KHK’liler Bahadır ve Enes için bir araya geldi 2022-01-18 15:08:08   İSTANBUL/ DİYARBAKIR- İntihara sürüklenen 16 yaşındaki Bahadır Odabaşı ve tıp öğrencisi Enes Kara için bir araya gelen KHK’liler Platformu, çocuklar öldükçe, öldürüldükçe ülkeye adalet gelmeyeceğini dile getirdi.    İstanbul KHK’liler Platformu, intihara sürüklenen 16 yaşındaki Bahadır Odabaşı ve tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara için Kadıköy’de bulunan Rıhtım Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklama da, “Siz sustukça, Bahadır’lar, Enes’ler öldükçe bu ülkeye adalet gelmez“ pankartının yanı sıra, “Adaletsizlik öldürüyor” yazılı dövizler ve yaşamını yitiren Odabaşı ile Kara’nın fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.    Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Emine Yüzgeç, Diyarbakır’da yaşamına son verdiği belirtilen Bahadır Odabaşı’nın ölüme zorlandığını belirtti. Odabaşı’nın anne ve babasının KHK ile ihraç edildiğini ve açlıkla sınandıklarının altını çizen Yüzgeç, Odabaşı’nın babası Nurettin Odabaşı’nın 5 yıldır cezaevinde tutulduğunu belirtti. Yüzgeç, “Baba modeline en çok ihtiyaç duyduğu dönemde, çok sevdiği babası tutsak edilmişti. Bahadır baba yokluğunda büyümeye dayanamadı. Bahadır bu koşullarda yaşamaktan vazgeçti. Unutmamak gerekir ki KHK’liler ve KHK’lilerin çocuklarının ölümünden, siyasal iktidar, ona çanak tutunlar ve susanlar sorumludur” dedi.    ‘İNSANİ HAKLARIMIZ BİLE ELİMİZDEN ALINDI’   KHK ile birlikte en temel insani haklarının bile ellerinden alındığını dile getiren Yüzgeç, devamında şunları söyledi: “Başta çalışma hakkımız olmak üzere, savunma, adil yargılanma, lekelenmeme, özel hayatın gizliliği, suçun şahsiliği, kanunların geriye doğru işletilemeyeceği gibi hukuki ilkeler askıya alınırken; kazanılmış hakların yok sayılması, sosyal güvence, sağlık, eğitim, seçilme, evlatlık edinme vb, en temel haklarımız gasp edilerek kendi doğduğumuz topraklarda mültecileştirildik. 657 sayılı kanun ve idari hukuk devre dışı bırakıldı. Biz KHKlılara yapılan hukuksuzluklar, darbe kılıfı ile siyasi iktidar tarafından meşrulaştırıldı.”    TÜM TOPLUMA BASKI UYGULANIYOR   KHK ile ihraç edilen Serap Kılıç ise  hukuksuzluğun sadece kendilerine değil ülkedeki tüm herkese yapıldığını belirterek, “Kod 29, Kod 47 ile işçilere, üniversitelerine kayyum atanmasına karşı olan öğrencilere, kayyum atamaları ile kendisine muhalif olan belediyelere, kendisine rakip olan siyasilere, eşit yurttaşlık isteyen halklar ve inançlara, toplumsal eşitlik isteyen kadınlara, açlığa, yoksulluğa mahkum edilen işçi emekçilere yöneliktir. Bu ülke, siyasi iktidar gibi düşünmeyenler ve ona oy vermeyenler için yarı açık cezaevine dönmüştür ve siyasi iktidarın zulmü, hakları için mücadele eden, muhalif olan tüm kesimlere yöneliktir. Hukuksuzluk, ülkenin her alanına kabus gibi çökmüş ve altında koca bir ülke kalmıştır” diye konuştu.    ‘ÖRGÜTLÜ VE GÜÇLÜYÜZ’   İktidarın baskı politikalarının artık çöktüğünü ve yönetemediğini sözlerine ekleyen Kılıç, şunları söyledi: “Biz KHK’lilerin bir örgütü var ve eskiye göre daha güçlüyüz. KHK’li Platformları Birliği çatısı altında halen 64 il ve 30'a yakın ilçe platformu ile yaşadığımız hukuksuzlukları anlatıyor, susmuyoruz. Platformlar olarak, gücümüzü haklılığımızdan alıyor, kazanılmış haklarımızın gasp edilmesine karşı mücadele ediyoruz.”    DİYARBAKIR    Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi’nde yapılan açıklamada konuşan Cengiz İzol, “Bahadır daha 16 yaşında idi. Yaşadığı apartmanın apartman boşluğuna atlayarak yaşamına son verdi. Bahadır'ın anne ve babası KHK ile işlerinden özgürlüklerinden edildi. Babası Nurettin Odabaşı yıllardır cezaevinde tutuluyor. Bahadır işte bu koşullarda yaşamaktan vazgeçti. Unutmamak gerekir ki KHK’li ve KHK’lilerin çocuklarının ölümünden 6 yıldır uygulanan politikalarla siyasal iktidar ve ona çanak tutunlar sorumludur” dedi.    100 İNTİHAR    İzol, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan KHK'lerle 152 bin kamu emekçisinin ihraç edildiğini anımsatarak, 1 milyon 500 bin aşkın insanın “terör” soruşturmasından geçirdiği, 300 bin kişi gözaltına alındığı, 100 bin kişinin ise tutuklandığını kaydetti. İzol, 6 yıllık süreçte 100 KHK’linin intihar ettiğini, ülkeyi yasa dışı yollarla terk etmek zorunda kalan 38 kişinin Ege denizi ile Meriç nehrinde boğulduğunu, hastalıklarından ya da iş yerlerindeki kazalardan dolayı bin 36 KHK’linin yaşamını yitirdiğini kaydetti.    ÇOCUKLARIN YAŞADIKLARI   KHK'lilerin yaşadıklarının iktidar eliyle meşrulaştırıldığını söyleyen İzol, "Hem siyasi iktidar tarafından hem de onun tarafından ikna edilen toplumsal kesimler tarafından linç edildik. Ötekileştirildik ve ayrımcı politikaya maruz kaldık" dedi. Kendileriyle birlikte çocuklarının da cezalandırıldığının altını çizen İzol, "Bizim çocuklarımız, sokakta, okulda dışlanıyor. Öğretmenleri, arkadaşları tarafından yalnız bırakılıyor. Çocuklarımız, bizimle birlikte siyasi rehine yapılıp demir parmaklıklar arkasında gökyüzünü görmeden büyümek zorunda bırakılıyor. Tıpkı 100 KHK’lı arkadaşımız gibi yaşama tutunamadığı için ölümü seçmek zorunda bırakılıyor” diye konuştu.    'YAŞAMAK İSTİYORUZ'   "Bu ülke, siyasi iktidar gibi düşünmeyenler ve ona oy vermeyenler için yarı açık cezaevine çevrilmiş durumda" diyen İzol, şöyle devam etti: "Ülke her anlamda karanlığın içindedir ve artık baskı politikaları bile var olan gerçekliği gizleyemez durumdadır. Ölmek değil, yaşamak istiyoruz. Öldükten sonra işe iade edilmek istemiyoruz. Bahadırlar, ölmesin istiyoruz. Gasp edilen işimizi, özgürlüğümüzü, haklarımızı geri istiyoruz” diye seslendi.