VAN - Kadına yönelik şiddete ilişkin konuşan Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyeleri, şiddet davalarındaki yargının “cezasızlık” kararlarının toplumu etkilediğini ve bunu duruşma salonlarındaki erkeklerin tavırlarında da gördüklerini söyledi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü kapsamında değerlendirmelerde bulunan Van Barosu Kadın Hakları Komisyon üyeleri, kadına yönelik şiddet davalarında “cezasızlık” politikasının devreye girdiğini söyledi.
Komisyon üyesi avukat Dicle Kanat Ayyıldız, şiddet uygulayan erkeklerin devlet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarıyla destek aldıklarını vurguladı. Kanat Ayyıldız, “Çünkü bugün erk olan iktidarda, kadının evinde oturması, çocuk doğurması, en az 5 çocuk yapması gibi söylemlerde bulunuyor. Kadını terbiye edebilirsiniz diye beyanları da var. Devlet ağzı tarafından söylenenler elbette erkekleri tatmin ediyor” dedi.
Emniyete yansıyan şiddet olaylarının darp ve cinayet yönünde olduğunu söyleyen Kanat Ayyıldız, kadına yönelik şiddet davalarının sona ermesi için öncelikli olarak toplumun zihin algısının değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
‘KADINLAR OLARAK DİRENMEMİZ GEREKİYOR'
Komisyon üyesi avukat Gamze Karakıyak ise, kadına yönelik şiddetin hangi boyuta ulaştığına her gün mahkemelerde şahit olduklarını söyledi. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi’ne yönelik yasanın düzenlenmesinin tartışıldığını hatırlatan Karakıyak, yürütülen tartışmalarda " Bu kanun avukatlara ve kadınlara cesaret veriyor” gibi söylemlerin geliştiğini belirterek, “Tüm bu söylemlere dirayetle karşı çıkmamız ve direnmemiz gerekiyor” dedi.
‘9 YAŞINDAKİ ÇOCUK DA 50 YAŞINDAKİ KADIN DA ŞİDDET GÖRÜYOR’
Komisyon üyesi Gülşen Şen ise, kadına yönelik şiddettin toplumun her alanında karşılarına çıktığını söyledi. “İlkokuldaki çocuktan tutun 40-50 yaşındaki kadına karşı da şiddet uygulanmaktadır” diyen Şen, şiddetin toplumun her alanında yayınlaşmaya devam ettiğini bu yüzden şiddete karşı mücadelenin her alanda olması gerektiğini vurguladı.
‘OHAL İLE BİRLİKTE ŞİDDET ARTTI’
OHAL ile birlikte hem kadınlara hem de toplumun tüm kesimlerine yönelik şiddetin artığına dikkat çeken Komisyon Üyesi Ekin Yeter, giderek daha da öfkeli bir toplumun yaratıldığını söyledi. Yeter, “OHAL’le birlikte insanlar daha fazla kutuplaştırıldı. Kolluk kuvvetleri bu süreçte aldıkları yetkilerle nasıl daha fazla şiddet uyguluyorsa, erkekler de kendilerine şiddet uygulama hakkının verildiğini düşünüyor. Mahkemedeki dosyalarda erkeklerin bu tavrını rahatlıkla hissedebiliyoruz. Erkekler kadına uyguladıkları şiddeti duruşmalarda rahatça ifade edebilmektedirler. Bu uygulamalarla o hakkı kendilerinde görüyorlar" şeklinde konuştu.
Şiddete uğrayan kadın ve çocukların kendilerine mutlaka müracaat etmelerini isteyen Yeter, Kadın Hakları Komisyonu olarak “Şikayet Hattı” oluşturduklarını ve çok sayıda kişinin kendilerine bu yolla ulaştıklarını söyledi.
‘CEZASIZLIK POLİTİKASI DEVREYE GİRİYOR’
“Söz konusu kadına yönelik şiddet, istismar, çocuk dosyaları olduğu zaman yargının tutumu biraz daha farklılaşmaya başlıyor” diyen Esra İdil Salaz da, özellikle kadına yönelik şiddet davalarında mahkemelerin “somut delil” olmadığı gerekçesiyle hemen tahliye kararı verdiğini hatırlatarak, bu tip davalarda cezasızlık politikasının devreye girdiğini söyledi.
Cezasızlık politikasının toplumun büyük bir kesimi üzerinde memnuniyet oluşturduğunu söyleyen Salaz İdil, “Bu kısır bir döngü. Karar veren ve bu kararı memnuniyetle karşılayan iki grup da birbirlerinden beslenen gruplardır. Çünkü toplumdaki memnuniyet yargıyı etkiliyor. Yargıdaki cezasızlık da toplumdaki memnuniyeti etkiliyor” dedi.
‘KORUMA TALEBİ VERİLİYOR AMA UYGULAMADA ZAYIF KALINIYOR’
Komisyon üyesi Yasemin Güner, şiddete karşı kadınların üzerine önemli görevler düştüğünü söyledi. Şiddete uğrayan kadınların bilinçli olması ve şikâyette bulunması gerektiğini belirten Güner, şikâyetin ardından kendilerinin delil toplama ve benzeri dosyalarını takip ettiklerini söyledi.
Şiddet mağduru kadın veya çocuğun koruma talebi başvurusunun kabul edildiğini söyleyen Güner, ancak bunun uygulamaya yansıması olmadığından ölümler yaşandığını aktardı.