KADUM: 5 yılda bin 285 kadın öldürüldü

  • kadın
  • 13:48 24 Kasım 2017
  • |
img

DİYARBAKIR/VAN - KADUM, son 5 yılda bin 285 kadının öldürüldüğünü belirterek, kadına yönelik şiddet ve kıyım dosyalarında katılma taleplerinin mahkemelerce "Suçtan doğrudan zarar görme ihtimali bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiğini söyledi. 

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi (KADUM), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla baro binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Baro Kadın Hakları Merkezi üye ve yöneticileri katıldı. Toplantı sırasında kadınlar, öldürülen 50 kadının hikayesini konu alan yaka kartlarını taktı. 
 
Açıklamanın Kürtçesini Diyarbakır Barosu Yöneticisi Nuşin Uysal, Türkçesini ise KADUM Yöneticisi Zeynep Işık yaptı. 
 
‘YASA VE SÖZLEŞMELER İŞLENMİYOR’
 
25 Kasım’ın tarihçesini anlatarak sözlerine başlayan Işık, bu günün toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günü olduğunu söyledi. Türkiye’de kadın haklarıyla ilgili yasa ve sözleşmelerin işletilmediğine dikkat çeken Işık, kadına yönelik şiddetin asayiş sorunu olarak ele alındığını, bu yaklaşım ve uygulamanın sorunları sürdürdüğünü kaydetti. 
 
‘KADIN YARGI ŞİDDETİYLE DE KARŞI KARŞIYA’ 
 
Sözleşme ve yasalara rağmen, Türkiye’de her gün kadınların öldürüldüğünü vurgulayan Işık, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olduğunu anımsattı. Işık, şiddettin hız kesmeden arttığını belirterek, “Baba, koca, erkek, arkadaş, patron şiddetinden kaçan kadın yargıya sığınmak istemekte ancak yargının şiddetiyle de karşı karşıya kalmaktadır” diye belirtti.  
 
5 YILDA BİN 285 KADIN ÖLDÜRDÜ
 
Sivil araştırmacıların verilerine göre 2017’nin ilk 10 ayında erkeklerin 240 kadın ve kız çocuğunu öldürdüğü, 77 kadına cinsel saldırıda, 286 kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu ve 338 kadına şiddet uyguladığını aktaran Işık, son 5 yılın verilerini sıraladı. Işık, “2012’de 141, 2013’te 287, 2014’te 292, 2016 ‘da 278 kadın, 2017’in ilk 10 ayında 287 kadın öldürülmüştür” ifadelerini kullandı. 
 
‘KADIN ÖZGÜRLEŞTİKÇE TOPLUM BİLİNÇLENİR’
 
Kadın cinayetlerinin bir diğer sonucunun ise sahipsiz kalan bebek ve küçük yaştaki çocukların olduğunu belirten Işık, şöyle dedi: “Sistem bir kadın veya bir çocuk şahsında tüm toplumun geleceğine darbe vurmaktadır. Toplumun temeli kadındır ve kadın özgürleştikçe toplumlar bilinçlenir.” 
 
‘OHAL VE KAYYUMLAR KADIN HAKLARINI GERİLETTİ’
 
Işık, ilan edilen Olağanüstü Hâl (OHAL) ve belediyelere atanan kayyumlarla birlikte kadın hakları alanında gerileme yaşandığına vurgu yaptı. 
 
Işık, OHAL’in toplumsal alanda kadınların günlük yaşamını, yıllarca verdikleri mücadeleyle kazandıkları hakları ellerinden aldığını, sosyal, siyasal, kültürel, haklar ve şiddetle mücadelesini gerilettiğini kaydetti. 
 
‘ŞİDDET DOSYALARINA MÜDAHİL TALEPLERİ REDDEDİLİYOR’
 
KADUM olarak kadına yönelik şiddet ve kıyım dosyalarına katılma taleplerinin mahkemelerce "Suçtan doğrudan zarar görme ihtimali bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiğini söyleyen Işık, “Bu şekilde de hayattayken savunmasız bırakılan kadın, katledildikten sonra da savunmasız bırakılmaktadır” dedi. Işık, kadına yönelik şiddete karşı hukuksal mücadeleyi sürdüreceklerinin altını çizdi. 
 
VAN
 
Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu da, 25 Kasım’a ilişkin baro binasında basın toplantısı düzenledi. Açıklama yapan Kadın Hakları Komisyonu üyesi Dicle Kanat Ayyıldız, kadına yönelik artan şiddetin hayatın diğer alanlarında yaşanan şiddetten bağımsız  ele alınmaması gerektiğini söyledi. Yasalarda yapılan değişikliklerin kadına yönelik şiddeti azaltmaya yetmediğini ifade eden Ayyıldız, yaşam hakkını ihlal eden öldürme fiilinin çokça arttığını belirtti. Ülkedeki bu artışların önemli bir nedeninin mevzuatla uygulama arasındaki yetersizlikler olduğunu ifade eden Ayyıldız, “Mücadele sonuca varılmak isteniyorsa devletin bu soruna odaklanması gerekmektedir. Bu nedenle kadına yönelik şiddetin önlenmesi için devletin çok yönlü, bütüncül politikalar üretmesi yanında; bu mücadelenin toplumsal düzeyde ortak ve kararlı şekilde yürütülmesi, her şeyden önce kadının  birey olduğunun kabulünü sağlayacak toplumsal zihniyet dönüşümünün sağlanması zorunludur” dedi.