Gazeteci Sarya: Suriye'nin geleceğini bölge halkı belirleyebilir 2021-09-21 10:45:48 İSTANBUL - MSD ve Özerk Yönetimin Rusya görüşmelerinin beklentiye neden olmaması gerektiğini belirten gazeteci Bêrîtan Sarya, “Esas çözüm özneleri Rusya ve ABD gibi güçler değil, halklar ve Demokratik Modernite güçleridir” dedi.  Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Suriye’de hükümeti, Rusya ve ABD arasındaki görüşme trafiği, Suriye’nin geleceğine dair tartışmaları yeniden alevlendirdi. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Kenneth McKenzie, 10 Eylül’de Kuzey ve Doğu Suriye’de Demokratik Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdi’yle görüştü. Bu görüşme trafiği Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eş Başkanı İlham Ahmed ve Özerk Yönetim yöneticilerinin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Rusya’da bir dizi temaslarda bulunmasıyla devam etti. MSD heyeti, bakanlığın daveti üzerine Moskova’da Mikhail Bogdanov’un da yer aldığı Rusya Dışişleri Bakanlığı temsilciğiyle görüşmeler gerçekleştirdi.    MSD ve Özerk Yönetim temsilcilerinin Rusya ziyaretinde, siyasal çözüm sürecine katılım, Türkiye'nin Fırat Nehri’nin suyunu kesmesi, 22 Ekim 2019’da Rusya'yla varılan mutabakata rağmen saldırıların sürmesi, Rusya’nın arabuluculuğunda Şam yönetimi ile diyalogların geliştirilmesi ve Suriye sorunlarını çözümüne ilişkin konular ele alındı. Bu görüşmelerin yanı sıra ABD’ye davet edilen heyetin, Washington’da da bir dizi görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor.    Suriye’nin geleceğiyle ilgili süren trafik, Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve MSD heyetinin ziyaret ve temasları, bölgedeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Bêrîtan Sarya değerlendirdi.    RUSYA’NIN TÜRKİYE RAHATSIZLIĞI!   MSD ve Özerk Yönetimin Rusya görüşmelerinin önemli olmakla birlikte büyük bir beklentiye neden olmaması gerektiğinin altını çizen Sarya, “Görüşmelerde, Rusya Türkiye’nin varlığından rahatsız olduğunu, işgalin tarafı olmadığını dile getirmiş. Ama sonuçta Türkiye'yi oraya sokanlar da onlar. Çok sıra dışı, büyük görüşmeler değil ama önemsiz de değil” dedi.   ABD-RUSYA ARASINDA DİYALOG    Esad’ın Rusya ziyaretinin MSD ve Özerk Yönetim’in ziyaretiyle bağlantılı olmadığını dile getiren Sarya, “ABD ve Rusya arasında bir diyalog var. Mısır doğalgazını ve Ürdün elektriğinin Suriye üzerinde Lübnan’a aktarılması durumu söz konusu. Lübnan’da büyük ihtiyaç var. Bu doğrultuda Sezar yasaları biraz gevşetildi. Arap ülkelerinin Suriye’ye dönük olumlu açıklamaları oldu. Bir anlamda Rusya, Suriye rejimini meşrulaştırmaya çalışıyor. ABD katı yasasını gevşetti. Ekonomik hakları açmaya çalışıyorlar. Ben Esad'ın gidişinin bunlarla bağlantılı olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.   ABD ve Rusya arasında Suriye’ye ilişkin temasların olduğuna dikkat çeken Sarya, “Afganistan'dan sonra ABD’nin Suriye'den de çekilip çekilmeyeceği tartışıldı. ABD çekilir, çekilmez, o kendi çıkarlarıyla bağlantılı bir durum. Ruslarla görüşmelerde nasıl sonuç alır ya da gerçekten Suriye'deki inisiyatifi Ruslara bırakıp çekilir mi bilemiyorum. Sonuçta Kürtler için, Özerk Yönetim için ya da diğer halklar için değil, çıkarları için burada bulunuyorlar. Ne ABD ne Rusya ne de diğer güçler buradaki insanları korumak için bulunmuyorlar. Ama diyaloglardan sonra bazı gelişmeler yaşandı. Suriye üzerinden Lübnan’a petrol ve doğalgaz aktarımı meselesinde belli uzlaşı sağlandığı görülüyor” ifadelerini kullandı.   İDLİB’E OPERASYON HAZIRLIĞI   Bir diğer hareketliliğin yaşandığı İdlib’te Suriye rejiminin kenti tamamen kontrol etmeye çalıştığını belirten Sarya, şunları söyledi: “M4 yolunun rejimin denetimine geçeceğini garanti eden mutabakatın gerekleri yerine getirilmedi. İdlib’de bir operasyon olası, çünkü aldığımız bilgilere göre Türkler ve Ruslar Cerablus'ta bir toplantı gerçekleştirdi. Türklerden ön koşulsuz bir şekilde Cebel Zeviye'den çekilmesi istendi. Türkler de bunu kabul etmedi. Ondan sonra gerilim tırmandı. Cebel Zaviye’ye operasyon hazırlığı var. Gerçekleşir mi bilemiyorum ama bunu rejim kaynakları da ifade ediyor. Bu doğrultuda hazırlıkları var ve son günlerce saldırılarını arttırdılar.”   TÜRKİYE BÜYÜK TEHLİKE   Afganistan’ın ardından ABD’nin Suriye’den çekilme ihtimaline dair tartışmalara ilişkin ortada öngörülmesi zor bir sürecin olduğunu ifade eden Sarya, devamında şu değerlendirmelerde bulundu: “Kuzey ve Doğu Suriye için çok belirleyici bir durum değil. Burada her zaman sistemi güçlendirmeye, halkların birliğini oluşturmaya, demokrasiyi geliştirmeye ve güçlü bir savunma oluşturmaya yönelik hazırlıklar var. Efrîn, Girê Spî ve Serêkanîyê işgal edildi ama NATO’nun en büyük ikinci ordusuna teslim olunmadı. O direnişler olmasaydı, bölgenin geneli de işgal edilebilirdi. ABD sürekli DAİŞ tehlikesinden söz ediyor. DAİŞ’in büyük bir tehlike olduğu doğrudur. Ama şu anda Kuzey ve Doğu Suriye için Türkiye DAİŞ’ten daha büyük bir tehlikedir.”   SİSTEMİN GÜÇLENMESİ   Afganistan’ın Taliban’a bırakılmasına paralel olarak Özerk Yönetim’e yönelik saldırıların artığına dikkat çeken Sarya, ABD ve Rusya’nın varılan mutabakatlara rağmen devam eden saldırıları durdurmaya yönelik bir çabalarının olmadığını söyledi. Sarya, ABD ve Rusya’nın bölgeyi korumak yerine kendi ajandalarını işletmeye odaklandıklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD,  Güney Kürdistan’da PKK’lilere yönelik 4 aydır süren saldırıları destekliyor. Bu iradeli Kürdü de halkların ortak sistemini de çok benimsediği anlamına geliyor. Şu ana kadar durum siyasi bir ilişkiye tam olarak evrilmedi. Her şeye hazır olmak lazım. Özerk Yönetimi ve iradeyi de zayıflatmayı esas aldılar. Güçlü olmasını çıkarlarına uygun görmüyorlar. Bir de Türkiye faktörü var. Ama burada esas olanın halkların birlikteliği olduğu yönünde güçlü bir bilinç oluştuğudur. Farklı devletlerle diplomatik ilişkiler elbette önemlidir ama stratejik olan sistemin ve mücadelenin güçlendirilmesidir.”   'ÇÖZÜM GÜCÜ HALKLARDIR'   ABD’nin iradeli Kürdü benimseyen bir tutumunun olmadığının altını çizen Sarya, “Burada PKK ve Öcalan faktörünü devre dışı bırakıp, KDP zihniyetine yedekleme çabaları var. Bunun için ENKS’yi dayattılar. Aynı zamanda Güney Kürdistan’da 4 aydır süren işgal girişimini kendileri için tehlike olarak görüyorlar. Hiçbir parça tek başına kurtuluşunu sağlayamaz, statü elde edemez ve koruyamaz. Bu bilinç oluşmuş durumda. Bu anlamda gelişmeler birbiriyle bağlantılı. Ama esas olan sahada siyasi, askeri güç olmaktır. Bu doğrultuda çabalar var. Burada artık Rusya, ABD gibi güçler de var. Ama esas çözüm özneleri onlar değil, halklar ve Demokratik Modernite güçleridir. Bu doğrultuda da güç olmaları gerekir. Güç olursa diplomasi de yürütürler, yaşamlarını da savunurlar. Böyle bir bölge gerçekliğinde yaşıyoruz” diye belirtti.   MA / İdris Sayılğan