İZMİR - Yönetmenliğini gazeteciler Özer Akdemir ve Sevgi Halime Özçelik’in yaptığı “Yalnız Efe” belgeselinin İzmir’deki ilk gösterimi yapıldı.
Efemçukuru Altın Madeni’ne karşı köyünde tek başına direnen çoban Ahmet Karaçam’ın yaşamını ve mücadelesini anlatan “Yalnız Efe” belgeselinin İstanbul’un ardından İzmir’de de gösterimi yapıldı. Yönetmenliğini gazeteciler Özer Akdemir ve Sevgi Halime Özçelik’in yaptığı belgesel ilk gösterimi Documentarist 12. İstanbul Belgesel Günleri’nde yapılmıştı.
İzmir Barosu’nun konferans salonunda yapılan gösterime çok sayıda kişi katıldı.
Gösterimin ardından düzenlenen söyleşide izleyicilerle bir araya gelen yönetmenler, belgeselin çekim sürecini anlattı.
‘GERİLLA TAKTİĞİYLE ÇEKİM YAPMAK ZORUNDA KALDIK’
İzmir’deki gazetecilerin ana gündemlerinden birinin ekoloji olduğunu ve pek çok yerdeki talanın takip edildiğini belirten Sevgi Halime Özçelik, bir gazeteci olarak kendisinin de sıklıkla bu haberleri yaptığını dile getirdi. Özçelik, Ahmet Karaçam ile de bu süreçte tanıştıklarını ifade etti.
Belgeseli çekmeye karar vermeleri ile birlikte çekim sürecinde maden şirketinin güvenlik elemanlarıyla sık sık sorun yaşadıklarını söyleyen Özçelik, “Bir nevi gerilla taktiğiyle çekim yapmak zorunda kaldık” dedi.
‘BİR DİRENİŞ GÜZELLEMESİ’
Özer Akdemir ise, bu belgeseli ekoloji mücadelesinin bir parçası olarak gördüklerini dile getirdi.
Kısıtlı imkanlara rağmen çekimleri dayanışma ile tamamladıklarını belirten Akdemir, İzmir’in 20 kilometre uzağındaki Efemçukuru Köyü’nde yapılan altın madenciliğine karşı direnen tek köylü olan çoban Ahmet Karaçam’ın hem yaşamını hem de direnişinin öyküsünü anlatmaya çalıştıklarını ifade etti.
Efemçukuru Altın Madeni'nin İzmir’in su havzasında yer aldığını ve kentin içme suyu açısından çok önemli bir noktada olduğuna dikkat çeken Özdemir, "Altın madeni şirketinin içme sularını kirlettiği bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. İlk sondaj ile başlayan yaklaşık 15 yılı aşkın bir süreci var altın madeninin. Maden fiili olarak 6-7 yıldır üretimini sürdürüyor. Bir gazeteci olarak süreci başından bugüne kadar izlemeye çalışıyorum. İlk başta oradaki köylüler madene karşı çıktılar, aylarca direndiler. Sonra, iktidarın arazilerini satmayan köylülerin arazilerine acele kamulaştırma kararı ile el koymasının ardından köylülerin direnci kırıldı. Sadece bir köylü, keçi çobanı Ahmet Karaçam madene bağını satmadı. Biz o köylünün öyküsünü anlatmaya çalıştık belgeselde” diye belirtti.
Oldukça yoksul bir insan olduğunu belirttiği Ahmet Karaçam’ın sahip olduğu bağın maden galerisinin giriş kapısına 100 metre uzaklıkta olduğunu ve burada yıllardır çobanlık yaptığını anlatan Özdemir, “Sahibi olduğu arazi maden açısından son derece stratejik bir yerde. Ahmet ağabey şirketin vermeyi teklif ettiği astronomik paralara rağmen bağını satmadı, kamulaştırma kararına dava açarak direndi ve hâlâ direniyor. Onun direnişini, hikayesini anlatarak ekoloji mücadelesinin bir parçası olmasını istedik. Bir direniş güzellemesi olarak adlandırıyoruz belgeseli. Karaçam’ın tek başına verdiği mücadeleye saygı duruşu niteliği olarak görüyoruz bu filmi” diye konuştu.