KOCAELİ - 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Kocaeli Kadın Platformu “Eşit ve özgür bir hayat için kadın ve laiklik” başlığı ile panel düzenledi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Kocaeli Kadın Platformu “Eşit ve özgür bir hayat için kadın ve laiklik” başlığı ile panel düzenledi. Eğitim Sen Kocaeli Şube binasında gerçekleşen panele Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Kocaeli Üniversitesi’nde (KOÜ) ihraç edilen Doç. Dr. Aynur Özuğurlu ve Yazar Çiğdem Çidamlı konuşmacı olarak yer alırken çok sayıda kadın da katılım gösterdi.
Panel Doç. Dr. Aynur Özuğurlu’nun laiklik üzerinde geliştirilen eleştiriler ve feminist bakış açısının değerlendirmeleri ile başladı. Özuğurlu dünyanın her yerinde kadınlara belli kalıplar çerçevesinde bir giysi giydirilmeye çalışıldığını ifade ederek, “Dinin spesifik olarak ele alınması, kadınların da farklı boyutlarda ele alındığını gösteriyor. Laiklik kavramı ve dini reform ile kadınlar arasında kurulacak olan kız kardeşlik bağı, din ve laik arasında yapılan tartışmalar ile koparılmaya çalışılıyor” dedi. Farklı inançlara mensup kadınların dinsel tanımlar üzerinden ayrıştırıldığını söyleyen Özuğurlu, “Totaliter bir bakış açısı ile kapalı kadınların gerici olarak nitelendirilmesi arada oluşacak bağın önüne geçmiştir. Laikleşmenin ataerkilden uzak olduğu düşüncesi de yapılması gereken eleştirilerden biridir. Feminist hareket içinde laikliğin eleştirilmemesi kadınlar arasında oluşacak bağın önüne geçerek İslami feministler ile bağ kurmayı engelliyor” şeklinde konuştu.
‘LAİKLİK ELEŞTİRİLMİYOR’
Laiklik anlayışının yeteri kadar eleştirilmediğini belirten Özuğurlu, “Kadınlar olarak maruz kaldığımız sömürüye, ırkçılığa, emperyalist savaşları da içine kapsayan bir yapıdır laiklik. Kapitalizm son 40 yıldır ülkeleri nasıl yönettiği göz önüne alınırsa eleştirilerimizin gerçekliği ortaya çıkacaktır. Emperyalizm, sermaye birikimi ile yönetim şekilleri ile kadınları sömürmenin yollarını oluşturmuştur” şeklinde konuştu. Gerçek anlamda laikliğin bir feminist talep olduğunu söyleyen Özuğurlu, “Laiklik şimdi
olduğu gibi geçmişte de kapitalizme karşı siyasal bir programdı. Bu programın tarihsel özneleri vardır. 19. yy, da bu özne burjuva sınıfıydı. İkinci dönemde işçi sınıfıydı. Şimdi ise din kadın hareketi olarak savaşını sürdürüyor” dedi.
‘SÖZ KONUSU KADINLAR OLUNCA İTTİFAK SAĞLINIYOR’
Sermayenin son yıllarda dini unsurları kullanarak kendine ittifak oluşturduğunu söyleyen Özuğurlu, “Bu ittifak kadınlar söz konusu olduğunda hiçbir fark gözetmeksizin uluslararası çapta bir ittifak doğuruyor. BM ve bazı uluslararası yapılar, kadınlara karşı ittifakı destekler nitelikte fiili bir lobi oluşturmakta. Bundan kaynaklı feministlerin dine kusurlu yaklaşımı eleştiri konusu olmalıdır” şeklinde konuştu.
Laiklik sürekli modernleşme ile bağlantı kurulmasının eleştirilmesi gerek bir konu olduğunu ifade eden Özuğurlu sözlerinin devamında “Laiklik kusurlu bir yaklaşımdır. Neden sürekli başarısızlığından bahsediyoruz. İlk nedeni teori olarak başarısızlığıdır. Laikliğin modernleşme ile bağlantılı olduğu gerçeği yansıtmamakta. Modernleşme süreci içsel olarak laikliği içerdi. Modernleşme süreci cemaatin yerini toplumlara bırakması ile gelişti ve bireycilik yükseldi. Hukuk önünde herkesin eşitliği var sayıldı. Bu varsayım laikliği ortaya çıkardı” şeklinde konuştu.
‘SÖMÜRÜNÜN BÜTÜNÜNE ELEŞTİRİ GETİRMELİYİZ’
Özuğurlu son olarak, “Laikliği ve dini, kadınların güçlenmek için kullandığı farklı yapılar olarak kabul etmek gerekiyor. Ortada bir yazgı veya kader yoktur. İnsanlar kendi yaşamını kendileri tasarlar. Kadınların erkekler karşısında ikincil konumda olması da insan eli ile yapılmış bir olgudur. Biz kadınlarda bu durum karşından mücadele ederken yapısal olan olguları bir araya getirmeliyiz ve sömürünün bütününe eleştiri getirebilmeliyiz” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.
‘ÜÇÜNCÜ KUŞAK FEMİNİMZ DOĞUYOR’
Özuğurlu ardından konuşan yazar Çiğdem Çidamlı, dünya üzerinde üçüncü kuşak bir feminist hareket doğduğunu ifade etti. Sosyal olarak kavramların içinin boşatıldığını belirten Çidamlı, “İçi boşaltılmış kavramlara karşı yeni bir yapının oluşması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. İkincil kuşak feminist hareket toplumsal alnın politik olduğunu söyleyerek ortaya çıkmıştı. Şimdi üçüncü nesil kadın hareketinde laik feminist tartışmaları ile ortaya çıktı. Binlerce ataerki dönem boyunca kadınlar kurbanı olduğu yapının
aynı zamanda direnişçisi oldu” dedi.
‘KADIN DÖL KABI OLARAK GÖRÜLÜYOR’
Çidamlı kadın hareketlerinin tarihsel döngüsüne değinerek, “İlk kadın hareketi ilk ezilmenin içinden çıkıp geldi. İkinci kuşak hareket kapitalizm karşında ortaya çıktı ve üçüncü kuşak kadın hareketi özelde Türkiye’de ki başlığı erkek egemen şiddetin kendini dinsel olarak ortaya koyarak çıkmasıdır. Dinsel yapı sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yapısında yerini aldı. Kadının yaşamına, haklarına saldırılar din referanslı olarak ortaya çıkıyor. Kadınları döl üretme kabı olarak gören bir siyasi politika
yürütülmekte”
‘FAŞİZM GÜNDELİK YAPISINDA DİNİ REFERANS OLARAK KULLANIR’
Kapitalizmin, dini kadınlar üzerinde bir baskı aracı olarak kullandığına vurgu yapan Çidamlı, “Kapitalizm belli dönemlerde bio-politikaya dayanarak direnen insanlara boyun eğdirir. İlk olarak muazzam sömürgecilik anlarında yapar, ikinci olarak din ve paprikayı bir araya getirerek faşizmi oluşturur. Faşizmin gündelik yapısında dini referans alarak kendini ortaya çıkarıyor. Kadınların ataerkinin altına alınması dini referanslar ile yapılıyor. Kadınların doğurganlıkları tek tanrılı din ile elinden alındı ve erkeğe bir güç olarak verildi” ifadelerini kullandı.
Çidamlı konuşmasını, “Laikliğin en önemli temel istediği kadınların toplumsal hayatın normları içinde eşit haklarda tanınması talebidir. Dinsel ve diğer tüm kavramların dışında kadının yaşamda sahip olduğu tüm hakların eşit koşul ve yapılarda verilmesidir” sözleri ile sonlandırdı.