Saldırıların arttığı Mahmur Kampı'ndan ulusal birlik çağrısı 2021-08-11 09:13:51   HABER MERKEZİ - İki yıldır ambargo altında tutulan Mahmur Kampı’nın Diplomasi Komitesi üyesi Sait Çömlek, kampa yönelik artan saldırılara karşı ulusal birlik çağrısı yaptı.    Kürdistan Demokratik Partisi (KDP), Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde 17 Temmuz 2019’da Türkiye Konsolosluğu'nda görevli 3 kişiye yönelik silahlı saldırının ardından Mahmur Kampı’na başlattığı ambargo, iki yıldır devam ediyor. Ambargoyla hak ihlallerine maruz kalan kamp halkı, diğer yandan DAİŞ saldırılarıyla da karşı karşıya kalıyor.    Mahmur Kampı Diplomasi Komitesi üyesi Sait Çömlek, iki yıldır devam eden ambargo ve halkın yaşadıklarına dair Mezopotamya Ajansı’na konuştu.    BEBEK ÖLÜMLERİ   Benzer ambargolara daha önce de maruz kaldıklarını belirten Çömlek, son ambargonun farklı olduğunu ve Hewlêr’e gidiş gelişlerin de engellendiğini söyledi. Çömlek, “Eskiden bütün ihtiyaçlarımızı ve işlerimizi Hewlêr üzerinden yapar ve çözüme kavuştururduk. Ama 2 yıldır bütün ilişkimiz kesildi. Özellikle de hastalarımız olduğunda gidişlerde çok ciddi zorluklarla karşılaştık. Ambargo nedeniyle bugüne kadar 8 hamile kadın geçişlerde bekletildiği için bebeğini kaybetti. Bunun yanı sıra burada bir yurttaş kalp krizi geçirdi. Doktor acilen Hewlêr’e sevkinin yapılıp orada tedavi altına alınmasını söylemesine rağmen izin verilmedi ve saatlerce bekletildi. Saatler sonra geçişine izin verildi, o da hastaneye götürüldüğü gibi hayatını kaybetti. Bunun gibi birçok sorunla karşılaşıyoruz” dedi.    132 KRONİK HASTA   Kampta 132 kronik hastanın olduğuna aktaran Çömlek, “Bilindiği gibi dünyanın başına bela olmuş bir koronavirüs salgını var. Şüphesiz bu hastalık en fazla kampı etkiledi. Çünkü biz tedaviyi Hewlêr üzerinden gerçekleştiriyorduk. En insani hak olan sağlık hakkımızdan faydalanamıyoruz. Bu süreçte yüzlerce insanımız koronaya yakalandı ve 8 insanımız bu hastalıktan yaşamını yitirdi. Bunu yanı sıra kampta yüzlerce kronik hastalığı olan insanımız var. Bu hastalıklar da çoğunlukla kalp ve şekerdir. Özellikle de şeker ve tansiyon hastaları çok zorlandı. Toplamda 30 kanser hastamız var. Bu hastalar bu süreçte tedavi edilmedi. Aynı zamanda 60 astım hastası, 40 felç ve 2 de Down Sendromu hastası var” diye konuştu.   GÖRÜŞMELER SONUÇ VERDİ    Süleymaniye’de yürüttükleri diplomasi çalışmalarının da kısmen sonuç verdiğini vurgulayan Çömlek, “Ekonomik olarak çok zorlandık. Musul bize yakın ama DAİŞ tehdidinden dolayı oraya gidemiyoruz. Hewlêr’den umudumuzu kestiğimiz için farklı yol ve yöntemler geliştirdik. Şunu iyi anladık ki; artık ne olursa olsun, Hewlêr’e geçişlerimize izin vermeyecekler. Bundan dolayı diplomatik çalışmalarımızı Süleymaniye’de başlattık. İnsan hakları kurumları ve Kürdistani kurumlarla görüşmeler yaptık. Çalışmamız 10 gün sürdü. Çalışmalarımızdan verim aldık ve durum eskisine göre biraz daha iyi” diye belirtti.    KAMPA SALDIRILAR   Kampa son dönemde saldırıların arttığını belirten Çömlek, şunları kaydetti: “Bu saldırılar DAİŞ ve TSK tarafından yapıldı. Şüphesiz saldırılar insanların psikolojisini de kötü etkiledi. Halkımızla dayanışma içerisine girerek sıkıntılı süreçleri atlatmaya çalışıyoruz. Bunu az da olsa başardık. Kampta bulunan ve çalışamayan ailelerle dayanışma içerisindeyiz.”   TEHDİTLERE KARŞI ÖZSAVUNMA    Kamp üzerindeki tehditlere karşı özsavunma vurgusunda bulunan Çömlek, “Kampa geldiğimiz ilk günden beri üzerimizdeki tehditler bitmedi. Ara ara Türkiye hava saldırısı yapıyor, DAİŞ ve Türkmenlerin tehditleri de sürüyor. Bu tehditlere karşı insan hakları, sivil toplum örgütleri ve Kürdistani partiler duyarlı olmalıdır. Çünkü açık bir şekilde tehdit ediliyoruz. Bu tehditleri ciddiye alarak, özsavunma hazırlığımızı yapmamız gerekiyor. Birleşmiş Milletler (BM) ve Irak hükümeti bu kampın güvenliğini almak zorundadır. Olası bir saldırıda, bu güçlerin sessiz kalmaması gerekir. Eğer böylesi bir durum olursa, Irak hükümeti sorumlusudur” ifadelerini kullandı.   ULUSAL BİRLİK VURGUSU    Saldırılar karşısında ulusal birliğin önemine değinen Çömlek, devamında şunları söyledi: “Kampın durumu diğer dünya kamplarının durumuna benzemiyor. Bir toplum kendi topraklarından göç ettiğinde ve bir yere yerleştiğinde onu savunacak güçler vardır. Ama ne yazık ki bizi savunacak güç yok. Bizi savunacak kimse olmadığı için de kampın kapısı her saldırıya açık bir durumda. Diplomatik alanda yürütülen çalışmalara ağırlık vermemiz gerekir. Bu tehditler hiçbir zaman bitmedi. Ama bu tehditlerin son bulması için BM ve Irak hükümetinin sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Biz her ne kadar bu konuda BM’yi eleştiriyorsak aynı zamanda KDP’nin bu anlamda ki tutumunu da eleştirmemiz gerekir. KDP artık bir Kürdistani parti gibi hareket etmelidir. Kampa yönelik saldırıların yanı sıra bu kampa gelme sebebimizi de unutmamamız gerekir. Birlik olup birbirimize sahip çıkmamız gerekir.”   MA / Zeynep Durgut