Sancar: Özel Gladyo topyekün savaş politikalarıyla derinleşti 2021-06-10 13:11:35   İSTANBUL - Büyükanıt ile Erdoğan arasında gerçekleşen Dolmabahçe görüşmesiyle özel Gladyonun kurulduğunu belirten Mithat Sancar, özel Gladyo yapılanmalarının iktidarın Kürt sorununda topyekün savaş politikalarına dönmesiyle daha da derinleştiğini ifade etti.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK), 11’inci Olağan Genel Kurulu, Avcılar’da bulunan bir salonda düzenleniyor. Konuşmalarla devam eden kurulda, HDK Eş Sözcüleri İdil Uğurlu ve Şenoğlu’nun ardından Türkiye İşçi Partisi (TİP) Barış Atay söz aldı.    Atay, Türkiye’de geçirilen zor zamanların altını çizerek, yaşanan kaosun dünyanın tamamına hakim olduğunu belirtti. Ortadoğu’dan Avrupa’ya dünyanın her yerinde kapitalizmin en ceberut saldırılarının yaşandığını ifade eden Atay, halkların Türkiye topraklarında bu baskılardan nasibini aldıklarını belirterek, her türlü hak arayışına dönük saldırıların karşısında HDK fikriyatının birleştirici bir güç olduğunu söyledi. Ortak zeminlerin ve birlikteliklerin faşizmle kavgayı güçlendirdiğini vurgulayan Atay, Türkiye’deki her türlü hak mücadelesini büyütmek adına direnenleri selamlayarak saldırıların birlikte aşılacağını yineledi.   FİNALE DOĞRU İLERLİYORUZ   Ardından konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye’de tarihi dönemeç olarak sayılacak çok dönemin olduğunu söyledi. Yaşanan sürecin de bu gelişmelerden biri olduğunu belirten Sancar, “Çeşitli vesilelerle söylüyoruz; bir karar anına, 2015’te başlayan özel savaş topyekün savaş anlayışının sonunu getirebileceğimiz bir finale doğru ilerliyoruz. Ya hep birlikte bu düzeni durduracağız değiştireceğiz ya da savaş aygıtı kendini yenileyerek yoluna başka yöntemlerle devam edecek ve 10 yıllarımızı halkların özgürlüğü, barış umudu ve demokrasi isteğini bastırabileceği 10 yılları yaşamak zorunda kalacağız” dedi.   DOĞRU TANIMLAMA ŞART   Sedat Peker'in ifşaatlarıyla ortaya çıkan tabloyu doğru adlandırmak gerektiğinin altını çizen Sancar, “Eğer bu finali iyi, güçlü ve etkili bir şekilde geçmek ve sonuç almak, kazanmak istiyorsak neler olup bittiğini doğru tanımlamak zorundayız. Bu tablo 2015’te yürürlüğe giren yeni topyekün savaş konseptinin çöküşünün ve çözülüşünün açık itirafı ve ifşaatıdır. Evet, buraya 2015 konseptinden geldik” dedi.   TECRİT DERİNLEŞEREK SÜRÜYOR   “Neydi 2015 konsepti” diye soran Sancar, “Israrla anlatmaya devam etmek zorundayız, çeşitli vesilelerle konuşmalarla bunu dile getiriyoruz ama bir kez daha dile getirelim. 2015 konsepti çözüm sürecinin bitmesinden sonra oluşan yeni devlet ittifakının özel savaşı, sınır içinde ve ötesinde topyekün bir plana dönüştürdüğü politikaların adıdır. Çözüm süreci ne zaman bitti diye sorarsanız resmi olarak daha geç tarihler dile getirilebilir ama  esas olarak 5 Nisan 2015'te bitti. Çünkü çözüm sürecinin ana aktörü ve devlet yetkililerinin ana muhatabı Abdullah Öcalan ile son görüşme 5 Nisan'da yapıldı. O nedenle biz tecridi, özel savaş politikalarının bir sonucu ve en önemli kanıtı olarak değerlendirirken bu gerçekleri de hatırlatmış oluyoruz. Tecrit özel savaş politikalarıyla eş anlamlıdır. Aynı anlama gelmektedir. Çünkü o tarihten sonra başlayan şey Kürt sorununda çözümsüzlük, inkar, imha ve savaş politikalarıdır. O günden bugüne de tecrit derinleştirilerek devam ediyor” ifadelerini kullandı.   7 HAZİRAN’I UNUTMADILAR   Yaşanan süreçten çıkışın özel savaş konseptine karşı güçlü bir toplumsal mücadeleyi örmekle mümkün olacağını vurgulayan Sancar, 7 Haziran 2015’te AKP’nin ilk defa tek başına hükümet olma çoğunluğunu kaybettiğini hatırlattı. O günden bugüne rejimin dikiş tutmadığını belirten Sancar, iktidarın MHP ve özel savaş güçleri ile ortaklık kurduğunu ve bu ortaklığın temel harcının Kürt düşmanlığı olduğunun altını çizdi. Sancar, “Kürt düşmanlığı üzerinden demokratik bütün talepleri, özgürlük arayışını, yeni yaşam umudunu, barış özlemini bastırmak için her yola başvuruyorlar. Sokağa çıkma yasaklarını, şehir ablukalarını ve orada yapılanları hatırlayalım. Sonra dokunulmazlıkların kaldırılmasını unutmayalım. Belki bir ayrıntı, aklımıza gelmiyor, dokunulmazlığı kaldıran Anayasa değişikliğinin onaylandığı tarih de 7 Haziran 2016’dır. Yani 7 Haziran'da AKP aldığı o ağır yenilginin acısını hiç unutmadı. Nitekim dün AKP Genel Başkanı bunu açıkça ifade etti” diye belirtti.    ÇÖZÜM BARIŞ VE DEMOKRASİDİR   “Sedat Peker'in ifşalarıyla ortaya çıkan açık çürümeyi ve çözülmeyi yeni bir yaşamın, demokrasinin ve özgürlüğün başlangıcı olarak değerlendirmek istiyorsak bunun nedenlerini de açıkça görmek gerekiyor” diyen Sancar, “Yani lafı dolandırmadan, çözüm Kürt sorununda demokratik yolları açmak, müzakere ve diyalog yönetimini yeniden canlandırmak çözüm buradan geçiyor. Çözüm Kürt sorununda barış ve demokrasidir. Demokratik çözümün yolunu da kimseden bekleyecek değiliz” dedi.   DİYALOĞU TABANDAN BAŞLATMALIYIZ   Yapılan çağrılardan iktidara hitap ediliyor gibi algılandığını söyleyen Sancar, “Hayır, demokrasi mücadelesini de demokratik çözüm mücadelesini de barış mücadelesini de halkların en geniş birlikteliği ile toplumsal talep haline getirecek bir yöntemle ancak hayata geçirebiliriz. Yani artık barışı da müzakereyi de diyalogu da tabandan başlatmalıyız. Tabandan yukarıya doğru barışı inşa edecek yolları daha fazla değerlendirmek zorundayız. Bu sistemi, bu çürümüş düzeni başka türlü değiştirme imkanımızın da olmadığını görmek zorundayız” diye belirtti.    GLADYO HER ZAMAN VAR   “Şimdi gördüğümüz tablo bize kökleri çok daha eskilere uzanan Gladyoyu hatırlatıyor” diyen Sancar, Gladyonun özerk bir yapı olduğunu hatırlattı. Sancar, “Bu devletin içinde özerk bir Gladyo her zaman vardı. Bu çeşitli dönemin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılmıştı ama 2007'den beri, şu meşum Dolmabahçe buluşmasından itibaren yeni tür Gladyo devreye sokuldu. Dolmabahçe derken yanlış anlamayın. 28 Şubat 2015’teki  mutabakatı  kastetmiyorum. Yaşar Büyükanıt ile Recep Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen ve her ikisinin de bunu sır olarak mezara kadar saklayacaklarını söyledikleri görüşmedeki mutabakattan bahsediyorum. Özel Gladyonun başlangıcının da bu dönem olduğunu biliyoruz” diye belirtti.   İKTİDAR SAVAŞI VAR   Özel Gladyo yapılanmalarının iktidarın Kürt sorununda topyekün savaş politikalarına dönmesiyle daha da derinleştiğini söyleyen Sancar, “Şimdi özel Gladyolar var, özel Gladyoların birbirleriyle savaşı var. Özel Gladyolarla nerede ne kadar kaldığını göremediğimiz özerk Gladyonun da bir hesaplaşması var.  En azından özel Gladyolar ile özerk Gladyonun tarihi ve bugüne yansımaları arasında bir çıkar bir iktidar savaşı var. Bu savaş kayıtsız kalabileceğimiz, magazinsel yaklaşımlarla ele alabileceğimiz bir mesele değildir. Toplumun bugününü ve geleceğini doğrudan ilgilendiren bir durumdur. Geçmişe dönük yüzleşme hesaplaşmama ve adalet talebimizi gerçekleştirebilmemiz için dönüp dikkatle takip etmemiz gereken bir kapışmadır” ifadelerini kullandı.   BU ÇÖZÜLMEYİ BİZ YARATTIK   İktidarın geleceğini güvence altında görmediği için bir çözülme yaşamaya başladığını vurgulayan Sancar, “Açık söylüyoruz; iktidar bloğundaki bu iç kapışmanın en önemli nedeni HDK ve HDP ile bütün diğer demokrasi güçlerinin yürüttüğü ortak mücadeledeki kararlılıktır. Eğer burada sağlam duymasaydık, eğer bu baskılara boyun eğseydik bugün bu hesaplaşma olmayacaktı. Yeni rant alanları yaratacaklardı, yeni paylaşım yolları mutlaka bulacaklardı. Şimdi herkes kendinden korkuyor.  Çünkü özel savaşı finanse etmek için kurulan gayrı meşru yolların yarattığı büyük kirli ekonomi çok büyük ve çok devasa ölçeklere varmıştır. Birbirlerinden pay almak, birbirlerini yok etme mücadelesine dönüşecek kadar büyüktür bu kirli ekonomi ve herkesin diğerinin kendisini satabileceği korkusu da aynı zamanda büyür. Çünkü kendini kurtarma kaygısı artık saklanamayacak biçimde ortaya çıkar. Bunu sağlayan şey mücadeledeki kararlılıktır” diye belirtti.    DÜZENİ DEĞİŞTİRMEMİZ GEREK   Sağlanan şeyle yetinmek zorunda olmadıklarını söyleyen Sancar, “Bu kirli, bu çürümüş, bu kanlı düzenden kurtulmamız, bu düzeni değiştirmemiz gerekiyor. Bu düzeni değiştirmenin yolu da ortak mücadeleyi güçlendirmek ve toplumsal örgütlenmeyi yaygınlaştırmaktır. Toplumda en küçük birimlerine kadar ulaşacak bir örgütlenme yöntemini mutlaka harekete geçirmeliyiz. Mahalle meclislerimizi, semt meclislerimizi, bütün birimlerdeki temsilcilik ve örgütlenmelerimizi hep birlikte kurmak zorundayız. Eğer böyle güçlü bir toplumsal zemin yaratabilirsek siyasal mücadelenin sonuç almasını da sağlarız” ifadelerini kullandı.   ÇAĞRIMIZ YURTTAŞLARA   Muhalefet güçlerine, toplumsal ve siyasal muhalefet güçlerine yönelik çağrılarının olduğunu belirten Sancar, “Aslında siyasi partilere yönelik çağrımızın doğrudan muhatabı parti yönetimleri değildir. Bizim siyasal muhalefete çağrımızın muhatabı o partilere oy veren, gönül veren dostlardır, kardeşlerdir, vicdanlı insanlardır, adalet isteyen, demokrasiyi özleyen bütün yurttaşlardır. Biz onlara sesleniyoruz. Şüphesiz siyasi muhalefetin temsilcileri de bu sese kulak vermek zorundalar. Ama eğer kendi tabanları ile bu zeminde iyi ve doğru ilişki kurabilirsek partilerin yönetimleri de tabandan gelecek basınca ve talebe kayıtsız kalamazlar” dedi.   HDK YAŞAMSAL ÖNEMDEDİR     HDK'nin yaşamsal bir önemi olduğunu belirten Sancar, “HDK tam da bu amaçlar için kurulmuştu 2011’de. 10 yıl önce kongre kururken tam da bütün bu demokrasi güçlerinin çatısı olsun ve buradan çıkabilecek yeni mücadele yöntemlerinin tarlası olsun diye inşa edilmişti. Bu toprakta büyüyen ağaçlardan biri de HDP'dir. Biz biliyoruz ki HDP'nin yetiştiği toprak HDK'dir. Köklerimiz HDK'dedir. Eğer HDK yeterince güçlenmezse yeterince yayılmazsa HDP de beslenme kaynaklarından mahrum kalmaya başlar. O nedenle HDP'yi var etmek için HDK'nin toprağını, fikriyatını, hedeflerini, amaçlarını en etkili biçimde nasıl gerçekleştirebileceğimiz bu kongrede tartışmalıyız” diye belirtti.   BAŞLANGICI SAĞLAM KURABİLİRİZ   Önümüzdeki dönem hayati zeminlerden en önemlisinin HDK olduğunu söyleyen Sancar, Bunun bilinci ve sorumluluğu ile hareket edileceğinden hiç şüphe duymuyorum. Buraya gelen bütün delege dostlar ve katılımcılar burada bu çerçeveyi ve bu hedefi mutlaka dikkate alacaklardır, mutlaka bunun çarelerini ortaya koyacak tartışmalar yürüteceklerdir. Hepimizin eksikleri ve hataları da olmuştur. Şimdi bizim en önemli erdemlerimizden biri olan samimi ve cesur yüzleşme zamanı. Birbirimizle ve kendimizle eksikler ve hatalar konusunda yüzleşeceğiz, yeniyi, yeni başlangıcı ancak böyle daha sağlam kurabiliriz” dedi.   HDP’Yİ HEP BİRLİKTE SAVUNACAĞIZ   HDP’nin kapatılması istemlerine değinen Sancar, “Kapatma davası yeniden gündeme geldi. Tarihi de yine sembolik olarak 7 Haziran’ı seçtiler. Ben bazen hayretler içindeyim. Bu iktidarın kendi hedeflere gitmesi için de mi rasyonalitesi kalmadı? Rasyonalite illa iyi bir şey değildir, bir devlet aklı kötüyü de nasıl yönetebileceğini düşünen bir yapıdır. Fakat bu davanın bu kadar açık bir siyasi operasyon olduğunu gösterebilecek bir sembolik bir tarih seçimini yapabilecek kadar akılsızlaşmışlar. Bu aynı zamanda bir tehlike sinyalidir. Yani bizim bildiğimiz akıl, etik, hukuk ve demokrasi ilkeleri artık burada tümüyle bir kenara bırakılmıştır. Demokrasi ve hukuk zaten bir kenara bırakılmıştı. Aklın asgari gereklilikleri, ahlakın temel düsturları da tamamen bir kenara bırakılmıştır. Bu kadar pervasızlaşan bir iktidar karşısında çok güçlü bir vicdan hareketi ve çok güçlü bir toplumsal itiraz gücü yaratmak imkânımız büyüktür. Bunu mutlaka başarmamız gerekiyor. Bizim bundan sonraki hedefimiz de açıktır. HDP’yi hep birlikte sonuna kadar savunacağız” ifadelerini kullandı.   HDP HALKLA VAR OLABİLİR   “HDP’nin geleceğini savunacak asıl güç halkların ortak iradesi ve güçlü sahipleniştir” diyen Sancar, “Tıpkı bu yılki Newroz’da olduğu gibi. Tıpkı 8 Mart etkinliklerinde olduğu gibi. Biliyorsunuz Newroz’u kapatma davasından bir kaç gün sonra kutladık. Belki de 2013 Newroz’undan sonraki en dinamik, en coşkulu, en kalabalık ve en genç Newroz’larını kutladık.  Bu irade, bu güç bu coşku, bu kararlılık büyüyerek devam ederse HDP'yi kapatmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Boşuna demiyoruz; HDP halktır, HDP halkla var olabilir. Bizim var olabileceğimiz bir alan ve  başka bir kaynak yok” diye belirtti.   MÜSİLAJ ÇÜRÜMEYİ GÖSTERİYOR   Yoksulluğun derinleştiğini, doğa katliamının dehşet boyutlara ulaştığının altını çizen Sancar, “Marmara Denizinde yaşanan bu dehşet verici müsilaj olayı sistemin simgesidir. Bu sistemi en iyi simgeleyen fotoğraf Maramara Denizindeki müsilajdır. Sedat Peker’in ifşaatlarıyla ortaya çıkan siyasal tablo da tam böyle bir çürümeyi ifade ediyor. Siyasal sistem müsilaj yayıyor, zehir yayıyor, talan yayıyor. Emek sömürüsü, kadın kıyımı, gençlerin sindirilmesi ve hayatlarının gasp edilmesi üzerinden yürüyor. Bizler de bu saydığım her bir alanda en güçlü toplumsal mücadele birlikteliğini kurmak göreviyle karşı karşıyayız. Bu bizim Türkiye halklarına, bu bizim özellikle gençlere ve gelecek nesillere karşı ahlaki, siyasi ve tarihi görevimizdir” ifadelerini kullandı.   UMUDU TEMSİL EDİYORUZ   “İkizdere'den Kanal İstanbul'a, Hopa’dan Van Şêxan’a kadar direnen bütün köylüler yeni yaşam umudunun sözcüleridir” diyen Sancar, “Demokrasi için, emeğinin hakkı için ve onurlu bir yaşam için durmadan direnen mücadele eden Kürt halkı, inançları sürekli tahakküm altında tutulan ve hep bir hedef haline getirilen Aleviler, bütün ötekiler, ezilenler özellikle hayat hakları yeni gasplarla karşı karşıya kalan güçlü kadın mücadelesi ve gelecek umudumuzun en güçlü taşıyıcıları olan gençlik hareketi, bütün halklar, ötekileştirilenler, ezilenler, sömürülenler hepimiz bu zeminde bir araya geliyoruz ve bu ülkenin umudunu temsil ediyoruz” dedi.   SORUMLULUĞUMUZ VAR   Umudun bu topraklarda büyüyen mücadelede olduğunun altını çizen Sancar, Biz bu umudu canlı tutuyoruz, büyütüyoruz. Biliyoruz bizden önce de çok emek sarf eden yoldaşlarımız var. Mücadeleyi buraya taşıyan herkese saygılarımızı, sevgilerimizi, selamlarımızı, minnetlerimizi yolluyorum. Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, İdris Baluken’e ve isimlerini sayamadığımız bütün yoldaşlara minnet ve selam olsun. Hepiniz adına buradan onlara selam gönderiyorum. Onlara borcumuz var. Bütün halklara borcumuz var. Bu toplumun geleceğine karşı sorumluluğumuz var” diye belirtti.   MUTLAKA KAZANACAĞIZ   HDK zemininin ortak mücadelenin güçlü mekanı olduğunu belirten Sancar, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “Verimli toprağıdır bunu sulamaya devam etmeliyiz. HDK'de mevcut yönetim çok zor şartlar altında bu fikriyatı ayakta tutmayı ve ileri taşımayı başardı. Özel olarak mevcut yönetimde yer alan bütün yoldaşlara partim adına teşekkürlerimi ve minnetlerimi sunmak istiyorum. Hepiniz sağolun, var olun. Yeni görev alacak bütün arkadaşlara, yeni organlara, yeni eşsözcülere yine çok önemli bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğu hakkıyla yerine getireceklerinden hiçbirimiz tereddüt etmiyoruz. Onlara da başarılar diliyoruz. Hepimizin yolu açık olsun. Mutlaka kazanacağız. Umutsuzluğa zerre yer yok. Mücadele, direniş var oldukça umut büyümeye devam edecek. Yolumuz daha da açılacak. Mutlaka kazanacağız.”