Bir yılda çöken Kobanê Davası’nın anatomisi 2022-05-09 09:00:45 ANKARA - Bir hafta gibi kısa sürede kabul edilen ve hızla yargılamaya geçilen Kobanê Davası, “gizli tanıklar”ın çelişkili beyanları, müştekilerin şikayetçi olmaması, siyasetçilerin tutarlı savunmaları, mahkeme üyelerinin kriminal suç örgütleriyle ortaya çıkan ilişkisi ve hukukçuların çürüttüğü tüm iddialarla bir yılda çöktü.  DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014’te ülke genelinde gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek hazırlanan 3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan Kobanê Davası’nın 12’nci duruşmasının 5’inci oturumu görülüyor.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 28 tutukluyla başlayan davada 108 isim yer alıyor. İddianamede 108 kişi için "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor. İddianamenin ilk 241 sayfasında yaşamını yitiren 37 kişinin isimleri, mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve “gizli tanık” beyanları eklendi.   Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmaları Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda gerçekleştiriliyor.   Onlarca oturumda siyasetçilerin yaptığı savunmaların tutarlılığı, ortaya çıkan belgeler, tanıkların tutumları, müşteki arayışının başarısız kalması, gizli tanıkların çelişkileri ve görevden alınan mahkeme başkanının çetelerle ilişkisi gibi birçok gelişme, Kobanê Davası’nın bir yılı geride bırakırken nasıl çöktüğünü ve siyasal bir dava olduğunu ortaya çıkardı.   Mezopotamya Ajansı (MA) olarak başından beri aralıksız takibini yaptığımız Kobanê Davası'nın anatomisini çıkardık.   SORUŞTURMA SÜRECİ   1- Kobanê Davası kaç yıl sonra açıldı?   Davanın gerekçesi yapılan, DAİŞ’in Kobanê saldırısına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemlerden 6 yıl 3 ay sonra açıldı.    2- Dosyada kaç savcı görev aldı?    Dosya için özel olarak görevlendirilen savcı Ahmet Altun’dan önce 8 savcı görev aldı. Bunlar, Durak Çetin, Tekin Küçük, Hakan Yüksel, Ramazan Dinç, Derya Gökmen, Aytekin Cenikli, Hamdi Çağrı Şahin ve Selda Binboğa Kurtuluş. Bu süreçte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında 2014 yılından beri açık olan 2014/146757 numaralı soruşturma kapsamında diğer il savcılıklarına soruşturma dosyasında şüpheli olarak gözüken ve milletvekili olmayan MYK üyelerinin ifadelerinin alınması için ilgili adreslerine talimat yazıldı.    3- Soruşturmada savcısı nasıl özel olarak görevlendirildi?   Dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında 2014’ten beri açık olan soruşturma dosyasına 2018’de Ahmet Altun atandı. Altun gelir gelmez, 19 Haziran 2018’de dönemin HDP MYK üyesi olmadıkları gibi dosyanın hiçbir aşamasında şüpheli olmayan 90 kişinin isminin yer aldığı imzasız bir listede isimleri yer alan siyasetçiler hakkında soruşturma başlattı. Altun, 90 kişi hakkında soruşturma başlattıktan sonra 25 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan HSK kararnamesi ile İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne atandı. 24 Haziran 2018 seçimleri sırasında tutuklu bulunan Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasıyla MHP kimliğiyle bilinen savcı Altun tekrar Ankara’ya getirildi ve tekrar dosyaya atandı ve AİHM Büyük Daire’nin Demirtaş kararına karşı Erdoğan’ın, “Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” sözlerinden sonraki gün dosyada hiçbir yeni delil olmadan Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş hakkında mükerrer tutuklama kararı aldırdı.    4- Savcıya gelen bilgi notunda ne vardı?    Kobanê Davası’na bakan savcı Altun’a TEM Şube Müdürlüğü tarafından 26 Ekim 2018 tarihli imzasız bir bilgi notu gönderildi. Dosyada unutulan bilgi notunda, HDP’li milletvekilleri Ayhan Bilgen, Garo Payan, Hüda Kaya, Meral Danış Beştaş, Saruhan Oluç, Serpil Kemalbay ve Sezai Temelli hakkında seçimlerden önce Kobanê dosyası kapsamında soruşturma başlatıldığı ve bu isimlere dair gözaltı, tutuklama ve sorguya çekme işlemleri yapılmasında hukuki bir engelin olmadığına yer verildi. Bilgi notunda ayrıca, 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemlerin partinin kapatma nedeni olarak gösterildi.    3- Gizlilik kararı ne kadar sürdü?    Savcı Altun, tekrar görevlendirilmesiyle birlikte dosyaya gizlilik kararının verilmesini talep etti ve Ankara 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği tarafından 3 Ocak 2019 tarihli kararıyla dosya içeriğinin incelenmesi ve örnek alma yetkisinin kısıtlanmasına karar verildi. Gizlilik kararı iddianamenin mahkemece kabul edilmesine kadar devam etti. Gizlilik kararı iddianamenin kabul edildiği 7 Ocak 2021’e kadar devam etti.    4- İddianamedeki suçlamaların temelini neler oluşturdu?    İddianamedeki suçlamaların temeli olarak HDP MYK tarafından 6 Ekim 2014’te Kobanê’ye yönelik saldırılara ilişkin Twitter üzerinden paylaştığı mesaj gösterildi. Öte yandan dönemin milletvekili olmayan MYK üyeleri hakkında yürütülen soruşturma dosyalarına 19 Şubat 2015’te Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 14 sayfalık ayrıntılı bilgi notu ve eklerinden oluşan bir yazı gönderildi. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı B Şube Müdürlüğü tarafından benzer şekilde hazırlanan 33 sayfalık rapor, yine Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı’nın 71 sayfalık raporu, Ankara TEM Şube Müdürlüğü tarafından tutulan 05 Şubat 015 tarihli 3 sayfalık tutanak ve ANF haberlerinden oluşan 4 sayfalık çıktı sunuldu.  2015 yılından emniyet tarafından hazırlanan bu araştırma tutanak ve özel görevlendirilen savcı Ahmet Altun’un ulaştığı gizli tanık “ULAŞ”, “MAHİR” ve açık tanık itirafçı Kerem Gökalp’in beyanları iddianamenin temelini oluşturdu.    5- İddianame nasıl kabul edildi?   Tüm bu suçlamaların yer aldığı iddianame Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından 22 Aralık 2020’de HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında “tahliye” kararının ardından 30 Aralık 2020’de tamamlanıp mahkemeye sunuldu. Mahkeme de bir hafta içinde 7 Ocak 2021’de iddianameyi kabul etti. İddianame, AİHM kararına karşı yapılan bir hamle olarak yorumlanırken, aynı zamanda HDP’ye açılmak istenen kapatma davasının da ana suçlamaları arasında yer aldı.   6-AİHM kararı neden bu davayı ilgilendiriyor?   AİHM’in 22 Aralık 2020 tarihinden Demirtaş hakkında verdiği “tahliye” kararında ayrıca iddianamede yer alan suçlamalara ilişkin de ifadeler yer aldı. AİHM kararında “Kobanê için yapılan çağrılar şiddet çağrısı değil” yönünde karar verdi. Kararda ayrıca, “HDP Genel Merkezi tarafından yapılan çağrılarla meydana gelen olaylar arasında nedensellik bağı bulunmadığı, söz konusu çağrıların ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı” ifade edildi.   7- Dava başlamadan iktidar yetkilileri neler söyledi?   Dava başlamadan, Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve eski Meclis Başkanı Bülent Arınç ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan mahkemeye talimat verir nitelikte açıklamalar geldi. Soylu sanal medya hesabından HDP’yi hedef alan bir video paylaştı.Soylu, “Onların anlatmadığı...” ifadesini kullandığı videoyu ‘#HDPkkiçinHesapVakti’ etiketi ile paylaştı. Bahçeli, grup toplantısında davanın çok kısa süre içerisinde karara bağlanmasını ve HDP'nin kapısına mühür vurulması talimatını verdi. Altun, “Cinayetlerin failleri bugün hakim karşısına çıkıyor. Katiller için hesap vakti. Bizim adalete inancımız tam” sözleriyle nasıl bir yargılama yapılacağının sinyalini verdi. Bu açıklamalara paralel olarak Anadolu Ajansı’da duruşmadan bir gün önce, “Kobani olaylarının 'azmettiricileri' hakim karşısına çıkıyor” başlıklı haberi servis etti.    DAVA BAŞLIYOR   8- Mahkemeye heyeti nasıl görevlendirildi?   Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 26 Mart 2021 tarihinde iddianameyi kabul eden Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne ikinci heyet atanmasına ve mevcut heyetin sadece Kobanê Davası ve sonrasında gelebilecek bağlantılı davalara bakmasına karar verdi. Bahtiyar Çolak’ın başkanlığını yaptığı heyet bu tarihten sonra sadece Kobanê Davası’na baktı.    9- Davanın ilk gününde neler yaşandı?   Duruşmanın görüldüğü salona kadar kurulan 3 ayrı kontrol noktasının yanı sıra binanın her iki tarafına keskin nişancılar yerleştirildi. Yaklaşık bin 500 kişilik kapasiteye sahip duruşma salonuna 300 jandarma ve çevik kuvvet polisleri görevlendirilirken, 100 avukat “yer olmadığı” gerekçesiyle salona alınmadı. Avukatları salona almayan mahkeme heyeti, temel hukuki talepleri dahi yok saydığı, savunma avukatlarını görmezden geldiği bir yargılama yürütmek istemesi tepkiye neden oldu. Avukatlar, duruşma boyunca mahkeme heyetini, alkışlarla, salonu terk ederek protesto etti. Avukatların, “Et ve Süt Kurumu’nun avukatı burada, HDP’nin avukatları alınmıyor” sözleri dikkati çekti. Avukatları görmezden mahkeme heyeti, kimlik tespitiyle yargılamayı başlatmak istedi. Ancak bu sefer de yargılanan siyasetçilerin protestosuyla karşılaştı. Mahkeme heyetinin yargılamayı sürdürme çabası kimsenin duymadığı 3 bin 530 sayfalık iddianamenin özetinin okutturulmasıyla devam etti.   Salon içinde kendisini bu şekilde gösteren tutum dışarıda da farklı değildi. HDP Meclis Grubu’nun salon önünde açıklama yapması engellenirken, Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı üyesi bir grubun ellerinde bayraklarla salon önüne kadar gelip, HDP karşıtı gösteride bulunulmasına engel olunmadı.   10- Kimler izledi?    Dava için farklı ülkelerden gelen 11 yabancı heyet temsilcisinin yanı sıra Adalet İçin Hukukçular, Avukat Dayanışması, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Çağdaş Avukatlar Grubu (İstanbul ve İzmir), Demokrasi İçin Hukukçular, Kartal Hukukçular Derneği, Katılımcı Avukatlar, Toplumsal Hukuk, Sosyal Hukuk, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar gibi hukuk kurumlarından avukatlar duruşmaya katıldı. Yanı sıra İzmir, Amed, Van, Şırnak, Urfa, Dersim, Hakkari, Ağrı, Bursa, Mardin Barolarından başkan ve temsilci düzeyinde davaya katılım sağladı.    11- Müşteki ve mağdur koltuklarına kimler oturtuldu?    Duruşmada müşteki mağdur koltuğunda İçişleri Bakanlığı, AKP, Et ve Süt Kurumu gibi kurumların avukatlarının yanı sıra aynı bölüme duruşmanın başlangıcı sırasında üst düzey bürokrat olduğu iddia edilen birkaç ismin oturduğu ve duruşmanın gidişatını izlediği görüldü. Dört kişiden oluşan ve çevredekilerle hiçbir şekilde iletişim kurmayan, mahkeme heyetine de yakın bir noktada oturan bu grubun duruşmanın ilerleyen saatlerinde salonu terk etti. Davanın devam eden duruşmalarında farklı tarihlerde AKP’li milletvekilleri de müşteki koltuklarına oturdu. Ayrıca kimi eski bakanların da duruşmaya katıldığı belirtildi.    12- Mahkeme heyeti ve mahkeme başkanının tavrı nasıldı?    Özel olarak atanan heyetinin ciddiyetsiz tavrı ilk günden belli oldu. Talimat aldığını her kararıyla gösteren mahkeme heyeti, salona girmek isteyen yüzlerce avukatın beyanlarını duymazdan geldi. Avukatların alkışlı protestosuna karşılık “dışarı atmakla” tehdit etti. Savunma avukatlarının duruşma düzenine karşı beyanlarının dikkate alınmaması üzerine salonu terk etmesine rağmen kimlik tespiti yaptı, avukatların yokluğunda yapılan kimlik tespitine yönelik tepkilerin hiçbiri kayıt altına alınmadı ve tutanağa geçirilmedi.  Mahkeme heyetinin bu tavrı şimdiye kadar görülen duruşmaların hepsinde devam etti. Defalarca reddi hakim talebinde bulunuldu.    ‘KARANLIKTA DA SAVAŞIRIZ’   13- Savunma avukatlarının ilk güne cevapları ne oldu?    Siyasetçilerin “kumpas davası” dediği duruşmalarda avukatlar da “yasadışı yargılama” diyerek, dava için özel olarak görevlendirilen heyeti reddetti. Duruşmanın ertesi günü açıklama yapan avukatlardan HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede’nin “Rivayet edilir ki dönemin en donanımlı Pers ordusu Sparta işgal etmek için harekete geçmiş ve 300 Spartalı yurttaşlarını korumak için cesaretle savaşırız. 300 Spartalının cesaretini kırmak üzere gönderilen bir elçi, ‘Pers ordusu o kadar kalabalık ki aynı anda ok attıklarında güneşi kapatıyorlar ve yeryüzü kapkaranlık oluyor’ diyorlar. Spartalı savaşçıların cevabı ‘biz de karanlıkta savaşırız’ oluyor. Biz de karanlıkta savaşırız. Türk yargı sistemini zifiri karanlığa büründüğü bu günlerde karanlıkta da savaşacak deneyimimiz, cesaretimiz ve argümanlarımız var” sözleri, davayı ve avukatların mücadelesini özetler nitelikteydi.     14- Hakkında dava açılan siyasetçilerin heyete yanıtı ne oldu?    Kimlik tespiti sırasında mikrofonları açılan siyasetçiler, avukatları olmadan sorulara yanıt vermeyeceklerini belirterek tepki gösterdiler. Tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata, “Bu dosya şu an savunma makam yerine oturduğu için eksik başlamıştır. Gereken sorunu çözebilmek için yapmanız gereken şudur ikinci sırada oturan güvenlik personelini çıkarıp avukatları alma” dedi. HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Savunma hakkına riayet edilmemesiyle bu davanın nasıl bir rol oynadığı ve oynayacağının işaretlerini gösterdi. Bu şekilde yargılamaya geçilemez” diye belirtti.  Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, “Mikrofon sesini kapatırsınız ben de bağırırım. Yıllardır cezaevindeyim” dedi. Tutuklu siyasetçi Gültan Kışanak, “Bu dava taraflı ve bu tiyatroda biz olmayacağız. Dava hükme bağlanmıştır, Sarayın talimatlarıyla hüküm veriyorsunuz” şeklinde konuştu. HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik. Darbecileri yargıladınız bizi onlarla karıştırmayın. Cevap vermeyeceğim. Biz size değil cevap vermek, günahımızı bile vermeyiz” yanıtını verdi.    TAHLİYELER   15- Davada kaç kişi, ne zaman tahliye oldu?    Davanın 3’üncü duruşmasında Ayhan Bilgen, Can Memiş, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal, Zeki Çelik, İbrahim Binici, Emine Ayna ve Emine Beyza Üstün olmak üzere 8 isim tahliye edildi. Davanın 11’inci duruşmasının görüldüğü 9 Nisan’da Kürt PEN (PEN a KURD) üyesi yazar Nezir Çakan tahliye edildi. Çakan'ın tahliyesiyle birlikte dava kapsamında bugüne kadar 9 kişi tahliye edilmiş oldu. Davada tutuklu yargılanan kişi sayısı ise 21'e düştü.    GİZLİ TANIKLARIN HAZIR BEYANLARI   16- Tanıklar nasıl bulundu?   Dosyada adları geçen tüm gizli ve açık tanıklara ne şekilde ulaşıldığı dosya kapsamında belli değil. Soruşturma dosyası incelendiğinde buna dair tek bir evrak bulunmadı. Savcı Altun’un dosyaya görevlendirilmesiyle birlikte 26 Aralık 2018’den itibaren TEM şubelere  6-8 Ekim eylemleri kapsamında haklarında şüpheli olarak işlem yapılıp daha sonra “itirafçı” olan tanık beyanları ve 27 Aralık 2018’de ise kentlerde yaşanan olayların savcılıklardan dosyalarının istenmesine dair tebligatlar gönderildi. Hukuka uygun maddi delil bulamayan savcı, iddialarını kuvvetlendirmek için gizli/açık tanık arayışına çıktığı dosyadan gizlilik kararı kaldırıldıktan sonra açığa çıktı.     17- Tanık ve gizli tanık ifadeleri ne şekilde alındı?   Tanık Sami Baran’ın soruşturma dosyası Antalya’da olmasına rağmen, Ankara Cumhuriyet Savcısı Ahmet Altun yetkisi olmamasına rağmen kanunsuz bir biçimde fiilen el koydu.  İddianamede geçen gizli tanık Mahir’in ifadesi 4 Aralık 2019 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde Altun tarafından, tanık Sami Baran’ın ifadesi 12 Aralık 2019 tarihinde Antalya Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, tanık Kerem Gökalp’in ifadesi 7 Ocak 2020 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yine savcı Altun tarafından, tanık Muhammet Zengin’in ve gizli tanık ‘Ulaş’ın ifadeleri ise 4 Mart 2020 tarihinde yine Altun tarafından alındı.    18- Tanık ifadelerinin hepsi mahkemeye gönderildi mi?   Avukatların tüm ısrarına rağmen tanık beyanlarının eksiksiz bir şekilde mahkemeye gönderilmedi. İtirafçı Kerem Gökalp’in 15 gün boyunca Ankara TEM’de tutulduğu ortaya çıktı ama ifadesinin hepsi henüz dosyada yok. Öte yandan Ağrı Emniyet Müdürlüğü, Kobanê Davası’nın iddianamesinde yer alan ve tutukluluğa devam gerekçesi yapılan tanık Gül Tanrıverdi’nin ifadesini mahkemeye eksik gönderdi. Mahkemeye gönderilemeyen ifadelerden Kerem Gökalp’in ifadesi HDP’ye açılan kapatma davasının dosyasından çıktı.     19- Tanık ifadelerindeki çelişkiler nelerdi?   Farklı tarihlerde alınan tanık beyanlarının imla hatalarına kadar aynı olduğu devam eden duruşmalarda avukatlar tarafından açığa çıkarıldı. Örneğin gizli tanık Ulaş’ın 4 Mart 2020’de tanık Sami Baran’ın 12 Aralık 2019’a alınan ifadelerinin cümle cümle aynı olduğu ortaya çıktı. Aynı şekilde gizli tanıklar Hermes ve Atlas’ın konuşmalarının birebir kopyalama yapıştırma olduğu ortaya çıktı. Öte yandan tanık sıfatıyla ifadesi alınan Gül Tanrıverdi’nin iddianamede geçen ifadesiyle, Kobanê eylemlerinden 5 yıl sonra 26 Kasım 2019’da Ağrı TEM’de verdiği ifadesinin uyuşmadığı görüldü. Gizli tanık Mahir’in 4 Aralık 2019’da alınan ifadesinde Demirtaş’ın 2014 yılında yaptığı bir açıklamasını imla hatalarına kadar aynısını belirttiğine dair tutanak tutulduğu ortaya çıktı. Avukatlar, söz konusu ifadenin TEM Şube Müdürlüğü’nün hazırladığını tanığın da imza attığını söyledi. PKK itirafçısı Kerem Gökalp’in ifadesi de Mahir’le hemen hemen aynıydı.    Gökalp’in ilk alınan ifadesinde davaya dair bir beyanının yoktu. Hakkında davada açılan siyasetçiler hakkında ifade verdikten 2 ay sonra yargılandığı dosyadan beraat etti ve tahliye edildiği de duruşmalarda avukatlar tarafından açığa çıkarıldı.    MAHKEMENİN BULDUĞU TANIKLAR İŞİNE YARAMADI   20- Mahkeme salonunda dinlenen açık tanıklar ne dedi?   Savcı Altun tarafından bulunan açık tanık itirafçı Kerem Gökalp ve Sami Baran 4-5 Nisan’da görülen duruşmada dinlendi. SEGBİS’le duruşmaya bağlanan Baran, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ve iddianameye konulan ifadesini kabul etmedi. Baran, avukatı olmadan polislerce dinlendiğini belirterek, “Emniyetin elinde siyasetçilerle ilgili notlar vardı, kağıtlar vardı” dedi. Baran, imzasının bulunduğu ifade tutanağının polislerce hazırlandığını belirtti. Mahkemece dinlenen Gökalp ise saatlerde PKK hakkında bilgi verdi ancak hakkında dava açılan siyasetçilerin hiçbirini teşhis edemediği gibi tutuklu siyasetçileri Kandil’de görmediğini belirti. Gökalp’in görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığı tamamen “duydum” üzerinden siyasetçiler hakkında ifade verdiği açığa çıktı.    Dosyanın soruşturma savcısı Ahmet Altun’un davanın dayanak yapıldığı ve duruşmada ise siyasetçilerin lehine beyanlarda bulunan tanık Sami Baran hakkında bir soruşturma yürüttüğü ise 12’nci duruşmada ortaya çıktı.    21- Mahkeme başkanı tanıklara nasıl sorular yöneltti?    Mahkemece dinlenen tanıklar iddianamede yer alan ifadeleri ve suçlamalar doğrultusunda beyanda bulunmaması üzerine mahkeme başkanı HDP’yi hedef elan sorular yöneltti. Mahkeme başkanı ve heyetteki diğer üyeler, iddianamede yer alan suçlamalara yönelik hiç soru sormadı. Tümüyle HDP’nin tüzel, kurumsal yapısının hedef alacak sorular yöneltti.    22- Savunma avukatları ve siyasetçiler tanıklar hakkında ne dedi?   Tanıkların mahkemece dinlenmesinin ardından Demirtaş, “Savcı Ahmet Altun’un kumpas kurduğunu kulaklarınızla duydunuz. Altun’un tanığı kumpası ortaya çıkardı” dedi. Avukat Yusuf Çakas, “Kerem Gökalp’e sorduğunuz sorular bizim bir buçuk yıldır izah etmeye çalıştığımız şeyi özetledi. Meselenin HDP’yi yargılamak olduğunu çok açık gösterdiniz” diye belirtti. Avukat Çiğdem Kozan, “Emniyetin kafasındaki kumpasın delillerini oluşturduğunu tanığın beyanlarında gördük” diye aktardı.    23- Mahkeme salonunda dinlenen diğer tanıklar iddiaları nasıl çürüttü?     Mahkeme tarafından iddianamenin temelini oluşturan açık ve gizli tanıklar dışında, 6-8 Ekim eylemlerinde yer alan, hakkında soruşturma açılan ya da daha önce farklı tarihlerde emniyetlerde ifadesi bulunan kişileri de tanık olarak salonda dinledi. Ancak mahkemenin ulaştığı tanıkların çoğu HDP’li siyasetçilerin tahliye edilmesi talebinde bulundu, davayla ilgisinin olmadığını söyledi. Tanıklar, siyasetçilerden çağrı almadıklarını, protestolarda şiddet olaylarının gerçekleşmediğini, DAİŞ'i protesto etmenin hak olduğunu, valiliklerin gösterdiği yerlerde açıklamalar yaptıklarını söylediler.    Örneğin davanın 11’inci duruşmasının görüldüğü 31 Mart’ta Ankara TEM Şube Müdürlüğü’nde oğlunun kayıp ilanı için gittiği sırada verdiği ifadenin davaya eklenmesi üzerine N.K tanık sıfatıyla mahkemede dinlendi. N.K, davayla ilgisinin olmadığını belirterek, “Neden tanık olarak getirildim” diye sordu.    MÜŞTEKİ-MAĞDUR ARAYIŞI DA SONUÇSUZ KALDI   24- Kaç müşteki mağdur bulundu?   Davaya dair hazırlanan iddianamede 2 bin 676 isim mağdur-müşteki sıfatıyla yer aldı. Mahkeme şimdiye kadar talimat mahkemeleri yoluyla 2 bine yakın müşteki-mağdur ifadesi aldı.    25- Müşteki-mağdurların bulunma sürecinde neler yaşandı?   Avukatlardan gizli bir şekilde talimat mahkemelerine yazı yazılarak ifadeleri alındı. Dosya kapsamında alınan müşteki ifadelerinde nelerin sorulduğu, ifade verenlerin kimlerden şikayetçi olduğunu bilip bilmediğine dair bilgi yer almazken, mahkeme ara kararlarında müşteki sıfatıyla aldırdığı ifadeleri, “alındı okundu” diyerek dosyaya ekledi. Neye göre ifade verildiği belli olmadığı gibi, mahkeme talimatıyla ifade veren bazı kişi ve kurumlar, zararı olmadığını belirtmesine rağmen şikayetçi oldu.   26- Kaç müşteki şikayetçi oldu?   Davanın başladığı Nisan 2021’den 28 Aralık 2021’e kadar mağdur, müşteki sıfatıyla talimat mahkemelerince 868 kurum ve kişiden alınan ifadeler tutanağa geçti. İfadesi alınan kişilerden sadece 225’i şikayetçi olduğunu belirtti.    27- Talimat mahkemelerince dinlenen müştekilerin absürt beyanları nelerdi?   14 Ocak 2022-Kobanê Davası kapsamında mağdur sıfatıyla ifadesi alınan Mustafa Böyük, bal süzme makinesi için ödediği 846,45 TL’lik zararının giderilmesi talebiyle davaya katılmak istedi. Böyük’ün şikayetçi olduğu Hasan Kaynak ise Kobanê Davası iddianamesinde yer almıyor.    28- Talimat mahkemelerinde ifadesi alınanlar şikayetçi olmayınca mahkeme ne yaptı?    Avukatların tüm itirazlarına rağmen gizli bir şekilde istinabe yoluyla müşteki-mağdur sıfatıyla ifade alan mahkeme, avukatların ve siyasetçilerin duruşma periyotlarının adil yargılamaya uygun olmadığını belirterek katılmadığı 7’nci duruşmada 2 müştekinin SEGBİS’le duruşmaya bağlanmasına karar verdi. Mahkemenin seçtiği iki kişinin ise daha önce verdiği ifadelerinden özel olarak belirlendiği anlaşıldı. Öyle ki mahkemenin SEBGİS yoluyla dinlemeye karar verdiği müştekilerden biri mahkemeye gönderdiği talep dilekçesinde, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan şikayetçi olduğunu belirtti. Müşteki sıfatıyla ifadesi alınacak olan diğer kişi ise polis ve cemaat soruşturmasında Bylock kullandığı gerekçesiyle tutuklu.   ÖZEL HEYET GÖREVDEN ALINDI   29- Özel olarak görevlendirilen mahkemenin ilk başkanı Bahtiyar Çolak kimdir?   2014 yılından itibaren Elazığ Adalet Komisyonu Başkanlığı görevini yürüten Bahtiyar Çolak, 2017 yılında Ankara 22. Ağır Ceza Başkanlığı Adalet Komisyonu Başkanlığına atandı. Çolak Ankara’ya getirildikten sonra Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olarak “FETÖ” davalarına baktı. Çolak daha sonra Kobanê Davası için HSK kararıyla özel olarak görevlendirildi.     30- Ne zaman görevden alındı?   Çolak, Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 4 Kasım 2021 kararıyla Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi başkanlığından alındı ve yeni bir görev yeri verilmedi.    31- HSK kararı öncesi heyet Çolak hakkında neler söyledi?    Kobanê Davası’nın 21 Eylül’de görülen 4’üncü duruşmasının 2’nci oturumunda duruşmaya geçici olarak bakan mahkeme üyelerinden Yıldıray Kaya, Çolak’ın Kovid-19 testinin pozitif olduğunu iddia etti. Çolak’ın pozitif olmasına rağmen duruşma ertelenmeyerek, 23 Eylül’de Kaya’nın başkanlığında sürdürüldü.  Davanın 18 Ekim’de görülmeye başlanan 5’inci duruşmasında, geçici mahkeme başkanı Kaya, Çolak’ın rahatsızlığı nedeniyle 1 veya 2 ay duruşmalara katılamayacağını belirtti.    32- Yeni mahkeme başkanı ve üye kim oldu?    HSK’nin 4 Kasım tarihli kararıyla Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçici olarak görevlendirilen üye Kaya, mahkeme başkanı olarak atandı. Aynı kararla yeri boşalan Kaya’nın yerine ise 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne ilişkin yapılan itirazların karar mercii olan Ankara 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nden Murat Dönmez atandı. Mahkemenin yeni başkanı Yıldıray Kaya, önceki duruşmalarda “HDP binaları neden yakılmadı” diye soran mahkeme üyelerindendi.    33- Heyette kaç kişi değiştirildi?   Çolak’ın görevden alınmasının ardından 29 Kasım’da bir heyeti üyesi daha değiştirildi. Çolak, Yıldary Kaya’nın yerine getirilen üyeyle beraber heyette iki üye değiştirildi.    34- Heyet neden HSK’ya şikayet edildi?   Çolak’ın ardından mahkeme başkanlığına atanan Yıldıray Kaya, duruşmalara ara vermeden sürdürme kararı aldı. Savunma avukatları, duruşmaya en az 2 ay ara verilmesi ve 2 hafta süren duruşma periyodunun yeniden düzenlenmesi yönünde taleplerinin kabul edilmemesi üzerine mahkeme başkanı ve üyeleri hakkında “avukatlık faaliyetlerinin yürütme imkanlarının mahkeme başkan ve heyeti tarafından ortadan kaldırılması, savunma ve adil yargılanma haklarının ihlali” nedeniyle 11 Kasım 2021’de HSK’ye suç duyurusunda bulundu. Avukatlar, görevi kötüye kullanan mahkeme heyeti hakkında tahkikat yapılmasını talep etti.    35- Demirtaş Çolak hakkında ne dedi?    Çolak gözaltına alınmadan önce 11 Mart’ta görülen 10’uncu duruşmanın 8’inci oturumunda HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Çolak hakkında, “Bahtiyar Çolak’a dair defalarca reddi hakime yönelik itirazlarımızı sunduk. O dönemde de iddia makamı rahatsızdı. Bahtiyar Çolak bu yargılamayı başlatan heyetin başkanı, çok önemli bir misyon yürüttü. HSK tarafından özel olarak atandı. Sonrasında Kovid-19’a yakalandığı söylendi. ‘Geçmiş olsun’ dedik, bekledik. Dosyada rapor da yoktu, sormadık da. Asaleten dosyaya atandınız. Oldu bitiyle HSK tarafından özel atanan heyet değiştirildi. Bahtiyar Çolak ile ilgili ciddi iddialar basında ortaya çıktı. Yargılamanın sonucu belirleyen ara kararlara imza atan başkan Çolak’a dair ‘Dedeler’ isimli organize suç örgütünde olduğuna dair soruşturma yürütüldüğü iddiaları var. Bahtiyar Çolak’ın 35 gün önce hakimlikten istifa ettiği, Ankara Barosu’na başvurduğu ve 7 gün önce Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından dosyasının Adalet Bakanlığı’na gönderildiğini öğrendik” demişti.   ÖZEL HEYET ÇETE İLİŞKİSİ    36- Bahtiyar Çolak ne zaman gözaltına alındı?    Mahkemenin ilk başkanı Bahtiyar Çolak, 4 Kasım 2021’den 4 ay sonra 23 Mart’ta gözaltına alındı.   37- Hakkında açılan soruşturmada hangi iddialar var?    Soruşturmaya dair gizlilik kararı olduğundan iddialar detaylarıyla bilinmiyor. Ancak Çolak, kendilerini  “Derin devletin ticari istihbarat ayağı” olarak adlandıran “Atadedeler” örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Çolak’ın örgütün iki numaralı yöneticisi olduğu, “Atadedeler örgütünün” 2019 yılında milliyetçi görüşleri olan kişilerle görüşerek, faaliyete geçtiği ve kendisini Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) yanında sistemsel bir ticari istihbarat teşkilatı olarak adlandırdıkları ortaya çıkan belgelere yansıdı.    Örgütün üst düzey yöneticilerinin yer aldığı iddia edilen 56 kişinin bulunduğu "Dedeler" adlı WhatsApp grubu da soruşturma kapsamında deşifre edildi. Dosyaya giren yazışmalara göre, Mart 2020 tarihinde hâkim B.Ç., WhatsApp grubundan atama duyurusu yayımladı. Masalar arası bilgi akışının kesinlikle olmayacağı, kişisel sürtüşme, dedikoduya mahal verilmeyeceği uyarısında bulunan B.Ç., 22 ülkenin başdedesinin "Muhammed Başdede" olduğunu iddia etti.   38- Atadeler’in MHP-Soylu ilişkisi nedir?   “Atadedeler” örgütünün Ankara’da 2020 yılında bir otelde toplantı yaptıkları ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun isimlerinin örgüt tarafından referans olarak kullanıldığı ortaya çıkan kimi belgelere yansıdı.    39- Kobanê Davası, Atadedeler çetesine mi verildi?    “Atadedeler” örgütüne yönelik başlatılan soruşturma kapsamında Kobanê Davası için özel olarak görevlendirilen ve iddianameyi bir hafta gibi kısa sürede kabul eden Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı Çolak’ın da gözaltına alınması birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Böyle bir çetenin içinde ikinci numaralı isim olarak geçen Çolak’a çok sayıda siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası teslim edildi. Çolak, savunma avukatları tarafından ilk duruşmalarda defalarca reddedildi.    ÇÖKEN DAVAYI TOPARLAMA ÇABASI   40- Yeni heyet “Atadedeler” soruşturmasıyla çöken davada neler yaptı?   Çolak görevden alındıktan ve mahkemenin çete ilişkisi ortaya çıktıktan sonra Yıldıray Kaya başkanlığındaki heyet, avukatların taleplerini, savunmalarını almadan hızlı bir şekilde müşteki-mağdur ve tanık beyanlarına geçti. Öyle ki farklı illerde talimatla ifadesi alınan müştekilerin, UYAP sisteminden iddianame açılmadan beyanları alındı.  İstinabe yoluyla ve yüz yüze müşteki-mağdur sıfatıyla alınan ifadeler, siyasetçilerin tutukluluğun devamına gerekçe yapıldı.  Mahkeme dosyaya yeni deliller bulma arayışına da girdi ve 9’uncu duruşmada “ABC123” isimli gizli tanık ifadesi eklendi. Gizli tanık ifadesi, mahkeme başkanı ve iki üye tarafından duruşmanın görülmediği gün alındı.  “ABC123” isimli gizli tanık beyanları tutukluluk devam gerekçesi yapıldı. Heyet, Selahattin Demirtaş’a ilişkin tutuk devam gerekçesinde, “Serbest bırakıldıktan sonra adaletin iyi idaresine zarar verecek tarzda önlemler alabilecek olma tehlikesi mevcut” yorumunu dahi yaptı. Mahkeme çöken davayı kurtarma çabasıyla, tutuklu siyasetçi Zeynep Ölbeci hakkında verilen tutuk devam gerekçesinde tanık beyanı doğrultusunda Ölbeci’nin “bekar” olmasının “örgüt üyesi” olduğuna işaret ettiği öne sürdü.    41- Eski heyete dair talepler kabul edildi mi?   Avukatlar ve siyasetçiler Bahtiyar Çolak hakkında idari soruşturma açılıp, açılmadığına dair HSK’ye, avukatlık başvurusuna dair hem Adalet Bakanlığı’na hem de Türkiye Barolar Birliği’ne yazı yazılarak, akıbeti hakkında bilgi edinilmesine ilişkin talepleri heyet tarafından reddedildi. Tutuklu siyasetçiler ve avukatların Çolak’a dair taleplerini mahkeme heyeti ret gerekçesinde ise şunu öne sürdü: “Talep konusunun mahkememiz dava dosyasına konu olayda maddi gerçeğin aydınlanmasına katkı sağlayacak bir husus olmadığı ve durma kararı gerektiren yasal koşulları oluşmadığını.”   42- Çöken davayı kurtarma çabası karşılık buldu mu?   Salonda dinlenen müşteki ve tanıklar mahkemenin istediğini vermedi. Tanıkların çoğu yargılananları tanımadığını söylerken müştekilerin çoğu da şikayetçi olmadıklarını belirtti Öyle ki davanın 10 Şubat’ta görülen duruşmasında müştekilerden Bayram Güven, ifadesinde tüm HDP’lilerden şikayetçi olduğunu belirtmesine rağmen daha sonrasında Ayla Akat Ata’nın konuşmalarından etkilendiğini ve pişmanlık yaşadığını belirterek, şikayetinden vazgeçti.   Mahkemenin sonradan dosyaya eklediği gizli tanık “ABC123” ün de beyanlarında dava kapsamında hakkında iddianame açılan 108 kişinin çoğunu tanımadığını söyledi. Mahkemenin yeni bulduğu gizli tanık önceki tanıkları boşa düşürecek beyanlarda da bulundu. Örneğin, gizli tanık Mahir, MYK toplantısında HDP’ye talimat verildiğini, tanık Kerem Gökalp, Kamuran Yüksek üzerinden talimat verildiğini iddia ederken, “ABC123” ise küçük hafıza kartı ile Diyarbakır il binasına talimat gönderildiğini iddia etti.    43- Dava çökerken ikinci Kobanê Soruşturması, neden başlatıldı?   Bahtiyar Çolak’ın çete ilişkisi ortaya çıktıktan ve dava çöktükten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yeni bir soruşturma başlatıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “Kobanê Soruşturma” olarak gündeme getirilen soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen 91 kişiden 48’i 12 Nisan’da gözaltına alındı. Ankara merkezli yürütülen gözaltı operasyonunu da Kobanê Davası’nın soruşturma savcısı Ahmet Altun tarafından yürütüldü ve operasyon aynı davada ifade veren gizli tanık “ULAŞ”ın beyanları üzerinden yapıldığı ortaya çıktı.    MA / Zemo Ağgöz