Kobanê Davası’nda yargılanan kadınlar için çağrı

  • kadın
  • 14:46 26 Kasım 2021
  • |
img

DİYARBAKIR / URFA - Kobanê Davası’nda yargılanan kadınlara destek çağrısında bulunan ÖHD’li kadınlar, “yargı cinayeti” olarak tanımladıkları davanın tek amacının Kürt Kadın Hareketi’nin yükselmesini engellemek ve boğmak olduğunu belirtti. 

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla Kobanê dosyasında yargılanan kadınlara ilişkin şube binasında basın toplantısı düzenledi. Davayı takip eden avukatlar ve Rosa Kadın Derneği üyelerinin katıldığı toplantıda açıklamayı ÖHD Diyarbakır Şube Yöneticisi Halise Dakalı yaptı. 
 
İnsanlık tarihi boyunca eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesi veren kadınların iktidarı elinde bulunduranların hedefi olduğunu belirten Dakalı, buna karşı kadınların mücadelesinden vazgeçmediğini ifade etti. Türkiye’de uzun süredir, kadına yönelik şiddet, sömürü ve eşitsizliğe karşı mücadele eden ve her türlü konuda kadınlarla dayanışan kurumların yargı eliyle baskı altına alınmaya çalışıldığını dile getiren Dakalı, “Kadın kurumları kapatılmakta, kadın mücadelesi verenler tutuklanmakta ve yargı baskısyla karşı karşıya bırakılmaktadır” dedi.
 
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
 
Süregelen baskıların bir sürü örneği bulunduğunu kaydeden Dakalı, “Bu baskılardan biri de son dönemde Kobanê Davası’nda gerçekleşmektedir. Kadın mücadelesinde yer alan kişiler başkaca yargılamalarda olduğu gibi bu davada da, yargı eliyle devlet şiddeti uygulanarak, sindirilmeye çalışılmaktadır. 6 senedir süren bir soruşturmada herhangi bir gözaltı işlemi uygulanmamış iken, dosyada bir anda gizlilik kararı alınmış ve bir siyasi operasyon ile toplu olarak birçok kişi gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınanlar arasında; kadın mücadelesi yürüten, kadın hakları aktivistliği yapan birçok kadın bulunmaktadır. Dosyada kadınların mücadele kapsamında yaptıkları eylemler suçlama konusu yapılmaktadır” ifadelerini kullandı.  
 
Kadın mücadelesinin yargılanamayacağını dile getiren Dakalı, 29 Kasım’da Ankara'da görülecek davanın duruşmasına katılım çağrısında bulundu. 
 
YARGI CİNAYETİ
 
Ardından söz alan dava avukatlarından Cemile Turhallı, kadınların yargılandığı bütün davalara bakıldığında cezaevinde bulunan Sebahat Tuncel, Gülten Kışanak, Figen Yüksekdağ ve daha adının sayılmayacağı nice kadınların olduğunu belirtti. Saydığı kadınların politik ve siyasal hayatta özne olmuş kişiler olduğunu söyleyen Turhallı, 5 yıldır kadınların tutuklu olduğunu ve şu an ise "kumpas davası" olarak nitelendirdiği Kobanê Davası’nda ceza tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarını hatırlattı.
 
 
Turhallı, devamında “Son dönemlerde yargı pratiğine bakıldığında yargı muhalefeti ve kadınları susturmanın aracı haline geldi. En çok da biz sesi çıkan kadınları susturmaya çalışıyor. Susturamadıkları her bir kadını yargı eliyle susturmaya çalışıyorlar. Kadın arkadaşlarımıza olan bütün saldırılar nasıl ki kadın itirazı üzerine yapılıyorsa Gültenler, Sebahatler, Ayseller gibi kadınların sözlerinin toplumla buluşmasına izin verilmiyor. Davanın amacı Kürt kadın hareketinin yükselmesini engellemek ve boğmaktır. Son beş yılda olanlara bakıldığında bunlar yargı tacizi değil, taciz demek hafif kalır, çünkü bu yargı cinayetidir” diye belirtti. 
 
YARGI BASKISI
 
Her gün erkek aklının yargı cinayeti işlediğini vurgulayan Turhallı, bunun en büyük örneklerinden birinin Aysel Tuğluk olduğunun altını çizerek, “Aysel Tuğluk insan haklarına ve kadın mücadelesine adanmış bir hayatı var. Cezaevinde olduğu süreçte annesini kaybettiği dönemde kendisine ciddi bir linç girişimi oldu. Aysel Tuğluk’un ciddi rahatsızlığı var. Rahatsızlıktan kaynaklı Kocaeli doktorları tarafından tetkikler yapıldı ve cezaevinde bulunamayacağı söylendi. ATK dosya üzerinden almış olduğu bir kararla etkisizleştirildi. ATK raporları bilime, vicdana, ahlaka aykırı raporlar veriyor. Avukatlarının yaptığı itirazlar görmezden geliyor. Her zaman söylediğimiz gibi kadın cinayetleri politiktir. Kadına dönük olan her yargılama politik bir ikrar olarak görülmesi gerekir. Bizim muhatabımız kadın mücadelesinde olduğu gibi toplumun kendisidir. Ankara Sincan’da 29 Kasım’da görülecek duruşmaya herkesi davet ediyoruz” çağrısında bulundu. 
 
‘YAPILANLAR ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASIDIR’
 
Sonrasında söz alan ÖHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Özüm Vurgun ise, 30 yıl hapis cezası verilen müvekkili TJA Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın yargılanması sırasında yaşananlara değinerek, şunları söyledi: “Ayşe Gökkan’a değinmeden konuşmayı sonlandırmak istemedik. Yargı tacizinin nasıl boyutlar aldığı ortadadır. Savunmalar tamamlanmamış ve tarafsız davranılmamış. Bu mahkeme başkanı ve mahkeme heyetinin tavrıyla görülmüştür. Ayşe Gökkan’a verilen bu ceza tüm kadınlara tehdit olarak verildiğini biliyoruz ve korkmuyoruz. Yargı eliyle kadınlara karşı yürütülen bu süreç özel savaş politikasıdır. Ayrıca siyasi tutsak kadınlara bakıldığında var olan cezalara tekrar bir cezaya tabi tutulmaktadır. Bu cezalar, hükümlülerin ve tutsakların barındığı yerler ve idari süreçlerdir. Cezaevi savcısı, müdürü ve görevlileri herhangi bir yargılama yapamaz, öyle süreci yoktur.  Cezaevindeki büyük sorunlardan biri de kameralardır. Özel alanların görüldüğü yerlerde var. Bir diğer sorun da çift kelepçe uygulaması var. Hastaneye götürülürken yeni tutuklanırken duruşmaya getirilirken bu uygulama uygulanıyor. Bir örümcek ağının içindeyiz, nasıl işlediğini görüyoruz. Bu yapılan bir özel savaş politikasıdır. Bizler, bu özel savaş sistematiğimi dillendirmeyle farkındalık yaratacağımızı yineliyoruz.”
 
URFA 
 
ÖHD Urfa Şubesi de dava kapsamında yargılanan kadınların durumuna şube binasında düzenledikleri basın toplantısıyla dikkat çekti. Urfa Kadın Platformu’nun da destek verdiği toplantıda aynı açıklamayı, dosyayı takip eden avukatlardan Sevda Çelik Özbingöl okudu. 
 
Konuşmasına erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiren kadınları anarak başlayan Özbingöl de, 29 Kasım’da Sincan Cezaevi Kampüsü'nde devam edecek duruşmalara katılım ve dayanışma çağrısını yineledi. 
  
MÜCADELEYE DEVAM
 
Ardından konuşan ÖHD Urfa Şube Eşbaşkanı Ayşe Şehriban Demirel de, "Yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuk ve bilime uygun davranmaya çağırıyor; siyasi rehine olarak tutulan tüm kadın yoldaşlarımız özgürlüğüne kavuşana kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi yineliyoruz” ifadelerini kullandı.