Çevirmen: Önceliğimiz açlık grevindeki tutukluların talepleri olmalı 2021-06-12 09:01:17 ANKARA - İHD MYK üyesi Nuray Çevirmen, cezaevlerindeki tutukluların yaşamı ile dışardakiler arasında paralellik olduğunu belirterek, “Bizim önceliğimiz açlık grevindeki tutukluların taleplerini sahiplenmemiz olmalı” dedi.   İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 22 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin sonlandırılması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevleri 198’inci gününe girdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Nuray Çevirmen, açlık grevi sürecinde avukatlar aracılığı ile cezaevlerine ziyaretler düzenlediklerini söyleyerek, hak ihlalleri yaşayan tutuklular için gerekli kurumlara başvurularda bulunduklarını belirtti.   SORUNLAR KATMERLEŞTİ   Çevirmen, cezaevlerinde var olan sıkıntıların açlık grevleri ile katmerleştiğini ifade etti. Çevirmen, “Çok sıkıntılı bir süreç yaşanıyor. Bir hapishaneden başka bir hapishaneye sevk edilirken ya da ilk girişte hapishaneye konan mahpuslar çıplak aramaya maruz bırakılıyor. Bunu kabul etmedikleri zaman işkence görüyorlar ve darp görüyorlar. Çoğu zaman bunlara dair raporları almalarının engellendiğini biliyoruz, şikayetleri alıyoruz. Kovid-19 süreciyle ilgili yaşanan sıkıntılar var. Ağırlaştırılmış hükümlü olmamasına rağmen tek kişilik hücrelerde tutulan mahpusların durumu da gerçekten sıkıntılı bir düzeyde. Bu durum mahpusların havalandırma hakkının engellenmesine ve diğer tüm sosyal faaliyetlerinin engellenmesine neden olan bir süreç aynı zamanda” dedi.   Ülke gündeminin sürekli değişmesine rağmen cezaevlerindeki sorunların aynı olduğunu ve artarak sürdürüldüğünü belirten Çevirmen, ihlallerin iyileştirilmesi ve ortadan kaldırılması gerektiğini ifade etti. Yaşanan infaz rejiminin bir iyileştirme yapmak yerine koşulları daha da zorlaştırdığını vurgulayan  Çevirmen, “Çok fazla hapishane yapıldı. 300 bine yakın insan hapishanelerde pek çok sorunla baş başa bırakılmış durumda. Kovid-19 süreciyle bu sorunlar daha da çok katlandı. Sağlık hakkını ortadan kaldıran bir dönem de var şu anda. Pandemi açlık grevindeki mahpusların durumunu da çok fazla etkiliyor. Açlık grevine giren mahpusların hakkında disiplin soruşturmaları açılıyor biz buna tanığız” diye belirtti.   POLİTİK PARALELLİK   Cezaevlerindeki tutukluların yaşamı ile özgür bireyler arasında politik olarak bir paralellik olduğunun altını çizen Çevirmen, bunu şöyle açıkladı: “Baskı sistemi herkes için geçerli durumda. Tecrit hayatın pek çok alanında var zaten. Sistem aslında ne şekilde isterse toplumun her kesimine o şekilde davranma hakkını kendinde görüyor. Hapishanelerde bu durum şöyle ortaya çıkıyor; uzunca bir süre tek başına tutulmaları, kitap ve mektup haklarından yoksun bırakılmaları, gazete ve televizyonlara erişim noktasında da sıkıntılar var. Çünkü idarenin istediği düzeyde televizyon kanallarını izleyebiliyorlar sadece. Bu da dışarıdaki dünyadan bilgi edinme hakkını engelliyor. Mahpusların pek çoğu ailelerinden uzak cezaevlerinde kalıyorlar. 40 dakikalık bir görüş için kilometrelerce yol gitmek zorunda kalan aileler var. Aynı aileden olan insanlar aynı cezaevlerinde de tutulmuyorlar. Dolayısıyla maddi ve manevi imkansızlıklardan dolayı görüşlerden mahrum kalıyorlar.”    MÜCADELE ÇAĞRISI   Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine karşı topyekün bir mücadele ile karşılık verilmesi gerektiğini söyleyen Çevirmen, toplumun ilgisinden ve bilgisinden uzak tutulan yerler olan hapishaneler konusunda herkese çok büyük görevler düştüğünü kaydetti.   “Hapishanede yaşanan hak ihlallerine ses çıkartmadığımız zaman ya da bu hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasını talep etmediğimiz zaman toplumun diğer kesimlerine yaşatılan hak ihlallerine de yeterli tepki verebilmemiz mümkün değil” diyen Çevirmen, o nedenle toplumun bu sorunlara eğilmesi gerektiğini belirtti.    Çevirmen “Cezaevlerinde neler olduğuna dair, birtakım bilgilere erişim konusunda algı oluşması lazım. Sivil toplum kuruluşları, siyasetin her kesiminde olan insanlar, aileler, hukuki süreçlere dahil olan tüm mekanizmalar ve kamu kurumlarına sorumluluklar düşüyor. Bizim önceliğimiz açlık grevindeki tutukluların taleplerini sahiplenmemiz konusunda olmalı” diye konuştu.