Murat Karayılan: Erdoğan ateşkes için haber gönderdi 2021-06-10 21:10:14   HABER MERKEZİ - PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın heyet üzerinden kendilerine haber gönderdiğini belirterek, “‘Türkiye içerisinde ateşkes ilan edin ama Kürdistan’ın diğer parçalarında ne yapsanız da bizi ilgilendirmez’ dediler. Bu düşmanın bir oyunudur” dedi. PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, katıldığı Stêrk TV’de özel programında gazeteci Arjin Ferat’a önemli açıklamalarda bulundu. Karayılan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik sınır ötesi operasyonlarını, KDP özel birliklerinin bu operasyona katılma sürecini, Milli Savunma Bakanı (MSB) Hulusi Akar’ın Hewlêr ziyareti ve 5 Haziran’da Metina’da KDP özel birliklerine yönelik saldırıya dair açıklamalarda bulundu. Karayılan, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın PKK’ye heyet gönderdiğini, bu heyetin talebi üzerine KDP Genel Başkanı Mesut Barzani’yle yüz yüze görüşerek uyarmak istediğini söyledi. KAPSAMLI OPERASYON Sınır ötesi operasyonun yılbaşından bu yana daha kapsamlı hale getirildiğini söyleyen Karayılan, “Kürt Özgürlük Hareketi çok önemli bir dönemden geçiyor. Kürt düşmanlarının Kürt halkının mücadelesine yönelik planları var. Bilindiği gibi Reber Apo, 2013 yılında Kuzey Kürdistan’da ateşkes ilan etti. Bu ateşkes 2,5 yıl sürdü. Ancak Türk devleti Kürtlerin Ortadoğu’da güçlendiğini gördü, Kürtlerin büyük bir güç haline geldiğini gördü. Sayın Öcalan ile görüşmeler de bir sonuca ulaştı ve ortak bir anlaşmaya varıldı. Ancak Erdoğan bunu kabul etmedi. Irkçı ve milliyetçi Bahçeli ve Doğu Perinçek gibi Kürt düşmanları ile ittifak kurdu ve hareketimize karşı kapsamlı bir saldırı başlattı. İlk hedefleri PKK’nin tasfiye edilmesi sonra Kürt halkının kazanımlarını ortadan kaldırmaktı. Sadece Türkiye sınırları içerisinde değil Kürtlerin bölgedeki bütün kazanımlarını ortadan kaldırmayı amaçladılar. Bu kapsamda 6 yıldır kapsamlı bir savaş sürüyor. Yılbaşından bu yana da bu savaş daha kapsamlı sürüyor. İmralı’da işkence var, zulüm var. Türkiye zindanlarında binlerce tutuklu açlık grevinde. Türkiye’de psikolojik savaş var. Zindanlarda işkence, zulüm var. Her gün onlarca kişi örgüt üyesi gerekçesiyle tutuklanıyor. Kuzey Kürdistan’ın birçok bölgesinde operasyonlar var. Güney Kürdistan’a yönelik işgal operasyonu var ve adım adım işgal etmek istiyorlar. 23-24 Nisan’da Metîna, Zap ve Avaşin’e yönelik operasyon başlattılar. 46 gündür operasyon devam ediyor. Kapsamlı bir saldırı söz konusu. Güney Kürdistan’da 30 keşif uçağı gece gündüz durmadan, keşif yapıyor. Zaten savaş uçakları da saldırılarda bulunuyor. Görüyorsunuz, Maxmur’u bile bombalıyorlar.” ‘PEŞMERGEYE SALDIRI OLMADI’ Karayılan, operasyonların devam ettiği ve KDP’nin özel birliklerinin zırhlı araçlarla girmeye çalıştığı Metîna bölgesinde KDP’nin özel birliklerine yönelik bir saldırılarının olmadığını söyledi. Karayılan, “Bize yönelik saldırıların olduğu bir dönemde, nasıl peşmerge güçlerine yönelebiliriz. Bu akıl karı değil. Neden kendi elimizle kendimize ikinci bir cephe açalım. Biraz aklı olan böyle çetin bir savaşta, varlık-yokluk savaşında neden ikinci bir cephe açsın. Gerillanın peşmergeye yönelik bir saldırısı olmadı. O zaman bu nedir diye sormalı? Planları var, illa peşmergeyi gerillaya karşı savaşa sokacaklar. Biz gerillaya, peşmergeye saldırsın diye bir talimat vermedik. Hareketimizin böyle bir kararı yok. Böyle bir dönemde Kürdün kürde karşı savaşını felaket olarak görüyoruz. Bunu çok büyük bir yanlış olarak görüyoruz. Böyle bir yaklaşımımız yok. Böyle bir talimat vermedik, vermeyi de düşünmüyoruz. Ancak ortada bir oyun var. Tarihte örnekleri var, Kürdün Kürde karşı savaşı büyük bir tehlikedir. Kürtlerin burada bir faydası yok” ifadelerini kullandı. ‘SORUNLAR DİYALOGLA ÇÖZÜLMELİ’ KDP’nin Metîna’ya saat 04.00’te 100 tane zırhlı araçla geldiğini belirten ve Kürtlerin sorunlarını askeri yollarla değil diyalogla çözmesi gerektiğini belirten Karayılan, şöyle konuştu: “Metîna’da yaşanan olay iyi anlaşılmalı. Sabah 04.00’de zırhlı savaş araçlarıyla Metina’ya, gerilla alanlarına girmenin bir anlamı yok. Bu askeri bir alan ve 25 yıldır peşmergenin gitmediği bir alandır. Gerillanın kontrolünde olan bir alandır. Haber vermeden, baskın yaparcasına giriyorlar. Gerçekte iletişim var. Haber verebilirler. Yasal birşey yapmış gibi izah ediyorlar. Eğer yasal birşey ise haber verebilirlerdi. Yada iki, üç araç gönderebilirlerdi. 100 tane zırhlı araçla gelmek ne kadar doğru? Buraya hakim olduklarını söylüyorlar. Bir yerden bir yere giderken haber verme gereği yok, diyorlar. Hayır oraya hakim değiller. Burada savaş var. Orada durmalısın, neden Türkiye’ye yardım ediyorsun? Olağanüstü durum var, her yere ateş düşmüş, savaş uçakları bombalıyor, top atışları var. Sen de gelip askeri sevkiyat yapıyorsun. ‘Biz yoldan geçerken gerilla bize ateş açtı’ diyorlar. Gerilla kimseye ateş açmadı. Herşeyden önce aramızda iletişim var, dostlar var. 21’inci yüzyıldayız, bütün dünya sorunlarını diyalogla çözüyor. Peki biz Kürtler neden sorunlarımızı çözmüyoruz, askeri yollarla çözmeye çalışıyoruz. Sessiz bir şekilde, aniden saldırıya geçiyoruz. Bu neye, kime hizmet ediyor?” DİMDİM KALESİ DİRENİŞİ Karayılan, şöyle devam etti: “Şimdi Metîna’nın kuzeyinde Kestê ve Girê Zendûra hattında yine Zap’ın Kela Bedewê bölgesinde, Avaşîn’in Maran vadisinde Merwanûs tepesinde, Türkiye’nin işgali tıkandı, ilerleyemiyor. Bugün Zendûra ve Merwanûs direnişi bütün kürtler için zaferdir. Kürt gençleri 43 gündür direniyor. Kürtlerin tarihinde yeni bir dönemdir. Evet, Dimdim Kalesi direnişi uzun soluklu bir direnişti ancak ancak şimdiki gibi teknolojik silahlar yoktu. Şimdi düşmanın kullandığı silahlar, savaş uçakları, toplar… Her türlü silahı kullanıyorlar. Ancak gerillanın direnişini kıramıyorlar. Bu çok önemli. Bu sıradan birşey değil. Bu bütün Kürtler için önemli bir kazanımdır. Kürtler bu şekilde büyük bir irade oluyor. Devlet mecbur kaldığı için Kürt ihanetçilerine başvuruyor. Nasıl olduğunu biliyor musunuz? Zendura Tepesi’ni ele geçirmek için Kürtleri kullanıyor. Sêgirkê korucuları içerisinde ihanetçi Kürtler var. Bunları Zendura Tepesi’ndeki tünellere girmek için kullanıyor ama yapamazlar. Kürtlere öne sürüp Kürt eliyle bu direnişi kırmak istiyorlar. Üzülerek söylemeliyim ki Kürt direniş tarihi hep böyledir. Öte yandan köpeklerin kafalarına kameralar takarak tünellerde ne olduğunu öğrenmek için gönderiyorlar. Ama bu şekilde de sonuç alamazlar. Yani bazen köpek bazen de Kürtleri kullanıyor. Bu şekilde Kürtleri köpek yerine koyuyorlar. Ama orada büyük bir direniş var. Türk Devleti orada tıkanmış durumda. METÎNA KARARI TÜRKİYE’NİN ÇIKARINA Şimdi verilen bu karar ve KDP’nin Metina’ya yönelik müdahalesi istesek de istemesek de Türkiye’nin çıkarınadır ve aynı zamanda gerillanın Zendûra Tepesi’nde gösterdiği direnişi kırmaya yöneliktir. Bunu inkar edebilirler. Fakat istesek de istemesek de bu temeldedir. Direk ya da dolaylı bu rolü oynuyor. Kürt halkının evlatları burada bir direniş sergiliyorken sen onlarla birlikte hareket ediyorsun, Bu ne anlama geliyor? Bu böyle bir mesajdır. Şu an sergilenen direniş Kürt halkının onuru içindir. Bunu çok net söylüyorum, açıklıkla belirtiyorum ve halkımız da iyi bilsin. İşgale karşı bize destek çıkacaklarını umut ediyordum. Türk devletine karşı yürüttüğümüz savaşı görecekler ve bizlere destek verecekler. Böyle umut ediyordum. Fakat öyle olmadı ve bu olay gelişti. Kürtlerin tarihinde. aşiretler birbirlerine karşı savaştığında, Osmanlı Devleti yada başka devletlerin saldırısı olduğunda, aşiretler arası savaş durur. Saldıran devlete karşı birlikte mücadele edilirdi. Ya da bir aşiret direndiğinde, diğeri savaşmasa da saldırıda bulunmazdı. Neden? Çünkü bu mertlik değil. Büyük ve vahşi bir düşman gelip saldırıyor, sen de kalkıp Kürde karşı kürt savaşına girersen, bu doğru değil. O nedenle KDP yetkililerinin bu yanlışı görmesi gerekiyor. Kürtlerin geleneğinde böyle birşey yok. Kürtlerin onuru bu yanlışı kabul etmez. Şimdi bize büyük bir saldırı var. Yardım etmiyorsunuz, en azından arkamızdan cephe almayın.” ‘ERDOĞAN HABER GÖNDERDİ’ AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kendilerine haber gönderdiğini söyleyen Karayılan, şu açıklamalarda bulundu: “Hulusi Akar’ın KDP yetkililerine, ‘Peşmergelerin de bu savaşa katılması gerekir.’ dediğini duydum ve bu konuda bilgim var. 20 Mayıs’ta KDP Yetkilileri bunun için toplandı. Ne kararlar aldıklarını burada söylememize gerek yok. Ama bir şey daha var ve cidden gizli bir şey. Şimdiye kadar Kek Mesut’u veya KDP yetkililerini görüp kendileriyle paylaşmak istedim. Ancak şimdi Kürt halkının huzurunda bunları paylaşıyorum. Bundan birkaç ay önce birtakım dostlar aracılığıyla Türk Devleti ve hatta Tayyip Erdoğan’ın kendisi bizlere haber gönderdi ve ‘Türkiye içerisinde yani Kuzey Kürdistan’da ateşkes ilan edin ama Kürdistan’ın diğer parçalarında ne yapsanız da bizi ilgilendirmez’ dediler. Yani bu ne anlama geliyor; bize karşı ateşkes ilan edin KDP ile olan çelişkileriniz var, gidip onlarla savaşın. Bu düşmanın bir oyunudur. Düşmanın oyunlarına karşı uyanık olmamız gerekiyor. Türk devleti, Kürtleri her dönem bu şekilde kandırmıştır ve birbirine düşürmüştür. Bu şekilde de üste çıkmayı başarmıştır. Düşmandır. Bizim tarihimiz var. Türk devleti halkımızın tarihinde ya da Osmanlı dönemi veya Cumhuriyet döneminde Kürtlere verdiği hiçbir sözü yerine getirmemiştir. Bunu altını özellikle çizmek gerekiyor.    KÜRTLER ARASINDA SAVAŞ BAŞLATMAK İSTİYOR Çok uzağa gitmemize gerek yok. Yakın zamanda uluslararası komplo sonucu 1999 yılında Önder Apo’yu esir aldılar ve Türk devletine teslim ettiler. O dönemde Türkiye sevinçle ‘PKK bitti’ diyordu. O dönemde biz de ateşkes ilan etmiştik. Peki Türk devleti daha sonra ne yaptı? Güney Kürdistan siyasetine ve gücüne kırmızı çizgi çekti. Güney Kürdistan ile girdikleri ilişkilerle de bu çizgiyi kontrol altına aldılar. Kırmızı çizgi aynı zamanda düşmandır. Fakat 2008’de Zap’ta gerilla güçlerine karşı aldıkları yenilgi sonrası Güney’de bir başlarına zafer elde edemeyeceklerini anladılar ve bu kırmızı çizgiyi kaldırdılar. Bu bir tecrübedir. Aynı şekilde 90’lı yıllarda da Hizbullah’ı karşımıza savaşacak bir güç olarak çıkardılar. Önderlik esir alındıktan sonra Hizbullah’a yönelerek İstanbul’da Hizbullah liderini birkaç adamıyla birlikte öldürdüler. Hizbullah’tan geri kalanları ise tutuklayıp cezaevlerine yolladılar. Türk devleti işte böyle bir devlettir. Bu konuda her zaman Kürtleri kandırmıştır, Kürtleri Kürt eliyle tasfiye etmek istemiştir ve bu yöntem üzerine kendini egemen kılmak istemiştir. Şimdi Türkiye böyle bir plan içerisinde. Herkes bu plana karşı dikkatli olmalı ve bu oyuna gelmemeli. Türk devleti Kürtler arasında iç savaş başlatmak istiyor. Bu stratejiyi gerçekleştirmek için bunu yapıyor. Bu hakikatin tüm kamuoyu ve Kürt siyaseti tarafından görülmesini bekliyoruz.”