Gazeteci Hekimoğlu: Yüzde 95'i kontrol etmelerine rağmen inandırıcı değiller 2022-06-22 09:13:32   İZMİR - İktidarın gerçekleri saklamak için ilk önce Kürt gazetecileri hedef aldığını ifade eden gazeteci İnci Hekimoğu, iktidarın medyanın yüzde 95’ini kontrol etmesine rağmen etkinliği ve inanılırlığının kalmadığını söyledi.    AKP iktidarı yarattığı ekonomik ve siyasi krizin faturasını muhalif kesimlere kesmeye çalışıyor. Kendisine muhalefet eden herkese yönelen iktidar, 8 Haziran'da Diyarbakır'da Kürt gazetecilerin çalıştığı medya kuruluşlarına baskın yaparak, 20 gazeteciyi gözaltına aldı, bunlardan 16'sını tutukladı. Baskın esnasında alınan kamera ve fotoğraf makineleri ise suç unsuru olarak lanse edildi. Yine gazetecilerin tutuklandığı saatlerde İzmir'de gazeteci İnci Hekimoğlu yıllar önce sanal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar nedeniyle gözaltına alınıp, daha sonra serbest bırakıldı. Gazetecilere yönelik gözaltı ve baskıların yaşandığı esnada özgür basını hedef alan 'sansür yasası' Meclis’e getirildi. İLK KEZ GÖZALTINA ALINDI    Gazeteci İnci Hekimoğlu ile Kürt gazeteciler özelinde basına yönelik baskı ve sansür yasasını konuştuk.   “Hayatım boyunca muhalif gazetecilik yaptım” diyen Hekimoğlu, “12 Eylül darbesi öncesi Selimiye Kışlası’ndaki davaları takip eden bir gazeteciydim. Orada yaptığım haberler nedeniyle birkaç kere hedef oldum. Fakat ne o zaman ne de darbeden sora gözaltına alınmadım. 1990’lı karanlık, ev baskınlarının, infazların yoğun olduğu bir dönemde de polisle çok fazla karşı karşıya geldim. Örneğin PERPA baskının arka yüzünü haber yaptım. Necdet Menzil ile röportaj yaptım. Hedef alındım. Ama evim basılıp yine gözaltına alınmadım. İlk kez şimdi alındım. Buradan hukukun ne kadar rafa kalktığını anlayabiliriz" diye sözlerine başladı.    BAŞKA ÜLKE OLSA…   Ülkedeki baskı atmosferini değerlendiren Hekimoğlu, 7/24 iktidar güçleri tarafından ağır mobbing ve şiddet altında olduklarını belirtti. Hekimoğlu, "Bu ekonomik, fiziksel, psikolojik şiddet dünyanın gözünün önünde sürüyor. Dünyanın herhangi gelişmiş bir ülkesinde bizim 24 saat içinde yaşadığımız travmatik olayın biri yaşansa, onu birkaç sene gündemde tutarlar. Bizde gündem çok hızlı değişiyor ve yetişemiyoruz. Bunların hepsiyle birlikte mücadele etmeye çalışıyoruz” dedi.    ‘AMASIZ, FAKATSIZ’    Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan muhalefetin de sorumlu olduğunu aktaran Hekimoğlu, “Biz demokratik bir hukuk devleti istiyorsak bunu sadece kendimiz için isteyememeliyiz. Görüşüne hiç katılmadığımız hatta hayatımız boyunca karşısında mücadele ettiğimiz görüşlerin bile ifade özgürlüğünü savunmamız gerekir. Sadece düşüncesini ifade ettiği için hukuksuzca cezalandırılmayla karşı karşıya kalan herkesi ‘amasız, fakatsız’ savunmalıyız. Bu gerçeği görmeden güçlü bir muhalefet oluşturamayız. ‘Hala iktidar bu seçimde gider mi? Seçim sağlıklı sonuçlanır mı?’ diye tereddütlerimiz var. Çünkü muhalefet hala demokrasi, hukuk ve özgürlükler konusunda uzlaşamıyor. Bunda uzlaşabilsek, çifte standarttan vazgeçebilsek bu iktidar çoktan giderdi” diye belirtti.   'HERKESİ SUSTURMAK İSTİYORLAR'   İktidarın şuan hedefinde karşısında muhalefet eden medyanın olduğunu söyleyen Hekimoğlu, bu nedenle muhalefet eden medyayı ve milletvekillerini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını vurguladı. Hekimoğlu, “Basına yönelik yeni bir yasa çıkarıyorlar. Bununla doğruyu yazan, gerçek verileri açıklayan bilim insanından gazetecilere kadar herkesi susturacaklar. Kendi medya kanallarıyla istedikleri gibi yönlendirmeye çalışacaklar. O yüzden önümüzdeki günlerde daha ağır koşullar gelecek. Bunun sadece çıkarılan yasalar, polis ve yargı sopasıyla olacağını düşünmüyorum. Muhtemelen C, D planları da vardır” ifadelerini kullandı.    'YANDAŞ MEDYANIN İNANIRLIĞI YOK'   Muhalif basına yönelik artan baskılara dikkat çeken Hekimoğlu, iktidarın medyanın yüzde 95’ini elinde tuttuğunu, ancak bu kadar geniş bir alanı kontrol etmesine rağmen etkinliği ve inanılırlığının olmadığını söyledi. "Kalan muhalif medyanın etkinliği ve güvenilirliği daha fazla" diyen Hekimoğlu, şöyle devam etti: "Sosyal medya zaten bütün dünyada olup bitenlerin öğrenildiği bir alan. O yüzden kendi medyalarının bu kadar itibarsızlaştığı bir dönemde bula bula bu çareyi bulmuşlar. İnsanların bilgi alabileceği medya grubunu da toptan kelepçelemek istiyorlar. Bunu da ilk elden Diyabakır'da Kürt gazetecileri tutuklayarak başladılar’ dedi.    ‘SUÇ İŞLİYORLAR’   Tutuklanan gazetecilerin kamere ve fotoğraf makinelerinin suç materyali olarak lanse edilmesine de değinen Hekimoğlu, şunları söyledi: “Daha vahimi kendisine gazeteci diyen bir takım saray memurları da bunu böyle lanse etti. Eğer bir gazeteci suç işliyorsa işlenen suç budur. Eğer yeni getiren sansür yasasından manipülasyon, çarpıtma, yalan haber suç olacaksa buralardan başlamaları lazım. Tabi ki devir değişince bunların hepsinin hesabı sorulacaktır. Çünkü hedef gösteriyorlar, kışkırtma suçu işliyorlar, linç ettiriyorlar. Bir gazetecinin haber yapması değil bunlar suçtur. Suç olanı saray merkezli medya yapıyor" diye belirtti.     YILDIRMA VE SANSÜR YASASI   Sansür yasasına da değinen Hekimoğlu, "Bu yasadan anlıyoruz ki bundan sonra saray medyası istediği gibi yalan haber yapabilecek, herkesi hedef gösterebilecek. Tamamen gerek polis gerek yargı baskısıyla gerekirse milis güçleriyle televizyonların, gazetelerin önlerine gidilecek. Hür türlü yıldırma politikası devreye girecek. Bu baskı aynı zamanda halkın haber alma hakkına engel olmaktır. Sansür yasasıyla birlikte muhalif parti siyasetçilerinin de konuşmaları engellenecek. Sadece saray ve taraftarlarının propagandasının yapılacağı her tür yalanla birlikte onların yayılmaya çalışılacağı bir sürece girdik.”    KÜRT BASINI HEDEFTE    Yaşanan baskılardan en çok Kürt gazetecilerin etkileneceğini söyleyen Hekimoğlu, “Kürt basını bölgedeki bütün hukuksuzlukları yazıyor. Örneğin eğer Abdurrahman Gök Kemal Kurkut’un fotoğraflarını çekmeseydi bütün kamuoyuna canlı bomba olarak lanse edilecekti. Çünkü batıdaki muhalif medya bile bu haberlerin altını hiçbir zaman araştırmıyor, olduğu gibi alıyor. Dolayısıyla o fotoğrafta açık bir suç ispat edilmiş oldu. Bunun karşısında Abdurrahman Gök hakkında soruşturma açıldı. Yine Van’da yaşanan helikopterden atılma olayı. Köylülere bunu yapanlar yargılanmadı ama onu haber yaptığı için gazeteciler yargılandı. Dolayısıyla seçim sürecinde olabilecek bütün hukuksuzlukları da haber yapacak olan o bölgedeki gazeteciler. O zaman önce onları susturmak lazım. Onların susturulmasında geçmiş deneyimlerinden biliyorlar ki batıdan bir ses gelmiyor. Büyük bir rahatlıkla yapıyorlar” diye aktardı.   TUTUKLU GAZETECİLERE MESAJ   Tutuklanan gazetecilere de mesaj gönderen Hekimoğlu, “Onları saygıyla selamlıyorum. Onlar gerçekten Musa Anter geleneğinin çocukları. Yıllardır bu tür süreçlerde ilk hedef hep onlar oldu. Biz gerçekleri hep onlardan öğrendik ve öğrenmeye devam edeceğiz. Umarım birgün bu ülke ırk, din ayrımı yapmadan herkesin evrensel insan haklarına sahip olduğunu kabul eder. Bu baskı politikalarına artık son verir" diye konuştu.    MA / Semra Turan - Tolga Güney