KARS - Kürtçe öykü anlatıcısı Ayhan Erkmen, koronavirüs tehdidi nedeniyle evlere kapanmak zorunda kalan insanları öykü öğrenmeye, dinleyip, anlatmaya davet etti.
Koronavirüs (Kovid19) nedeniyle evlerinden dışarı çıkamayan insanları öykü dinlemeye davet eden "Çîrokbêj" öykü anlatıcısı Ayhan Erkmen, söz konusu virüsün insanları öldürdüğü gibi ruh sağlığını da bozabildiğine dikkat çekti. Erkmen, öykü dinlemenin insan ruhuna iyi geldiğine belirterek, herkesi öykü öğrenmeye, dinlemeye ve anlatmaya davet etti.
‘BİRBİRİMİZE GÜÇ OLMALIYIZ’
Dünyanın mücadele ettiği hastalığa karşı insanların kamusal alanlardan uzak durduğuna ve eve kapanmak zorunda kaldığına dikkati çeken Erkmen, bu durumun uzamasının insanlarda yaratacağı duruma ciddi işaret etti. Erkmen, “Bu hastalık 1 yıl sonra bittiğinde insanlarımız travma tedavilerine başlayacak. Çünkü insanlarda etkileşim kurmaktan dahi çekineceği bir korku oluşacak. Bu hastalık aslında insanları evlere kapattığı gibi aynı zamanda toplumsallaşmanın altını da dinamitliyor. Bu nedenle psikolojik travmaların önüne geçmek için insanlarımız evde oldukları zaman birbirleriyle etkileşim halinde paylaşımda bulunmalıdır. Yapılacak bu paylaşımlar yüreklerin birbirine sahip çıkması demektir. Zihinsel anlamda birbirlerine güç olmaları demektir. Bunların başında ise bana göre insanların birbirine öyküsünü anlatmasına bağlıdır” dedi.
‘GENÇLER DALGA GEÇECEK DURUMA GELDİ’
Aile yapılarının, birlikte vakit geçirilmediği için yıprandığını belirten Erkmen, evlerde geçirilen bu sürede yıpranan aile ilişkilerinin güçlendirilmesi için de fırsat olduğunu ifade etti. İnternet ve televizyonda negatif bir enerjinin hakim olduğunu belirten Erkmen, “İnsanlara artık hayatını yitirenlerin tek tek sayıları verilmeye başlandı. Hastalık şu şekilde bulaşır. Hastalık belirtileri şunlardır, hastaneler yeterli kapasitede değil gibi birçok örnek insanların psikolojisi olumsuz etkilemektedir. Bundan dolayı böyle zamanlarda toplum olarak toplumsal yapımızı da yitiriyoruz. Yardıma ihtiyacı olanlara, dışarıda çalışmak zorunda kalanlara yardım etmeyi kimse düşünmüyor. Gençler yaşlılarla dalga geçecek duruma geldi. Bunun da ötesinde aynı evde kalan aile bireyleri dahi birbirinden korkar oldu. Tedbirli olmalıyız; ama bunu ilişkilerimizi tamamen ortadan kaldırarak değil. Anneler ve babalar çocuklarına, kardeşler birbirine psikolojik anlamda güç vermelidir. İnsanın psikolojisi iyi olduğunda ilacı bulunmayan kanseri dahi yenebiliyor. Bu hastalığa karşı da psikolojimiz güçlü olursa bu kütü günleri çok daha kolay atlatacağız” diye konuştu.
‘ÖYKÜLER PSİKOLOJİMİZE GÜÇ VERİR’
Baharı müjdeleyen Newroz’un geride kaldığını anımsatan Erkmen, öğrenilmesi gereken ilk öykünün Newroz öyküsü olması gerektiğini belirtti. Öykünün ana karakteri olan Kawayê Hesinkar’ın zalim Dehak’a karşı verdiği mücadelede nasıl örgütlendiği, nasıl dağlara çıktığı, gençlerin nasıl etrafında toplandığının çok az kişi tarafından bildiğini dile getiren Erkmen, “Bugün hastalığın adı korona olabilir; ama tarihte bir diğer adı Dehak’tır. Dehak’ın tahtını yıkan inançla insanlar bugün bu hastalığı da atlatabilir. Dewrêşê Evdî öyküsünü de örnek verebiliriz. Bu öyküler böyle günlerde bizim psikolojimize güç verecektir” dedi.
ÖYKÜLERİ DİNLEYELİM, KONUŞALIM
Öykülere ulaşmanın çok kolay olduğunu söylen Erkmen, dijital ortamda yazılı ve görsel olarak öykülerin bulunduğunu belirtti. Bu öyküleri dinleyip, okuyup üzerine konuşup sorular sorulması gerektiğini dile getiren Erkmen, bu paylaşım insanların korku ve sevinçlerini de ortaya koyacağına işaret etti. Erkmen, şöyle devam etti: “Doğduğum köyde elektrik ve teknoloji yoktu sadece bir odada toplanan insanlar vardı. Dengbêjler şarkılar söyler, öyküler anlatırdı. Saati geldiğinde Yerîvan radyosu açılırdı. Ben sosyal medya ve bir televizyon programında öykü anlatıcılığı yaparak insanlara ulaşıyorum. Bunu herkes yapabilir. Bu imkan var.”
MA / Dindar Karataş