AMED - Sürece dair değerlendirmelerde bulunan CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, sürecin ilerlemesi için güven artırıcı adımların atması gerektiğini belirtirken DEVA Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ise toplum süreci anlaması ve desteklemesinin süreç açısından önemli odluğunu söyledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı sonrası hızlanan süreç devam ediyor. Sürecin ikinci aşamaya geçmesine yönelik 26 Ekim'de Qendil'de Kürt Özgürlük Hareketi üyeleri tarafından açıklama yapıldı. Devlet ve iktidar kanadı ise süreç içerisinde Milli Birlik, Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu kurulması dışında herhangi bir somut adım şu ana kadar gelmiş değil.
Sürecin geldiği aşamayı Mezopotamya Ajansı'na değerlendiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu,"1 Ekim'i esas alırsak yaklaşık bir yıldan fazla zaman geçti, 5 Ağustos'u esas alırsak 3 aydan daha fazla zaman geçti. 3 aydır komisyon gerçekten bana göre değerli çalışmalar yapıyor ve bugüne kadar yapılanların üzerine önemli deneyimleri, birikimleri ve görüşleri kayıt altına aldı. Çok değerli paylaşımlar oldu. Sorunun tüm boyutlarıyla ilgili taraflar, kurumlar, zarar görenler, talepleri olanlar komisyonda dinlendi. Bazı kurumların gerçekten şaşırtıcı bir biçimde, bu soruna kafa yorduklarını, önemli boyutta dünya örneklerini araştırdıklarına tanık olduk ve sevindik. Bana göre komisyonun eksiği, güven artırıcı önlemleri maalesef gündemine almaması. Dinleme faaliyeti ile birlikte demokratikleşmeye dönük, toplumun beklentisine dönük adımlar atılabilirdi; ama AKP bu konuda isteksiz davrandı. Dolayısıyla o yönüyle toplumda rıza üretme konusunda bu zamana kadar çok başarılı olamadı" ifadelerini kullandı.
'AKP'YE GÜVEN YOK'
Toplumun AKP'ye güveninin olmadığını kaydeden Tanrıkulu, "Toplumun önemli bir kesimi bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını istiyor, sürece destek de veriyor fakat AKP'ye önceki süreçlerden dolayı bir güven eksikliği var. O güven eksikliği karar alma süreçlerini de etkiliyor. Yasama çalışması sadece silah bırakmaya, entegrasyona dönük değil; doğrudan doğruya demokratikleşmeye, adalet ile sorunlara da dönük olması lazım" ifadelerini kullandı.
AKP'nin başlangıçtaki konumunda olmadığı görüşünde olduğunu belirten Tanrıkulu, "Çünkü, başlangıçta AKP, Türkiye'nin bir Kürt meselesi olmadığını, bir 'terör' sorunu olduğunu, Türkiye'nin Kürt meselesini kendilerinin çözdüğünü dolayısıyla bu komisyonun görevinin 'terörü' sonlandırmakla sınırlı olduğunu ifade ediyordu. Ama geçtiğimiz 3 ay içerisinde kendilerine de yakın sivil toplum kurumları, şahsiyetler, bilim insanları komisyonda bu sorunun sadece bir güvenlik sorunun olmadığını, bir şiddet meselesi olmadığını, onu sonlandırma meselesi olmadığını ifade ettiler. Dolayısıyla demokratikleşme de komisyonun gündeminde olacak" şeklinde konuştu.
YASAL DÜZENLEMELER YAPILMALI
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Partisi Milletvekilli Mehmet Emin Ekmen ise yasal düzenlemelerin biran önce yapılması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti: "Tabii bence doğru olan; taraflar iradesini ortaya koyduktan sonra yasal düzenlemelerle yasal altyapının hazırlanmasıydı. Yani şunu kastediyorum: Sayın Bahçeli bir çağrıda bulundu; Öcalan bu çağrıya icabet etti. Bu iradeler uyuştuktan sonra fesih ve tasfiye sürecinin nasıl yürüyeceğine dair hukuki bir altyapı ihtiyacı vardı; fakat bugüne kadar gecikti."
Komisyonun kısa sürede raporlama ve oradan da yasamaya geçmesini umduklarını belirten Ekmen, "Bu yıl bitmeden fesih ve tasfiye sürecinin altyapısı olan yasalar çıkar; sonra da pozitif barış dediğimiz hak, hukuk, özgürlük, demokrasi alanındaki düzenlemeler başlar" dedi.
'SÜREÇ TOPLUMA ANLATILMALI'
Toplumun her kesiminin bu süreci doğru anlaması ve desteklemesinin önemli olduğunu kaydeden Ekmen, şunları söyledi: "Siyasetçiler, siyasi partiler günün sonunda anketlere bakarlar ve orada bir sorun görürlerse tereddüt ederler. Sadece Kürt toplumunda değil; aynı zamanda Türkiye'nin batısında da bu meseleyi doğru anlamak ve karşılıklı olarak şu iki meseleyi netleştirmek gerekiyor; Kürt'ün bir bölünme ve toprak talebi yok, Türk'ün de Kürt'e dair hak, hukuk, özgürlük alanlarını bölünme fobisinden kurtularak tanıması gerekir. Bu tabi ki siyasetçiler kadar sivil toplumunda, medyanın da katkı sunması gereken bir süreçtir."
MEDYANIN DİLİ
Süreçte medyanın dilinin önemli olduğunu kaydeden Ekmen, şuan ki medyanın dilinin sıkıntılı olduğunu, bunu doğru bulmadığını söyledi. Sürece çok ciddi katkı sunan medyanın olduğu gibi süreç karşıtı olan medyanın da olduğunu belirten Ekmen, "Sürece siyasal eleştiri dışında süreci ahlaki olarak mahkum etmek isteyen bir dil görüyoruz. Bunları doğru bulmuyoruz. Dilimiz döndüğünce onlara bunun yanlışlığını ifade ediyoruz, benim kanaatim şudur ki günün sonunda bu barış sağlanacak ve bugün itiraz edenlerin yarın utanacak günleri olacak" diye ekledi.
MA / Fethi Balaman
