyon programında “‘Selahattin Demirtaş'a özgürlük' falan demiş. Demirtaş 'Öcalan'ın heykelini dikeceğiz' dedi hanımefendi bunu mu savunuyor? Pervin Buldan falan da ona sahip çıkıyor. Türk ordusuna silah doğrultan, ateş eden, polisini, öğretmenini öldüren terörist örgütün tümüyle karşısındayım. Ben PKK'nın terör örgütü olduğuna inanan bir insanım. Şimdi gidip onlara sormak lazım. Siz PKK'nın terör örgütü olduğuna inanıyor musunuz? Lanetliyor musunuz?' diye." sözleriyle Yalçın’ı, ardından da Yalçın’ı destekleyen isimleri hedef gösterdi. 
 
Nihal Yalçın’ı destekleyen sanatçılar, Tamer Karadağlı’nın bu tavrını kadın, siyasi ve Kürt kimliğine bir saldırı olarak değerlendirdi. 
 
KURAL: KİMLİĞE SALDIRI 
 
Sanatçı Jülide Kural, Yalçın’ın Karadağlı tarafından etnik ve kadın kimliği üzerinden hedef gösterilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Kural, Karadağlı’nın tavırlarını, “Patriarkalın klasik refleksi” olarak nitelendirdi. Karadağlı’nın bir erkek sanatçının karşısında aynı tavrı sergileyemeyeceğinin altını çizen Kural, “Bir kadın sanatçının ödül almasından dolayı rahatsız olan erkekliğin dışa vurumu” dedi.  
 
Yıllardır erkek egemen anlayışın kadın üzerindeki etkilerinin o gece sahnede Karadağlı’ın tavır ve mimiklerinde kendini net bir şekilde ortaya koyduğunu aktaran Kural, “O gün Karadağlı’nın sergilediği tavır, milliyetçilik üzerinden başta kadın kimliği, siyasi ve Kürt kimliğine de bir saldırıdır. Bunu da en bilinen ‘Vatan-Millet-Sakarya’ üzerinden oraya koydu. Toplumun büyük bir çoğunluğu bu öğrenilmiş erkekliği ve o zavallılığı gördü diye düşünüyorum” diye belirtti.
 
MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRMEK 
 
Farklı etnik ve görüşte olan sanatçılara yönelik bu tür yaklaşımların geçmişte de yaşandığını hatırlatan Kural, bu tür davranışların belli bir düzeni temsil ettiğini söyledi.  Kural buradaki amacın magazin ve gazeteler üzerinden genel bir tepki oluşturmak olduğunu kaydetti. Kural, “Ben de başka biçimlerde bu yaklaşımlara maruz kalıyorum. Bunu değiştirmek mümkün. Biz farklı düşünen sanatçılar olarak  farklılıkları ötekileştiren kişilere karşı mücadelemizi birlikte verebiliriz” dedi. 
 
LAÇİN: KUTUPLAŞMA YARATILIYOR
 
Sanatçı Berna Laçin ise Yalçın’ın “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” söyleminin politik bir mecraya çekilmesine anlam veremediğini belirterek, “Yalçın, sadece kadın meselesine ilişkin bir cümle kurdu. Bu mevzunun nasıl oralara geldiğini anlamadım doğrusu. Burada asıl sormamız gereken neden gündem özellikle başka noktalara çekiliyor ve çekilmek isteniyor? Israrla belli kutuplaşmalar yaratacak şekilde söylemler geliştiriliyor” ifadesine bulundu. 
 
Laçin, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Toplumun içinde de, sosyal medyada da linç kültürü yürütülüyor. Bu bir derin devlet mevzusuna çevrildi. Yani içinde bulunduğumuz durum ya bir A takımı işi yada ciddi bir şizofreni hali. Yani ödül töreninde bir kadın ödül alıyor, bir erkek buna tahammül etmiyor. Sahnede hiç konuşulmayan politik bir şeyin gündeme getirilmesi ve oradan milliyetçiliğe bağlanması anlaşılır bir durum değil. Yani hem kadın kimliği hedef, hem de benimsediği bir düşünceyi savunması hedef.” 
 
SUAVİ: ERK GÜÇÜN YANSIMASI 
 
Sanatçı Suavi, Karadağlı’nın tavrını ve açıklamalarını eleştirerek, “Tamer ne tektir ne de tek kalacaktır. Bu mantığın yıkıldığı andan itibaren kadın ve çocuklarla birlikte toplum da özgürleşeceklerdir. Tamer sadece bu sistematik kurgulanmış erk ve erkek egemen gücün bir yansıması. Bu zihniyete karşı mücadele etmenin yolu birleşmek, ortak ve topyekûn durmaktır” şeklinde konuştu. 
 
MA / Esra Solin Dal