Öcalan’ın avukatı: Türkiye yanıltıyor, sorumluluk AK’de 2021-11-16 09:07:57 İSTANBUL - AK Bakanlar Komitesi'ne sunulan "eylem planı"nın Öcalan için verilen ihlal kararından uzak olduğunu belirten avukat Rezan Sarıca, "Karara uygun davranmadığı tespit edilmesi halinde Türkiye'nin AK’ye üyeliği tartışma konusu olabilir" dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 15 Ağustos 1999 tarihinden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklayan 3’üncü maddesine aykırı olduğuna karar verdi. 18 Mart 2014’te verilen bu karardan sonra tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan için de aynı konuda ihlal kararı verildi. Öcalan ve diğer tutuklular için verilen ihlal kararının üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen herhangi bir adımın atılmaması hukuk ve insan hakları örgütlerini harekete geçirdi.    Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), AİHM’in verdiği kararları denetleyen ve uygulayan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) 26 Temmuz'da başvuruda bulundu. Komite, bunun üzerine konuyu ilk kez gündemine alarak, kararı 30 Kasım-2 Aralık arasında yapacağı toplantıda görüşme kararı aldı.      İMRALI'YA 'ÖZEL HUKUK'    Türkiye, Komite'nin konuyu gündeme alması üzerine iki ayrı bildirimde bulundu. Türkiye, bildirimlerinde 2009’dan bu yana İmralı’da ihlal olmadığını ileri sürdü. Türkiye, “Umut hakkının güvenceye alınması” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezasının infazı rejimi hakkında yasal değişiklik” yapılmasına ilişkin tespit ve önerileri görmezden geldi. 2009'dan bu yana Öcalan ile diğer tutukluların aile ve avukatlarıyla görüşmelerinin çeşitli gerekçelerle engellenmesine de bildirimlerde yer verilmedi.    Türkiye, 7 Ekim’de Komite'ye “Eylem Planı” başlığıyla sunduğu bildirimle de Öcalan ve diğer tutukluların "koşullu salıverilme" hakkının olmadığını belirterek, İmralı'da "özel hukuk" uygulamasını kabul etti.     Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rezan Sarıca, Türkiye'nin bildirimlerini ve Komite'den çıkacak olası kararlara dair Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirmelerde bulundu.    'İHLAL YOK' ISRARI   Türkiye’nin bildirimleriyle konunun özünden uzak bir yaklaşım sergilediğini belirten Sarıca, İmralı'da ihlal olmadığına dair iddialara değindi. Sarıca, "Türkiye’nin bu yönlü bildirimleri yeni değil. 2016’da verdiği bildirimlerde kararın yerine getirildiğini ileri sürüyordu. Bu nedenle AİHM’in verdiği karara yeniden odaklanmak lazım. AİHM, birkaç hususta karar vermişti. Şu anda önemli olan husus ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ‘ömür boyu’ şeklinde infazının olması. AİHM’in bunun işkence olduğuna dair tespiti var. Bu karara rağmen Türkiye’nin ‘ihlal yoktur’ demesinin hiçbir anlamı yok” dedi.   ÇARPITMA   Türkiye’nin "ihlal yok" iddiasının avukat ve aile ziyaretleriyle ilgili alakalı olduğunu söyleyen Sarıca, “Türkiye, bununla tecrit durumuyla ilgili cevap verdi.  Ancak Komite, esas ve ağırlıklı olarak tecrit kısmını değil, ağırlaştırılmış hapis cezasının 'ömür boyu' kısmıyla ilgileniyor. Türkiye’nin mevzuatında yer alan bu hususu izliyor. AİHM’in kararına uygun bir gelişme olacak mı, olmayacak mı? Bunu izliyor. Dolasıyla hem STÖ’lerin hem de Türkiye’nin sunduğu bildirimleri değerlendirip, karara uygun gelişmelerin olup olmadığını izleyecek. Komite'nin, Türkiye’nin özünden uzak ve görmezden gelen yaklaşımlarını kaide almayacağını düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.    TÜRKİYE'NİN AMACI   Sarıca, Türkiye'nin STÖ'lerin başvurularındaki talepleri ısrarla görmezden gelmesinin, "Kararın gereğini yerine getirmeyeceğini anlatmak" anlamına geldiğini kaydetti. Sarıca, "Çünkü ortada kararından ve özünden kaçan bir durum var. Bu nedenle AİHM’in kararını irdeleyen bir bildirim ortada yok. Türkiye’nin sunduğu ‘eylem planı’ Komite'de izlenen sürece dair bir emare taşımıyor. Gerçekçi ve uygulanabilir değil. Yani kısacası geçiştiren bir yaklaşım var ortada. Türkiye, bununla Komite'nin dikkatini başka yöne çekmeye çalışıyor. Komite'nin, karardan uzaklaşmasını ve hukuk dışı bir yaklaşım sergilemesini bekliyor” diye konuştu.   İMRALI'DAKİ ‘ÖZEL HUKUK'     Türkiye'nin "Eylem planı" adı altında sunduğu bildirimle İmralı'da uygulanan "özel hukuku" kabul ettiğini vurgulayan Sarıca, bunun aynı zamanda AİHM’in verdiği hükmü kabul etmek anlamına geldiğini söyledi. Sarıca, “Bunun Sayın Öcalan’ın durumunu dikkate alarak yapılmış bir düzenleme olduğunu itiraf etmiş oldu. 2000’lerde idam cezası mevzuatından sonra getirilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ömür boyu şeklinde süreceğine dair düzenleme Sayın Öcalan dolayısıyla getirilmişti. Şimdi 2014’te AİHM buna dair ihlal kararı verdi. Türkiye de yanıtıyla hem kararı hem de özel bir hukuk uygulandığını kabul ediyor. O yüzden anlatılan diğer hususların bir önemi yok. Komite'nin bu durumu göreceğini düşünüyoruz” diye kaydetti.     SORUMLULUK KOMİTE’DE   Türkiye'den temel taleplerinin mevcut hukukun AİHM ve insan haklarına uygun bir boyuta getirilmesi olduğunu ifade eden Sarıca, Türkiye'nin izleme sürecine de gerçekçi ve uygulanabilir bir eylem planı sunması gerektiğini vurguladı. Sarıca, "Bugüne kadar sunduğu eylem planı ve yanıtlar buna uygun değil. AİHM kararına uygun haline getirilmesini talep ediyoruz. Ancak Türkiye, bunu düzeltmeyeceğini ısrarlar vurguluyor. Hukuka aykırı davranacağını, AİHM kararını tanımayacağını, Komite'nin izleme sürecini yanıltmaya çalışacağını görüyoruz. Türkiye kararın gereğini yerine getirmeyecekse, bu konuda görev ve sorumluluk da Komite'ye düşüyor” şeklinde konuştu.    İNSANLIK DIŞI UYGULAMA    Sarıca, Komite’den çıkacak olası kararlara da değinerek, “Türkiye’nin AİHM’in verdiği karara uymadığı tespitini nihai olarak yapabilir" dedi. Komite'nin bu konuyu gündeminden düşürmemesi gerektiğinin altını çizen Sarıca, "Türkiye ile ikili ilişki ve görüşmelerinde, pozitif adım atmalarına yönelik girişimlerde de bulunmalı. Bu konuda gerekirse toplantı sonrasında kamuoyuna ve Türkiye’ye çağrı yapmalı. En azından Türkiye’nin AİHM kararına uygun davranmadığı tespitini paylaşabilir. AİHM kararının yerine getirilmesi için Türkiye’ye karşı yapılması gerekenleri yapması lazım. Karar bu şekilde uygulanır. Bunu yaptığı taktirde Türkiye’deki bu insanlık dışı uygulama son bulur” diye belirtti.     YAPTIRIMLAR   Komite’nin Türkiye’nin karara uygun davranmadığını tespit etme durumunda konunun tekrardan AİHM'e gideceğini söyleyen Sarıca, şöyle devam etti: "Bu şekliyle Türkiye’nin karara uymadığı tespiti tescillenecek. Bu durumda iş biraz idari bir boyuta taşınmış olacak. Bu durumda AK BK’nin Türkiye ile olan bütün ilişkileri burada gündem olacak. Sonuç itibariyle Türkiye de AK’ye üye bir ülke. Üyeliğe uygun davranması lazım. Eğer gelişmeler bu düzeyde gelişirse Türkiye’nin üyeliği de tartışma konusu olabilir. Farklı yaptırımlar da gündeme gelebilir."   MA / Gökhan Altay - Mehmet Aslan