Diyarbakırlı yurttaşlar: Bizim dilimiz neden yasak? 2022-02-20 10:32:54   DİYARBAKIR - 21 Şubat Dünya Anadil Günü öncesi Kürtçe üzerindeki baskı ve yasaklara dair mikrofon uzattığımız Diyarbakırlı yurttaşlar, "Diğer dilleri konuşurken bir şey yok, bizimkisi neden yasak?" diye sordu.    Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından dillerin ölmesini engellemek, farkındalık yaratmak ve çok dilliliği teşvik etmek amacıyla 1999’da alınan kararla 21 Şubat tarihi, ‘Dünya Anadil Günü’ olarak kutlanıyor. Bu karar doğrultusunda bugün demokrasinin yerleşik olup, hak ve özgürlüklerin kullanımına önem verilen ülkelerde çok dillilik politikası yürütülüyor. Resmi statüsü taşıyan tek dilin Türkçe olduğu Türkiye örneğinde ise, izlenilen ırkçı-şoven politikalar doğrultusunda varlığı inkâr edilen, yok sayılan hakların doğrudan anadillerine yönelik de baskı, yasak ve yine bu yönlü başvurulan asimilasyon politikaları derinleşiyor.    Bu durum başta eğitim süreçleri olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında bir mağduriyeti beraberinde getiriyor. Dillere dönük yok sayma, günlük yaşamdan silme çabalarının örnekleri, Dünya Anadil Günü’nün anadili Kürtçe, Arapça, Lazca, Ermenice, Hemşince, Çerkezce, Çeçence, Süryanice olan milyonlarca çocuğun kendi anadillerinden adeta koparıldığı bir ortamda kutlanması oluyor.    Diyarbakır sokaklarında mikrofon uzattığımız yurttaşlara hem 21 Şubat Anadil Günü’nü hem de Türkiye’de Türkçe dışında diğer dillere dönük bakışını ve yaklaşımlarını sorduk.    ‘DİLİMİZ YASAKLI’   Anadilin her yerde serbestçe konuşulması gerektiğini dile getiren Dilan Akdemir, “Baktığımızda görüyoruz ki her yerde dilimiz yasaklı. Ancak biz daima kendi dilimizle konuşacağız. Kendi dilimizi konuşmadığımız zaman dil yok olur. Okullarda çocuklarımıza Kürtçe ders veremiyoruz. Okullarda her dil serbest ama Kürdün dili yasak. Bizim dilimizin de olması gerek” diye belirtti.   ‘NEDEN YASAK?’    Anadilin kimseye bir zararı olmadığını ifade eden Abdulkadir Avşar, “Anadil ne kadar ilerlerse o kadar iyi. Diğer dilleri konuşurken bir şey yok, peki neden bizimkisi yasak?” diye sordu.    İNSANIN VARLIĞI   Sorularımıza anadili olan Kürtçenin Kirmanckî lehçesiyle yanıt veren İbrahim Günsür ise, “Bu bizim dilimizdir. Herkesin kendi dilini savunması ve sahiplenmesi gerekir. Her dil, bir renktir. Renklerimiz farklı olsa da akan gözyaşlarımızın rengi aynıdır” dedi.    Yaşamın farklılıklarla güzel ve zengin olduğunu ifade eden Günsür, “Dilimizin yasaklanmasını kabul etmiyoruz. Her bir dil, bir insandır. Kürt dili üzerindeki baskıları kabul etmiyoruz. Dil, aynı zamanda kişinin varlığıdır. Kürtçenin seçmeli ders verilmesini bir hakaret olarak görüyorum ve asla kabul etmiyorum. Milyonlarca insan bu ülkede yaşıyor niye İngilizce, Arapçaya verilen önem kadar Kürtçe verilmiyor. İstanbul'da Arapça, İngilizce tabelalar asılırken sıra Kürtçeye geldi mi adeta farklı bir uygulama tabi oluyor. Artık anadilimizin eğitim dili olmasını istiyoruz. Dil bitti mi insanın varlığı da biter” ifadelerini kullandı.    Yaşamlarını kendi anadillerinde sürdürmelerinin insanları daha fazla mutlu ettiğini belirten Abdulkerim Can, çocukların gittikleri okullarda Türkçeye alıştırıldıkları için kendi anadillerini unuttuklarını kaydetti. Can, “Güzel olan insanın kendi anadilini konuşmasıdır. Her dili bilmek güzeldir ama anadili konuşmak daha güzeldir” şeklinde konuştu.    HER ŞEY YASAKLI    İnsanların anadiline sahip çıkması gerektiğini belirten Nedim Barani, anadiline sahip çıkmayan bir insanın hiçbir şeyine sahip çıkamayacağı görüşünü dile getirdi. “Dili yasaklı olana her şey yasaklıdır” diyen Barani, Kürtçeye dönük baskı ve yasakların son bulması için Kürt ulusal birliğinin sağlanmasının önemine işaret etti. Barani, “Kürt dili yasaklı şu an. Bu bir arada olmamamızdan da kaynaklı. Bir arada olsaydık böyle olmazdı. Seçmeli ders diyorlar bunu kabul etmiyoruz. Zorunlu ders olması gerekiyor. Halkımızın diline sahip çıkması gerekiyor” dedi.   SEÇMELİ DERS TEPKİSİ   Esnaflık yapan Ferhat Atabey, Kürtçeye dönük politikaların dünden bugüne aynı olduğundan yakındı. Kürtçeye dönük saldırıları “cahillik” olarak tanımlayarak, bu saldırıları yapanları kınadığını belirten Atabeyoğlu, “Biz, Türk, Kürt, Laz, Ermeni bütün insanlarımızı seviyoruz. Herkese de saygı gösteriyoruz. Ancak onların yaptığı bu ırkçılık karaktersizlikten başka bir şey değildir” diye konuştu.   Milyonlarca Kürdün anadili olan Kürtçenin okullarda seçmeli olarak seçilmesi yerine eğitim dili haline gelmesi gerektiğini savunan Atabeyoğlu, şunları söyledi: “Bu devlette hem onlar hem de bizler yaşıyoruz. Ortak bir dersin olması lazım, seçmeli değil. Kürtçe seçmeli ders olabilir mi? Ha seçmeli ders demişsin ha küfür etmişsin.”    ‘BİZLERİ KANDIRMAKTAN VAZGEÇSİNLER’    İktidarın Kürtçeyi seçmeli ders olarak okullarda yer vermesi politikasını “dürüst değil” diyerek eleştiren Musa Atkan da, “Bizleri kandırmaktan vazgeçsinler. Nereye kadar gidecek bu böyle. Utansınlar. Gelsinler buraya insanların hepsi Kürt. Artık dilimizi inkar etmesinler. Eğer bir olursak her şey azad olur. Birlik dil ile olur” sözlerini sarf etti.   MA / Ceylan Şahinli - Mehmet Güleş