‘Kadınlara şiddetin travması tekrar tekrar yaşatılıyor’ 2022-01-22 20:18:41     İSTANBUL - HDK’nin düzenlediği söyleşide konuşan kadınlar, “Kimse bizden haklı olduğumuzu kanıtlamamızı bekleyemez, kimseye ispatlama borcumuz yok” dedi.   Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Okmeydanı’nda bulunan Munzur Çevre Derneği’nde “Kadının beyanı esastır, erkek aksini ispatlamakla yükümlüdür” başlıklı söyleşi gerçekleştirdi. Feminist aktivist Selin Top ve avukat Ruken Gülağacı’nın konuşmacı olduğu söyleşiye çok sayıda kişi katıldı.    Söyleşide ilk olarak söz alan feminist aktivist Selin Top, HDK’ye “kadın beyanı esastır” ilkesini gündemleştirdiği için teşekkür ederek konuşmasına başladı. İlkenin, hukuk alanının ötesinde, kadınların bulundukları her yerde hayati olduğunu vurgulayan Top, kurucu bir ilke olduğunu da aktardı. İlkenin kadın-erkek ikiliğini vurguladığını ve aslında bir ezme-ezilme ilişkisini tanımladığını kaydeden Top, “Hetero erkekler hariç hepimizi kapsayan, bir şekilde ezilen konumunda olanı duymadır ‘kadın beyanı esastır’ ilkesi. Erkek egemenliğine karşı bir duruş belirliyor. Bütün yasalar ve toplum zaten ezenden yana hikayeyi dinliyor, biz de diyoruz ki daha dezavantajlı kişiyi dinleyip konum alalım. Kadın öznesine kulak veriyor, sistematik erkek şiddetinin de altını çiziyor bu ilke” dedi.    'ERKEK SUÇUZLUĞUNU ISPATLASIN'    Şiddete veya cinsel şiddete maruz kalan kadınların, yaşadıklarını tekrar tekrar anlatmak zorunda kaldığını belirten Top, “Erkek suçsuzluğunu ispatlasın. Zaten toplum ezen taraftaki kişiyi tutuyor” dedi.  Top, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir kadın bir beyanda bulunduğunda o kadar çok didiklenme süreci yaşıyor ki, kimse bu sürece keyfi olarak girmez, gerçekten kolay bir süreç değil, o yüzden biz önce bir beyanı dinleyelim ona göre bir süreç başlasın. Biz mutlak gerçeği de aramıyoruz, kadın kanıt peşinde koşmak yerine dava açılmalı ve ilgili kanıtı o kişi aramalı.”   TRAVMAYI TEKRAR YAŞIYOR    Top, ayrıca bir kadının cinsel şiddete maruz kalması durumunda önce polise, sonra amire, ardından doktora gidip rapor alıp anlatmasının dayatıldığı, daha sonra da yine savcılığa, avukata ve psikoloğa anlatmak zorunda bırakılmasının travmaya neden olduğuna değindi. 2008-2012 yılları arasında ABD’nin ulusal suç araştırmalarına göre 100 cinsel saldırıdan sadece 40’ının polise yansıtıldığı yönündeki veriyi paylaşan Top, “10 tanesi tutuklanmayla sonuçlanıyor, sadece 3’ü cezaevine giriyor. Yani cinsel saldırılar cezasız kalıyor. Bununla beraber erkekler çok mağdur gibi yansıtılırken, belki Türkiye’de daha da yüksektir bu oran” diye konuştu.   EZİLENE KULAK VERECEĞİZ   Toplumsal olarak kadınlara yönelik sorgulamaların da artış gösterdiğini dile getiren Top, “Yeterince bağırmamış, bu kadın doğruyu söylememiş mi’ gibi sorgulamalara da maruz kalıyor kadınlar. Bu yüzden biz ezilene kulak vereceğiz” diye belirtti.  Top, dijital medyadaki tartışmalarda da kadınların hedef alındığını ifade etti.     YARGIDAKİ YERİ   Avukat Ruken Gülağacı da “kadın beyanı esastır” ilkesinin hukukta nasıl ihtiyaç duyulduğuna değindi. Gülağacı, eşitsizlik halinin herhangi bir şiddet vakasında her aşamada kadınların karşısına çıktığını vurguladı. Bu durumu değiştirmek için çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Gülağacı, “Beyanı söylediğimizde bir karakolda polis memuru daha düzgün sorular soracaktır ama kadınlara hep ‘barışamaz mısın, ne oldu, onu giymeseydin, evine git sabah gelirsin’ ya da ‘avukat bul gel’ diyorlar” şeklinde konuştu. Yine bu “yaklaşımın” yanlış avukat yönlendirmesi, polis ve psikiyatrist tarafından da uygulandığını söyleyen Güağacı, “Bazen kadın bir hakimin karşısında dahi oluyor. Bu noktada beyanı neden esas almalıyız, bunu yargıda görüyoruz” dedi.   KİMSEYE ISPATLAMAK ZORUNDA DEĞİLİZ   Hukuki süreçte “kadın beyanı esastır” ilkesi uygulansa dahi kadının rujundan pantolonuna, sosyo-ekonomik durumuna kadar incelemeler yapıldığını vurgulayan Gülağacı, erkeklerin kadınlara yaptığı en büyük baskının “ispat istenmesi” olduğunu belirterek, “Kimseye ispatlama borcumuz yok” diye vurguladı.    6284 HALA YÜRÜLÜKTE    İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasıyla kadınların kendilerini çok daha güvensiz hissettiğinin altını çizen Gülağacı, “6284 sayılı yasa hala yürürlükte, uzaklaştırma, koruma veya birçok farklı yaptırım için adli mercilere başvurma hakkı devam ediyor. Kadınların kendilerini güvensiz hissetmemeleri ve 6284 sayılı yasadan yararlanmaları gerekir" dedi.      Soru-cevap bölümünün ardından söyleşi sona erdi.