25 Kasım Kadın Platformu: Sokakları terketmeyeceğiz

  • kadın
  • 15:17 28 Kasım 2022
  • |
img
İSTANBUL - 25 Kasım yürüyüşünde polis şiddetine karşı suç duyurusunda bulunacaklarını belirtilen 25 Kasım Kadın Platformu, tüm saldırılara rağmen sokakları terk etmeyeceklerini belirtti. 
 
Kadına yönelik şiddete dikkat çekmek ve “dur” demek için 25 Kasım’da İstanbul Taksim Tünel’de 25 Kasım Kadın Platformu öncülüğünde toplanan kadınlara polis saldırmış, saldırı sonrası birçok kadın darp edilerek gözaltına alınmıştı. 
 
Kadınlar, maruz kaldıkları erkek-devlet şiddetine karşı Karaköy'de bulunan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi. Çok sayıda kadının katıldığı toplantının yapıldığı salona, “Özgürlüğümüz için Susmuyoruz, Hayatlarımızdan Vazgeçmiyoruz, Erkek-Devlet Şiddetine İtaat Etmiyoruz” pankartı asıldı. Açıklamadan önce, 25 Kasım gecesi kadınlara yönelik şiddettin görüntüleri izletildi. 
 
SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAKLAR
 
Toplantıda söz alan platform üyesi Feride Eralp, şiddetin 25 Kasım gecesinde bitmediğini, dün de 116 kadının Kadıköy’de yaptıkları eylemde gözaltına alındığını anımsattı. Eralp, ayrıca yabancı uyruklu iki kadının da gözaltına alınarak Geri Gönderme Merkezi’ne (GGM) sevk edilerek sınır dışı edilme tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Eralp, “Bununla da yetinmeyen erkek-devlet-polis şiddeti, bugün de basın toplantısı için iki çevik otobüsle kapının önünde bekliyorlar. Maruz kaldığımız erkek-devlet-polis şiddetine karşı suç duyurusunda bulunacağız. İlki 30 Kasım Çarşamba saat 13.00’te Çağlayan’da olacak. 25 Kasım’da şiddete uğrayan herkesin bize ulaşması için de çağrı yapıyoruz. Bu şiddetin olağanlaşmasına izin vermeyelim” diye belirtti. 
 
'NEFESSİZ BIRAKILMAK İSTENDİK' 
 
Platform üyesi Tülay Korkutan ise yürüyüşte kadınların maruz kaldığı polis şiddetini anlattı. İstanbul’da birçok abluka, yasak ve polis şiddetine rağmen kadınların sokağı terk etmediğinin altını çizen Korkutan, yürüyüşte yaşananları şöyle anlattı: “Kadınlar sloganlarını haykırmaktan vazgeçmedi. Bu yılki ‘Erkek-devlet şiddetine itaat etmiyoruz’ şiarımız hayat buldu. Bu yüzden tüm kadınları yüreklerinden öpüyorum. O gün genel olarak birçok yerdeydik ve kadın arkadaşlarımız birçok yerde gözaltına alındı. Şişhane’de 100’e yakın kadınla buluştuk. Sloganlarımız ve pankartımızla yürüyüşe geçtik ve polis barikatıyla engellenip ablukaya alındık. Polislerin bütün refleksleri bizi kalkanlarıyla ezmek ve nefessiz bırakmaktı. Birçok arkadaşımız bunu yaşadı.
 
'DOKTORLAR DARP İZLERİNİ SORMADI' 
 
Ama bir arkadaşımız özel seçilerek yanımızdan alındı, yere yatırılarak dizleriyle bastırılıp kafasına tekmeler atıldı. Arkadaşımızdan hiç ses alamadık, sadece polisin şiddet sesi geliyordu. Saçlarımızdan çekilerek yüzümüze gözümüze yumruklar atılarak, cinsiyetçi küfürler ve tehditlerle gözaltı aracına bindirildik. Bir arkadaşımızın eline tutam tutam saçları geldi. Bir arkadaşımız polis şiddetine dayanamayarak bayıldı, ona rağmen ambulans içinden gözaltına alındı. Birçok kadın arkadaşımız saatlerce ters kelepçeyle kaldı. Hastaneye götürülene kadar da arkadaşımız ters kelepçeliydi, müdahale etmemiz de engellendi. Normalleştirilmeye çalışıldı ama biz bunu kabul etmiyoruz, bu işkencedir. Birçok hastanede de doktorların yüzeysel olarak baktığını, darp izlerini sormadığını biliyoruz.” 
 
'KADINLARDAN KORKUYORLAR' 
 
Öte yandan kadınların Taksim Karakolu’nda çıplak aramaya maruz bırakıldığını söyleyen Korkutan, “Arkadaşlarımız bunu kabul etmediğinde, bir polisin cinsiyetçi hakaretlerine maruz kaldı. Ters kelepçeyi de çıplak aramayı da normalleştirmeyeceğiz. Bizden çok korkuyorlar, kadınlar 25 Kasım’da Türkiye’nin birçok noktasında sokaktaydı. Bundan devletin kendisi, valisi, kaymakamı, İçişleri Bakanı, hepsi korkuyor. Tüm şiddete rağmen sokağı terk etmedik ve etmeyeceğiz. Bunun hiçbirine de alışmayacağız” dedi.
 
'AVUKATLAR DARP EDİLDİ' 
 
Platform avukatı Tuğba Yılmaz da, gözaltına alınanlara yönelik şiddete tanıklık ettiklerini ve kendilerinin de bu şiddete maruz kaldığını aktardı. Kadınlara hukuki yardımda bulunmak için emniyete gittiklerini ancak avukatlar olarak emniyete alınmadıklarının bilgisini veren Yılmaz, “Erken saatte emniyet bahçesine girebilen arkadaşımız da müvekkillerimizle görüştürülmedi. Arkadaşımız polisin kötü muamelesinden, su ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmadığından bahsetti. Gözaltına alınmakla tehdit edildik, polisin fiziki şiddetine maruz kaldık buna ilişkin tutanaklar tuttuk. Bir avukat arkadaşımız saatlerce ters kelepçe ile bekletildiklerini belirtti. Avukatlar olarak süreci takip etmeye devam edeceğiz, işkence eden polisleri tespit edip yargılanmaları için elimizden geleni yapacağız” sözlerine yer verdi.
 
'BASIN GERİ ADIM ATMAYACAK' 
 
25 Kasım gecesi gözaltına alınan BirGün gazetesi muhabiri Yaren Çolak ise kadınların hedef gösterilmesinden sonra sokaklarda şiddetle karşı karşıya kaldıklarını vurguladı. Basının da iktidarın hedefinde olduğunu söyleyen Çolak, “Bu yüzden her geçen gün haber takibi yapmak daha da zorlaşıyor. Biz de o gün şiddete maruz kaldık, artık o kadar normalleşti ki her gün maruz kalıyoruz buna. Kimliğimi göstermek istediğimde izin vermediler, ters kelepçe ile gözaltına alındım. Ancak susmayacağız, basın da hiçbir zaman geri adım atmayacak” ifadelerinde bulundu.  
 
'GGM’DEKİ KADINLARA YALAN SÖYLENDİ' 
 
Yeniden söz alan Eralp, GGM’de bulunan yabancı uyruklu iki kadına polisin psikolojik şiddet uyguladığını ve onlara “Avukatlar sizi bıraktı gitti” diye yalan söylediğini aktardı. Emniyetin kadınları yıldırmak istediğini belirten Eralp, “Kadıköy’de gözaltına alınan 12 arkadaşımıza da, ‘avukatlar gelmedi’ denmişti. GGM’deki iki kadın arkadaşımıza avukat ataması yapılmış, öğleden sonra görüşmelerini bekliyoruz” bilgisini paylaştı. 
 
'ROJAVA'YA SAVAŞ AÇANLAR GÜVENLİĞİMİZİ SAĞLAYAMAZ' 
 
Konuşmaların ardından Özengül Ergün, platform adına hazırladıkları basın metnini okudu. Metinde şu ifadeler yer aldı: “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde kadınların yaşadığı polis şiddeti aleni bir Türkiye tablosudur. İktidarını korumak için her şeyi yapmayı göze alan AKP, kadınlar ve LGBTI+'lar başta olmak üzere toplumsal muhalefetin tamamına karşı savaş açmış durumda. Yasaklarla, baskılarla, hukuksuz gözaltılar ve tutuklamalarla kendisine karşı mücadele edenleri bir bir geri çektirmeye çalışan iktidar karşısında kadınlar ve LGBTI+’lar susmadı, korkmadı, itaat etmedi, vazgeçmedi. Ancak bu 25 Kasım’a giden süreçte ve 25 Kasım günü bir kez daha gördük ki gittikçe artan devlet şiddeti ve faşist baskılar kadınlara, LGBTI+'lara, gençlere, işçilere, Kürt halkına ve toplumun bütün ezilenlerine yönelik topyekûn bir saldırı halinde devam ediyor. İstanbul’un en kalabalık caddelerinden birinde bombalı saldırı yapılmasını engellemeyip bu saldırıyı Rojava'ya savaş açma bahanesine dönüştürenler bizlerin güvenliğini düşünemez, sağlayamaz. Güvencemiz ancak ve ancak birbirimiz olabiliriz.”