Türkiye’nin Federe Kürdistan çetelesini tutan Osman: Erdoğan Erbil’i kendi toprağı olarak görüyor 2021-08-27 09:31:26   HABER MERKEZİ - CPT çalışanı Kamaran Osman, “Türkiye’nin 42 üssü, 80 İHA/SİHA’sı bulunuyor. 116 sivil hayatını kaybetti, 148 köy boşaltıldı. Her gün 690 ton odun transfer ediyor. KDP’yle 50 yıllık sözleşme yapıldı. Erdoğan, Erbil’i kendi toprakları olarak görüyor” dedi.    Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’nde yürüttüğü askeri, siyasi ve iktisadi faaliyetlerinin çetelesini tutan Hristiyan Arabulucular Takımı’nın (CPT) Süleymaniye ofisinden Kamaran Osman, 2015 yılından buyana tutukları kayıtların özetini Mezopotamya Ajansı’yla (MA) paylaştı. Türkiye’nin eylem ve faaliyetlerinin PKK’yi aştığını asıl amacın tüm Kürtler olduğunu verileriyle açıklık getirdi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hükümetinin Hewlêr’i kendi toprağı olarak gördüğünü ve faaliyetlerinin de buna tekabül ettiğini ifade eden Osman, bölgede neler olup bittiğini gün gün, saat saat anlattı. “Federe Kürdistan’da ne oluyor” sorusunun cevabı için buyurun...    Hristiyan Arabulucular Takımı’nı bize anlatır mısınız, kuruluşu, amacı ve misyonuna dair?   Hristiyan Arabulucular Takımı 1987 yılında Chicago'da kuruldu. Daha sonra gittikçe büyüdü. Şu anda Kolombiya, Kanada, Filistin ve Yunanistan'daki Midilli Adası ve Irak Kürdistanı'nda ofislerimiz var. Ben Irak Kürdistan'ı ofisindeyim. Süleymaniye merkezli çalışıyorum. Buradaki ofisi 2006 yılında açtık. O zamandan beri Irak Kürdistan'ındaki Türkiye bombalamaların ve saldırılarının çetelesini tutuyoruz. Kaç kişi hayatını kaybetti, kaç kişi yaralandı, bu kişilerin yaşları neydi, kaç köy boşaltıldı, kaç kişi yerinden edildi, saldırılar sonucu ne kadar alanda yangın çıktı, ne kadar zarar verdi, bu saldırıların yerel halk üzerindeki etkileri gibi şeylerin raporlarını tutuyoruz. Bunun dışında sivil aktivistler, insan hakları savunucuları, gazeteciler gibi baskı altındaki grupların haklarını savunuyoruz. Bu kişiler gözaltında ve cezaevinde işkence, kaçırılma gibi durumlara maruz kalıyorlar. Hapishanelerde onlarla görüşüp raporlar tutuyoruz. Aileleriyle dayanışma içinde oluyoruz. Toparlayacak olursak, bu bölgedeki şiddeti, barışa dönüştürmeye çalışıyoruz.   Türkiye'nin oradaki faaliyetleri nelerdir, ne istiyor, neden oraya yerleşmeye çalışıyor?       Türkiye bu sınır hattında 42 tane askeri üs ve bir askeri havaalanı kurdu. Kullandığı 80 adet insansız hava aracı var. 2015 yılının Ağustos ayından beri 116 sivil hayatını kaybetti. 148 köy tamamen boşaltıldı. Türkiye yalnızca PKK'yi değil, tüm Kürt halkını hedef alıyor.   CPT olarak sınırları takip ediyoruz. Türkiye burada bir güvenli bölge kurmaya çalıştığını iddia ediyor. Bu bölge Duhok'un Zaxo bölgesinden, Erbil'in (Hewlêr) Kelaşîn ve Sidekan bölgesine kadar uzanıyor. Türkiye bu sınır hattında 42 tane askeri üs ve bir askeri havaalanı kurdu. Burada Türkiye saldırıları genel olarak savaş uçakları ve top atışlarıyla gerçekleştiriliyor. Bunun dışında İHA ve SİHA'lar da kullanılıyor. Türkiye'nin bu bölgede kullandığı 80 adet insansız hava aracı var. Türkiye'de çözüm süreci bittiğinden beri bu bölgeye İHA ve SİHA'larla, bazen de helikopter ve savaş uçaklarıyla saldırıyor. 2015 yılının Ağustos ayından beri Türkiye’nin saldırılarında 116 sivil hayatını kaybetti. Bu insanlar çiftçiydi, köylüydü, öğrenciydi, esnaftı ve evlerinde otururken bombalandılar. Ağustos 2016'da tamamı sivil olan 139 kişi bu saldırılarda yaralandı ve binlerce insan yerinden edildi. 148 köy tamamen boşaltıldı. Örneğin 16 ailenin yaşamakta olduğu Nahla Vadisi'ndeki Hizankê köyünde şu an yalnızca bir aile kaldı. Bu gibi durumlardaki köylere boşaltılan köy değil, boşaltılmakta olan köy diyoruz, fakat bu durum henüz boşaltılmış köy statüsünde olmasalar bile, binlerce kişinin göçe zorlandığı gerçeğini değiştirmiyor.    Buralarda binlerce insan öldürüldü veya yaralandı ve bunun için hiçbir tazminat almadılar. Hatta Türk yetkililer bu ölümlerin ve yaralanmaların sorumluluğunu da almadı. Yaptığı açıklamalarda hep PKK ile savaştıklarını söylediler. Bu doğru değil. Sivilleri de hedef alıyorlar. Örneğin Türkiye 17 Ağustos'ta Şengal'de bir hastaneye hava saldırısı gerçekleştirdi. Bu hastanede hem YBŞ’liler hem Irak ordusu mensupları hem de Kovid-19 hastaları tedavi ediliyordu. YBŞ Irak Ordusu'nun bir parçasıdır, PKK değildir. O gün o hastaneyi vurduklarında siviller ve sağlık çalışanları da hayatını kaybetti. 13 köylü Kovid tedavisi görüyordu. Bu yetmedi aynı hastaneyi bir kere daha vurdular. Mesela Süleymaniye’de genel olarak turistlerin gittiği Kanî Masî bölgesine 75 kilometre kala PKK'lilerin olduğu bir aracı takibe almıştı Türk Silahlı Kuvvetleri. Aracı sivil yerleşim bölgesine gelene kadar vurmadılar. Ne zaman ki araç dükkanların olduğu turistik bir bölgeye geldi o zaman vurdular. O araçtaki PKK'lileri vurdular ama o esnada o civarda olan, dükkanlardaki, yoldan geçen insanları da öldürdüler. Beş kişilik bir ailenin tamamı o saldırıda hayatını kaybetti. Benzeri şekilde 2019'da yine bir aracı SİHA ile vurdular. Fakat aracı tek başınayken değil, bir sivil aracın tam yanındayken vurdular. O saldırıda bir PKK komutanı öldürüldü ve yanı sıra diğer aracın içindekiler de öldürülmüş oldu. Burada, kurum olarak biz şu çıkarımda bulunuyoruz. Türkiye yalnızca PKK'yi hedef almıyor. Türkiye tüm Kürt halkını hedef alıyor. Silahlı olup olmamanız bir şey değiştirmiyor, Kürt olmanız yeterli. Türkiye'nin Pençe Şimşek operasyonundan beridir yaptığı, bu bölgedeki hakimiyet alanını genişletmek diyebiliriz. Bunun da adı işgaldir.    Türkiye'nin bombardımanı sonucu binlerce dönüm arazi (köylülerin bostanları) ve ormanlık alanın yandığı biliniyor. Nerelerde ne kadar dönüm arazi ve ormanlık alan yandı?   Evet, biz yakılan ormanları da takip ediyoruz. 2007'den bu yana 550 bin dönüm ormanlık alan Türkiye'nin bombardımanı sonucunda yandı. 2018'de ise ağaç kesimine başladılar ve bölgeyi ormansızlaştırmaya başladılar. Bu durumun yabancı medyanın gündemine girmesinden sonra artık o kadar da pervasızca davranmamaya başladılar ama kesim devam ediyor. Daha gizli bir şekilde devam ediyor. Çalışmalarımız sonucunda şu bilgiye ulaştık, mesela bu sene Mart ayının her günü, Türkiye Kürdistan bölgesinden sınırları içine 690 ton odun transfer etti. Tarım alanlarını da hedef aldılar. Buralarda yaşayan insanlar çiftçiydi. Bu saldırıların sonunda daha büyük şehirlere göç etmek zorunda kaldılar ve gittikleri yerde işsiz kaldılar. Aynı şekilde bu saldırıların sonucunda pek çok küçük ve büyük baş hayvan da hayatını kaybetti.   Köyü boşaltılan insanlar ne yapıyor, nereye yerleşti, geri dönüşleri mümkün mü?      Kürdistan hükümeti yerlerinden edilenlere bir çadır dahi vermedi.  KDP’nin Türkiye ile çok yakın bağları var. 50 yıllık petrol sözleşmeleri var. Öldürülen insanları şehit ilan edip ailelerine yardım etmekle yükümlüler. Yaralıları tedavi etmekle yükümlüler. Ama bunların hiçbirini yapmıyorlar.     Yerlerinden edilen, göçe zorlanan bu insanlar şehirlere gidip bir ev kiralamak zorunda kaldı. Çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşan bu insanların tarlaları yakılmış, hayvanları öldürülmüştü. Kürdistan Yerel Hükümeti bu insanlara kalmaları için bir çadır dahi vermedi. Zaten şehirde yaşamaya alışık olmayan ve geçim kaynaklarını kaybeden bu insanlar, çok ciddi meblağlarda kiralar vermek zorunda kaldı. Çoğunluğu veremedi. Örneğin Pençe Şimşek operasyonu sonucunda Nisan ayında yerlerinden edilen pek çok aile yol kenarlarında, refüjlerde yatmak zorunda kaldı. Evleri tamamen yok edilmişti. Bazı insani yardım kuruluşları bu kişilere yiyecek yardımı yaptıysa da bu yardımlar yeterli olmadı.    KDP köylülerin dönüşleri için bir şey yapıyor mu, sağladığı kolaylık var mı?    Şu anda yönetimde bulunan Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) Türkiye ile çok yakın bağları var. 50 yıllık petrol sözleşmeleri var. Neden yardım etmediklerini sorduğunuz zaman Irak'ın egemenliğini korumanın Irak Federal Hükümeti'nin görevi olduğunu söylüyor ama Anayasa'ya göre Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin de böyle bir sorumluluğu var. İnsanlar yerlerinden edildiği zaman onlara en azından çadır, yiyecek, medikal yardım gibi şeyler sağlamakla yükümlüler. Öldürülen insanları şehit ilan edip ailelerine yardım etmekle yükümlüler. Yaralıları tedavi etmekle yükümlüler. Ama bunların hiçbirini yapmıyorlar. Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nden çok şey istemiyoruz. Tek istediğimiz anayasaya uygun davranarak bu insanların sorumluluğunu üstlenmeleri, fakat bunu yapmıyorlar. Çünkü Türkiye hükümeti ile anlaşma ve ittifak içerisindeler.     Türkiye şu anda Federe Kürdistan sınırlarından içeriye kaç kilometre girmiş durumda?   Sidekan sınırından 35 km kadar içeri askeri üsler kurmuş durumda Türkiye. Bölgeden bölgeye değişiyor. Mesela Heftanin tarafında 15-20 km kadar içeri girdiler. Yine sınırdan 45 kilometre içeride Bamarne'de askeri havaalanı inşa ettiler. Tüm bombalamalar Irak-Türkiye arasındaki bölgede de gerçekleşmiyor. Daha dün Irak-İran arasında bir yeri bombaladı Türkiye. Yani kendi sınırlarından 200 kilometre uzağı bombaladılar. 28 kez bombaladılar burayı. PKK gerillalarını hedef almadılar söyledikleri gibi. O bölgede PKK yok. Köylülerin tarlaları var. Türkiye Kürt köylülerin tarlalarını vurdu. 28 kez. Bir evi vurdular. Bahçesiyle beraber. Vurdukları bölgede ibadethane de vardı. Orayı da vurdular. Yani bu savaşın hedefi salt PKK değil, bu çok açık.   PKK’nin olmadığı bir bölgenin bombalanmasının amacı nedir?     Türkiye Irak Kürdistanı'nı işgal etmek için bir fırsat arıyor. Zaten Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erbil'i kendi toprakları olarak görüyor. Misak-ı Milli sınırlarını yeniden tesis etmeyi amaçlıyor kendi Yeni Osmanlı rüyası içinde.     Bizim bizzat alanda gördüğümüz şudur. Türkiye Irak Kürdistanı'nı işgal etmek için bir fırsat arıyor. Zaten bir süredir Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın beyanlarına bakarsanız da göreceksiniz, amacını gizlemiyor. Zira kendisi Erbil'i kendi toprakları olarak görüyor. Türkiye sınırları içinde görüyor. Misak-ı Milli sınırlarını yeniden tesis etmeyi amaçlıyor kendi Yeni Osmanlı rüyası içinde.     En son hastanenin bombalanmasına geri dönecek olursak, bu bir savaş suçu değil mi? Uluslararası anlaşmalar bu konuda ne diyor?    Cenevre Anlaşması ve pek çok uluslararası anlaşmaya göre, hastane bombalamak bir savaş suçudur. İlk defa da yapmıyor bunu Türkiye. Geçen sene de oldu, daha öncesinde de. Geçen sene Türkiye tarafından vurulan hastane 3 civar köye hizmet veriyordu ve yenilenmesi mümkün olmadı. Yerle yeksan olmuştu. Pençe Şimşek operasyonunda Berwarî Balla bölgesinde iki okul vuruldu. Onlar da tekrar açılamadı. Bütün bunlar tüm uluslararası anlaşmalara göre savaş suçudur. Yaralı bir düşman askerini bile tedavi etmek zorundasın. Uluslararası anlaşmalar bunu söylüyor.    Türkiye’ye nasıl bir çağrıda bulunmak istiyorsunuz?    Ortadoğu savaş sürerken, Ortadoğu stabil hale gelemez. Savaş hiçbir sorunu çözmez, sorun yaratır. Türkiye devleti ve PKK, 40 yıldır savaşta. Bizim çağrımız yeni bir barış sürecinin başlamasıdır. Türkiye'ye başka devletleri işgal etmemesi gerektiğini tekrar etmek istiyoruz. Bu hiçbir amaca hizmet etmez. Bu şekilde Ortadoğu'nun stabil kalması mümkün değil.    MA / Zelal Fidan