Gemlik Yürüyüşü’nde tutuklanan Türkay: Hedefimiz Öcalan’ın özgürlüğü 2022-06-30 09:08:59   İSTANBUL - Gemlik Yürüyüşü’ne katıldığı için tutuklanan Koray Türkay, hedeflerinin Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olduğunu belirterek, “Öcalan’a özgürlük” talebinin muhalefetin de masasında olması gerektiğinin altını çizdi.    İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için eylem ve etkinlikler yayılıyor. Federe Kürdistan Bölgesi’nden Avrupa’nın birçok kentine uzanan “Öcalan’a özgürlük” talebiyle, son olarak 12 Haziran’da Gemlik Yürüyüşü gerçekleştirildi. Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Halkların Demokratik Partisi ve MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu’nun (MED TUHAD-FED) öncülüğünde Serhat’tan Ege’ye dört bir yandan binlerin katıldığı Gemlik Yürüyüşü, büyük yankı uyandırdı.    En görkemli eylemin gerçekleştirildiği İstanbul’un Kadıköy ilçesinde ise polisin tüm engellemelerine rağmen halk sloganlarla yürüdü. Polisin yürüyüşe yönelik şiddete varan saldırılarında gözaltına alınan 80 kişiden HDP Kadıköy İlçe Örgütü Eşbaşkanı Koray Türkay ile İsmail Temel, çıkarıldıkları mahkemece “Toplantı ve gösteri kanuna muhalefet etmek” ve “Polise mukavemet etmek” iddiasıyla tutuklandı.  Avukatların tutukluluğa karşı yaptıkları itiraz sonucu Türkay ile Temel, 12 gün sonra tahliye edildi.   Tahliye olan HDP Kadıköy İlçe Eşbaşkanı Koray Türkay, PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecrit ve Gemlik Yürüyüşü’ne dair değerlendirmelerde bulundu.    ‘SESSİZLİĞİ KIRMAK GEREKİYOR’   Gemlik Yürüyüşü’nün temel talebinin Öcalan’ın fiziki özgürlüğü olduğunu vurgulayan Türkay, ancak kamuoyundan yükselen taleplere rağmen avukat ve aile görüşünün dahi engellendiğini söyledi. Tecride karşı sessizlik hali olduğunu dile getiren Türkay, “Bu sessizliği kırmak gerekiyor. Zaten tecrit normalleştirilmek isteniyor. Tecrit diğer siyasi tutuklulara da sirayet eden bir hukuksuzluk ve baskı mekanizmasına dönüştü. Bu baskıyı, hukuksuzluğu ve işkenceyi teşhir etmek, toplumun buna karşı ses çıkarma cesaretini ortaya koymak için tüm Türkiye’de eş zamanlı yürüyüş başlattık” dedi.    ‘SİLAHLA TALEPLERİ BASTIRAN GÜRUH’    Yürüyüş sırasında halk ve milletvekillerine yönelik polis şiddetini anımsatan Türkay, “Anayasal suç olduğu bilgisinden yoksun tetikçiler ile karşı karıya kaldık. Belinde silah olan bir zorbalık ve bütün talepleri sokakta bastırmaya çalışan bir güruh ile karşı karşıya kaldık” şeklinde konuştu.    SÜRECİ DEMOKRASİ İTTİFAKI BELİRLEYECEK   Yaptıkları yürüyüş ile sokağa çıkmak isteyenlere de cesaret verdiklerini belirten Türkay, “Halk kararlı olduğu sürece hiç kimsenin bunu engelleme gücü yoktur. Burada bir irade savaşı veriliyor. Bir tarafta HDP, sol ve sosyalistlerin omuz omuza verdiği mücadele, bir diğer tarafta ise karşısında bulunan iktidar ve ortakları var. Millet İttifakı zaten ‘Sokağa çıkmayacağız ve savaşın destekçisiyiz’ diyerek bu irade savaşında olmayacağını ilanını yapmıştır. HDP ya da Demokrasi İttifakı ortaya koyacağı iradenin kendisi süreci belirleyecektir” diye belirtti.     ‘GEMLİK GÜÇLÜ BİR MESAJDI’   Türkay, yürüyüşe yönelik saldırılara rağmen geri adım atmadıklarını vurgulayarak, “Halk, her sokakta bu tecridi kırmaya ve iradesine sahip çıkmaya yönelik yürüyüşler gerçekleştirdi. Kamuoyu bu şekilde bu durumdan daha çok haberdar olmaya başladı. Bizim amacımız da buydu. Sonuç aldık. Hak gaspına, hukuksuzluğa ve işkenceye sessiz kalınmayacağını bilinmesi gerekliliğine dair bir irade beyanı oldu. Bu irade birçok yere mesajdı. Güçlü bir mesaj oldu. Hem iktidara hem de buna onay veren muhalefete bir mesajdı” diye konuştu.   ADRES İMRALI   Türkiye’de büyük bir demokrasi ve barış sorunu olduğunu belirten Türkay, bunun kaynağının ise “savaş” olduğunu kaydetti. Bu kaynağın ortadan kaldırılması ve barışın tesisinin yoluna işaret eden Türkay, barışın yegane yolunun “Öcalan” olduğunun altını çizdi. Türkay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Adres İmralı’dır. İmralı tecrit altındayken, herhangi bir barış sürecinin gerçekleşmesi mümkün değildir. Yürüyüşümüz buna da işaret ediyor. Yani sadece tecridin kırılması talebiyle ortaya konulmadı. Aynı zamanda Öcalan’ın fiziki özgürlüğü bağlamında artık adım atılması gereken bir sürecin içinde yer alıyoruz.”   ‘MUHALEFETİN MASASINDA OLMALI’   Öcalan’a özgürlük taleplerinin muhalefetin de masasında olması gerektiğinin altını çizen Türkay, “Eğer Türkiye demokrasisinin gelişimi konusunda toz zerreciği kadar bir uğraş ve fikir beyanında bulunmak istiyorlarsa, en başta masanın üzerine konulması gereken durumun İmralı tecridinin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanarak, barış sürecinin devreye sokulması gerektiğini bilmelidirler. Demokratik sürecin ilk basamağı barış ve koşulu ise İmralı’nın özgürleşmesidir” diye seslendi.    ‘KÜRT HALKINI SAVUNMAK’    Verilen mücadelenin Kürt halkı ve dünya halkının umudu haline geldiğini söyleyen Türkay, “Bu ısrar, bu iradenin kendisi, çok zor koşullarda ayakta kalmayı başardı. Öcalan, bu noktada önemli bir iradeyi temsil ediyor. Ayrıca önemli bir devrimci ve Kürt halkı onu iradesi konumunda görüyor. Bu nedenle Öcalan’ı savunmak, bu iradeyi savunmaktır. Öcalan’ı savunmak, Kürk halkını savunmaktır. Öcalan’a sahip çıkmak, Kürt halkının verdiği mücadeleye sahip çıkmaktır. Bu mücadelenin en büyük emektarı. Fikirlerini, bedel ödeme anlamında ve ısrarlı mücadelesini, çok güçlü politik değerlendirmelerini, derinleşmelerini ve çözümlemeleriyle dünya siyasetine armağan etme bakımından çok önemli bir yerde duruyor” ifadelerini kullandı.   ‘UMUT HİÇ OLMADIĞI KADAR FAZLA’   Gözaltında “Öcalan’a neden sahip çıkıyorsunuz?” sorusuyla karşı karşıya kaldıklarını aktaran Türkay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Öcalan ve onun etrafında verilen mücadele ve ortaya konulan fikirler okyanusu geçti. Kürt halkının verdiği mücadele, dünyada diğer mücadeleler için lokomotif haline geldi. Öcalan ve yanında duran halkın büyük iradesi ortada duruyor. Bu irade ve sahipleniş her geçen gün büyüyor. Bu nedenle umudun hiç olmadığı kadar fazla olduğunu düşünüyorum” dedi.    MA / Mehmet Aslan