Av. Zeytun: İmralı sistemi lağvedilmeli 2022-06-30 09:08:10   DİYARBAKIR - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları ve yakınlarıyla görüşmesi için Adalet Bakanlığı’na çağrıda bulunan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, “İmralı sitemi lağvedilmelidir” dedi.    PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, 23 yıl boyunca saç kazıtma, zehirlenme, zorla oda değiştirme, yayınlardan ve iletişim araçlarından mahrum bırakılma, avukat ve aile görüşlerini engelleme ile devam ediyor. Öcalan, “disiplin cezası” adı altında aile ve avukatları ile görüştürülmüyor. Öcalan ile diğer tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar'a uygulanan avukat görüş yasağına karşı 29 baroya kayıtlı 775 avukat, görüşme talebiyle geçtiğimiz haftalarda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu.   "Avukat görüş yasağının kaldırılmasını" talep eden 775 avukattan İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, İmralı’daki izolasyon ve tecridin hiçbir yasal dayanağının olmadığını söyledi.    HUKUK BASKI OLARAK KULLANILIYOR   Hukukun Türkiye’de sindirme ve bastırma aygıtı olarak kullanıldığını söyleyen Zeytun, bu durumun İmralı özelinde bir yönetim pratiği şeklinde sürdürüldüğüne dikkat çekti. Zeytun, "Bizler insan hakları savunucuları olarak, her mahpus gibi Sayın Öcalan ve İmralı’da kalan diğer üç mahpusun yasal haklarının tanınması, korunması ve geliştirilmesi için başvuruda bulunduk. Bu başvuru ile de bu hakların korunması gerektiğini, yapılacak avukat görüşmeleri ile de hem kendisinin hem de yakınlarının iletişim haklarının sağlanması gerektiğini ifade ettik" dedi.   KİŞİYE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİ   Hukukun İmralı ile Kürt kentlerinde yönetim pratiği ve uygulanışı itibariyle aynılık teşkil ettiğine dikkat çeken Zeytun, İmralı'da alınan kararların yargısal bir karara ve hükme dayandırılmadığını söyledi. İdari mercilerin keyfi, gerekçesiz ve hukuken öngörülmeyen kararlar aldığının altını çizen Zeytun, “Bu sebeple; bir hukuki karar doğrultusunda verilen bir kararı tartışmaktan ziyade, idarenin keyfi ve siyaseten öngörülen politikalara uygun icra edilen kararları ile karşı karşıyayız. Hem Sayın Öcalan, hem diğer mahpuslar, bu durum ile karşı karşıya. Şüphesiz ki bu mesele bir insan hakları meselesidir. Hukuku ve hukukla bağlantılı bütün temel hakların korunması bütün mahpuslar gibi Sayın Öcalan ve diğer mahpuslar için de geçerlidir. Kişiye özgü infaz rejimin hiçbir şekilde hak savunucuları arasında tartışma konusu olamayacağı ve tümüyle de her mahpusun yasalarca teminat altına alınan haklarının korunması için; bizler de bu mücadelemizi sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.    İHD'NİN BAŞVURULARI SÜRECEK   Avukat ve aile görüş yasağına ilişkin ulusal düzeyde girişimlerinin olduğunu belirten Zeytun, ailelerin başvuruları üzerine İHD olarak aralıklarla Adalet Bakanlığı’na  “İHD heyetlerince ziyaretin ve oradaki koşulların izlenimle tespit edilmesi” konusunda başvurularının bulunduğunu söyledi. Bu anlamdaki başvurularını sürdüreceklerini kaydeden Zeytun, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşınan Sayın Öcalan gibi çok sayıda insanı ilgilendiren özelikle 'umut hakkı' bağlamında ağırlaştırılmış ve  infaz rejiminin hukuksuzluğunu tespit eden hükmüm uygulanması için yakın süreçte Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesine de başvuru yapılmıştı. Bu süreci de izliyoruz. Türkiye’nin yükümlülük altında olduğu ve uluslararası sözleşmelere göre, yerine getirmekle yükümlü olduğu bu kararların uygulanması süreci, elbette önemli. Bu konuda CPT'nin başvurularda tespit etiği somut durumlar da söz konusu. Komitenin kararlarının ve tavsiyelerin yerine getirilmesinin insan hakları savunucuları açısından da takip edilmesi, izlenmesi ve uygulanması için; bizler de hak savunucuları olarak bu süreci izliyor ve mücadelemizle bu kararların uygulanmasını istiyoruz. “dedi.    RUTİNİN DIŞINDA GÖRÜŞME   Zeytun, 3 aylık görüş yasaklarının hukuken tartışılmaya açık, kanunen denetlenebilir bir yasaklama kararı olmadığını belirterek, "Ne yazık ki idari kararların ve ona binaen düzenlenmiş yasaklama kararlarıdır. 2019 yılından sonra sadece 2021'in Mart ayında rutinin dışına çıkılarak (kısa telefon görüşmesi) görüşme yapılmıştı. O günden itibaren kendisinin ve İmralı’da bulunan bütün mahpusların sağlık durumları ile ilgili ve genel şartlarına ilişkin herhangi bir bilgi edinilememektedir. Bu konuda bu yasallığı çiğneyen elbette ki bütün ceza mevzuatını, uluslararası insancıl hukuk ilkelerini bozan bir uygulama" diye konuştu.    İMRALI SİSTEMİ LAĞVEDİLMELİ   AİHM, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) tavsiye ve kararlarının hiçe sayıldığı bir durumla karşı karşıya olduklarını belirten Zeytun, şöyle konuştu: "Bir hukuksal yönetim pratiğine dönüşmüş bu anti-hukuk süreci içerisinde; elbette çok ivedilikle Sayın Öcalan’ın hem avukatları ile hem de yakınları ile görüşmesi, İmralı Hapishanesi’nde tümüyle artık bir tecrit ve tecride dayalı infaz rejiminin kaldırılması ve bizim İHD olarak yıllardır ifade ettiğimiz gibi bu sitemin lağvedilmesi gerekiyor."     KEYFİ UYGULAMALAR SONLANDIRILMALI   Uluslararası standart ve normlara aykırı bu infaz rejiminin sonlandırılmasının bütün hak ve hukuk savunucularını ilgilendiren bir konu olduğuna dikkat çeken Zeytun, Adalet Bakanlığı'nın derhal bu keyfi uygulamayı sonlandırması gerektiği yönünde çağrıda bulundu. Zeytun, şunları kaydetti: "Böylesi durumlar karşısında seçilmiş bireylerin inceleme ve denetleme sorumluluğu var. Bu sorumluluk da TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun. Dolayısıyla Meclis’in bu komisyonunun atıl durumda olduğunu, bu konuya dair kimi muhalif partilerin girişiminin de cevapsız kalınarak bu süreci sürdürdüğünü görüyoruz. Bu alanda hem Adalet Bakanlığı'nın hem de Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun bu konuya ciddiyetle yaklaşması gerektiği ve Uluslararası hukuk kurumlarının, hak kurumlarının ve mahkemelerinin vermiş olduğu kararlar doğrultusunda İmralı’ya giderek mevcut durumun tespit edilmesi, gözlenmesi ve tecrit uygulamalarının sonlandırılması konusunda girişimde bulunması gerekiyor."    MA / Müjdat Can