Dr. Arzu Yılmaz: Kürt ulusal birliği elzemdir 2017-11-30 10:11:47 ANKARA - Akademisyen Dr. Arzu Yılmaz, uluslararası ve bölgesel bir nitelik kazanan Kürt sorununun tekrardan kendi ulusal sınırları içine çekilmeye çalışıldığını belirterek, Kürt ulusal birliğinin elzemliğine işaret etti. Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Amerikan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Arzu Yılmaz, geride bırakılan Soçi Zirvesi, Suriye halkları için kritik önem atfedilen Cenevre süreci ile Kürt güçlerinin mevcut durumuna dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.   AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bir araya geldiği Soçi Zirvesi’ni değerlendiren Yılmaz, “Rusya, Ortadoğu sahnesinde oyun kurma kabiliyetini uluslararası bir aktör olarak Soçi’de ortaya çıkardı. Rusya, oyun kurucu bir çıkış yaptı” şeklinde değerlendirdi. “Soçi ya da Rusya’nın bölge politikaları Suriye halkları açısından bir çözüm oluşturur mu” sorusu için ise Yılmaz, Soçi Zirvesi’nin Cenevre süreciyle konsolide edilmedikçe ve Cenevre sürecinin sonucuna bakılmadıkça bu soruya cevap vermenin erken olduğu düşüncesinde.   ‘TÜRKİYE BÖLGESEL GÜÇ OLARAK SOÇİ’YE KATILMADI’   Erdoğan, Soçi sonrası Suriye’de DAİŞ’e karşı mücadele eden Kürt güçlerini hedef alarak, “yan yana gelmemiz beklenemez” şeklinde çekince koymuştu. Bu tutuma ilişkin Yılmaz, Türkiye’nin Soçi’deki pozisyonunun “kendi ülkesel sınırlarını korumaktan ibaret” olduğunu ve bu haliyle Türkiye’nin Suriye’nin geleceğinde tayin edici bir rol oynama kabiliyetine sahip bölgesel bir güç olmaktan ziyade minimum çıkarlarını koruma düzeyinde denkleme dahil bir bölge ülkesi konumunda olduğunu vurguladı. Yılmaz, Türkiye’nin İran ile Rusya’dan farklılaşan konumuna dair şu değerlendirmeyi yaptı: “Sonuçta İran, Suriye sınırı olan bir ülke değil ama masada. Rusya, Suriye’ye sınırı olan bir ülke değil ama masada ve aynı zamanda bu her iki aktör Suriye’nin geleceğini şekillendirme kabiliyetine de sahip. Fakat Türkiye’nin böyle bir kabiliyeti yok ve o masada olmakla elde edebileceği tek şey öyle görünüyor ki, sınırlarını korumak olacak .”   ‘RUSYA’NIN POLİTİKASI KÜRTLER İÇİN ÇÖZÜM MÜ?’   Öte yandan Rusya’nın Suriye’de önerdiği yeni bir modelin de olmadığını söyleyen Yılmaz'ın altını çizdiği noktalar şöyle: “Yeni aktörün bize kurduğu oyun ne? Yeni aktörün bize önerdiği şey, mevcut çatışmanın asıl kaynağı olan statükonun yeninden inşasından ibaret. Peki, Kürtler konusunda bu statükonun yeniden inşası Kürt meselesinin vardığı aşamada bir çözüm mü? Eğer sistem federal bir yapıya dönüştürülebilirse belki... İşte yeni anayasa çalışmaları var, biliyoruz. Bununla ilgili Suriye Halkları Konferansı üzerine çalışmalar var. Fakat Rusya bunu başaracak mı, bir rejim değişikliğini zorlayacak mı bu henüz belli değil. Belki de bu süreç yalnızca politik sınırların yeniden konsolide edilmesinden ibaret kalacak. Zira bu konuda Rusya hem bölge ülkeleri hem de uluslararası toplumla mutabakat içinde hareket ediyor görünüyor.”   ‘ABD İLE RUSYA SINIRLARIN KORUNMASINDA AYNI FİKİRDE’   Yılmaz, bölgede iki küresel güç olarak pozisyon alan ABD ile Rusya’nın politik sınırların korunması açısından aynı fikirde oldukları kanısında. Yılmaz, Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki referandum sürecini örnek vererek, "ABD’nin özellikle referandum sürecinde verdiği tepki, bize politik sınırların değişmesi konusunda Rusya’yla çelişkiye düşmediğini gösterdi. Ama bu sınırlar içinde yeni düzenin nasıl kurulacağına ilişkin bir anlayış birliği sağlanıp sağlanmadığı henüz belirsiz” dedi. Bu aşamada ABD’nin Ortadoğu’da değişen dengelere uygun yeni bir politika oluşturmakta zorlandığını söyleyen Yılmaz, ABD'nin önünde üç seçeneğinin olduğunu belirtti: “Birincisi kendi oyununu kurması. İkincisi Rusya’nın statükonun yeniden tesisi çabalarına ortak olması. Üçüncüsü ise Rusya’nın kurduğu oyunu bozma rolünü bir politika olarak benimsemesi. Bu üç seçenek arasında şu anda bildiğimiz sadece ABD’nin Rusya’ya alternatif oluşturacak bir oyun planının olmadığı, diğer iki seçenekten hangisini tercih edeceğini ise zaman gösterecek.”   ‘TÜRKİYE’NİN KÜRT POLİTİKASINDA BİR YENİLİK YOK’   Kimi iktidar çevrelerinin Suriye’de, PYD çizgisi dışında yeni bir Kürt oluşumu dizayn etme arayışı içine girdiği yönündeki tartışmalara ilişkin Yılmaz, “Kürdü Kürde karşı konumlandırma süreci yeni bir gelişme değil. Kürdistan siyasi tarihinin özeti budur. Türkiye üstelik bu politikasında yalnız da değil. Güney Kürdistan referandumunda yaşadıklarımız bunun örneğidir. Sadece İran değil, uluslararası toplum da referandum sürecinde aynı politikayı izledi. En son referandum sürecinde uluslararası toplum da yine Güney Kürdistan ölçeğinde Kürdü Kürde kırdırtma politikasını işletti” dedi.   ‘KÜRT ULUSAL BİRLİĞİ ELZEMDİR’   Yılmaz, bölgesel ve uluslararası bir nitelik kazanan Kürt sorununun tekrardan mevcut ulusal sınırlar içine çekilmeye çalışıldığını vurguladı. Burada asıl meselenin “Kürdistani” partilerin nasıl tepki vereceği olduğunu belirten Yılmaz, “Kürt sorununu yeniden ulusal sınırlar içine çekme çabasına Kürdistan siyasetinin nasıl bir karşılık vereceği önümüzdeki süreçte yaşanacakları belirleyecek. Bu aşamada Kürt Ulusal Birliği’nin sağlanmasının önemi daha da arttı. Her şeyden önce şu ortaya çıktı ki, Ulusal birlik konusunda Kürdistani partiler bir inisiyatif geliştiremedikleri sürece, üzerinde durdukları zemin her geçen gün biraz daha kayacak. Dolayısıyla Kürdü Kürde kırdırtma projesinin siyasal alandaki karşıtı ancak ulusal birliğin sağlanması ile olabilir” diye konuştu.   ‘KÜRT SORUNUNUN ULUSAL SINIRLARA ÇEKİLMESİ MÜMKÜN OLMAYACAK’   Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu: "Sorulması gereken soru şu: Kürt sorunu yeninden ulusal sınırlar içine çekilebilir mi? Uluslararası toplum ve bölgesel aktörler bu sorunun yanıtını belirleyecek tek ve mutlak aktördür diye düşünmek yanlış olur. Uluslararası toplum öyle görünüyor ki bunu yapmak için elinden geleni yapacak. Ama bunun mümkün olup olmayacağını belirleyecek bir başka faktör de Kürt kitlesinin Kürt partilerinin ya da Kürdistani siyasetin nasıl bir karşılık vereceği. Yani yeniden Kürt sorununun bir ‘iç sorun’ olarak dayatılmasını kabul mü edecek? Yoksa bunun karşısında duracak mı? Yaşayıp göreceğiz. Ama şu bir gerçek ki, bunun başarılması eskiden olduğu gibi kolay olmayacak.”   MA / Selman Güzelyüz