Bostan: AK Parti’yi küçük ortamlarda eleştirip kamuoyu önünde övenler var 2017-11-25 09:35:32 ANKARA - AKP içinde rahatsızlık olduğunu söyleyen partinin kurucularından Fatma Bostan Ünsal, parti içindeki eleştirilerle ilgili, “Bazıları küçük bir ortamda eleştiriyor; ama kamuoyu önünde övmeye devam ediyor. Bunun adı münafıklıktır” dedi. AKP kurucularından Fatma Bostan Ünsal, AKP-MHP ittifakı, Rıza Sarraf davası, AKP içindeki rahatsızlıklar ve PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde süren ağır tecride dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.   MHP’nin 2019 seçimleri için “AKP ile ittifak yaparız” çıkışı ve AKP’nin olumlu tavrına dair konuşan Bostan, şöyle dedi: “AK Parti’nin çıkışını düşünürsek ‘bütün milliyetçileri ayağımızın altına aldık’  diyen bir AK Parti ve lideri vardı. Bu pozisyondan ayrıldı. Günümüzün gerçekliği olarak değerlendirirsek, 7 Haziran seçimleri ve 16 Nisan referandumu sonuçları bunu gerekli kıldı. 7 Haziran’da yüzde 40 gibi bir oy alıp da tek başına hükümet olamaması AK Parti’yi farklı bir seçim sistemiyle rahat hükümet kurabileceği bir sistem arayışına sevk etti. Bu yüzden de 2019 seçimlerinin arkasında 7 Haziran seçimleri vardır. Ama bu sistemin içeriği o kadar güç temelli ki Türkiye halkı geleneksel pozisyonunu değiştirdi ve yüzde 65 civarında sağ seçmen dengesi referandumda aşıldı. Bu yüzden de MHP ile ittifak çok zorunlu oldu. Bir oy bile hayati. Yüzde 50 artı 1 dedikleri şey budur.”   Bostan, MHP’nin seçim barajının düşürülmesi için yaptığı açıklamayı da, “MHP’nin kamuoyu yoklamaları baraj altı kalma endişesi var. MHP kapatılabilir. Bahçeli ve yanında kalanların siyasi ikbalinin biteceği bir noktaya gelmiştir. 90’larda hükümet ortağıydı. Madem yüzde 10 ağırdı o zaman düşürseydi barajı. MHP’nin kendi bekasına yöneliktir” diye değerlendirdi.   ‘AMBORGADAN RAHATSIZSALARDI TİCARET YAPABİLİRLERDİ’   Rıza Sarraf davası yaklaşırken, hükümet yetkililerinin “Biz İran ile ticaret yapmak zorundaydık” şeklindeki açıklamalarına ilişkin de Bostan, “Türkiye ambargodan rahatsızsa ticaretle ve şeffaflıkla bu işin üstesinden gelebilirdi” dedi. Bostan, şunları ekledi: “İşin kökenine bakarsak İran’a yönelik bir ambargo söz konusuydu. Ambargolar ve yasaklar asıl olarak mafya ve rant üretiyor. Genel büyük resim budur. Sarraf öncülüğünde bu işe tüm karışanların çürüdüğünü görüyoruz. Türkiye bu çürümeyle ilgili yargılamasını kendi içinde yapabilirdi. Türkiye bunları rüşvetle değil ticaretle, şeffaflıkla yapsaydı hem İran halkı ambargodan mağdur olmaz hem de Türkiye çürümemiş olurdu. Hem ahlaki hem de ekonomik olarak üstün olurdu. Ama şimdi birkaç kişi aşırı zengin oldu ve Türkiye’yi ekonomik zorluklar bekliyor.”   ‘SURİYE’DE GÜÇ SAHİBİ OLACAK KÜRTLER, TÜRKİYE İÇİN AVANTAJDIR’   Türkiye’nin dış politikada durduğu yeri eleştiren Bostan, “Şu anda da Türkiye’nin içerde ve dışarıda alması gereken tutum barıştan yana olmasıdır. Huzurun sağlanacağı bir pozisyonda durması gerekiyor. Fakat şu andaki resim hem içeride hem dışarıda barış yerine çıkarsal görülüyor. Şu anda da Suriye’de anlaşmaya hazır görünüyor. Ancak PYD’nin durumuyla, statüsüyle ilgili hem Esad hem Rusya hem de diğer aktörler Türkiye’nin hizasına gelmiyor. Bu sorun olarak görünüyor. Hâlbuki Suriye’de güç sahibi olacak Kürtler, Türkiye’nin avantajıdır. Zaten Türkiye’de çok sayıda Kürt vatandaşı var.”   AK PARTİ İÇİNDE RAHATSIZLIK    Bostan, AKP içinde ve seçmen kitlesinde hem iç hem dış politikada yaşananlara karşı rahatsız olan bir kesim olduğunu söyledi. Bostancı, sözlerini şöyle sürdürdü: “300’den fazla milletvekili ve bakan var. Bütün bu olan bitenin yanlış olduğunu düşünenler söylemeli. Ben biliyorum, birçok insan sıkıntıda. Hatta bazıları bizden daha çok ve daha güzel eleştiriyorlar, çok ilginç! Ben onların eleştirdiği kadar güzel eleştiremiyorum; ama aynı anda eleştirdikleri şeylere övgü diziyorlar. Küçük bir ortamda eleştiriyorlar ama kamuoyu önünde övmeye devam ediyorlar. Bunun adı münafıklıktır. Ben münafıklığı, Müslümanların yanında inanıp kendi ortamında Allah’ı inkar etmesi olarak düşünürdüm. Ama öyle değil, hakikate sadakatsizliktir. Bunu şu anda görüyorum.”   ‘TÜRKİYE TECRİT ALTINDA’   PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecride ilişkin de Bostan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Gördüğünüz gibi bir ülke tecrit altında. Kürtlere yönelik birçok problem var bunları dile getiremiyoruz. Bırakın dile getirmeyi Sur’da büyük ölçüde şehir değişiyor ama buna dikkat edecek bir gündem olmuyor. Meclis’in üçüncü büyük partisinin Kürt siyasi hareketinin başkanı mahkemelere çıkamıyor, hapishanede tutuluyor. Avrupa Birliği’nden bütün kurumlarıyla ekonomik ve siyasi olarak uzaklaşıyor. 5 kişilik aile suda boğuluyor ve bu gözlerden kaçıyor. Kaç tane intihar var. Bu insanların ne yiyip ne içeceğiyle ilgili doğal bir endişe olacağına ‘zıkkımın kökünü yesinler’ deniliyor. Bu tecrit atmosferi hem dışarıya sirayet ediyor hem de Türkiye’nin içindeki sorun adacıkları bir birinden tecrit ediliyor. Türkiye atomize insanlar ve gruplar toplumu haline gelmiş oluyor. Sadece Kürt halkına yönelik bir tecrit değil ama bu tecrit her düzeyde her grubu etkileyen bir iklim haline gelmiş oluyor. Tecridi ben bunlarla anlıyorum. Buradaki çıkışta bu tecritten kurtulmayla ilgilidir. Kendi problemi değil başkasının problemini görerek buradan çıkabiliriz. Özgürlük ve eşitlik temelinde, adaletin sağlandığı bir düzenle buradan çıkabiliriz. Uluslararası tecritten de böyle çıkabiliriz.”   MA / Deniz Nazlım