İran KDP’yi kıskaca aldı: Barzani’nin yargılanacağı mesajı verildi 2022-05-26 09:04:15 HABER MERKEZİ - Mesut Barzani’nin Tahran ziyaretinin petrol anlaşmasının iptal edilmesi kararı sonrası gerçekleştirildiğine dikkat çeken gazeteci H. Yekta Eren, “İran KDP’yi kıskaca almış durumda. Mesrur Barzani’nin Federal Mahkemede yargılanacağı mesajını verdi” dedi.  Türkiye ile birlikte Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik saldırıları sürdüren, KDP, savaş politikaları nedeniyle yalnızlaştı. AKP ile ortaklığı sonucunda Kürtler tarafından “ihanet” ile tepki toplayan KDP, diplomatik ziyaretlere başladı. Daha önce “Kürtlere arası savaşa izin vermeyeceğim” açıklamasına rağmen Türkiye ile işbirliği yapan Mesut Barzani, son saldırılardan bu yana ilk kez İran’ın başkenti Tahran’a yaptığı “gizli” ziyaretle gündeme geldi.    Gazeteci H. Yekta Eren, bölgede süren saldırılar, Türkiye’nin amaçları ve Barzani’nin Tahran’a “gizli” ziyaretini değerlendirdi.    IRAK’A SEÇİM ŞANTAJI    Eren, bölgeye yönelik 2017 yılında başlayan saldırıların 15 Nisan’la birlikte kapsamlı olarak sürdürüldüğüne işaret etti. 2021 yılının Eylül ayında yapılan Irak seçimlerine dikkat çeken Eren, seçimlerin meşruluk sorunu olduğunu ifade ederek, Irak seçimlerine katılımın tarihin en düşük seviyesinde olduğunun altını çizdi. Aradan geçen 9 aya rağmen Irak’ta hükümetin kurulamadığını belirten Eren, “Hükümetin kurulmamasının en büyük nedeni Türkiye ve KDP’nin ortaklığıyla yapılan engellemeler. Bunun en büyük nedeniyse, Irak Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Cumhurbaşkanı seçilemediğinden dolayı hükümet de kurulamıyor. Normal şartlarda erken seçime gidilmesi gerekiyor ama şu an partilerin anlaşması bekleniyor” dedi.   AKP-MHP iktidarının Irak’a seçimleri üzerinden “şantaj” politikası uyguladığını ifade eden Eren, amacın Mahmur ve Şengal üzerinden Misak-ı Milli sınırlarını ele geçirmek olduğunu söyledi. Irak’taki güçler arasında KDP ve Sünni hareketler dışında tüm kesimlerin saldırılara tepki gösterdiğini hatırlatan Eren, “KDP’nin desteği, KDP’nin ortaklığı Irak’ın da elini boşa düşürüyor. Çünkü bir Kürt gücü, aynı zamanda iktidarı elinde bulunduran gücü olması, Irak’tan da güçlü bir sesin çıkmasını engelliyor” ifadelerini kullandı.   TÜRKİYE ÜSLERİNİ KDP KORUYOR   Türkiye’nin bölgede yaklaşık 80 civarında üssü olduğunu ve bu üslerin bir kısmının istihbarat, bir kısmının saldırı, bir kısmının da Suriye ve Irak’taki militarist grupların eğitiminde kullanıldığını belirten Eren, Türkiye’nin ilk defa güneyden PKK’nin olduğu alanlara saldırı başlattığını söyledi. Saldırıların büyük oranda Federe Kürdistan Bölgesi’nden organize edilerek gerçekleştirildiğini kaydeden Eren, “Bu üslerin hemen hemen hepsi KDP kontrolünde. Birçoğunun güvenliğini KDP sağlıyor. Buna rağmen birçok eylem gerçekleşti. Görüntüleri yayınlandı. Şu an halen çatışmalar devam ediyor. Özellikle son zamanlarda gerillaya karşı kimyasal kullanıldı. Daha önce defalarca kullanıldı. Bu belgelendi” şeklinde konuştu.   ‘KLASİK BİR SAVAŞTAN ÇOK FAZLASI’   AKP-KDP 17 Nisan’da başlattığı kapsamlı saldırı dalgasının sıradan olmadığının altını çizen Eren, “AKP-MHP için varlık yokluk meselesi. O nedenle çok yoğun bir saldırı ve bu NATO’nun desteğiyle gerçekleştiriliyor. NATO’nun desteği, talebi ve onanıyla da KDP destek veriyor. O nedenle Zap’ta sürdürülen savaş, klasik bir savaştan çok daha öte” dedi.    Türkiye’nin Lozan’da kaybettiklerini elde etmek için çabaladığını vurgulayan Eren, şunları söyledi: “Bunun önündeki Kürt özgürlük hareketini en büyük engel olarak görüyorlar. Bu nedenle çok çetin bir savaş yürütüyorlar. Her şeylerini bu savaşa yatırmışlar. O nedenle kaç askerin hayatını kaybettiği, kaç askerin yaralandığını önemsemiyorlar. Şu an Genelkurmay Başkanlığının ismini açıklamadığı onlarca askerin yaşamını yitirdiği biliniyor. Binlere varan asker kayıplarını göze almışlar. Bunun için 24 saat aralıksız saldırı var. Buna karşı da bir direniş var. Bunlar dolayısıyla Zap’taki savaş tarihsel bir süreci içinde barındırıyor. Hem Türkiye açısından hem de Kürtler açısından önemli sonuçları olacak.”   STRATEJİK ORTAKLIK    KDP’nin Türkiye ile ortaklığının PKK’nin kuruluş yıllarından bugüne devam ettiğini, 2019 sonrası aktif bir şekilde sürdürüldüğünü dile getiren Eren, işbirliği kapsamında HPG’lilerin geçiş güzergahlarına pusular kurulduğunu, hendekler kazıldığını söyledi. Eren, “KDP ile Türkiye’nin ortaklığı taktiksel değil, stratejik ortaklıktır. Nasıl ki Türk devleti, Kürtlerin yokluğu üzerinden kendini var ediyorsa, KDP de kendisinin varlığını Kürt hareketlerinin yokluğunda görüyor. Bu nedenle Kürt hareketlerini yok etmek için her türlü kirli siyaseti yürütüyor” diye belirtti.    AKP VE KDP’NİN ORTAK AMACI   Mesrur Barzani’nin Birleşik Arap Emirliklerine yaptığı ziyaretlerin ana temasının Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki gaz rezervleriyle ilgili olduğuna işaret eden Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gaz rezervlerinin Avrupa’ya ulaştırılmasının iki yolu var. Biri Şengal, biri Türkiye. Şengal üzerinden Akdeniz’e ulaştırma planları var. Ama üzerinde yoğunlaştıkları proje Türkiye üzerinden. Ama bunun önündeki en büyük engeli PKK olarak görüyorlar. Bu nedenle de PKK’nin tasfiyesini önlerine hedef olarak koymuşlar. Güney Kürdistan’ın kaynaklarını dünya sermayesine peşkeş çekme durumu var. Bunu da Erdoğan ve Barzani ailesi üzerinden sağlamaya çalışıyorlar. Bu saldırıların sadece PKK’yi tasfiye olarak ele alırsak eksik kalır. Birbirini bağlayan durumlar bunlar.”    ‘KDP YALNIZLAŞTI’   Federe Kürdistan Bölgesi siyasetinin de buna karşı tavrını koyduğunu, YNK ve Şii kanadından karşı açıklamalar geldiğini, Federal Mahkemenin karar aldığını belirten Eren, Barzani ailesi ile AKP-MHP iktidarının bu nedenle PKK’nin tasfiyesinde ortaklaştıklarını söyledi. Irak’taki siyasi partilerin peş peşe açıklamalarla tepkisini dile getirdiğini belirten Eren, özellikle Irak’ta hükümet kurulması sürecinde ortak olduğu Sadr Hareketi’nin de tepkisini ortaya koymasının önemli olduğuna dikkat çekti. Eren, “KDP’nin bölgede yalnızlaştığını belirtebiliriz. Kürt siyaseti içinde KDP’nin mevcut siyasetini kimse desteklemiyor. Buna karşı bir tutum da ortaya konulmuş. Şu an KDP tek başına ve Kürt arenasında hiçbir ittifakı yok” şeklinde konuştu.    KÜRTLERE KAYBETTİRME ÇABASI    Hewlêr’de MOSSAD ve MİT varlığı ile çete güçlerinin yetiştirildiği yönünde Şii hareketlerinin açıklamaları olduğunu vurgulayan Eren, “KDP şu an sadece PKK’ye karşı bir mücadelenin içinde değil, tam tersi Kürtlerin ulusal güvenliğini tehlikeye atan bir pozisyondadır. İran MOSSAD ve MİT varlığına karşı Hewlêr’e füzeli saldırı gerçekleştirdi, hem Şii hareketleri bu konuda tehditlerde bulunuyorlar hem de Türk ordusunu büyük oranda Güney Kürdistan’a yerleştirilmiş. Bölge üzerinde tehdit oluşturuyor. Lozan’ın 100’üncü yılında statüler tartışılırken, sınırlar tartışılırken, KDP Kürtlere 21’inci yüzyılı kaybettirmeye dönük her türlü çabayı harcıyor” ifadelerini kullandı.   BARZANİ’NİN İRAN ZİYARETİ   İran’ın kendisinin ulusal güvenliğini tehlikeye atacak hiçbir faaliyete izin vermeyeceği yönünde açıklamaları olduğunu belirten Eren, İran’ın ikinci füzeli saldırısının yine Türkiye’ye bağlı Kar Grup’un bünyesindeki petrol yerlerini vurduğunu söyledi. Türkiye’nin yapmış olduğu gaz anlaşmasını İran tarafından “nefes borularının kesilmesi” olarak değerlendirdiğini kaydeden Eren, İran’ın bu nedenle saldırılarıyla KDP’ye cevap verdiğini söyledi.   İran’ın aynı zamanda Irak Federal Mahkemesi’nin KDP’nin petrol satışlarını durdurma kararına da değinen Eren, Mesut Barzani’nin İran ziyaretinin bununla ilgili olduğunun altını çizdi. Eren, şunları söyledi: “İran hem Federal Mahkemesi üzerinden hem de askeri olarak KDP’yi derin bir kıskaca almış durumda. Tam da böyle bir süreçte hem Mesut Barzani hem de KDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Reber Ahmet, Tahran’da görüşmelerde bulundu. İran burada gaz anlaşmasını kabul etmeyeceğini, diplomatik ve askeri olarak önlem alacağı mesajını verdi. İran ayrıca diplomatik olmayan yollardan KDP’ye kayıp petrol gelirleri üzerinden Mesrur Barzani’nin Federal Mahkemede yargılanacağı mesajını verdi.”   ANAHTAR KÜRTLERİN ELİNDE   Tüm yaşananlara bakıldığında toplum karşıtı güçlerin birçok kirli planının Kürtler üzerinde döndüğüne dikkat çeken Eren, “Kürtlerin ilk defa yeni bir aşamaya örgütlü bir şekilde giriyorlar. Kürtler Ortadoğu’da şu an en örgütlü, en dinamik, en direngen halk pozisyonunda. Rojava’da, Kuzey Kürdistan’da, Güney’de Kürtler ayakta. Rojava’da yeni bir yaşamı açığa çıkarıyor. Kürtler toplumsal birlikteliğini sağlarsa, 21’inci yüzyılın anahtarı Kürtlerin elinde” dedi.   MA / Ahmet Kanbal