Operasyonlar yaylalara çıkışı geciktirdi 2021-06-07 09:09:07   ŞIRNAK/HAKKARİ - Askeri operasyon nedeniyle bu yıl yaylalara geç çıkan koçerler kuraklıktan kaynaklı hayvanlarını otlatacak yer arıyor.     Serhat bölgesi kentlerinde havaların iyice ısınmasıyla birlikte koçerler ve berivanların yayla yolculukları başladı. Kış aylarının çetin geçtiği Hakkari ve Şırnak'ta hayvanlar yaylalara götürülmeye başlandı. Koçerlerin çadır kurmaya başladığı yaylalardan birisi, Şırnak’ın Beytüşşebap ilçe kırsalındaki 2 bin 625 rakımlı Feraşin Yaylası. Yeşil örtüsü, karla kaplı zirverleri, menderesleri ve sularıyla dikkati çeken yaylaya birçok çevre il ve ilçeden koçerler geliyor.    YAKILAN KÖYLERİNE ÇADIR KURDULAR   Van'dan Feraşin'e gelen Bahar Borak (67), çadır kurdukları yerin asker ve korucular tarafından 1994 yılında yakılarak boşaltılan Akarsu (Tengaxanê) köyü olduğunu ifade etti. Köyün kendilerine ait olduğunu aktaran Borak, yaşanan yıkımdan kaynaklı göçe zorlandıklarını ve Van'a yerleştiklerini kaydetti. Borak, "2 yıl Beytüşşebap’ta kaldıktan sonra yönümüzü Van’a verdik. Köyümüz yakılmadan önce eşime işkence ettiler. Eşim bırakıldıktan sonra evlere baskın düzenlediler. Baskından sonra evimiz ateş verildi. Canımızı zor kurtardık. Buradan çıktığımızda çok zor günler geçirdik. Topraklarımızla aramıza dağlar girmişti artık. Çok zorluk çektik ama toprağımızdan vazgeçmedik" diye belirtti.      Son yıllarda bahar aylarında köylerine geldiklerini ve son bahara kadar kaldıklarını aktaran Borak, "Daha önceleri yasaktı ve gelemiyorduk. Bu yıl da bölgede yapılan operasyonlardan kaynaklı geç geldik. Burayı çok seviyorum. Ölene kadar toprağımı, köyümü terk etmeyeceğim. Çünkü benim toprağım burası” dedi.    OPERASYONLAR GECİKTİRDİ     15 gün önce yaylaya çıktıklarını aktaran Perihan Abi, askeri operasyonlar nedeniyle yaylaya gelişlerinin geciktiğini ifade etti. Abi, "30 yıldır her bahar ayında yaylaya geliriz. Ama bu yıl kuraklık ve operasyonlardan ötürü geliş gecikti. Mayıs ortalarında burada olmamız gerekirdi. Ama bu yıl öyle olmadı" dedi. Abi, yayla hayatına da değinerek, "Yazın başlar sonbahara kadar sürer. Sabahın erken saatlerinde akşama kadar durmak nedir bilmeyiz. Bütün iş kadınların omuzlarında. Ama bütün bunlara rağmen yayla hayatını daha çok seviyorum” diye belirtti.    KURAKLIK ETKİSİ     Şırnak'ın Cizre ilçesinden Feraşin'e gelen Hacı Muhammed Özkan (60) ise, bu yılki kuraklıktan dert yandı. Özkan, "Bütün ömrüm bu yaylalarda geçti. Kendimi bildim bileli hayvancılıkla uğraşıyorum. Yaylalar güzel ve huzurlu. Ama zorlukları da çok. Cizre'de hayvanlarımızı otlatabileceğimiz bir yer bulsaydık bu yıl gelmeyecektik. Kuraklık tehlikesi var. Bu bölgede birçok yaylada verim alamıyoruz ve bir çoğunda bulunan otlar kurudu. Yağan kar erimiş ve yağmur hiç yağmamış. Eskiden bu bölgede yeşermeyen bir nokta bile göremezdiniz. Ama bu yıl öyle değil. Hayvanlarımızı otlatabileceğimiz yerler arıyoruz” şeklinde konuştu.    BERİVANLAR YAYLA YOLUNDA   Hakkari merkez ve ilçelerinde de havaların ısınmasıyla birlikte berivanların yayla yolculuğu başladı. Yüksekova’nın Sarıtaş (Dirbêsanê) köyüne bağlı Yemişli (Dotka) mezrasındaki berivanlar, her gün kilometrelerce uzaklıkta bulunan yaylalara çıkarak, süt sağıyor. Uzun yıllardır berivanlık yapan kadınlar, hayvanlardan elde edilen sütlerle de geçimlerini sağlıyor.   GEÇİM KAPISI    Süt sağmak için her gün sabahın erken saatlerinde kalkan ve kahvaltıdan sonra yaylanın yolunu tutan Meşmile Kaplan (60), elde ettikleri ürünleri ya sattıklarını ya da kışın tüketmek için stokladıklarını ifade etti. Kaplan, “Sütle ya peynir ya da yoğurt yapıyoruz. Günümüz böyle geçiyor. Yoğurt ve peyniri kış ayları için stokluyoruz, tereyağını ise satıyoruz. Sattığımız ürünlerin parasını kendi ihtiyaçlarımız için harcıyoruz” dedi.    KÖY YAŞAMI   Sağlık sorunlarına rağmen berivanlık yaptığını ve bundan keyif aldığını kaydeden Kaplan, “40 yıldır bu köydeyim. Köy yaşamı güzel. Eskiden koyunları sağmaya yaylalara gider ve 3 ay kalırdık. Develerle gidip çadırlarımızı kuruyorduk, şimdiyse araçlarla gidiyoruz. Evde oturduğum zaman sıkılıyorum. Ne kadar hasta olursam olayım koyunları sağmaya geldiğim de mutlu oluyorum. Yüksekova’da kalmam için ev tuttular ama kalmadım” ifadelerini kullandı. Köylerde hastalanma risklerinin daha az olduğunu ifade eden Kaplan, “Şehirde hastalık çok. Burada doğal bir yaşam var ve temiz hava soluyoruz. Bu hava şehirde yok” diye kaydetti.    KOMŞULARA PAY EDİLİYOR   Uzun yıllardır berivanlık yapan 60 yaşındaki Vahide Kaplan ise, yayla yaşamlarının gün geçtikçe değiştiğine dikkati çekti. Daha önce atlar ile çıktıkları yaylalara şimdilerde araçlarla gittiklerini aktaran Kaplan, “Aylarca yaylada kalıyorduk. Herkesin 5-6 koyunu vardı ama huzur vardı. Ayda bir yaylalarımızı değiştiriyorduk. Tandır bırakıp ekmek pişiriyorduk. Şimdi ise arabayla gelip sağıyoruz” diye anlattı. Elde ettikleri ürünlerin bir kısmını sattıklarını bir kısmını kendilerine ayırdıklarını ve bir kısmını da ihtiyaç sahibi komşuları ve akrabalarına pay ettiklerini dile getiren Kaplan, bu durumun kendilerini mutlu ettiğini söyledi.