19 Aralık Katliamı'nın avukatı: Dönemin sorumluları tanık değil, sanık olmalı 2021-12-17 12:51:22 İSTANBUL - “Hayata Dönüş operasyonu” ile tecrit sistemine geçildiği belirten dava avukatlarından Güçlü Sevimli, dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Ali Suat Ertosun’un davada tanık değil, sanık olması gerektiğini belirtti.  “Hayata Dönüş Operasyonu” adı verilen 19 Aralık 2000 tarihinde 20 ayrı cezaevine eş zamanlı yapılan operasyonun üzerinden 21 yıl geçti. F Tipi Cezaevlerine geçişi protesto etmek için açlık grevinde olan yüzlerce tutukluya karşı gerçekleştirilen saldırılara yüzlerce asker ve polis katıldı. Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Anavatan Partisi (ANAP) koalisyonunun başbakanı Bülent Ecevit’in “Teröristleri kendi terörlerinden kurtarma” olarak tanımladığı saldırılarda, ikisi asker olmak üzere toplam 32 tutuklu yaşamını yitirdi. Yüzlerce tutuklu ise yaralandı.   ÖDÜL   Operasyon için açılan davalar ise cezasızlıkla sonuçlandı. Bugün hala devam eden dava Bayrampaşa Cezaevi duruşması geçtiğimiz günlerde görüldü. Tanık olarak dinlenen emekli asker Ali Aydın’ın ifadeleri sonucunda dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Cezaevleri Tevkif Evleri Müdürü Ali Suat Ertosun’un dinlenmesi kararı verildi, bir sonraki duruşmada Tantan ve Ertosun tanık olarak dinlenmesi bekleniyor. F Tipi Cezaevlerinin mimarlarından olan Ertosun’a 2004 yılında AKP tarafından “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” verilmişti.   ZAMANAŞIMINDAN DÜŞTÜ   “Hayata Dönüş Operasyonu”nun gerçekleştirildiği cezaevlerinden biri de Bayrampaşa Cezaevi’ydi. Bayrampaşa Cezaevi’nde operasyonda 12 kişi yaşamını yitirdi. Bayrampaşa Cezaevi davası avukatlarından Güçlü Sevimli, dava sürecine dair değerlendirmelerde bulundu. Operasyonunun 14 saat sürdüğünü hatırlatan Sevimli, operasyon sonrasında tutukluların F Tipi Cezaevlerine sevk edildiğini sonrasında ise soruşturmaların başladığını dile getirdi. Olaya dair 3 soruşturmanın başlatıldığını hatırlatan Sevimli, “Bu soruşturmaların birincisi tutuklu ve hükümlülere, ‘isyan çıkarmak’ iddiasıyla başlatıldı. İkincisi cezaevinde görevli olan gardiyanların görevi ihmal ettikleri iddiasıyla bir soruşturma başlatıldı. Son soruşturma ise yaşanan ölümlere ilişkin açıldı. İlk iki soruşturma davaya döndü fakat zaman aşımından düştü. Üçüncüsü ise dava dönüştü ve bugün 160 küsur rütbeli askerle birlikte hala sürüyor” diye belirtti.   SADECE 9 CEZAEVİ İÇİN DAVA AÇILDI   Operasyonların 20 cezaevinde olmasına rağmen yargıya yansıyan ve davaya dönüşen 9 cezaevinin olduğunu söyleyen Sevimli, “Bunların neredeyse hepsi ise tutuklu ve hükümlülerin sanık olduğu davalardı. Dava açılan cezaevleri, İstanbul Bayrampaşa, İstanbul Ümraniye, Çanakkale, Bursa, Adana Ceyhan, Gebze, Çankırı, Malatya, Uşak Cezaevlerinde davalar açıldı. Diğer cezaevleriyle ilgili herhangi bir dava açılmadı. Bu açılan davalardan sadece İstanbul Ümraniye, Bayrampaşa ve Çanakkale ve Bursa Cezaevleriyle ilgili askerlere dava açıldı. Ümraniye Cezaevi’nde askerlere açılan dava beraat ile sonuçlandı, dava şuan Yargıtay’da. Bursa ve Çanakkale’deki beraat kararları Yargıtay tarafından onaylandı” ifadelerini kullandı.   MİT İSTİHBARİ BİLGİ VERDİ   Sevimli, Bakırköy 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 37 asker ve 2 astsubay hakkında açılan davanın devam ettiğini belirtti. Son davada dinlenen emekli asker tanık Ali Aydın’ın olay günü operasyonda önemli bir görevde olduğunun altını çizen Sevimli, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Bu tanık, 19 Aralık’ta da operasyonun planlanmasından icra edilmesine kadar operasyonu takip eden ve operasyonu yöneten kişilerden birisi diyebiliriz. Bu kişi operasyonlar bittikten sonra İçişleri Bakanı Tantan ve tanık Ali Aydın yanlarındaki birkaç rütbeli askerle birlikte bir basın toplantısı düzenlediler. Dinlenen tanık basına demeci veren kişiydi. Tanık ifadelerinde operasyonun tek bir merkezden İçişleri Bakanlığı binasındaki kriz merkezinden yönetildiğini, 20 ayrı cezaevinde süren operasyonlar sırasında bütün bilgi belge ve raporların bu kriz merkezine geldiğini kendisinin de bu kriz merkezinde görevli olduğu söyledi. Genel müdahale planının İçişleri Bakanınca hazırlandığını ve altında da dönemin bakanı Sadettin Tantan’ın imzası olduğunu söyledi. Operasyonun kararının verilmesinin dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in de katıldığı bir toplantıda alındığını aktardı. Operasyona ilişkin cezaevlerinin maketlerinin çıkarıldığı ve bunun üzerinde çalışıldığını anlattı. MİT’in de operasyona fiilen katılmadığını ancak askeri birliklere operasyon yapılan cezaevleriyle ilgili istihbarati bilgi verdiğini söyledi.”   TANIK DEĞİL SANIK OLMALILAR   Davada dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Cezaevleri Tevkif Evleri Müdürü Ali Suat Ertosun’un dinlenmesi kararını değerlendiren Sevimli, “Biz bunu başından beri talep ediyorduk. Şimdiye kadar kabul edilmedi. Bu karar olumlu fakat operasyonun talimatını veren merciler siyasiler, üst düzey askeriler ve bürokratlardır. Bu yüzden Tantan ve Ertosun bu operasyonun tabiri caizse mimarlarındandır. Aslında bizim kanaatimizce bunlar tanık değil de sanık olmalılar. Dönemin başbakanı, İçişleri Bakanı, Milli Güvenlik Kurulu üyelerinin artık yargılanması lazım” diye belirtti.   SİSTEM DEĞİŞTİRİLDİ   19 Aralık operasyonlarının bir bütün olarak ülkedeki ceza infaz modelinin bir gecede değiştirilmesi için yapıldığını belirten Sevimli, “Koğuş sisteminden F Tipi sistemi yani tecrit ve izolasyon sistemine geçildi. Bugün sadece F Tipleri değil neredeyse hepsi bu perspektife göre yapılıyor. Hepsi tecrit ve izolasyon mantığıyla yapılıyor. Bu operasyonlar nedeniyle şuan ki cezaevlerindeki hak ihlalleri hat safhada. Başta siyasi tutsaklar olmak üzere bir bütün olarak cezaevlerini tamamen tecrit merkezi yapmak istiyordu. Şuanda da bu durum aynen devam ediyor. 21 yıldır F tipi cezaevlerinden hak ihlalleri, ölümler, çok kez işkence vakaları yaşanıyor. Mevcut siyasi iktidarın yönetimi çok daha ağır ve sert bir şekilde yönetim sergiliyor. Buna bağlı olarak da hak ihlalleri daha öncesi ile karşılaştırılmayacak şekilde artmış durumda” dedi.   MA / Kadir Güney