Seferi Yılmaz: Beraat kararı halka karşı nasıl mücadele edildiğinin göstergesidir 2021-12-21 09:34:12   VAN - Umut Kitapevi bombalamasında suçüstü yakalanan sanıklara verilen beraat kararının hukuki olmadığını belirten Umut Kitapevi Sahibi Seferi Yılmaz, kararın Kürt halkına karşı nasıl mücadele edildiğinin göstergesi olduğunu söyledi.    Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Umut Kitapevi’ni bombalayarak bir kişinin yaşamını yitirmesine neden olan ve suçüstü yakalanan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş hakkında “insan öldürmek”, “örgüt kurmak” ve “insan öldürmeye teşebbüs” gerekçesiyle açılan dava dün Van 3'üncü Ağır Mahkemesi'nde sonuçlandırıldı. İki verilen 39 yıl 5 ay 10'ar gün hapis cezası üst mahkemelerde bozulan sanıklar, dosyadaki delillere rağmen 16 yıl sonra beraat ettirildi.    Umut Kitapevi Sahibi Seferi Yılmaz, astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş hakkında dün verilen beraat kararını değerlendirdi.    ‘TALİMATLA KARAR VERİLDİ’   Şemdinli davası ile ilgili 16 yıllık bir yargılama süreci yaşadıklarını belirten Yılmaz, “Bu davanın mağduru olarak sürekli davalarda bulunmama rağmen, böylesi bir yargılamayı ilk kez görüyorum. Hem usul hem esasa ilişkin savunma yapılmadı ve avukatlara söz hakkı bile tanınmadı. Bu kararı verecek olan mahkeme bazı hukuki usulleri yerine getirmesi gerekiyordu ama getirmedi. Çünkü bu yargılamanın talimatla yürütülen bir yargılama olduğu açıkça görüldü. Bu mahkeme heyeti talimatla çalıştı ve talimatla karar verdi” dedi.    ‘ÖLMEDİĞİM İÇİN HAYIFLANDILAR’   Bölgede işlenen tüm faili meçhul cinayetler, JİTEM davaları, gazetecilerin katledilmesi gibi davalarda polis veya askerin korunduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu kişileri devlet adına koruyorlar. Sanıkların avukatı JİTEM davasının beraatla sonuçlanmasını söylemesi bile heyete mesajdı. Bu dava bize gösterdi ki devlet yargısı ile bir bütündür. AKP iktidarının Ergenekonla uzlaşması Şemdinli davasında böyle bir karar çıkmasına neden oldu. Susurluk ve diğer olaylarda faillerin kim olduğunu bildiğimiz halde üstü kapatıldı. Ama Şemdinli davası, o davlar gibi değil, çünkü bu kişiler suçüstü yakalandı. Araçta çıkan belgeler, krokiler, öldürülecek kişilerin isimlerinin rapor edilmesi, benim iş yerimin krokilerin çıkması, hatta fotoğrafımın üzerine çarpı işareti atılması gibi birçok delil elde ettik. Tüm bu delillere ve önceki mahkemelerin yaptığı tüm işlemlere rağmen beraat verildi. Bugün duruşma zaptı bile düzenlenmedi. Yine savcının mütalaası beni yargılar nitelikteydi. Mütalaada ‘Seferi Yılmaz niye ölmedi’ diye hayıflandıklarını gördük” diye konuştu.    HALKIN VİCDANI   Bu kişilerin kamuoyu ve Şemdinli halkının vicdanında mahkum olduklarını kaydeden Yılmaz, “Çünkü bu olaya herkes tanıklık etti. Bu kararla Şemdinli halkının iradesi ve beyanı reddedildi. Bu karara ilişkin itirazlarımızı yapacağız, çünkü bunun tarihe bir not düşmesini istiyoruz. Bu sadece hukuki bir karar değil, Kürt halkına karşı terörle mücadele adı altında nasıl mücadele ettiğini göstermesi açısından önemlidir. Biz bunu bir mücadele olarak, ezilen Kürt halkının bir davası olarak görüyoruz. Tüm tehdit ve engellemelere rağmen bu kişilerin yargılanması için elimizden geleni yapacağız” dedi.    ‘KARARI İKTİDAR VERDİ’   Mahkeme heyeti, savcı mütalaası ve sanık avukatının sürekli “Daha önce bu kararı veren hakim ve savcılar FETÖ’cüydüler’ sözlerinin arkasına sığındığını anlatan Yılmaz, “Bir dava savcısı yada hakiminin FETÖ’den tutuklanması kitapevinin bombalanmadığı ve bu suçun işlenmediğini göstermez. Hangi neden bu bombalama olayını değiştirebilir ki? Bombalama sonucu bir kişi hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı, beni de öldürmeye teşebbüs ettiler. Bu kişiler suçsuz olabilir mi? Bu karar mevcut iktidarın derin devletle uzlaşması sonucudur. Yaşar Büyükanıt ve Erdoğan’ın Dolmabahçe’de yaptıkları gizli görüşmede böyle bir karar çıktı. Bu karar bir heyetin vermiş olduğu bir karar değil, Adalet Bakanlığı’na kadar devam eden bir mekanizmanın kararıdır. Kesinlikle bu kararı, mevcut iktidar verdi” diye konuştu.