Dil çalıştayı: Dil yasağına karşı direnmeliyiz 2025-10-16 13:56:45 WAN –  Dil çalıştayında medreselerin Kürtçenin gelişmesindeki rolüne işaret eden din ve inanç temsilcileri, dilin inanç alanında kullanım yasağına karşı direnilmesi gerektiğini ifade etti. Çalıştayda, dil çalışmalarında Kirmançkînin ihmal edilmesi ise eleştirildi.     Kürt Dil Kurumları tarafından düzenlenen ve Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) tarafından desteklenen "Kürt dil mücadelesi için strateji ve politikalar çalıştayı" ikinci gününde devam ediyor. Çalıştayın ikinci oturumunda da Kürtçenin ekoloji, eğitim, sağlık, din ve inanç ile diğer alanlara kullanımı ve buna dair nasıl bir mücadelenin yürütülmesinin gerekliliğine dair tartışmalara devam edildi.    Oturumda ilk sunumu yapan Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyesi Lokman Özdemir, "Kürt halkı dili için büyük bedeller verdi. Kürtler dilleriyle varsa o zaman Kürtçe konuşmamız gerekiyor. Bunca bedel Kürtçe özgür olsun diye verildi. Kürtçeyi ölümden kurtarmamız ve canlı tutmamız için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Medreseler Kürtçe için çok önemli bir rol oynadı. Ancak devletin dil yasakları nedeniyle medreseler bir süre sonra rolünü tam olarak oynayamadı. Kürtçe tarih boyunca medreselerin temelini oluşturdu. Burada toplumsal olan her şey öğretilir ve bunun yanında bilim de öğretilirdi. Bu medreseler çok önemli insanlar yetiştirdi. Dilin bugüne gelmesinin en önemli taşıyıcılarından bir de medreseler oldu. Devlet Kürtlerin medrese ilişkisini fark ettiği an kanunlarla bunları kapattı. Bunanla aynı zamanda dile de darba vurulmak istedi. Bizler Kürtçe hutbe için yasal adımların atılmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.    'İNANÇ ALANINDA DA DİLİN KULLANILMASI YASAKLANDI'   Amed Kürt Enstitüsü ve Kürt Dil Kadın Meclisi üyesi Nesrin Navdar, "İnsan doğanın bir parçasıdır. İnsan düşünür ve eserler verir. Tanrı insanda kendini bilir, çünkü insan doğanın bir parçasıdır. Bu şekillerin hallerinden biri de insandır. Biz insanın doğanın kemali olduğunu söylüyoruz. Kendini bilir, emeğiyle rızkını kazanır, düşünür, kültür üretir ve diliyle kendini ifade eder. İnanan biri olarak dillerin yaratılışına baktığımızda, Tanrı'nın farklı renklerde, farklı şekillerde insanları ve dillerini yarattığını ve bunun kutsal kitaplarda da beyan edildiğini görüyoruz. Bildiğimiz gibi binlerce peygamber insanlığa gönderilmiş ve onlara kendi dilleriyle kitaplar ve sahifeler indirilmiştir. Ancak bunlardan sadece birkaçı bugünümüze ulaşmıştır. Êzidîlerin Mishefa Reş'i Kürtçe, Tevrat ve İncil İbranice, Kuran-ı Kerim Arapça indirilmiştir. Binlerce yıldır İslam dini içinde olan ve kendi diliyle inancını yaşamaya çalışan Kürt halkı, ne yazık ki son yüzyılda kendini Müslüman olarak tanıtan bir iktidar tarafından tüm alanlarda olduğu gibi inanç alanında da dillerini kullanmaları yasaklanmıştır" diye konuştu.    'KİRMANÇKÎ HİÇBİR ALANDA YER ALMADI'   Tüm yaşam alanlarında olduğu gibi inanç alanında da Kirmançkînin eksikliğinin ortaya çıktığını söyleyen Nesrin Navdar, "Bilindiği üzere bin yılı aşkın süredir Kürtler kendi medreselerini kurmuşlardır. Bu medreselerde dini eğitimin yanı sıra bilimsel dersler de verilmiştir. Bu dersler mantık, felsefe, astronomi, astroloji, tıp, hukuk, miras hukuku, edebiyat ve dilbilim olmuştur. Ne yazık ki ilkokuldan üniversiteye kadar yer tutan medreselerde hiç Kirmançkî ile ders verilmemiş ve bu da Kirmançkî yazının geri kalmasına ve Zazaca eserlerin 1899'dan itibaren yayımlanmasına sebep olmuştur. İslam dininin tüm eserlerinin Kirmançkiye çevrilmesi gerekmektedir. Kirmançların yaşadığı şehir, ilçe ve köylerde hutbe ve vaazların Kirmançkî ile verilmesi gerekmektedir. İslam yolunda yapılan her türlü ibadet ve uygulamaların Kirmançkî ile yapılması gerekmektedir" ifadelerini kullandı.    'KÜRT HALKI DİLİNE SAHİP ÇIKMADI'   Ardından konuşan Wan Din Alimleri Derneği Eşbaşkanı Mela Kerem Yılmaz ise, "Kimse insana hak vermez, insan direnerek hakkını alır. Kürt halkı kendini Kürt saymadı ve kendi kendini bitirdi. Devlet birçok politika denedi; ama Kürtleri yok etme konusunda başarılı olamadı. Ama biz kendimiz kendimizi bitirdik. Kürtçe bilmeyen ve evinde Kürtçe konuşmayan insanlar dile ihanet eder. Herkes Kürtçe konusunda elini taşın altına koymalıdır. Dili yasaklamak hiçbir ayette hiçbir inançta geçmez. Dili yasaklamak dini ve ayeti tanımamaktır" diye belirtti.    'KİRMANÇKÎ DEĞER GÖRMÜYOR'   Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) üyesi Sütiye Dapaklı, "Biz dilimizi çok ihmal ediyoruz. Evlerde dilimizi kullanmadığımız için dilimiz yok oluyor. Devletin bize dayattığı zulme karşı bizim de kendimizi savunmamız gerekiyor. Bu yasaklı politikalar karşısında direnmemiz ve her anımızı dilimize geçirmemiz gerekiyor" dedi.    DAD Genel Merkez Yöneticisi İmam Şenol ise "Kirmançkî kitaplar yazılıyor; ama biz anlamıyoruz. Anlamadığımız için de kitaplar orada kalıyor. Biz isteğimiz için asimile olmadık. Bir yandan devlet bizi asimile etti, diğer yandan Kurmançlar bizi bastırdılar. Herkes Kurmançkiyi sevdiğini söylüyor; ama kimse Kurmançkî için bir şey yapmıyor. Devlet şuan bizim haklarımızı kullanmamıza izin verse de elimizde bu hakkı kullanacak bir envanter ve veri yok. Kurmanciye nasıl yaklaşılıyorsa Kurmançkiye de öyle yaklaşılmalıdır" şeklinde konuştu.