Benlisoy: ABD İbadi'yi kaybetmek istemedi 2017-11-02 09:17:54 İSTANBUL - Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki gelişmeler konusunda ABD’nin İbadi'yi kaybetmek istemediği için yanında yer aldığını belirten yazar Foti Benlisoy, Türkiye'nin İdlib operasyonundaki asıl hedefin ise Efrîn ve Kürt halkının kazanımları olduğunu söyledi.  Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Rakka’yı DAİŞ'ten kurtarması, Türkiye'nin İdlib operasyonu ve olası Êfrîn saldırısı, Federe Kürdistan Bölgesi’nde bağımsızlık referandumu sonrası yaşanan gelişmeler gündemdeki yerini koruyor. Ortadoğu'nun üstlenilen roller açısından belirsiz bir dönemde olduğunu belirten yazar Foti Benlisoy, "Yaşanan süreç, küresel siyasal mimarideki kırılganlıktan kaynaklanan bir durumla karşı karşıyayız. ABD'nin küresel hegamon güç olarak Ortadoğu'daki konumunda bir gerileme söz konusudur. Ve ona rakip farklı güçlerin ortaya çıktığını söylemek mümkün. Bu da tabi başlangıç olarak bölgede çok ciddi kırılganlıklara yol açıyor. Şu an bu kırılganlıkları yaşıyoruz" dedi.   'ORTADOĞU'DA GÜÇ DENGESİ YENİDEN OTURTULUYOR'   "Arap Baharı" sürecinde Suriye'nin, Libya'nın çözülmesi, Mısır ve Tunus'ta yaşanan istikrarsızlık ve daha öncesinde Amerikan işgaliyle Irak devletinin çözülmesiyle bir "Arap devletler sistemi" krizi yarattığını belirten Benlisoy, ileriki süreçte bu coğrafyada siyasal güç dengelerinin yeniden oturmasının, bir dizi parametreye bağlı olacağını ifade etti. Benlisoy, "Birincisi daha global ölçekte, ABD'nin açtığı boşluğu hangi güçler, ne ölçüde dolduracak. Uluslararası sistemde nasıl bir istikrar sağlayacak. İkincisi Arap coğrafyasında oluşmuş olan bu kırılganlaşma, Arap devletlerinin krizi nasıl çözülecek " dedi.    'YANLIŞ BİR SİYASETTİ'   Bu başlıklar ışığında Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki referanduma ve gelişmelere bakmakta fayda olacağını söyleyen Benlisoy, "Referandum Mesut Barzani'nin iç siyaset hamlesiydi bunu biliyoruz. Ama belli oldu ki çok yanlış bir siyasetti. Bir çok insan bunu, daha önce Saddam'ın Kuveyt'i işgal etme girişimi olduğu türde büyük bir hesap hatası olarak değerlendiriyor. Gerçekten sonuç itibariyle ciddi bir hesap hatası haline gelebilir. Güney Kürdistan'ın bir dizi kazanımının ortadan kalkması ve belki de geriye dönüşümü mümkün olmayan bir durum söz konusu olabilir" diye konuştu.   'CİDDİ SONUÇLARI OLACAK'   Federe Kürdistan'da yaşanan referandum ve sonucunda ortaya çıkanların, Kürt siyasal alanını da bir bütün olarak belirleyebilecek bir gelişme olduğunu ifade eden Benlisoy, iki ana akımının ciddi bir krizle karşı karşıya kalacağını vurguladı. Barzani'nin referandum kararını alırken güçler dengesini iyi düşünemediğini, tahlil edemediği bir sonucun ortaya çıktığını belirten Benlisoy, "Bu durum da onun liderliğinin sorgulanması anlamına geliyor. Seçimlerin ertelenmesi tartışması da bununla alakalı bir şey. Bunun genel olarak Kürt siyaseti alanında ciddi sonuçları olacaktır" şeklinde konuştu.    'ABD İBADİ'Yİ KAYBETMEK İSTEMEDİ'   ABD ve Rusya gibi büyük emperyal güçlerin belli siyasal dengeleri kollama politikası izlediklerini, tek ata oynamadıklarını ifade eden Benlisoy, Irak söz konusu olduğunda, ABD'nin İbadi’yi kolladığını belirtti. Benlisoy, "Hatırlayın Maliki yerine İbadi'nin getirilmesi esas itibariyle İran'ın etkisini, İran içerisine sınırlayabilecek bir Amerikan adayı olarak geldi. Dolayısıyla orada karmaşık bir durum söz konusudur. ABD, İbadi giderse bundan sonra gelebilecek figürün İran'ın etkisinde olabileceği korkusu, endişesi içerisindedir. Irak'ta yaklaşan seçimleri düşünerek İbadi'nin güç kazanması ABD açısından önemli olacaktı. Bu nedenle ABD burada bir denge gözetti ve İbadi'nin Kerkük saldırısına ses çıkarmadı. Yani Güney Kürdistan'ın yanında durarak Irak'ın diğer bütününü gözardı etmek, hesap dışı bırakmak, onu İran'ın kollarına teslim etmek istemedi. ABD de Kerkük saldırısına onay verdi, buna onay verdiği andan itibaren de Barzani direnmek gibi bir noktada değildi, direnmedi, direnemedi" ifadelerini kullandı.   'KÜRTLERİN TALEPLERİNİ YERİNE GETİREMEZLER'   "Güney Kürdistan'ın iki ana akım partisi olan KDP ve YNK ciddi bir itibarsızlaşma süreci yaşayacaklar. Çünkü ciddi bir ulusal yenilgi yaşamışlardır. Sadece askeri yenilgi olduğunu düşünmüyorum. Özellikle çatışmadan çekilmiş olmak, o toprakları çatışmadan terk etmek, bir iki gün içerisinde yılların kazanımlarını ortadan kalkmış olması bu partiler arasında ciddi bir siyasal itibarsızlaşma sonucu yarattı, yaratmaya devam edecektir" şeklinde konuşan Benlisoy, bu iki siyasal gücün Kürtlerin ulusal demokratik taleplerini yerine getirmesi konusunda yetersiz olduğunun açığa çıktığını belirtti.    'ASIL HEDEF EFRÎN'   Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “İdlib Operasyonu'ndan sonra sıra Afrin'e gelecek” sözlerini de değerlendiren Benlisoy, “Türkiye'nin bölgedeki önceliğini esas itibariyle koridor denen, Kürtlerin, Güney Kürdistan ve Rojava'daki kazanımlarını ortadan kaldırmaya dönük olduğunu” söyledi.    Benlisoy sözlerini şöyle sürdürdü: "Güney Kürdistan yönetimiyle birlikte kurulmuş bir dizi iktisadi ilişkilerin berhava edilmesi riskini alarak Türkiye 180 derecede bir dönüş yaptı ve daha bir sene önce, 'Sen benim seviyemde değilsin' dediği İbadi ile çok ciddi bir ittifaka girdi. Aynı zamanda İran'la da bu ilişki söz konusu. Anti-Kürt bir çizgidedirler. Aynı şey yıllardır Suriye'de de var. Türkiye'nin esas meselesi Rojava'yı ortadan kaldırmak, hiç değilse Rojava'yı sınırlamaktır. Bu açıdan da Rojava'nın en zayıf halkası olarak belli ki Efrîn'i belirlemiş durumda. Astana Süreci'nin ona sağladığı imkanlar ve çatışmasızlık bölgelerin oluşturulması mutabakatı çerçevesinde İdlib'e dönük operasyon yapıldı. Bunu herkes söylüyor, Türkiye de bunu açıkça ifade ediyor. En önemli hedefi Efrîn'i çevrelemek, kuşatmak, üzerindeki basıncı arttırmak ve belki de yarın gerçekleşecek olası bir operasyonla Efrîn'e harekat başlatmak olacaktır. Türkiye, Efrîn'e yarın da saldırmak ister ama uluslararası koşulların uygun olmasını bekliyor. Olası bir askeri operasyona ABD ya da Rusya ikilisinden biri yeşil ışık yaktığı anda böylesi bir operasyon söz konusu olacaktır."   'SALDIRI TÜRKİYE İÇİN FARKLI SONUÇLAR DOĞURACAKTIR'   Kürtleri bütünüyle masadan kaldıran, onların siyasal ve askeri güçlerini yok saymaya yönelik bir hamlede bulunulmasının Fırat Kalkanı ve İdlib Operasyonu'ndan daha farklı sonuçlar doğuracağını belirten Benlisoy, "Türkiye'nin orada sadece askeri güçlerle değil, yerel halkla da ciddi bir çatışma içerisine girmesi ve işgalci güç olması söz konusu olacaktır. Bu da büyük bir risktir. Gerek siyasal karar alıcılar, gerekse askeri karar alıcılar bu riski ne kadar dikkate alırlar bilmiyorum. Yine aynı şekilde Türkiye'deki Kürtlerin Rojava'ya karşı hassasiyet meselesi var. Ama iktidar bunun da farkında mıdır bilmiyorum. Çünkü biliyorsunuz Türkiye'de yeni rejim esasen bir Kürt karşıtı çizgiden oluşuyor. Genel olarak Kürtlerin siyasal, demokratik, ulusal kazanımlarını ortadan kaldırılmak isteniyor" dedi.    MA / Bilal Seçkin